Düşüncelerimiz Yapay Zeka Destekli İmplantlar İle Artık Okunabiliyor – Teknoloji

Düşüncelerimiz Yapay Zeka Destekli İmplantlar İle Artık Okunabiliyor – Teknoloji





Wall Street Journal’ın (WSJ) tarafından yayımlanan habere göre, 71 yaşındaki Parkinson hastası Keefer’in izin vermesi sonucu implantın elektrotları Keefer’in beynine takıldı. Hastadan rastgele el kol hareketleri yapması ardından yaptığı aynı hareketleri sadece zihninde canlandırması istendi. İmplant sayesinde toplanan sinyaller yapay zeka destekli programa iletilerek 25 dakika boyunca toplanan düşünce sinyallerinin önceden yaptığı hareketler ile birebir uyumlu olduğu ortaya çıktı.

Precision Neuroscience’ın kurucularından Benjamin Rapoport, “Aradığımız buydu. Harekete dönüşemeyen bir düşünce olduğunda beynin ne söylemeye çalıştığını bilebileceğimizi teyit ettik” dedi.

Daha önce Elon Musk Neuralink projesi kapsamında, kendi geliştirdiği “Telepati” adlı beyin implantını omzundan aşağısı felçli olan 29 yaşındaki Noland Arbaugh takmış, hasta elde edilen sinyaller ile satranç oynayabilmişti.


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Teknolojinin Gizli Dünyasının Kapıları BBC Earth ile Aralanıyor

Teknolojinin Gizli Dünyasının Kapıları BBC Earth ile Aralanıyor

Geçmişten günümüze sıradanlaşan eşyaların icat edilme serüvenini anlatan “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası” ve yabani habitatlarda yaşayan insanların hikayeleri “Ben Fogle ile Vahşilerin Yaşam Alanları” ile Nisan ayında BBC Earth ekranlarına geliyor.  

İngiliz matematikçi, yazar ve yayıncı olan Dr. Hannah Fry’ın sunduğu “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası”, gündelik hayatta sıradanlaşan nesnelerin ilgi çekici hikayelerini anlatmaya ikinci sezonunda da devam ediyor. Erimiş bir şeker çubuğu, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir nesne ve pilotların fırtına dedektörünün nasıl mikrodalgayı oluşturduğu Dr. Hannah Fry’ın parça parça ele aldığı modern mucizelerden sadece biri. Günümüzdeki eşyaların nasıl çalıştıklarının ve meydana geldiklerinin ardındaki bilimi ve icat edilme hikayelerini paylaşan “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası” (The Secret Genius of Modern Life), 1 Nisan Pazartesi günü saat 23.00’te BBC Earth ekranlarında olacak. 

Ben Fogle ile farklı yaşam alanları keşfediliyor

Ödüllü İngiliz sunucu, yazar ve maceracı Ben Fogle, dünyanın dört bir yanındaki maceraları takip ederek vahşi doğadaki esrarengiz yaşamlara ortak oluyor. Dünyanın en ücra köşelerinde yaşayan insanlarla tanışan Ben Fogle, bu sefer Avusturalya Queensland’in kuzeyinde köhne bir yerde tek başına yaşayan Bette ile tanışıyor. Hiç misafirperver olmayan Bette, Fogle’a yemek pişirmeyi reddetmesiyle şaşkınlık yaratıyor. Bir sonraki macerasındaysa, eşsiz bir kahve plantasyonu geliştirmek için Amerikada’daki rahat hayatlarını geride bırakan aileyle tanışıyor ve hikayelerini öğreniyor. “Ben Fogle ile Vahşilerin Yaşam Alanları” (Where the Wild Men Are with Ben Fogle) 19 Nisan Cuma günü saat 22.00’de BBC Earth’te başlıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar seçmen bu yıl tercih ettikleri temsilcilerine oy verecek. Aralarında Türkiye, ABD, İngiltere ve Hindistan’ın da bulunduğu çok sayıda ülkede hatta Avrupa Parlamentosu’nda seçimler yapılacak. 

Gerçek insanların sahte görüntüleri, ses ve video klipleri yaygınlaştıkça yapay zeka destekli bir dezenformasyon ihtimali giderek artan bir endişeye neden oluyor. Dijital güvenlik şirketi ESET, artık oldukça sık karşılaştığımız Deepfake’in yanı sıra hangi siber tehditlerle karşı karşıya olabileceğimizi inceledi. Oylama sistemlerinin bütünlüğünü sağlamak için ne tür önlemler var ve seçmenler olarak ne kadar endişelenmeliyiz sorularına cevap aradı.  

Kâğıt üzerinde, ulus devletler, hacktivistler ve hatta finansal olarak motive olmuş suçlular, oyları değiştirmek için çevrimiçi seçim altyapısını hedef alabilir veya bireylerin haklarını toplu olarak ellerinden almak için seçmen kayıt veri tabanlarına müdahale edebilirler. Çevrimiçi makineleri veya insanların dışarı çıkıp oy kullanmasını zorlaştırabilecek diğer altyapı gereçlerini hedef alarak seçim günü faaliyetleri aksatmaya çalışabilirler. Bir diğer senaryo ise sonuçlara şüphe düşürmek amacıyla sonuçların raporlanmasını hedef alan saldırılar olabilir.  Dış güçlerin istedikleri adayın seçilmesini sağlamak için seçim sonuçlarını değiştirme ya da etkileme potansiyeli açısından tehlikede olan çok şey var. Ancak iyi haberler de var. 

ABD’de 2020 seçimlerinin çalındığı yönündeki bazı iddialara rağmen bunu destekleyecek hiçbir kanıt bulunmuyor. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) seçimlere müdahaleyle ilgili en yaygın söylentilerden bazılarını çürüten uzun bir liste yayımladı. Bu iddialar arasında şunlar yer alıyor: 

Seçim yetkilileri, seçmen kayıt listelerinin mümkün olduğunca doğru ve güncel olmasını sağlamak için düzenli olarak günceller. 
Postayla gönderilen oy pusulalarının bütünlüğünü korumak için seçmen kimlik kontrolleri de dahil olmak üzere çeşitli güvenlik önlemleri mevcuttur. 
Kurcalamaya karşı sağlam önlemler alınmış olup, oy pusulaları posta kutusu aracılığıyla iade edilmektedir. 
Federal, eyalet ve/veya yerel seçim yetkilileri oylama makinelerini ve ekipmanlarını güvenlik açıklarına karşı titizlikle test eder ve onaylar.
İmza eşleştirme, bilgi kontrolleri ve diğer önlemler, seçmen kimliğine bürünme ve uygun olmayan seçmenlerin oy kullanmasına karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır. 

Seçimlerin dürüstlüğünden emin olmak için başka bir neden daha var: ABD gibi ülkelerde farklı türde oylama makineleri ve kayıt teknolojileri mevcut. Bunlar, seçim döngüsünün tüm aşamalarındaki faaliyetleri ele alıyor: 

Seçim öncesi faaliyetler: Seçmen kaydı ve devamsız oyların işlenmesi. 
Seçim günü: Doğrudan Kayıt Elektronik (DRE) oylama makinelerini (kullanıcıların doğrudan oy kullandığı) ve kâğıt oy pusulalarının tarandığı ve oyların sayıldığı Optik Tarama Oylamasını içerir. Sonuçlar daha sonra elektronik olarak sunulur ve merkezileştirilir. 
Seçim sonrası faaliyetler: Seçim sonrası denetimler ve resmi olmayan seçim gecesi sonuçlarının halka açık web sayfalarında yayımlanması gibi. 

DRE makinelerinin uzaktan tehlikeye atılabileceği konusunda bazı endişeler bulunmaktadır. Öte yandan diğer pek çok ülkede olduğu gibi ABD’de de oyların kullanılmasının ana yolu bu değildir. Genel olarak teknoloji kullanımı ülke genelinde o kadar merkezi olmayan ve çeşitlilik arz eden bir yapıdadır ki, tek bir kuruluşun bir seçimi etkileyecek kadar sonuçları hacklemesi ve değiştirmesi son derece zor olacaktır.  

Ana tehditler nerede? 

Bununla birlikte kötü niyetli aktörlerin birkaç kararsız eyalette bir bölgeyi ya da şehri tek başına seçebileceğine dair hala geçerli endişeler var. Sonuçları değiştiremeseler bile, bireylerin oy kullanmalarını zorlaştırarak veya sonuçların raporlanmasına müdahale ederek teorik olarak sonuçlara olan güveni sarsabilirler.  CISA üç temel siber tehdit tanımlamaktadır: 

Fidye yazılımı: Seçmen kayıt verilerini çalmak ve sızdırmak veya hassas seçmen ve seçim sonuçları bilgilerine erişimi engellemek için kullanılabilir. Ayrıca kayıt ve aday dosyalama gibi temel operasyonel süreçleri aksatmak için de kullanılabilir. 

Kimlik Avı: Günlük işleri sırasında e-posta eklerini açmaları gereken seçim görevlileri için özel bir tehdittir. Tehdit aktörleri, seçim temalarından yararlanan sosyal mühendislik yemleriyle kötü amaçlı yükleri kolayca gizleyebilir. Sonuç, fidye yazılımı, bilgi çalan kötü amaçlı yazılım veya diğer kötü amaçlı kodların gizli bir şekilde indirilmesi olabilir. 

Hizmet Reddi (DoS): Dağıtık Hizmet Engelleme (DDoS) saldırıları, seçmenlerin kendilerine en yakın oy verme merkezinin yeri veya başlıca adaylar hakkındaki bilgiler gibi oy kullanmalarına yardımcı olacak kilit bilgilere erişimini engelleyebilir. Endonezya Genel Seçim Komisyonu, yakın zamanda ulusal seçimler sırasında kendi sitelerine ve diğer sitelere yönelik “olağanüstü” sayıda bu tür saldırılar yaşadığını söyledi. 

Seçimler nasıl güvende tutulur? 

Seçim güvenliği konusu geniş kitlelerce önemseniyor. CISA seçim kurumlarına diğer ülkelerdeki yöneticilerin de faydalanabileceği çok sayıda kaynak sunuyor. Oy kullanmanın en güvenli şekli elbette kâğıt kullanmaktır. Birleşik Krallık, AB ve ABD de dahil olmak üzere pek çok ülkede oyların çoğu bu şekilde kullanılmaktadır. Ancak seçmen kayıtları ve seçim altyapısı hedef alındığı sürece endişeler devam edecektir. 

Kimlik avı, fidye yazılımı ve DoS tehdidini azaltmaya yönelik en iyi uygulamalar bu bağlamda hala geçerli olacaktır. Bunlar arasında düzenli sızma testi ve güvenlik açığı, yama yönetimi programları, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve ağ segmentasyonu yer almaktadır. Neyse ki piyasada bulut tabanlı DDoS azaltma, kimlik avı tespiti ve fidye yazılımlarına hızlı müdahale sunan çok sayıda sağlayıcı da bulunmaktadır. Birçok açıdan seçim dürüstlüğüne yönelik en büyük tehdit, deepfake’ler de dahil olmak üzere dezenformasyon kampanyalarından kaynaklanacaktır.

Bir de 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde olduğu gibi oy verme günü öncesinde kamuoyunu etkilemeye yönelik “hack-and-leak” girişimleri. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

NVIDIA Dijital İnsan Teknolojileri, Yapay Zeka Karakterlerine Hayat Veriyor

NVIDIA Dijital İnsan Teknolojileri, Yapay Zeka Karakterlerine Hayat Veriyor

Öncü Yapay Zeka Geliştiricileri, Oyunlardan Sağlık Hizmetlerine, Finansal Hizmetlerden Perakende Uygulamalarına Kadar Her Şey İçin Gerçekçi Avatarlar ve Dinamik Karakterler Oluşturmak İçin NVIDIA Teknolojilerini Kullanıyor.

NVIDIA, çeşitli endüstrilerde öncü yapay zeka uygulama geliştiricilerinin, ticari uygulamalar ve dinamik oyun karakterleri için gerçekçi avatarlar oluşturmak için NVIDIA ACE, NeMo ve RTX işleme teknolojilerini içeren NVIDIA dijital insan teknolojilerini kullandığını duyurdu. Bu projeler sonucunda elde edilen başarılar, San Jose, Kaliforniya’da bu hafta düzenlenen küresel yapay zeka konferansı GTC’de sergileniyor ve Hippocratic AI, Inworld AI, UneeQ  gibi şirketlerin teknoloji gösterimlerinde görülebiliyor. 

NVIDIA Avatar Cloud Engine (ACE) ses ve animasyon, NVIDIA NeMo™ dil işleme ve NVIDIA RTX™ ışın izlemeli görüntüleme için temel yapı taşları olarak karşımıza çıkıyor. Bu teknolojiler, geliştiricilere yapay zeka destekli doğal dil etkileşimleri olan dijital insanlar oluşturma imkanı veriyor. Böylece avatarlar ile yapılan konuşmalar daha gerçekçi ve etkileyici hale geliyor.

NVIDIA Geliştirici ve Performans Teknolojileri Başkan Yardımcısı John Spitzer “NVIDIA, geliştiricilere dijital insan oluşturma için dünya standartlarında bir dizi yapay zeka destekli teknoloji sunuyor. Bu teknolojiler, dijital etkileşimleri gerçek gibi hissettirmek için gereken karmaşık animasyonları ve konuşma yeteneklerini artırıyor” diyor. 

Dünya Standardında Dijital İnsan Teknolojileri

NVIDIA’nın sağlamış olduğu dijital insan teknolojileri, dil, konuşma, animasyon ve grafik alanlarında yapay zeka tarafından güçlendiriliyor:

NVIDIA ACE, geliştiricilerin yüz animasyonunu destekleyen NVIDIA Audio2Face™ ve otomatik konuşma tanıma (ASR) ile metinden konuşmaya (TTS) geçişi sağlayan NVIDIA Riva gibi teknolojilerle dijital insanlara hayat vermesine yardımcı oluyor. ACE mikro hizmetleri, modellerin bulutta ve yerel GPU özelliklerine bağlı olarak çalışmasına izin vererek kullanıcıların en iyi deneyimi elde etmesine yardımcı oluyor.
NVIDIA NeMo, hassas veri iyileştirmesiyle kurumsal kullanıma hazır, verimli yapay zeka modelleri sunuyor. Bu kapsamlı platform, en son teknolojiye sahip özelleştirme, geri alma işlevlerini destekleyen bir üretim süreci ve hızlandırılmış performans sağlıyor.
NVIDIA RTX, oyunlarda ve uygulamalarda gerçek zamanlı ışın izlemeyi mümkün kılan işleme teknolojileri koleksiyonunu içeriyor, örneğin RTX Global Aydınlatma (RTXGI) ve DLSS 3.5 gibi özelliklerini bünyesinde barındırıyor. 

Sanal Asistanlar ve Dijital İnsanlar İçin Temel Taşları

NVIDIA, dijital insan teknolojilerinin yeni yeteneklerini sergilemek için çeşitli endüstrilerde lider geliştiricilerle, Hippocratic AI, Inworld AI ve UneeQ gibi şirketlerle iş birliği yaparak bir dizi yeni gösterim gerçekleştirdi.

Hippocratic AI, görev ve güvenlik odaklı, geniş dil modelleri (LLM) destekli bir Sağlık Asistanı oluşturdu. Bu asistan, hastaları telefonla arayarak, bakım koordinasyonu görevlerini takip ediyor, ameliyat öncesi talimatlar veriyor, ameliyat sonrasındaki süreci kontrol etmek gibi işlevleri bünyesinde barındırıyor. NVIDIA, GTC için Hippocratic AI ile işbirliği yaparak çözümünü NVIDIA ACE mikro hizmetlerini, NVIDIA Audio2Face’i, NVIDIA Animation Graph ve NVIDIA Omniverse™ Streamer Client ile birlikte kullanacak şekilde genişletti ve üretken bir yapay zeka sağlık hizmetleri temsilcisi avatarının potansiyelini gösterdi.

Hippocratic AI kurucu ortağı ve CEO’su Munjal Shah, “Dijital asistanlarımız dünya çapındaki hastalara yararlı, zamanında ve doğru bilgiler sağlıyor. NVIDIA ACE teknolojileri, hastalarla daha iyi bağlantı kurmaya yardımcı olan son teknoloji görseller ve gerçekçi animasyonlarla destek veriyor.”dedi.

UneeQ, müşteri hizmetleri ve interaktif uygulamalar için yapay zeka destekli avatarlar oluşturma konusunda uzmanlaşmış otonom bir sanal asistan platformu. Sanal asistanları, markaları çevrimiçi ortamda temsil ediyor ve müşterilerle gerçek zamanlı iletişim kurarak onlara satın alma işlemlerinde güven veriyor. UneeQ, NVIDIA Audio2Face mikro hizmetini platformuna entegre etti ve daha iyi bir müşteri deneyimi ve etkileşimi için son derece gerçekçi avatarlar oluşturmak üzere Synanim ML ile birleştirdi.

UneeQ’in kurucusu ve CEO’su Danny Tomsett “UneeQ, NVIDIA’nın animasyon yapay zekasını kendi Synanim ML sentetik animasyon teknolojimizle birleştirerek, duygusal tepkilere duyarlı, sohbet yapay zekası tarafından desteklenen dinamik deneyimler sunan gerçek zamanlı dijital insan etkileşimleri sağlıyor” diyor. 

Oyunlara Dinamik NPC Karakterler Getirme

NVIDIA ACE, oyun karakterlerini hayata geçirmek için tasarlanmış bir teknoloji paketidir. Covert Protocol, Inworld AI tarafından NVIDIA ile ortaklaşa oluşturulan ve oyunlardaki karakter etkileşimlerinin sınırlarını zorlayan yeni bir teknoloji gösterisi. Inworld AI motoru, gerçekçi yüz performansları sağlamak için NVIDIA Audio2Face’i kullanarak metinden konuşmaya geçiş için NVIDIA Riva’yı entegre etti. 

Inworld AI motoru, NPC’lerin performansı için çok yönlü bir yaklaşım benimsiyor.  Bu da zihinsel süreçleri, algıyı ve davranış sistemlerini bir araya getirerek etkileyici bir hikaye anlatımıyla birleştirilmiş, RTX ile görüntülenen karakterlerin yer aldığı güzel bir ortamın yaratılması demek oluyor.  

Inworld AI’nin CEO’su Kylan Gibbs, ‘NVIDIA ACE mikro hizmetleri ve Inworld Engine’in birleşimi, geliştiricilere dinamik anlatılar oluşturabilen dijital karakterler yaratma imkanı vererek, oynanış açısından sonsuz yeni olanaklar sunuyor.” dedi.

Dünya çapındaki oyun yayıncıları, NVIDIA ACE’in oyun deneyimini nasıl geliştirebileceğini değerlendiriyor.

Sağlık, Oyun, Finansal Hizmetler, Medya ve Eğlence ile Perakende Sektörlerindeki Geliştiriciler ACE’yi Benimsiyor

Önde gelen oyun ve sanal asistan geliştiricileri, ACE ve üretken yapay zeka teknolojilerinin, oyunlarda ve uygulamalarda oyuncular ile NPC’ler arasındaki etkileşimleri dönüştürmek için nasıl kullanılabileceğine dair çığır açan yolları öncülük ediyor.

ACE’yi benimseyen geliştiriciler ve platformlar arasında Convai, Cyber Agent, Data Monsters, Deloitte, Hippocratic AI, IGOODI, Inworld AI, Media.Monks, miHoYo, NetEase Games, Perfect World, Openstream, OurPalm, Quantiphi, Rakuten Securities, Slalom, SoftServe, Tencent, Top Health Tech, Ubisoft, UneeQ ve Unions Avatars yer alıyor. 

NVIDIA ACE hakkında daha fazla bilgiye developer.nvidiaace adresinden ulaşabiliyor. Platform geliştiricileri, dijital insan teknolojilerinin tamamını veya tek tek mikro hizmetleri ürün tekliflerine dahil edebiliyor.

Geliştiriciler, geliştirilmekte olan yapay zeka modellerini edinmek için erken erişim programına başvurarak NVIDIA   ACE’deki yolculuklarına başlayabiliyor. Geliştiriciler, mevcut modelleri keşfetmek için bugün ai.nvidia adresinden Riva ve Audio2Face için üretken yapay zekanın dağıtımını hızlandırmak üzere tasarlanmış, kullanımı kolay bir dizi mikro hizmet olan NVIDIA NIM’i değerlendirebilir ve bu hizmetlere erişebilir.

NVIDIA’nın GDC etkinliğine ilişkin duyurularında RTX teknolojisinin birkaç heyecan verici yeni entegrasyonu da bulunuyor. Bunlar;

Black Myth: Wukong ve NARAKA: BLADEPOINT Işın İzleme ve NVIDIA DLSS 3.5 içeriyor
Star Wars™ Outlaws bu yıl içinde DLSS 3 ve ışın izlemeli efektlerle piyasaya sürülecek.
Valve’in klasik oyunu Portal, tamamen ışın izlemeli olarak yeniden tasarlanmış RTX destekli Portal, DLSS 3.5’e Işın Oluşturma ve RTX IO entegrasyonuyla güncellendi. Bu güncelleme şu anda ücretsiz olarak erişilebiliyor. 
Diablo IV 26 Mart’ta ışın izleme güncellemesine kavuşacak
The First Berserker: Khazan, Sengoku Destiny ve Outcast – A New Beginning 500’den fazla RTX oyunu ve uygulaması listesine katıldı.
GeForce NOW kütüphanesinin bir parçası olarak duyurulan Star Wars™ Outlaws, bir dizi DL

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

İnternette güvenli dosya paylaşımı için 7 ipucu

İnternette güvenli dosya paylaşımı için 7 ipucu

Hayatlarımız giderek daha fazla dijital dünyada yaşanıyor. Bu durum birçok faydayı beraberinde getirirken bizi aynı zamanda veri hırsızlığı tehdidine de maruz bırakıyor. Hassas, kişisel, tıbbi veya finansal bilgiler kötü adamların eline geçtiğinde dolandırıcılık ve şantaj için kullanılabilir. Dijital güvenlik şirketi ESET internette dosya paylaşımı yaparken dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili önerilerini paylaştı. 

Dosya paylaşımı için akla pek çok seçenek geliyor. İnsanlar genellikle e-posta eklerinin hassas dosyaları göndermenin en iyi yolu olduğunu düşünür. Ancak birçok sağlayıcının, alıcıya ulaştığında bir mesajı mutlaka güvenli hale getirmediğini unuturlar. USB flash sürücüleri veya diğer çıkarılabilir depolama ortamları çevrimiçi aktarımlar için uygun değildir. Potansiyel dezavantajlarla birlikte gelirler. Dosya Aktarım Protokolü (FTP) dosya paylaşımı için özel olarak üretilmiştir  ancak yerleşik şifrelemeden yoksundur. P2P, belirli dosyaları paylaşmak için işe yarayabilir ancak diğer önlemlerin yokluğunda hassas belgeleri paylaşmak için genellikle en iyi seçenek değildir. 

Büyük dosyaları güvenli bir şekilde paylaşmak için 7 ipucu

Uçtan uca şifrelenmiş bulut tabanlı dosya depolama, özellikle yukarıdaki çözümlerin başarısız olduğu durumlarda çoğu kişi için uygun bir çözümdür. Doğru önlemleri alırsanız, dosyalarınızın kilit altında tutulduğu güvenli bir bulut depolama tesisi sağlayabilir. Daha sonra zaman sınırlı bir indirme bağlantısı sağlayarak belirli kullanıcıları bunları görüntülemeye davet edebilirsiniz. Bu, kullanım sırasında dosyaları güncelleyebileceğiniz ve herkesin aynı kopyayı görüntüleyebileceği anlamına geldiği için önemlidir.  Bununla birlikte, tüm çözümler eşit şekilde üretilmemiştir ve en ciddi güvenlik, gizlilik ve kullanıcı deneyimi endişelerini azaltmak için atmanız gereken ek adımlar olabilir. 

Uçtan uca şifrelemeyi (E2EE) seçin: Sırlarınız kaynakta karıştırıldığı ve hedeflenen varış noktasında şifresi çözüldüğü (ve depolanırken şifreli kaldığı) için, E2EE cihazdan cihaza veri alışverişi için idealdir. Bu sayede hem dururken hem de aktarım sırasında şifreleme yapılabilir ve sağlayıcı siber suçlular tarafından hedef alınsa bile verileriniz açığa çıkmaz. E2EE bulut dosya paylaşım sağlayıcılarının yanı sıra, dosyalar üzerinde boyut sınırları olmasına rağmen E2EE e-posta hizmetleri de mevcuttur.
Güvenlik ve gizlilik odaklı bir sağlayıcı seçin. Piyasada çok sayıda alternatif var. Seçeceğiniz sağlayıcının size uygun olduğundan emin olmak için önceden biraz araştırma yapmanız önemlidir. Gizlilik politikalarını okuyun ve verilerinizin nasıl güvence altına alındığını anlayın. 
Erişim kontrollerini unutmayın: Güvenliği daha da artırmak, dosyaların meraklı gözlerden korunmasını sağlamak amacıyla güçlü ve benzersiz kimlik bilgileriyle parola korumalı olduğundan emin olun. Kimlik avı ve diğer saldırılara karşı daha fazla hesap koruması için iki faktörlü kimlik doğrulamayı (2FA) açın. Bağlantıya sahip olanların dosyalarınıza erişebilmesi için bir paylaşım bağlantısı kurun.
Zaman sınırlı bağlantılar: Alıcıya gönderdiğiniz indirme bağlantıları için bir son kullanma süresi belirleyerek dosyalarınıza yetkisiz erişim riskini en aza indirebilirsiniz. Bazı sağlayıcılar, daha fazla koruma için dosyaları uzaktan silmenize veya indirildikten sonra erişimi iptal etmenize de olanak tanıyabilir.
Halka açık Wi-Fi’de VPN kullanın: Mümkünse, potansiyel olarak güvensiz bir halka açık Wi-Fi ağında oturum açtığınızda hassas hesaplara erişmeyin. Bunu yapmak zorundaysanız, herhangi bir trafiği karıştırmak için güvenilir bir VPN kullandığınızdan emin olun.
Büyük dosya boyutu desteği: Verileri hızlı ve kolay bir şekilde gönderebileceğinizden emin olmak için kısa listenizdeki bulut dosya paylaşım sağlayıcılarının boyut sınırlarını kontrol edin.
Güvenlik yazılımı kullanın: Dosya paylaşım sitelerine gelen bağlantılara (yasal görünseler bile) dikkatli davranmanız gerektiğini söylemeye gerek yok. Güvenlik yazılımı, bu tür bağlantıları veya indirilen dosyaları kötü amaçlı yazılımlara karşı tarayacak ve kendi makinenizi iletişimi ele geçirmek veya gizlice dinlemek için tasarlanmış saldırılara karşı güvende tutacaktır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

MNG Kargo, teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor

MNG Kargo, teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor

MNG Kargo, Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği ile beraber oluşturduğu teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor. Proje kapsamında bugüne kadar İstanbul, Kocaeli, Manisa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Nevşehir ve Zonguldak’ta toplam 8 teknoloji sınıfı açarak 1.500’den fazla öğrenciyi teknolojiyle buluşturan şirket, yakın zamanda 5 okulda daha yeni sınıflarını kuracak.

Türkiye’nin lider kargo şirketlerinden MNG Kargo, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği iş birliğiyle okullarda teknoloji sınıfları kurulmasına destek oluyor. Elektronik atıkları değerlendirme ve yeniden kullanılabilir hale getirme hedefiyle gerçekleştirilen projede; kullanılmayan, bozuk veya eski elektronik eşyalar onarılarak ihtiyaç sahibi okullara bağışlanıyor. 

Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan MNG Kargo Ticari Faaliyetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Veysi Armağan Kesen, “İstanbul’dan Zonguldak’a, Kars’tan Nevşehir’e kadar uzanan bu projeyle ulaştığımız her okulda, öğrencilerin teknolojiye erişimini kolaylaştırmak ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasına destek olmak için çabalıyoruz. Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği ile gerçekleştirdiğimiz bu proje kapsamında bugüne kadar 8 ayrı okulda teknoloji sınıfları kurarak 1.500’den fazla öğrencinin bilgisayara ulaşmasını sağladık. Önümüzdeki dönemde 5 farklı okulda daha açacağımız teknoloji sınıflarıyla çocuklarımızın daha iyi bir eğitim almaları adına çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Toplumsal sorumluluklarımızın bilinciyle hareket ediyoruz

MNG Kargo olarak gerçekleştirdikleri projelerle toplumsal sorumluluklarının bilincinde çalışmalar hayata geçirdiklerini dile getiren Kesen, “Şirketimizin gelecek vizyonuna uygun olarak hayata geçirdiğimiz projelerle Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını odak noktamıza alıyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı bir bütün olarak görüyor, bu kapsamda nitelikli eğitimin sağlanmasına katkı sunmayı hedefliyoruz. MNG Kargo Teknoloji Sınıflarının bir diğer önemi ise eğitimde fırsat eşitsizliğinin azaltılmasına destek olması. Bu kapsamda ilerleyen dönemde de toplumumuza katkı sağlayacak projeler üretmeye ve var olan projelere destek olmaya devam edeceğiz.”    

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

TECNO SPARK 20 Pro Türkiyede Satışa Sunuldu

TECNO SPARK 20 Pro Türkiyede Satışa Sunuldu

Yenilikçi teknoloji markası TECNO, fiyatının ötesinde bir deneyim sunan en yeni telefonu SPARK 20 Pro’yu Türkiye’de piyasaya sürdü.

TECNO SPARK 20 Pro, 6,78 inç FHD+ ekran, 120Hz ekran yenileme hızı, 108MP ana kamera, DTS ve Yüksek Çözünürlüklü ses teknolojisi gibi sektörde ilk olan bir dizi özellik ve üstün tasarım unsurlarıyla öne çıkıyor. TECNO SPARK 20 Pro, MediaMarkt, Vatan, Teknosa, Vodafone, Turkcell, Türk Telekom mağazaları ve online satış noktalarından satın alınabiliyor. Telefon KDV dahil 11.999 ve 12.256 TL fiyatlarla satışa sunuluyor.

Piksel ışık hassasiyetinde %900 artış ile TECNO SPARK 20 Pro, yüksek performanslı görüntü işleme sunuyor

TECNO SPARK 20 Pro’da bulunan dikkate değer 9-in-1 teknolojisi, her pikselin daha fazla ışık toplamasına olanak tanıyor. Düşük ışıklı fotoğrafçılıkta yaygın sorunları ve donuk renkler sorununu ele alan TECNO, çığır açan 9-in-1 teknolojisini tanıtarak zorlu ışık koşullarında kullanıcıların görüntü yakalama yöntemlerini devrimci bir şekilde değiştiriyor. Bu sistem, Tetracell teknolojisinin gelişmiş bir versiyonu olan 9-in-1 piksel birleştirme özelliğiyle mükemmel detaylar ve renk doğruluğu sunuyor. Bu, kamera piksellerinin birleştirilmesine ve böylece boyutlarının artmasına olanak tanıyor. Bu yenilik, bireysel piksel ışık hassasiyetinde dikkate değer bir oran olan %900’lük bir artışla sonuçlanıyor. Özellikle Super Night Mode’da 9-in-1 teknolojisi ile çekilen fotoğraflar olağanüstü netlik, parlaklık ve canlılık sergiliyor. Bu sayede, SPARK 20 Pro, kullanıcılara gelişmiş bir fotoğrafçılık deneyimi vadediyor, her kare canlı, keskin, canlı hatta loş ortamlarda bile dolu oluyor.

108MP ana kamera ile Üstün Kamera Deneyimi

TECNO SPARK 20 Pro, hem fotoğraf hem de video çekiminde birinci sınıf performans sunarken, film moduyla sinematik görüntüler yakalamaya da olanak tanıyor. Telefonun çift video özelliği, hem ön hem de ana kameraları aynı anda kullanarak yaratıcı içerik oluşturmayı desteklerken, geniş açılı selfie modu muhteşem manzaraları tamamlamak için daha geniş bir perspektif sağlıyor. 108MP ana kamera ile donatılan SPARK 20 Pro, fotoğrafçılık deneyimini başka bir seviyeye taşıyor. Ana kamera, 3X sensör içi ve 10X dijital yakınlaştırma ile mesafe ne olursa olsun kusursuz netlik sunarken, f/1,75 ultra geniş diyafram açıklığı ve 1/1,67″ ultra geniş sensör, farklı aydınlatma koşullarına uyum sağlamak için daha fazla ışık yakalıyor. TECNO SPARK 20 Pro’nun olağanüstü 32MP ön kamerası ile içerik oluşturma deneyiminizi daha da geliştirebilirsiniz. İster çarpıcı selfie’ler çekiyor ister çift kameralı video kaydı yapıyor olun, bu yüksek çözünürlüklü ön kamera net, ayrıntılı görüntüler ve videolar sunuyor. Bu özelliği yaratıcı çalışmalarınıza sorunsuz bir şekilde entegre ederek kalabalıktan sıyrılan sürükleyici ve büyüleyici içerikler elde edebilirsiniz. Yapay zeka destekli kamera özellikleri sayesinde çekim sırasında otomatik olarak en iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Arka kameralar 2K 30fps video kaydını destekliyor, kullanıcılar bu sayede üstün kamera deneyiminin keyfini çıkarabiliyor.

Fotoğrafçılıkla sınırlı kalmayan TECNO SPARK 20 Pro, ön kamera flaşı ve donanıma gömülü çift flaşı ile düşük ışık koşullarında bile canlı fotoğraflar ve videolar çekilmesine olanak tanıyor. Üç farklı seviye ve ton seçeneği ile kullanıcılar flaş parlaklık seviyesini ve tonunu kişiselleştirebiliyor. Bu esnek ayarlar, her ortamda en uygun aydınlatmayı sağlayarak her çekimin en iyi şekilde sonuçlanmasını ve kullanıcıların yaratıcı sınırlarını zorlamasını sağlıyor.

Şık Tasarım, Üstün Dayanıklılık

Geniş 6,78 inç FHD+ ekrana sahip olan TECNO SPARK 20 Pro, 2460 x 1080 piksel ekran çözünürlüğü ile net ve canlı görüntüler sağlıyor. Ayrıca, pürüzsüz 120Hz ekran yenileme hızı, kullanıcıların akıllı telefonlarıyla daha akıcı bir şekilde etkileşime girmelerini olanak tanıyor.

TECNO SPARK 20 Pro sadece kamera özellikleriyle öne çıkmakla kalmıyor, aynı zamanda yeniden tasarlanan tasarımıyla da dikkat çekiyor. Şeffaf DECO tasarımıyla çevrelenen metal çerçeveler ve alüminyum alaşımlı malzemeden üretilen kamera modülü, modern ve şık bir görünüm sunuyor. Bu tasarım detayı telefonu estetik açıdan güzelleştirmekle kalmıyor, kullanıcıların da gözdesi haline geliyor.

TECNO SPARK 20 Pro’nun yenilenen tasarımında daha ergonomik hatlar yer alıyor ve telefonun kullanımı daha rahat hale geliyor. Özellikle kamera modülünde yapılan tasarım değişikliği, telefonun öne çıkan özelliklerinden biri haline geliyor. Yenilikçi tasarımı ve gelişmiş kamera özellikleriyle TECNO SPARK 20 Pro, kullanıcıların beklentilerini karşılamak üzere tasarlanmış bir akıllı telefon olarak öne çıkıyor.

SPARK 20 Pro, selefi TECNO SPARK 10 Pro’ya kıyasla tamamen yenilenmiş tasarımıyla görsel açıdan da dikkat çekiyor. Daha ergonomik hatlara sahip olan telefon, özellikle kamera modülünde kullanıcıları yepyeni bir tasarımla tanıştırıyor.

Üç farklı renk seçeneğiyle kullanıcılara sunulan cihaz, buzlu fildişi ay ışığı siyahı ve gün batımı allığı renkleriyle göz dolduruyor.

Üstün Performans

G99 ultra boost işlemci ve çift oyun motoruna sahip olan cihaz, orta sınıf bir oyun telefonu arayanlar için ideal bir seçenek olarak ortaya çıkıyor. Sekiz çekirdekli 6nm işlemci ve 256 GB depolama alanı ile donatılan TECNO SPARK 20 Pro, yalnızca sorunsuz oyun performansı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda uygulama kullanımı için de sorunsuz bir deneyim sunuyor. Geniş depolama alanı, kullanıcıların fotoğrafları, videoları ve diğer tüm verileri kolaylıkla depolamasına olanak tanıyor. Ayrıca, genişletilebilir RAM kapasitesi ile donma ve gecikme gibi sorunlar ortadan kalkıyor. Telefon, 16 GB RAM (8 genişletilmiş RAM), 12 GB RAM (9 genişletilmiş RAM) ve 256 GB’a kadar genişletilebilir depolama alanı ile birlikte geliyor ve kullanıcıların büyük miktarda veri depolamasına ve akıllı telefonlarını sorunsuz bir şekilde kullanmasına olanak tanıyor.

5000mAh’lik geniş batarya kapasitesi ve 33W hızlı şarj özelliği ile telefon gün boyu kesintisiz kullanım sağlıyor. Bu pil kapasitesi, kullanıcıların pil seviyesi konusunda endişelenmeden telefonlarını rahatça kullanabilmelerini sağlarken, hızlı şarj özelliği de telefonlarını hızlı ve güvenli bir şekilde şarj edebilmelerine olanak tanıyor. Bu özellikler, kullanıcıların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir denge kuruyor.

Sürükleyici Ses, Yeniden Tasarlanmış Estetik ve Geliştirilmiş Dayanıklılık

DTS ve Hi-Res Stereo Ses Sistemi ile donatılmış TECNO SPARK 20 Pro, kullanıcılara video izlerken, oyun oynarken veya müzik dinlerken benzersiz bir ses deneyimi sunuyor. Altta ve üstte bulunan çift hoparlörler hem DTS hem de Hi-Res için onaylanmış durumda ve kullanıcıların ses ve müziğin en ince ayrıntılarını deneyimlemelerine olanak tanıyor. Ayrıca, çift hoparlörün yön algılama teknolojisi sayesinde kullanıcılar telefonu tuttukları yön veya açıdan bağımsız olarak herhangi bir kayıp olmadan stereo ses deneyiminin keyfini çıkarabiliyor. Telefonun ses yetenekleri arasında dikkat çeken bir diğer özellik ise Volume Plus. Kullanıcılar, gelen aramalar sırasında ses açma düğmesine basılı tutarak mevcut ses seviyesini %200’e kadar artırabiliyor.

Her Açıdan Yeniden Tasarlandı

TECNO SPARK 20 Pro’da bulunan yapay zeka yazılımı ile benzersiz duvar kağıtları oluşturulabiliyor. Yapay zeka, kullanıcıların sadece birkaç saniye içinde en benzersiz duvar kağıtlarını oluşturmasını sağlıyor. Ayrıca, dinamik rozet özelliği ile telefon daha kişisel hale geliyor. Özellikle aramalar sırasında ekranda küçük bir çıkıntı olarak görüntülenen dinamik rozet, TECNO’nun tescilli yazılımı ile geliştiriliyor.

TECNO SPARK 20 serisindeki tüm telefonlar, suya ve toza dayanıklılık için IP53 sertifikasına sahip ve günlük zorluklara karşı dayanıklılık sunuyor. TECNO SPARK 20 Pro, MediaMarkt, Vatan, Teknosa, Vodafone, Turkcell, Türk Telekom mağazaları ve online satış noktalarından satın alınabiliyor. Telefon KDV dahil 11.999 ve 12.256 TL fiyatlarla satışa sunuluyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Siber güvenlik uzmanları, bilgi eksikliğinin iş yerinde hatalara yol açtığını itiraf ediyor

Siber güvenlik uzmanları, bilgi eksikliğinin iş yerinde hatalara yol açtığını itiraf ediyor

Kaspersky tarafından yaptırılan yeni bir küresel araştırmaya göre, son iki yıldaki tüm siber olayların yaklaşık üçte ikisine insan hataları neden olurken, siber güvenlik uzmanlarının %50’sinden fazlası kariyerlerinin başlarında teorik veya pratik bilgi eksikliği nedeniyle hata yaptıklarını kabul ediyor. Bu tür hataları kabul eden katılımcıların oranı, bu alanda iki ila beş yıllık deneyime sahip olanlar arasında yaklaşık %60’a yükseliyor. Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesinde tüm katılımcıların %43’ü bu tür hatalar yaptığını itiraf ediyor.

Kaspersky’nin yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre, son iki yılda kuruluşlar nitelikli siber güvenlik personeli eksikliği nedeniyle en az bir siber olay yaşadı. Daha nitelikli siber güvenlik personeli tedarik etmek bu sorunun üstesinden gelmek için çözümlerden biri olsa da, dünya çapındaki işletmeler bilgi güvenliği (InfoSec) profesyonellerinin eksikliğiyle karşı karşıya. Mevcut tahminlere göre, siber işgücü açığı yaklaşık 4 milyonu buluyor.

Siber güvenlik becerilerindeki genel boşluk, endüstride yeni başlayan birçok kişinin pratik ve teorik bilgi eksiklikleriyle başa çıkması gerektiği gerçeğiyle birlikte geliyor. Bu da başlangıçta zorluklar yaşamalarına ve işlerinde hatalar yapmalarına neden oluyor. META bölgesindeki InfoSec profesyonellerinin kariyerlerinin başlarında yaptığı en yaygın hatalardan bazıları, zayıf veya tahmin edilebilir şifrelerin kullanılması (%52), kimlik korumasının uygulanmaması (%48), güncellenmemiş güvenlik önlemlerinin kullanılması (%35) olduğu görülüyor. Önemli verilerin yedeklerinin alınmaması (%34), siber güvenlik uzmanlarının kariyerlerinin başında yaptığı yaygın bir hata olarak ortaya çıkıyor.

Siber güvenlik uzmanları, sektöre giriş yaptıklarında gerekli beceri setine ve uygulamalı deneyime sahip olmadıklarını kabul ederken, bazıları kariyerlerine hız kazandırmak için ek zorluklara işaret etdiyor. Siber endüstrinin sürekli olarak işgücü açığı bildirmesine rağmen, katılımcıların %34’ü bir InfoSec rolü için seçilmeden önce üç veya daha fazla başarısız mülakat geçirdiklerini iddia ediyor. META bölgesinde, işlemler daha sorunsuz olup, sadece %21’i mülakatlardan birden fazla veya iki kez geçmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. 

Kaspersky İnsan Kaynakları Müdürü Marina Alekseeva, “Resmi eğitim programlarının sektördeki gelişmelere ayak uydurmakta zorlandığı bir sır değil ve bu durum özellikle siber güvenlik alanı için geçerli” diyor ve ekliyor: ” Piyasadaki birçok çalışanın sınırlı pratik becerilere veya bilgi eksikliklerine sahip olabileceği gerçeği, akran öğrenimine odaklanan kapsamlı bir işe alım sürecinin önemini vurguluyor ve şirketlerin çalışanlarının becerilerini geliştirmeye daha fazla önem vermesi gerektiği anlamına geliyor. Kaspersky için çalışanlar en değerli varlıklardır, bu nedenle şirketin kurumsal personelinin eğitimine sürekli yatırım yapıyor, çalışanların yeteneklerini geliştiriyor ve bir öğrenme ve sürekli gelişim kültürünü teşvik ediyoruz. Ayrıca BT profesyonelleri için sektör lideri bireysel ve kurumsal eğitim kursları sağlayarak mevcut siber güvenlik yetenek açığının kapatılmasına katkıda bulunuyoruz.”

InfoSec profesyonelleri kendilerini rahat hissetmiyor

Siber güvenlik uzmanlarının sektöre katıldıklarında karşılaştıkları ilk zorluklar, dünya genelindeki InfoSec profesyonellerinin neredeyse yarısının (%46) ve META bölgesindeki her üç kişiden birinin (%32) ilk siber güvenlik rollerinde kendilerini rahat hissetmelerinin neden bir yıldan fazla sürdüğünü açıklayabiliyor. Katılımcıların %31’i işlerini bir ya da iki yıl içinde kavramayı başarırken, katılımcıların %9’u bu sürecin iki ila üç yıl, %6’sı ise üç yıldan fazla sürdüğünü belirtiliyor. META’da ilgili rakamlar %21, %7 ve %4.

Raporun tamamına ve siber güvenlik uzmanlarının eğitim geçmişlerine ve kariyerlerinde karşılaştıkları ilk zorluklara ilişkin daha fazla bilgiye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Kaspersky, bilgi açığının üstesinden gelmek ve siber güvenlik iş gücünün iş akışına daha sorunsuz bir şekilde entegre edilmesini sağlamak için hem önleyici hem de reaktif bir dizi önlem öneriyor:

1. Eğitim düzeyinde, eğitim programları güncellenmeli ve daha esnek ve çevik hale gelmelidir; bu da sektördeki oyuncular ve uzmanlarla işbirliği yapılarak sağlanabilir. Kaspersky, üniversiteler için siber güvenlik uzmanlığını entegre eden, program katılımcılarına derslere, eğitim oturumlarına ve en son teknolojilere erişim sunan özel bir program (Kaspersky Academy Alliance) yürüterek bu sürece katkıda bulunuyor.

2. Siber güvenlik alanına katılmayı planlayanlar, bir bilgi güvenliği veya araştırma ve geliştirme departmanında staj yaparak gerçek hayattaki siber güvenlik senaryolarının ele alınması konusunda deneyim kazanabilirler. Pratik becerileri artırmak için bir diğer fırsat da uluslararası yarışmalara veya Capture the Flag etkinliklerine katılmaktır. Kaspersky’nin LinkedIn sayfasındaki haberleri takip ederek şirketin staj programındaki açık pozisyonları ve Secur’IT Cup öğrencileri için düzenlenen küresel yarışmayla ilgili güncellemeleri ilk öğrenen siz olun.

3. İşletmeler, kurumsal personelleri için beceri geliştirme programlarına yatırım yaparak yeni bilgi ve beceriler edinmelerine ve rekabetçi kalmalarına yardımcı olabilir. Kaspersky, bilgi güvenliği profesyonelleri için hem bireyler için profesyonel eğitim hem de kurumsal eğitim sunan çok çeşitli özel eğitim programları sağlar

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Yakın zaman önce yapılan bir Kaspersky araştırması, şirketlerin %50’sinden fazlasının altyapılarında Yapay Zeka (AI) ve Nesnelerin İnternetini (IoT) kullandıklarını ortaya koydu. Ayrıca şirketlerin %33’ü bu birbirine bağlı teknolojileri önümüzdeki iki yıl içinde benimsemeyi planlıyor. Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesinde katılımcıların %55’i yapay zekâyı uygulamaya koymuş durumda ve %34’ü önümüzdeki dönemde bunu yapmayı planlıyor. Nesnelerin İnterneti ise kuruluşların %44’ünde kullanılıyor ve %45’i bunu ilerde kullanmayı planlıyor. Uzmanlar, işletme sahiplerinin kendilerini güvence altına almak için doğru niteliklere sahip siber güvenlik çözümlerine sahip olmalarını tavsiye ediyor.

Birbirine bağlı teknolojiler, internete ve birbirine bağlı cihazların, sistemlerin ve uygulamaların büyüyen ağını simgeliyor. Bunlar işletmeleri dönüştürerek daha fazla veri toplamalarını ve süreçleri otomatize etmelerini sağlıyor. Ancak bu teknolojiler işletmenin varlıklarını güvence altına alırken ve müşterileri korurken, yeni riskleri ve zorlukları da beraberinde getiriyor.

Kaspersky, şirketlerin birbirine bağlı teknolojilerin getirdiği zorlukların önüne geçmesine yardımcı olmayı amaçlayan ve siber güvenliğin bu yeni döneme nasıl uyum sağlaması gerektiğine ilişkin kritik soruları yanıtlayan “İş dünyasının geleceğini birbirine bağlamak” adlı bir çalışma gerçekleştirdi. Şirket bu amaçla Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika, Rusya ve Asya-Pasifik’ten 560 üst düzey BT güvenlik lideriyle anket yaptı.

Bu ankette Kaspersky, katılımcıların aşağıdaki teknolojiler hakkında ne düşündüğünü incelemeye çalıştı:

Yapay Zeka (AI), 
Nesnelerin İnterneti (IoT), 
Artırılmış gerçeklik (AR), Sanal gerçeklik (VR) ve dijital ikizler,
6G ve birleşik bulut ağları,
Merkezi olmayan uygulamaları, blok zinciri akıllı sözleşmelerini ve kullanıcı tarafından yönetilen verileri mümkün kılan Web 3.0,
İşbirliğine dayalı ortamlarda sorunsuz veri paylaşımına olanak tanıyan veri alanları.

Yükselen Teknolojilerin İşletmelere Etkisi

Araştırma, yapay zeka ve IoT’nin şirketlerin sırasıyla %54 ve %51’i tarafından halihazırda kullanıldığını ortaya koydu (META’da bu oranlar %55 ve %44). Her üç şirketten biri iki yıl içinde bu teknolojileri benimsemeyi planlıyor (META’daki şirketlerin %34’ü yapay zeka ve %45’i IoT kullanmayı planlıyor). Veri alanları işletmelerin %32’si tarafından kullanılıyor ve neredeyse yarısı (%49) yakın gelecekte bunları benimsemeyi planlıyor (META için oranlar %34 ve %45).

Birbirine bağlı diğer teknolojiler (dijital ikizler, AR, VR, web 3.0, 6G ve birleşik bulut ağları), ankete katılan her beş şirketten yalnızca biri (%20-21) tarafından kullanılıyor. Ancak katılımcıların %70’inden fazlası bunları yakında iş süreçlerine entegre etmeyi düşünüyor. META bölgesindeki rakamlar da benzer, sadece 6G ve birleşik bulut ağları biraz farklı. Katılımcıların %18’i bunları halihazırda kullanıyor, %80’i ise kullanmayı planlıyor.

Yapay Zeka, IoT ve Diğer Yenilikçi Teknolojilerin Güvenliği

Yapay zeka ve IoT çok yaygınlaştığı için yeni siber saldırı vektörlerine karşı savunmasız kalıyor. Araştırmaya göre kurumların %16-17’si yapay zeka ve IoT’nin korunmasının ‘çok zor’ veya ‘son derece zor’ olduğunu düşünürken (META’da %18 ve %16), yapay zeka kullanıcılarının sadece %8’i ve IoT sahiplerinin %12’si şirketlerinin tamamen korunduğuna inanıyor (META’da %9 ve %14).

Bununla birlikte, sonuçlardan da görüleceği üzere teknolojilerin uygulanması ne kadar az yaygınsa, şirketlerin bunları koruması o kadar zorlaşıyor. Bunun tersi de geçerli. Örneğin en az benimsenen AR/VR ve birleşik bulut ağları, siber savunma açısından korunması en zor teknolojilere karşılık geliyor ve şirketlerin %39-40’ı bunların güvenliğinin sağlanmasının zor olduğunu belirtiyor (META için %37-38).

Kaspersky Kurumsal Ürünler Başkan Yardımcısı Ivan Vassunov, konuya ilişin şunları söylüyor: “Birbirine bağlı teknolojiler muazzam iş fırsatlarını beraberinde getirirken, aynı zamanda ciddi siber tehditlere karşı savunmanın zor olduğu yeni bir dönemi başlatıyor. Toplanan ve iletilen veri miktarının artmasıyla birlikte siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. İşletmeler kritik varlıklarını korumalı, birbirine bağlı ortamın genişlediği bir ortamda müşterilerinde güven oluşturmalı ve birbirine bağlı teknolojinin getirdiği zorluklarla mücadele etmek için yeni çözümleri kullanabilmek amacıyla siber güvenliğe yeterli kaynak ayrılmasını sağlamalıdır. Yapay zeka ve IoT’yi altyapılarına entegre eden işletmelerin, siber tehditleri erken aşamalarda tespit etmek ve etkili savunma sağlamak için bunları Konteyner Güvenliği ve Genişletilmiş Tespit ve Yanıt çözümleriyle koruması gerekiyor.” 

Birbirine bağlı teknolojilerin getireceği değişimin ölçeği göz önüne alındığında, kuruluşların bunları uygulamak ve korumak için uygun stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Kaspersky, araştırmanın bulgularına dayanarak kurumların birbirine bağlı teknolojileri korumaya hazır olmalarını sağlamak için dört etkili yol öneriyor:

1. Güvenli tasarım ilkelerini benimseyin. Siber güvenliği yazılım geliştirme yaşam döngüsünün her aşamasına entegre edin. Tasarımdan itibaren güvenli yazılım ve donanım, siber saldırılara karşı dirençli hale gelir ve dijital sistemlerin genel güvenliğine katkıda bulunur. Örneğin KasperskyOS tabanlı Cyber Immune çözümleri, şirketlerin tehdit yüzeyini en aza indirmesine ve siber suçluların başarılı bir saldırı gerçekleştirme kabiliyetini önemli ölçüde azaltmasına olanak tanır.

2. İşgücünüzü eğitin ve becerilerini artırın. Siber farkındalığa sahip bir kültür oluşturmak, çalışanların bilgi edinmesini ve bunları uygulamaya koymasını sağlayan kapsamlı bir strateji gerektirir. Kaspersky Expert eğitimi InfoSec uzmanlarınızın becerilerini geliştirebilir ve şirketinizi saldırılara karşı koruyabilir.

3. Siber güvenlik çözümlerinizi yükseltin ve Kaspersky Extended Detection and Response (XDR) gibi merkezi ve otomatik platformları kullanın. Şirketler birbirine bağlı teknolojileri benimsedikçe, birden fazla kaynaktan telemetri toplayıp ilişkilendirmelerine ve etkili tehdit tespiti ve hızlı otomatik yanıt sağlamalarına olanak tanıyan daha gelişmiş özelliklere sahip siber güvenlik çözümlerine ihtiyaç duyarlar.

Birçok yapay zeka çözümü konteynerler üzerine inşa edildiğinden, bunların entegre edildikleri altyapıyı Kaspersky Container Security gibi şirketlerin geliştirme aşamasından operasyona kadar uygulama yaşam döngüsünün her aşamasında güvenlik sorunlarını tespit etmesine olanak tanıyan siber güvenlik ürünleriyle güvence altına almak önemlidir.

4. Regülasyonlara uyun. Siber güvenlik uygulamalarınızın değişen standartları ve yasal gereklilikleri karşılamasını sağlayarak yasal sorunlardan veya itibar kaybından kaçınmak için yasal düzenlemelere uyun.

Birbirine bağlı teknolojilere ilişkin ek bulguları içeren raporun tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şirketlerin Formula 1den Öğreneceği 5 Siber Güvenlik Dersi

Şirketlerin Formula 1den Öğreneceği 5 Siber Güvenlik Dersi

Formula 1’in ve siber güvenliğin hızlı tempolu dünyasında başarı hıza, çevikliğe ve inovasyonun gücüne bağlıdır. F1 takımlarının stratejilerini ve araçlarını en yüksek performansa göre ayarlaması gibi, şirketlerin siber güvenlik ekipleri de dijital ortamlarını korumak için uyum sağlamalı, yenilik yapmalı ve iş birliği içinde olmalıdır. Ferrari takımının sponsoru global siber güvenlik lideri Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, şirketlerin F1’den öğreneceği 5 siber güvenlik dersini sıralıyor.

Bir işletmeyi kendi sektöründe ön sıralara taşımak, yalnızca yenilikçi düşünmeyi değil aynı zamanda en beklenmedik alanlardan içgörüler elde etme becerisini de gerektirir. Bu durum özellikle; hızlı aksiyon almanın, hassasiyetin ve gelişmiş stratejilerin uygulandığı zamanlarda, işletmeleri rakiplerinden ayıran siber güvenlik alanında geçerli oluyor. Ferrari takımının sponsoru, global siber güvenlik lideri Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, Formula 1 (F1) yarışlarının yüksek hızlı dünyasıyla benzerlikler gösteren ve şirketlerin dijital ortamdaki en zorlu yarış pistlerinde ustalıkla gezinmeleri için uygulayabilecekleri 5 önemli siber güvenlik dersini sıralıyor. F1’in adrenalin yüklü taktikleriyle siber güvenlik yaklaşımınızı güçlendirerek, kuruluşunuzu başarı ve güvenlikte yeni boyutlara taşıyabilirsiniz.

1. Hız ve görünürlük başarıyı belirler. Yarış pistinde ve siber güvenlik dünyasında hız, tartışmasız dikkate alınması gereken en önemli niteliklerden biridir. Ancak bir yarış sadece arabanın ne kadar hızlı olduğuyla değil, ne kadar çabuk adapte olabileceğinizle de kazanılır. Herhangi bir yarışta pist, araç ve hatta hava koşulları, işlerin nasıl ele alınması gerektiğini değiştirebilir. Bir sürücü bu değişikliklere ne kadar hızlı uyum sağlayabilirse, tüm yarış boyunca o kadar iyi donanıma sahip olacak ve bu da onlara rakiplerine karşı avantaj sağlayacak. Ortalama olarak, F1 araçlarının 0’dan 100 km/saat hıza 3 saniyeden daha kısa bir sürede hızlandığı ve 350 km/saatin üzerindeki maksimum hızlara ulaşabildiği bilinmektedir. Sonuç olarak, en iyi F1 sürücülerinin en yüksek tepki süresi 0,2 saniyedir. Bu reaksiyon hızı sadece sürüş için değil, yarış sırasında değişebilecek sayısız ayrıntı için de geçerlidir. Çok fazla değişken olduğundan görünürlük son derece önemlidir; bu nedenle bir F1 aracı 500’den fazla IoT sensörüyle donatılmıştır.

Kuruluşların ayrıca hızlı yanıt vermenin yanı sıra ortamları üzerinde maksimum görünürlüğe sahip olmaya da öncelik vermeleri gerekir. Tehdit ortamları ve saldırı yüzeyleri değiştikçe, bir departmanın güvenlik açığına ne kadar hızlı tepki verebileceği, bir tehdit aktörünün verebileceği zararı belirleyecektir. Bir siber güvenlik lideri stratejisini geliştirirken, yeni araçlar ve teknoloji satın almak isterken ve yeni siber güvenlik ortakları edinirken hız ve görünürlük ihtiyacı en önemli husus olmalıdır.

2. Müdahale yetenekleri fark yaratır. F1 yarışları tek bir yarışta 44 ila 78 tur arasında değişir; bu da anında müdahale ve dikkat gerektiren hatalara, sorunlara ve kazalara çok fazla yer olduğu anlamına gelir. Bir pistte veya otomobilin durumundaki küçük veya hafif değişiklikler bile sürücünün başarı şansını en üst düzeye çıkarmak için hızlı adaptasyon gerektirir.

Aynı şekilde, bir kuruluşun bilinen bir tehdide, güvenlik olayına ve hatta keşfedilen bir güvenlik açığına tepki verme süresi, yıkıcı bir uzlaşma veya kontrol altına alınan bir sorun arasındaki farkı yaratabilir. Genişletilmiş algılama ve yanıt (XDR) çözümüne ve gelişmiş yanıt yeteneklerine sahip bir kuruluş, kurtarma sürelerini kısaltabilir. Siber güvenlik liderleri, tehditlere karşı hızlı yanıt veren bir departman kurmayı önemseyen bir siber güvenlik stratejisi oluşturmalıdır. Hızlı hareket etme yeteneğiniz siber güvenlik departmanınızın yeteneklerine dahil edilmelidir. Ne kadar hızlı tepki verirseniz kuruluşunuzun maruz kaldığı risk o kadar az olur.

3. İnovasyon alışılmışın dışında düşünmeyi gerektirir. F1 yarışları büyük ölçüde teknolojik yeniliğe dayanır. F1 takımları; rekabet avantajı elde etmek amacıyla temel ölçümleri takip etmenin yeni ve daha verimli yollarını bulmak için Ar-Ge’ye yatırım yapıyor. Otomobilin performansını, dayanıklılığını artıran bu geliştirmeler, bir yarış sırasında milyonlarca veri noktasını gerçek zamanlı olarak analiz edebilen gelişmiş bilgisayar sistemlerinin yanı sıra performansı ve yakıt verimliliğini artıran mühendislik ilerlemelerini (tüketici araçlarına aktarılan teknoloji) içeriyor.

Aynı şekilde siber güvenlik departmanlarının da inovasyon söz konusu olduğunda kalıpların dışında düşünmesi gerekiyor. Teknolojik ilerlemeler yeni tehditlere karşı savunmayı iyileştirmeye devam ediyor. Bu çerçevde siber güvenlik sektörü doğrudan korumanın ötesinde gelişim gösterdi. Bu gelişimi bünyesine adapte etmek isteyen siber güvenlik departmanları, yalnızca önlemeye odaklanan çözümlerin ötesine geçmeli. Yapay zeka destekli analizler, gelişmiş tespit ve tanımlama yazılımları ve özellikle bulut tabanlı olmak üzere karmaşık ortamlara tam görünürlük sağlamak üzere tasarlanmış platformları da içeren yeni teknolojik yeniliklerden yararlanmalıdır.

4. Başarı etkin ekip çalışması ve iş birliğine bağlıdır. F1 takımları çok sayıda kişiden oluşur ve hepsinin tek hedefi sürücünün ve aracın yeteneklerinin en iyi şekilde performans göstermesini sağlamaktır. Siber güvenlik ekipleri ise bunu iş birliği, iletişim ve hız yoluyla yapabilir. Ancak optimum performans için bu ekip çalışması ve iş birliği kültürünün, bir kuruluşun siber güvenlik departmanının ötesine geçmesi gerekir. Tıpkı tek bir araca ve yarışçıya atfedilen birden fazla rol ve sorumluluğun olması gibi, herhangi bir güvenlik olayından, tehlikeden veya veri ihlalinden etkilenen birden fazla paydaş ve departman da vardır.

Bu, güvenliğin ihlal edildiği tüm departmanların yanı sıra ilk savunma hattı olan BT ve siber güvenliğe ek olarak geçerlidir. Bu ekipler ve paydaşlar, bir sorun karşısında ne kadar yakın ve hızlı harekete geçebilirlerse, sorunu kontrol altına almak için o kadar hızlı çalışacaklar ve nispeten sorunsuz bir iyileşmeyi sağlayacaklardır. Bu nedenle etkili bir siber güvenlik lideri, kendi departmanının ötesinde bir güvenlik kültürü oluşturmaya çalışmalı ve bir güvenlik olayının meydana gelmesi durumunda paydaşların rollerini ve sorumluluklarını bilmelerini sağlamak için paydaşlarla birlikte çalışmalıdır.

5. Bir ekibin iyi çalışması için güven gereklidir. Bir takımdaki tüm tarafların F1 yarışlarında hareket etme hızı göz önüne alındığında, güven inanılmaz derecede önemlidir. Herhangi bir ikinci tahmin veya tereddüt, değerli saniyelerin kaybedilmesine neden olabileceği ve yarışın kazanılması veya kaybedilmesi arasındaki farkı yaratabileceği için sürücülerin takımlarına güvenmesi gerekir.

Aynı şekilde siber güvenlik liderlerinin de çözümlerine, süreçlerine, kontrollerine, teknolojilerine ve ekiplerine güvenmeleri gerekiyor. Ancak hem siber güvenlik hem de F1 takımları açısından bu güvenin kör olmaması gerekiyor. Şirketler, bu önlemlerin amaçlandığı gibi çalıştığından emin olmak için testler gerçekleştirmeli, performansta herhangi bir boşluk olup olmadığını veya herhangi bir ekibin en iyi şekilde performans sergilemek için gerekli kaynaklara sahip olup olmadığını görmek için yıllık değerlendirmeler yapmalı, sürekli senaryo planlaması ve testler yapmalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com