Modern Veri Merkezinin Yükselişi – Ulusal24 Haber Merkezi

Modern Veri Merkezinin Yükselişi – Ulusal24 Haber Merkezi

Dell Technologies MERAT Hizmetler Satış Başkan Yardımcısı Lorenzo Lumassi, dijital gelir akışı elde etmek için şirketlerin BT departmanları da dâhil olmak üzere önemli bir dönüşümden geçmesi gerektiğini vurguladı.

 

Bilgi Teknolojileri alanının, son 15 yıldır öngörülebilir bir ilerleme halinde olduğu görülüyor. Kuruluşlar, kritik iş süreçlerini otomatize etmek için bilinen yazılım tedarikçilerinin paket uygulamalarını kullanıyor.  TÜSİAD ve Deloitte iş birliğiyle hazırlanan “Türkiye’de Yazılım Ekosisteminin Geleceği” raporuna göre yazılım sektörü, Türkiye’de brüt katma değeri incelenen ilk 5 sektör arasında, yarattığı yüzde 81’lik katma değer oranıyla  4. sırada yer alıyor. Ayrıca yazılım sektörü, ürettiği çıktı ve hizmetlerle incelenen 64 reel sektörden 61’ine direkt katkı sağlayarak Türkiye ekonomisine doğrudan etki ediyor. Bunun sonucunda BT departmanları da çalışmalarının çoğunda bu tür uygulamaları çalıştırmak için gereken altyapıyı oluşturmaya ve yönetmeye ve ayrıca işletme genelinde garantili hizmet seviyeleri sağlamak için gereken becerileri geliştirmeye odaklanıyor. Ancak tüm bunlar artık değişiyor. Mobil cihazlar, bulut bilişim, sosyal medya, Nesnelerin İnterneti ve diğer ezber bozan yeniliklerle birlikte uygulamaların oluşturulma, dağıtılma ve kullanılma biçimleri önemli ölçüde evriliyor.

 

Dijital gelir akışı elde etmek, daha akıllı ürünler geliştirmek ve müşterilerin beklentisi olan iyileştirilmiş deneyimleri sunmak için şirketlerin BT departmanları da dâhil olmak üzere önemli bir dönüşümden geçmesi gerektiğini vurgulayan Dell Technologies MERAT Hizmetler Satış Başkan Yardımcısı Lorenzo Lumassi, konuya dair yaptığı değerlendirmede “Otomasyon için büyük kurumsal uygulamaları çalıştırmanın yanı sıra şirketlerin; ürünlerini, hizmetlerini ve dünyayla yakın ilişki kurma biçimlerini dönüştürecek tüketiciye yönelik mobil uygulamaları ve gömülü yazılımları sürekli olarak geliştirmeleri gerekiyor. Ancak tüm bunlar, eş zamanlı olarak maliyetleri düşürüp eski uygulamaların ve üzerinde çalıştıkları altyapının performansını iyileştirirken yapılmalı. Yenilik yapmak ve optimize etmek hedefine ulaşmanın tek yolu, BT hizmetlerini sunmak için kullandığımız teknolojiyi dönüştürmek. Bu da BT’deki insan kaynağının ve finansal kaynakların, sürekli değişen mobil deneyimler, daha iyi veri analitiği ve ürün ve hizmetlerle ilgili daha derin inovasyon gibi daha dönüşümsel yönleri olanaklı hâle getirmeye yardımcı olan diğer yatırımlara kaydırılabilmesi için, eski otomasyon yazılım paketlerini çalıştırmak üzere gereken maliyet ve eforu azaltmakla başlıyor” ifadelerini kullandı.

 

Lumassi ayrıca, BT yöneticileri tarafından atılması gereken adımlara da dikkat çekti.

 

BT yöneticileri için bir ikilem 

Modernizasyon ve hız ihtiyacı arasındaki gerilim, kuruluşlar için zaman zaman zorlayıcı olabiliyor. Her iki cephede de başarılı olmak için BT yöneticileri, kurum içi ve kurum dışı altyapı yatırımlarını yeniden değerlendirmek, personel ve beceri eğitiminde değişikliklere gitmek, farklı departmanlarla daha yakın ilişkiler kurmak ve Hizmet Olarak BT modeli konusundaki kararlılığı artırmak gibi işletme genelinde önemli bir dönüşümden geçmeleri gerektiğinin farkındalar. Bu yeni alanda yöneticilerin birçoğu mümkün olduğunca etkili bir şekilde yol alabilmek için rehberliğe ihtiyaç duyuyor.

 

Modern bir veri merkezi altyapı ile başlar 

Sıklıkla çatışan bu BT önceliklerinin desteklenmesine yönelik atılması gereken ilk adım, BT’nin üzerine kurulduğu altyapı bileşenlerini modernize etmek ve dahası, modern bir veri merkezi hâline gelmek. Geçmişte BT departmanları altyapılarını oluşturur ve uygulamalarını satın alırdı, ancak bugün bu modeli giderek tersine çevirmeye çalışıyorlar. Temel iş uygulamalarını hızla oluşturup çalıştırabilecekleri ve aynı zamanda yeni nesil uygulamaları dağıtmak için bir platform sağlayabilecekleri basit, dağıtımı kolay altyapı platformları satın almak istiyorlar.

 

Yakınsanmış bir altyapı her ikisine birden olanak tanıyor. Hepsi bir arada depolama, bilgi işlem ve ağ platformları, altyapıyı bileşen bazında kurma ve geliştirmeye yönelik geleneksel BT sürecini basitleştiriyor, hızlandırıyor ve kökten dönüştürüyor. Donanım ve yazılım bileşenlerini ayrı ayrı tedarik etme, dağıtma, yapılandırma ve yönetme konusunda harcanan zaman ve oluşan maliyeti azaltıp BT yatırımları için değer elde etme süresini hızlandırıyor. Buna ilaveten, yakınsanmış sistemlerin flash, yazılım tanımlı ve bulut özellikli sistemler gibi üçüncü parti bir platforma hazır teknolojiler üzerine kurulması önem arz ediyor.

 

Her şeyi otomatik hâle getirin edin

Veri merkezi altyapısını modernize etmek için bir plan oluşturulduktan sonraki adım, artık her şeyi otomatik hâle getirmek. Öngörülebilir, tekrarlanabilir bir adım olarak yapılan herhangi bir manuel işlemin, BT yığınının tamamında yönetim ve orkestrasyon araçları aracılığıyla bertaraf edilmesi gerekiyor. Tam otomasyon, günümüzde BT sunumunda tek ve en dönüştürücü değişiklik olarak karşımıza çıkıyor. Tam otomasyon süreçlerinin devreye girmesiyle de tam ölçekli bir BT dönüşümü için ilerleme sağlanıyor. Bilgi teknolojileri hizmetleri, birtakım CIO önceliklerini destekleyen iyi yönetilen bir hibrit bulut deneyimi sunmak üzere donanım ve yazılım yaklaşımları kullanılarak modernleştirilebiliyor ve otomatik hâle getirilebiliyor olsa da bilgi teknolojileriyle, iş çıktıları elde edilmesini sağlayan insanların ve süreçlerin sürekli olarak dönüştürülmesi gerekiyor.

 

Hızlandırılmış dijitalleştirme, Türkiye’de veri merkezi pazarının önemli bir itici gücü

 

TÜBİSAD’ın “Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2021” raporuna göre Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2019, 2020 ve 2021 yılları için beş üzerinden sırasıyla 2,94, 3,03 ve 3,24 olarak hesaplandı. Veriler, 2021 yılında dijital dönüşümün ivme kazandığını ortaya koyuyor. Türkiye’de KOBİ’lerin dijital dönüşüme katılımıyla veri merkezlerine olan ihtiyaç daha da artacak. BT altyapısı hemen hemen tüm sektörlerde öncelik hâline gelmiş durumda. Buna paralel olarak ResearchAndMarkets.com tarafından hazırlanan “Türkiye Veri Merkezi Pazarı – Yatırım Analizi ve Büyüme Fırsatları 2021-2026” raporu, Türkiye veri merkezi pazarının 2026 yılına kadar 902,7 milyon dolarlık yatırımla 2021-2026 arasında 5,24 oranında büyüyeceğini gösteriyor. Kuruluşlar ve işletmeler dijital dönüşüm programlarında ilerleme kaydettikçe sunucu odasında yürütülen operasyonlardan, yönetilen hizmetler (managed services), sunucu barındırma ve hibrit altyapı gibi veri merkezi hizmetlerine geçiş ihtiyacı artıyor.

 

Tüm bunlar, hızlı dijitalleşme ve pazar fırsatları sayesinde işletmelerin ve BT ekiplerinin dönüşüm sürecinde nereye doğru gittiğinin küçük bir kesitini ortaya koyuyor. Veri merkezi teknolojisiyle ilişkili paradigmalar hızla değişmeye devam edecek ve bu değişimlerle birlikte yeni beceriler, araçlar ve kaynaklar devreye girecek. Yaratıcılıkta ve inovasyonda bir son nokta olmadığı için dönüşümde de bir bitiş noktası yok, ancak bir başlangıç noktası var. Ki bu da modern veri merkezine doğru bir yolculukla başlıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi

Kaspersky uzmanları, Türkiye’deki kuruluşları hedef alan yeni bir kötü niyetli spam e-posta operasyonu tespit etti. İstenmeyen e-posta mesajlarını gönderenler, fatura kisvesi altında iş iletişimini taklit etmeye çalışıyor ve (.r00) uzantılı sıkıştırılmış WinRAR arşiv ekleri gönderiyorlar. E-postaların amacı tarayıcılarda depolanan, FTP istemcilerinde ve kurbanın bilgisayarındaki e-posta programlarında yer alan kişisel bilgileri ve giriş bilgilerini çalabilen farklı türde kötü amaçlı yazılımları yaymak şeklinde ortaya çıkıyor. Bu spam e-postalar, saldırganların virüslü bilgisayarları uzaktan kontrol etmesine izin veren arka kapılar da içerebiliyor. Bu tür programların yardımıyla siber suçlular, kullanıcıların bilgisi olmadan kötü amaçlarla kullanabilecekleri büyük zombi bilgisayar grupları, yani botnetler oluşturabiliyor.

 

Kaspersky’nin Türkiye’de tespit ettiği bu tür spam e-postaların sayısı Mart ayından bu yana 20 bine ulaştı.

 

Söz konusu spam e-posta saldırısında yayılan kötü amaçlı yazılım Kaspersky tarafından HEUR:Trojan-PSW.MSIL.Stealer.gen, HEUR:Backdoor.MSIL.NanoBot.gen ve HEUR:Backdoor.Win32.Remcos.gen olarak algılanıyor.

 

Saldırı operasyonu hakkında yorum yapan Kaspersky E-posta Tehditlerinden Korunma Grup Müdürü Andrey Kovtun şunları söyledi: “İş yazışmalarını taklit etmek siber suçlular tarafından yaygın olarak kullanılan bir taktiktir. İstenmeyen e-posta gönderenlerin neden sıkıştırılmış WinRAR arşiv dosyası olan (.r00) biçiminde kötü amaçlı yazılımı yaydıklarını bilmiyoruz. Ancak bu teknikle belirli dosya uzantıları için yapılandırılmış otomatik koruma sistemlerini atlamayı umduklarını varsayıyoruz.”

 

Spam saldırılarından korunmak için Kaspersky şunları öneriyor:

 

Gönderenin adresi kontrol edilmelidir. Çoğu spam mesajı anlamsız veya anlamsız görünen e-posta adreslerinden gelir. Örneğin, [email protected] gibi. Fareyle gönderenin adının üzerine gelinerek tam e-posta adresi görülebilir. Bir e-posta adresinin yasal olup olmadığından emin olunamıyorsa, kontrol etmek için bir arama motorunda bakılabilir.
 
Aciliyet duygusu yaratan mesajlara karşı dikkatli olunmalıdır. Spam gönderenler genellikle sosyal mühendislik hileleri kullanır ve aciliyet duygusu yaratarak baskı uygulamaya çalışır. Örneğin konu satırı, harekete geçmeye zorlamak için “acil” veya “acil işlem gerekli” gibi kelimeler içerebilir.
 
Personele temel siber güvenlik hijyeni eğitimi verilmelidir. Ayrıca kimlik avı e-postalarını gerçek olanlardan nasıl ayırt edeceklerini bildiklerinden emin olmak için simüle edilmiş bir kimlik avı saldırısı uygulanmalıdır.
 
Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını azaltmak için Kaspersky Endpoint Security for Business gibi kimlik avına karşı koruma özelliklerine sahip, uç noktaları posta sunucularını koruyan bir koruma çözümü kullanılmalıdır.
 
İstenmeyen mesajları otomatik olarak filtreleyen Kaspersky Secure Mail Gateway gibi güvenilir bir güvenlik çözümüne başvurulmalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Doğru dijital ebeveynlik için yedi öneri

Doğru dijital ebeveynlik için yedi öneri

Pandemi kaynaklı karantinalar hayatımıza girdikten sonra çocuklar hiç beklemedikleri bir şekilde arkadaşlarından ayrı kaldılar. Uzaktan eğitim tüm çocukların hayatını değiştirdi. Dizüstü bilgisayarlar günlük bir ihtiyaç haline geldi. Dersler, ödevler ve eğlence birkaç metrekare ile sınırlı olduğu için ekran başında geçirilen zaman küçük bir soruna dönüştü. Ebeveynler için bu hem bir nimet hem de bir kabustu.

 

Siber güvenlik şirketi ESET, anne babaların çevrimiçi ortamda çocuklarının güvende kalmasına nasıl yardımcı olabileceklerini inceledi. Ebeveynlere önerilerde bulundu.  

 

Birkaç yıl öncesine kadar tehlikeler  daha çok sokaktaydı. Artık güvende olmak sanal ortamları da kapsıyor. Çocukların ne okuduklarını, ne izlediklerini, kiminle konuştuklarını takip etmeliyiz.  Bununla birlikte, çocuklar, günümüz yetişkinlerinden  daha farklı bilgi ve  becerilerle büyüyorlar. Yetişkinlerin çocuklara yol gösterici olabilmeleri için çocukları daha iyi anlamaları, dijital okuryazarlıklarını geliştirmeleri  gerekiyor. 

 

Ebeveynlerin çocuklarının nasıl zaman geçirdiklerini, nasıl çalıştıklarını bilmesi; kullandıkları teknolojileri öğrenmesi iyi bir başlangıç olabilir. ESET uzmanları diğer önerileri şöyle sıraladı: 

 

Çocuğunuza, özellikle interneti ilk kullanmaya başladığında, göz kulak olun. Bundan hoşlanmayabilirler ama kendi güvenlikleri için onlara göz kulak olmanız gerekiyor. Biraz daha büyüdüklerinde, bazı sınırları gevşetmeyi veya yavaş yavaş onlara biraz daha özgürlük vermeyi düşünün. 
Çocuğunuzun kullandığı uygulamaları ve oyunları öğrenin. Bilgi edinmek için kullanabilecekleri web sitelerini gösterin. 
Çocuklarınızla oyun oynamaya zaman ayırın, böylece ne yaptıklarını görebilir ve birlikte bir aktivite yapmış olursunuz. 
Çocuklarınız için sanal dünyada da  bir tür “rol model” olun. 
Çocuklarınıza sadece sosyal medyayı kullanamayacaklarını söylemeyin; bu onları siteleri  gizlice kullanmaya itebilir. Bunun yerine, çocukların bunları neden ve nasıl kullandıklarını anlamaya çalışın ve riskleri onlara açıklayın. Kullandıkları sosyal medya platformlarında  hesaplar oluşturun. 
Çocuklarınıza  kızmayın: Bir şeyi anlamalarını istiyorsanız, onu açıklayın. Önemli olan , çocuklarınızla iyi bir ilişki kurmak ve iletişim hatlarını açık tutmaktır. Teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmalarını ve çevrimiçi ortamda güvende olmalarını sağlamak, işbirliğine dayalı bir görevdir. İnternet erişimlerini ve alışkanlıklarını her yerde ve 7/24 kontrol edemeyebilirsiniz, bu nedenle onları doğru bilgilerle donatmak ve özgürce soru sorabilecekleri bir ortam oluşturmak daha iyidir. 
Onları dinleyin ve tavsiyelerde bulunun. Onların çevrimiçi olarak karşı karşıya kaldıkları en yaygın tehditlerin farkında olduklarından emin olun. Siber zorbalık, dolandırıcılık ve sanal dünyada gizlenen diğer tehlikeler hakkında bilgi verin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Santa Farma İlaç ve Teknolojide Kadın Derneği 100 Kadını Geleceğe Hazırlıyor

Santa Farma İlaç ve Teknolojide Kadın Derneği 100 Kadını Geleceğe Hazırlıyor

Santa Farma İlaç şirketi ile Teknolojide Kadın Derneği (Wtech) tarafından; ‘’Sağlığın Dönüştüren Kadınları” projesi kapsamında, üniversitelerde ve meslek yüksekokullarında Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik ve Bilişim Teknolojileri bölümlerinin son sınıflarında okuyan veya yeni mezun olmuş 100 genç kadına, ücretsiz Pazarlama ve Satış Teknolojileri, İş Analistliği ve Gamification (Oyunlaştırma) eğitimleri verilecek.  

 

Haziran ayında başlayacak proje, Teknolojide Kadın Derneği tarafından verilecek üç eğitim sınıfından ve Santa Farma İlaç Şirketi yöneticilerinin vereceği mentorluk desteğinden oluşacaktır. 1 yıl içinde tamamlanacak eğitim programı sonunda, eğitime katılanlara dijital sertifika verilecek ve ayrıca sağlık sektöründe staj ve istihdamda öncelik imkanı tanınacak. 

 

 “İLAÇ SEKTÖRÜNDE DAHA ÇOK VE DAHA DONANIMLI YÖNETİCİ KADIN”

 Santa Farma İlaç Şirketi, İnsan Kaynakları Direktörü Sema Yetkiner, “Küreselleşme, iklim ve demografik değişimler, teknolojik gelişme ve dijital dönüşüm tüm ülkelerin sosyo ekonomik alt yapılarını etkilemekte ve değiştirmektedir. Bu değişim ve dönüşümden iş dünyası da payını almakta ve bugüne kadar doğru bilinen ezberler geçerliliğini yitirmektedir. İş dünyasının ve eğitim kurumlarının hızını sürekli arttıran teknolojik gelişime ve dijital dönüşüme ayak uydurmaları giderek zorlaşmaktadır. Ayrıca pandeminin iş dünyasında dijitalleşmeyi ve otomasyonu hızlandırdığı net bir şekilde görülmüştür. İş dünyası çevik kalarak sürekliliğini korumak için dijital teknolojinin tüm imkanlarını kullanmak zorunda kalmıştır. Sonuçta tüm ülkelerde ciddi boyutlara varan beceri açığı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ve bu beceri açığı, şirketlerin ve ekonomilerin büyüme potansiyelini de etkileyen mega trend haline gelmiştir. Dolayısı ile alınan temel mesleki eğitimin yanında, iş başında ve yaşam boyu öğrenme gerekliliği, iş hayatının gündeminde önemli bir yere oturmuştur.  

 

Bu ciddi oluşum karşısında, toplumların, tüm eğitim kurumlarının, işveren ve işçi kuruluşları ile akademik kuruluşların birlikte ve koordineli olarak çalışmaları gerektiği ortaya çıkmış ve sosyal taraflarca ortak payda olarak kabul edilmiştir. İş dünyasındaki bu gibi eğilimler kadın çalışanları biraz daha fazla etkilemektedir. İşte tüm bu değişimleri yakından izleyip değerlendiren Santa Farma, kendi bünyesinde müdür ve üstü kadın yönetici oranını 50 ‘ye çıkarmayı başarmış ve bu konuda öncülük yapmayı bir toplumsal sorumluluk projesi olarak benimsemiştir. Bu ve benzeri projelerle, ülkemizde ve ilaç sektöründe kadın istihdamının ve kadın yönetici oranının yükselmesine katkıda bulunmayı amaçladığımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz ‘’dedi.

 

Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, “Teknoloji, her sektörde olduğu gibi hayatımızda büyük yer kaplayan sağlık sektöründe de ön plana çıkıyor. Özellikle pandemi ile birlikte online sağlık hizmetleri müşteri gereksinimi tarafında var olan ihtiyacı gözler önüne serdi ve bu alandaki çalışmaların yapay zeka ve makine öğrenimi teknikleri ile daha da ileriye taşınması gerektiğini tüm dünyaya gösterdi. TÜİK Sağlık Harcamaları İstatistiklerine göre 2020 yılında sağlık harcamaları 24,3 arttı. Bu durum ile sağlık hizmeti sağlayıcılarının neredeyse 80’inin önümüzdeki on yıl içinde sağlık BT’sine yatırımlarını artırması bekleniyor. İnternet ağına bağlı akıllı ilk yardım sistemleri ile sağlık hizmetleri artık robotik alana kayıyor. IoMT cihazları gibi uzaktan hasta izleme teknolojileri, Oculus Rift ve HTC Vive’ın da kullanıma sunulmasıyla tıp eğitimi alanında sanal gerçeklikte ön plana çıkıyor. Özellikle sağlık bilişim pazarının büyümeye devam edecek olması, bizleri bu alandaki nitelikli uzman insan kaynağını yetiştirmeye yönlendiriyor. Bu sebeple sağlıkta lider kurumlardan Santa Farma İlaç, Teknolojide Kadın Derneği ile iş birliği yaparak sağlık alanını kariyer olarak seçecek 100 kadının teknoloji alanında uzmanlaşması ve güçlenmesi için Sağlığın Dönüştüren Kadınları projesini düzenliyor. Birlikte sağlıkta lider kadınları teknoloji bilgisi ile güçlendirecek ve yetiştireceğiz. Teknoloji üreten insan çeşitliliğini artırmak için başlattığımız bu projenin özellikle gittikçe gelişen sağlık sektöründe kadının gelişimine, istihdamına ve bu sayede de Türkiye ekonomisine güçlü katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Kariyerini teknoloji ile bir adım ileriye taşımak isteyenleri, sağlık sektöründe de kariyer fırsatı yakalamak isteyenleri ücretsiz vereceğimiz bu eğitimlere davet ediyoruz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Teknoloji tutkunlarına müjde: Monster Notebook Avrupa Yakası Deneyim Mağazası ve Teknik Servis Merkezi açıldı!

Teknoloji tutkunlarına müjde: Monster Notebook Avrupa Yakası Deneyim Mağazası ve Teknik Servis Merkezi açıldı!

Oyun dünyasının canavarı Monster Notebook’un yeni açılımları, teknoloji sektöründe rekabeti artıracak!

 

Kullanıcılarına yüksek performanslı oyun deneyimi sunan Monster Notebook’un, İstanbul Avrupa Yakası’ndaki yeni Deneyim Mağazası ve Teknik Servis Merkezi 9 Haziran 2022 itibarıyla kapılarını teknoloji ve oyun tutkunlarına açtı. Sektör paydaşlarının ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirilen açılış etkinliğinde Monster Notebook ekosistemindeki yenilikler paylaşıldı. 

 

Monster Notebook Avrupa Yakası Deneyim Mağazası ve Teknik Servis Merkezi, 9 Haziran’da İstanbul Küçükçekmece’de faaliyetlerine başladı. Teknoloji sektörü paydaşlarının ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirilen açılış etkinliğinde, Monster Notebook dizüstü bilgisayarlardaki ve PUSAT marka aksesuarlardaki son gelişmeler paylaşıldı.

 

“Kişiselleştirilmiş deneyim sunuyoruz”

Konuşmasında markanın kullanıcı deneyimi ekseninde yürüttüğü uygulamalara değinen Monster Notebook Kurucusu ve CEO’su İlhan Yılmaz, “Kullanıcılarıyla ömür boyu birliktelik hedefleyen ve gücünü kullanıcılarıyla birebir temasta olmaktan alan bir marka olarak, teknoloji tutkunları neredeyse orada olmaya gayret ediyoruz. İstanbul Kadıköy’deki, Ankara’daki ve İzmir’deki deneyim mağazalarımızla, dijital mağazamızla ve diğer dijital kanallar aracılığı ile Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerimize hizmet veriyoruz. Avrupa’ya Avrupa’nın en büyük deneyim mağazası olarak faaliyet gösteren Berlin showroom’umuzla ve dijital kanallarımızla, Kıbrıs’a Lefkoşa’daki mağazamızla ve Orta Doğu coğrafyasına Dubai’deki ofisimiz aracılığıyla hizmet veriyoruz. Teknoloji meraklılarının mağazalarımıza gelerek ürünlerimizi yerinde, diledikleri oyunla veya programla birebir test etmelerini, deneyimlerini uzman ekiplerimizle konuşarak kendileri için en uygun konfigürasyonları belirleyebilmelerini çok önemsiyoruz. Bu nedenle kullanıcılarımıza kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyoruz. Ayrıca, Monster Notebook kullanıcılarına herhangi bir bakım veya onarım durumunda maksimum 3 iş günü ile sınırlandırdığımız bir sürede, üstün kalitede teknik servis hizmeti veriyoruz. Şu an teknik servislerimizde ortalama hizmet süresi 1,8 gün. Ayrıca, Monster Notebook sahipleri Ömür Boyu Bakım Garanti’miz kapsamında her sene 6 ayda bir bilgisayarlarını teknik servislerimize getirerek veya ücretsiz kargo ile göndererek, bilgisayarlarının bakımını yaptırıyor. 

 

Monster Notebook olarak kullanıcılarımızın ihtiyaç ve beklentilerini yakından takip ediyor, beklenti ve talepleri en iyi şekilde karşılamak için sürekli geliştirmelerde bulunuyoruz. Bir süredir Avrupa yakasındaki kullanıcılarımıza yönelik yeni bir Deneyim Mağazası ve Teknik Servis Merkezi için gerek sosyal medya platformları üzerinden gerekse birebir görüşmelerimizde talepler almaktaydık. İstanbul’daki kullanıcılarımızın yüzde 60’ının Avrupa Yakası’nda yaşadığı gerçeğini de göz önünde bulundurarak, teknoloji tutkunlarına sağladığımız ayrıcalıkları Avrupa Yakası’ndaki kullanıcılarımıza daha yakından sunabilmek için bu yeni merkezimizi devreye aldık. E5 Karayolu üzerinde Beşyol Metrobüs durağı yakınındaki lokasyonuyla kolayca ulaşılabilir olmasını planladığımız bu yeni merkezimizde, deneyim alanlarının ve teknik servisin yanı sıra senede 50 bin laptop üretme kapasitesiyle üretim merkezi de bulunuyor” dedi.

 

“Monster ekosistemi maksimum üretkenlik hedefleyen tüm kullanıcılar tarafından tercih ediliyor”

Monster Notebook’un pazardaki konumu ve gelecek dönem hedefleri hakkında bilgi veren Yılmaz, “Gerek kullanıcı deneyimini önceleyen uygulamalarımız sayesinde gerekse dünyayı oyun aracılığıyla daha iyi, daha yaşanılabilir bir yere dönüştürmek tutkusuyla hayata geçirdiğimiz projeler ve inisiyatifler sayesinde oyuncuların göz bebeği olduk. Şu an Türkiye’nin oyun bilgisayarı denilince akla gelen ilk markasıyız. Belki bundan daha da önemlisi, çeşitli pazar araştırmalarına göre ülkemizde sadece oyun bilgisayarı alanında değil, tüm bilgisayar markaları arasında kullanıcı memnuniyet skoru en yüksek markayız. Kullanıcılarımızın oyun deneyimini bütün yönleriyle ele alıyor, oyuna dair bütün alanları kapsayan yatırımlar yapıyoruz. 

 

Mutlulukla ifade edebilirim ki oyun bilgisayarı segmentinde elde ettiğimiz başarılar ve özellikle satış sonrası hizmetler alanındaki gücümüz sayesinde, tüm kullanıcıların güvenini kazandık. Bugün artık Monster ekosisteminin sunduğu pürüzsüz deneyim, yalnızca oyuncular tarafından değil maksimum üretkenlik hedefleyen tüm kullanıcılar tarafından tercih ediliyor. Bir kullanıcının ihtiyacı olan tüm donanım bileşenlerini sağlayan ürün portföyümüzü önümüzdeki süreçte daha da zenginleştirmeyi hedefliyoruz” dedi.

 

Monster Masters CS:GO turnuvasının finali 11 Haziran Cumartesi günü Avrupa Yakası Deneyim Mağazası’nda! 

Canavar’ın Avrupa Yakası’ndaki yeni evi, ödüllü oyun etkinliklerine de ev sahipliği yapacak. Bu etkinliklerden ilki Monster Masters CS:GO turnuvasının final etkinliği 11 Haziran Cumartesi günü saat 12.00’de sevilen oyun yayıncısı Mete Özbey “Easter GamersTV”nin katılımıyla gerçekleşecek. Etkinlikle ilgili detaylı bilgiye ulaşmak için Monster Notebook’un web sitesini veya sosyal medya kanallarını ziyaret edebilirsiniz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

realme 8, Gerçek Oyun Performansı için Rekabetçi Fiyatıyla Türkiye’de

realme 8, Gerçek Oyun Performansı için Rekabetçi Fiyatıyla Türkiye’de

realme daha önce 8 ailesinin üyesi, 8 Pro ile Türkiye pazarına giriş yaptı. Şimdi ise 8 Serisi üyelerinden realme 8 ile yoluna devam ediyor. realme 8, göz alıcı arka kapak tasarımı, unutulmaz fotoğraflar çekmene yardımcı olacak kamerası ve oyunlarda yüksek performans sergileyen MediaTek Helio G95 Oyun İşlemcisi ile 4.999 TL fiyat etiketiyle tüm genç kullanıcılara aradıkları deneyimi sunmaya hazırlanıyor.

 

Dünyanın en hızlı büyüyen akıllı telefon markası realme, şık tasarımlar, üstün özellikler ve uygun fiyatları bir araya getiren akıllı telefonlarına bir yenisini daha ekliyor. Göz alıcı parlak arka kapak logo tasarımı ile dikkatleri üzerine çeken realme 8, stilini telefonuna da yansıtmak isteyen kullanıcıları kendine hayran bırakacak. Siber Gümüş ve Siber Siyah renk seçenekleriyle gelen realme 8, 6 GB RAM 128 GB depolama alanı, oyunlarda yüksek performans vermek için tasarlanmış işlemcisi ve benzersiz modlar ile hayal gücünü fotoğraflarına taşıyacak kamerası ile realme 8, bir akıllı telefondan bekleyebileceğin her şeye sahip.

 

Arka Kapak Tasarımı ile Dikkatleri Topla

Cesur ve göz alıcı tasarımlarını her segmentten akıllı telefonlarında kullanarak tüm kullanıcılarla buluşturmayı amaçlayan realme, realme 8’de de göz alıcı bir arka kapak tasarımı kullanarak günlük teknoloji ile modayı aynı noktada buluşturuyor. realme’nin kullanıcıları harekete geçirmeyi amaçlayan sloganı ‘Cesaret Et’, arka kapakta yer alan parlak bant üzerinde konumlanarak gençleri yeni deneyimleri keşfetmeye davet ediyor. Işığın farklı açılarda kırılmasıyla her yönden farklı bir renk gösterisi ile kendini her ortamda belli eden realme 8, kullanıcıları yalnızca performansıyla değil görünümüyle de etkilemeye hazırlanıyor. İki farklı renkte satışa sunulan realme 8’in göz alıcı gümüş rengi tasarımının yanında şık bir siyah tasarım seçeneği de bulunuyor. Ayrıca 177 g ağırlığı ve 8mm’den az kalınlığı ile realme 8, hem şık hem de kullanımı kolay tasarımı ile dikkat çekiyor.

 

Farklı Kamera Modları ile Çevreni Yeniden Keşfet

Artık sosyal medyan senin hayal gücünle şekillenecek. realme 8’in üstün kamerası ve birbirinden etkileyici fotoğraflar çekmene yardımcı olacak kamera modları ile benzersiz görüntüler yakalayabileceksin. 64MP dörtlü ana kamera sistemi ve 16MP ekran için ön kamerası sayesinde realme 8 adeta gerçek gibi canlı ve net görüntüler çekmeni sağlıyor. 119° ultra geniş açılı lens ile nefes kesici güzellikle manzara fotoğrafları çekerken makro lens ile ise 4 cm mesafeden mikro dünyanın ilgi çekici detaylarını keşfetmek mümkün. Siyah Beyaz Portre Lensi ise yeni renk filtresi sistemi ile retro bir dokunuşa sahip portreler çekmene yardımcı oluyor. Tilt-shift Modu, Yeni Yıldızlı Hava Modu ve Trend Portre Modları ise realme 8’inle çok beğenilecek benzersiz fotoğraflar çekmeni sağlıyor. 

 

Bambaşka Bir Oyun Deneyimine Hazır Ol

realme 8, gücünü oyuncular için özel olarak tasarlanmış MediaTek Helio G95 işlemciden ve 6 GB büyüklüğündeki RAM’den alıyor. 12nm işleme ile üretilmiş bu işlemci, iki adet 2.05Ghz Cortex-A76 ve altı adet 2Ghz Cortex-A55 çekirdek ile donatılmıştır ve bu sayede hem verimli hem güçlü bir performans sergiliyor. Grafik bağdaştırıcısı olarak da 900MHz Mali-G76 GPU kullanan realme 8, oyun severlere akıllı telefonlarında sorunsuz ve akıcı bir oyun deneyimi sunuyor. Ayrıca Bakır Sıvı Soğutma Sistemi telefonu verimli bir şekilde soğutarak oyun keyfin ne kadar uzun sürerse sürsün performans kaybı yaşamadan devam etmeni sağlıyor. 30W Dart Hızlı Şarj destekli 5000 mAh büyüklüğündeki pil kesintisiz 10 saat oyun oynamana, 98 saat çevrimiçi müzik dinlemene ve 23 saat boyunca internetten video izlemene olanak sağlıyor. 

 

Oyun severlerin ve telefonlarında sık sık bir şeyler izleyenlerin realme 8’de dikkatlerini çekecek bir diğer detay ise 6,4” Super AMOLED ekran. 90.8 ekran-gövde oranıyla sınırsız bir deneyim sunan realme 8, 180Hz dokunma örnekleme hızı sayesinde özellikle oyun oynarken hızlı tepkiler vererek rakiplerinin önüne geçmene yardımcı oluyor. 2400×1080 FHD+ çözünürlüğe ve 1000 nits maksimum parlaklığa sahip ekran, en güneşli havalarda dahi kusursuz netlikte, canlı bir görüntü sunuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Siber güvenlikte en zayıf halka insan

Siber güvenlikte en zayıf halka insan

Araştırmalar, 2021’de analiz edilen veri ihlallerinin yüzde 82’sinde bir “insan faktörü” olduğunu gösteriyor. Saldırıların birinci hedefinin çalışanlar olduğu, modern siber tehditlerin yadsınamaz bir gerçeği. Siber güvenlik şirketi ESET, siber güvenlik eğitimlerinin neden önemli olduğunun altını çizdi. Neler yapılması gerektiğini paylaştı. 

 

ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban işletmelerin en büyük siber güvenlik endişelerini içeren konuları kapsamlı bir şekilde incelediklerini,  bu konuları ele alan bir siber güvenlik eğitimini ücretsiz olarak sunduklarını paylaştı. 

 

Siber güvenlikle ilgili bir özdeyiş güvenlik zincirindeki en zayıf halkanın insanlar olduğunu söyler. Tehdit aktörlerinin çalışanları istismar etmeye yönelik rekabeti arttıkça bu sözün doğruluğu daha da artıyor. Ancak bu zayıf halkayı, aşılması zor bir ilk savunma hattına dönüştürmek de mümkün. Burada kilit nokta etkili bir güvenlik farkındalığı eğitim programı sunmaktır.

 

Eğitim neden önemli?

Ciddi bir güvenlik ihlali, nedeni ne olursa olsun, finansal ve itibari açıdan önemli zararlara yol açabilir. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, böyle bir ihlale maruz kalan işletmelerin yüzde 20’sinin sonuç olarak neredeyse iflas ettiğini gösteriyor. Bir diğer araştırma ise bir veri ihlalinin günümüzdeki ortalama maliyetinin 4,2 milyon ABD dolarının da üstünde çıkarak en yüksek seviyelere ulaştığını öne sürüyor.

 

Güvenlik farkındalığı eğitimi nedir?

Güvenlik farkındalığı eğitimi, doğru kararlar alabilmeleri için çalışanların elini güçlendirmeye yönelik bir dizi konu ve tekniğin ele alınmasını gerektiren biçimlendirilmiş bir süreçtir. Bu kapsamda söz konusu eğitim, bir güvenlik tasarımına sahip kurum kültürü oluşturmak isteyen kurumlar için temel bir yapıtaşı olarak görülebilir.

 

Güvenlik farkındalığı eğitimi neden gerekli?

Herhangi bir eğitim programında olduğu gibi güvenlik farkındalığı eğitimlerinde de bireylerin daha iyi birer çalışana dönüşmeleri için becerilerinin geliştirilmesi fikri güdülür. Çalışanların güvenlik farkındalıklarını geliştirmek, potansiyel güvenlik ihlali riskini de azaltacaktır. Kurumsal kullanıcılar, çalıştıkları herhangi bir kurumun tam merkezinde yer alırlar. Dolayısıyla onların bilgileri ele geçirilirse kurumların bilgileri de ele geçirilebilir. Benzer şekilde, bu kişilerin hassas veriler ile BT sistemlerine erişebiliyor olması, şirketi de olumsuz etkileyebilecek kazaların riskini arttırmaktadır. 

 

Çeşitli eğilimler, güvenlik farkındalığı eğitimine duyulan acil ihtiyacın önemini ortaya koymaktadır:

 

Parolalar: Değişmeyen kimlik bilgileri, bilgisayar sistemleri kadar uzun bir geçmişe sahip. Güvenlik uzmanlarının yıllardır uyarmasına rağmen kimlik bilgileri, kullanıcı kimlik doğrulaması için kullanılan en popüler yöntem olmaya devam ediyor. Nedeni basit; insanlar bu bilgileri nasıl kullanacağını içgüdüsel olarak biliyor. Bu ise, bu bilgilerin bilgisayar korsanları için büyük birer hedef haline gelmesi sorununu ortaya çıkarıyor. Bir çalışanın kişisel bilgilerini paylaşması için kandırılması ya da bu bilgilerin tahmin edilmesi tam ağ erişimi için genelde başka bir şeye gerek bırakmıyor. Yapılan bir tahmine göre Amerika’da çalışanların yarısından fazlası, parolalarını bir kağıda yazıyor. Zayıf parola uygulamaları, bilgisayar korsanları için açık birer kapıdır. Çalışanların hatırlaması gereken kimlik bilgilerinin sayısı arttıkça kötü kullanım ihtimalleri de artmaktadır.

 

Sosyal mühendislik: İnsanlar sosyal yaratıklardır. Sosyal olmamız da bizleri kolay ikna edilebilen kolay hedefler haline getirmektedir. Bize anlatılan hikayelere ve o hikayeleri bize anlatanlara inanmak isteriz. Sosyal mühendisliğin işe yarama sebebi işe şudur; tehdit aktörleri kurbanlarının isteklerini yerine getirmelerini sağlamak için zaman baskısı ve birini taklit etme gibi sahtekarlık tekniklerini kullanmaktadır. Bir oltalama e-postası, SMS ile kimlik avı olarak da bilinen oltalama kısa mesajları ya da sesli kimlik avı olarak da bilinen telefon aramaları, sahtekarlık tekniklerinin en bilinen örnekleri olsa da iş e-postalarının ele geçirilmesine (BEC) yönelik saldırılar ve diğer sahtekarlıklar da yaygındır.

 

Siber suç ekonomisi: Bu tehdit aktörleri günümüzde karmaşık ve sofistike ağlarda yer alan karanlık web sitelerini kullanmaktadır. Bu karanlık ağ sitelerinde ise, çok korunaklı barındırma hizmetlerinden fidye yazılımına kadar her türlü veri ve hizmetin alım satımını yapmaktadırlar. Bu ağın değeri trilyonlarla ifade edilmektedir. Siber suç sektörünün bu şekilde “meslekleşmesi” de doğal olarak tehdit aktörlerinin, yatırım getirisinin en yüksek olduğu yerlere odaklanmasına neden olmuştur. Çoğu durumda bu, hem kurumsal çalışan hem de tüketici olarak kullanıcıların hedef alınması anlamına gelmektedir.  

 

Hibrit çalışma: Evden çalışan kişilerin, oltalama bağlantılarına tıklama ve iş cihazlarını kişisel amaçlar için kullanma gibi riskli davranışlar sergileme ihtimallerinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan hibrit çalışmanın yeni bir dönem olarak ortaya çıkması, saldırganların kurumsal kullanıcıları en zayıf oldukları anda hedeflemelerine yol açmıştır. Dahası evdeki bağlantılar ve bilgisayarlar da ofistekilere kıyasla daha az korumaya sahip olabilmektedir.

 

ESET’ten ücretsiz siber güvenlik eğitimi 

ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban işletmelere destek olabilmek için ücretsiz bir siber güvenlik eğitimi hazırladıklarını söyledi. Türkçe olarak hazırlanan eğitime  eset adresinden formu dolduran herkes kolaylıkla erişebiliyor. Eğitim kapsamında altı başlıkta, işletmeler için en büyük endişe konuları basit ama  kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. 

Haber Kaynağı ulusal24.com

Veri İhlalleri Yüzde 14 Artış Gösterdi

Veri İhlalleri Yüzde 14 Artış Gösterdi

VERİ İHLALLERİNİ EN AZ ZARARLA ATLATMAK İÇİN 4 ADIM

 

2022’nin ilk çeyreğinde açıklanan veri ihlallerinin sayısı geçen yılın ilk çeyreğine kıyasla 14 artış gösterdi. Bu oranda bir artışın tüm internet kullanıcılarının tehdit altında olduğunun bir göstergesi olduğunu söyleyen Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, kullanıcıların verilerini kötüye kullanımdan korumaları için olası veri ihlalleri ardından uygulamaları gereken 4 adımı paylaşıyor.

 

Kimlik Hırsızlığı Kaynak Merkezi’nin (ITRC) son raporuna göre 2022’nin ilk çeyreğinde kamuya açıklanan veri ihlallerinin sayısı, 2021’in aynı dönemine göre 14 artış gösterdi. Yaşanan artış, siber saldırganların ilerleyen dönemlerde de bireylerin gizliliklerini ve maddi varlıklarını tehdit etmeye devam edeceğini gösteriyor. Tüm internet kullanıcılarının bir veri ihlali kurbanı olabilecekleri konusunda bilinçlenmesi gerektiğini söyleyen Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, teknolojik gelişmelerin faydalı getirilerinin yanında saldırıların kalitesini de geliştirmeye olanak sağladığını vurguluyor.

 

Tüm Kullanıcılar Doğrudan veya Dolaylı Olarak Veri İhlali Riskiyle Karşı Karşıya

 

Teknolojideki hızlı gelişmeler ve yenilikler küresel çapta milyonlarca kişinin çevrimiçi ortamda var olduğu bir dünya düzeni yarattı. Yeni düzende internet, kullanıcılara birçok rahatlık ve kolaylık sağlasa da özellikle kişisel veriler için ciddi risk oluşturuyor. Kimlik Hırsızlığı Kaynak Merkezi’nin (ITRC) son raporunda açıklanan 2022’nin ilk çeyreğinde gerçekleşen veri ihlallerinin bir önceki yıla kıyasla 14 artış gösterdiği bilgisi, gelişen teknolojilerin saldırganların da tekniklerini geliştirmesine olanak sağladığının bir kanıtı niteliği taşıyor. İnternete olan erişimin her geçen gün artmasının, siber suçların artışında büyük rol oynadığını belirten Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, kullanıcıların verilerini kötüye kullanımdan korumaları için olası veri ihlalleri ardından uygulanması gereken 4 adımı paylaşıyor.

 

1. Risk düzeyini tespit edin. Bir siber saldırıya uğradığını farkeden kullanıcıların öncelikle ne tür verilerin güvenliğinin ihlal edildiğini tespit etmeleri gerekiyor. Bu tespit işlemi, saldırının resmi olarak onaylanması sonrası gerçekleştirilebilir. Siber suçlular, son dönemlerde sıklıkla veri ihlali yaşayan kuruluşlar adına saldırılar gerçekleştiriyor. Bu tür saldırılarda adı geçen kuruluşun resmi web sitesine gidilerek durum detaylıca araştırılmalı.

 

2. Parolaları hızlıca sıfırlayın. Güvenliği ihlal edilen tüm hesapların ve bu hesap ile aynı oturum açma bilgilerini paylaşan diğer hesapların parolalarını hemen sıfırlayın. Siber saldırıya uğramayı beklemeden tüm hesaplarda çift faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmek ciddi önem taşıyor. eri ihlallerinin ardından yaşanabilecek siber saldırılara karşı şifre sıfırlamayla birlikte mutlaka 2FA özelliğini aktif hale getirin. Bugün kullanılan çoğu uygulamada var olan bir özellik ve büyük ölçüde zarar görmenizi engelleyen bir yöntem

 

3. Tehlikedeki bilgilerinizi kontrol edin. Siber saldırıya uğradıktan sonra risk altında olduğu tespit edilen bilgilerin türüne bağlı olarak tıbbi kayıtlar, finansal hesaplar, çevrimiçi platformlar kontrol edilmeli. Siber saldırganlar, kredi kartı bilgileri ya da sosyal güvenlik numarası gibi kritik verileri ele geçirirse kredi başvuruları ya da maddi dolandırıcılıklara maruz kalınabilir. Dolayısıyla tüm veriler yakından takip edilmeli. Çoğumuz artık dijital platformlar üzerinden para harcamayı alışkanlık haline getirdik ve kredi kartı bilgilerimizi sürekli girmek yerine uygulamalar içinde saklayabiliyoruz. İnternet ortamında kredi kartınız yerine sanal kredi kartı kullanmayı alışkanlık haline getirerek, limitinizi risk sınırınızın altında tutun.

 

4. Ödüllü güvenlik çözümlerinden yararlanın. Verilerin tehdit altında olup olmadığına bakılmaksızın kötü niyetli saldırılara, sahte web sitelerine ve dolandırıcılara karşı koruma ve önceden tehdit imkanı sağlayabilmek için Bitdefender Antivirüs gibi ödüllü bir güvenlik çözümünden yararlanın. Hassas ve güvenli olmayan web sitelerine giriş yaparken VPN kullanımına ve ortak alanlarda kullanılan Wi-Fi ağlarına zorunda kalmadıkça katılmamaya olabildiğince özen gösterin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Kaspersky Araştırması, üçüncü parti otomotiv aplikasyonlarının önemli gizlilik riskleri taşıdığını tespit etti

Kaspersky Araştırması, üçüncü parti otomotiv aplikasyonlarının önemli gizlilik riskleri taşıdığını tespit etti

Bağlantılı araçlara yönelik mobil uygulamalar, sürücülerin hayatını kolaylaştıran çeşitli özellikler sunuyor. Ancak bunlar aynı zamanda risk kaynağı da olabiliyor. Kaspersky uzmanları, bağlantılı araçları kontrol etmek için tasarlanmış 69 popüler üçüncü taraf mobil uygulamasını analiz etti ve sürücülerin bunları kullanırken karşılaşabilecekleri tehditleri tanımladı. Neticede uygulamaların yarısından fazlasının (58) araç sahiplerinin kimlik bilgilerini izin almadan kullandığı ortaya çıktı. Bunun da ötesinde başvuruların beşte birinin iletişim bilgileri mevcut değildi ve bu durum sorunları bildirmeyi imkânsız hale getirdi. Bu ve benzeri bulgular, yeni Kaspersky Connected Apps raporunda yayınlandı.

 

Bağlantılı araç aplikasyonları, sürücülerin hayatlarını kolaylaştırmak için çok çeşitli işlevler sunuyor. Örneğin kullanıcıların kapıları kilitlemesine ve açmasına, klima kontrolünü ayarlamasına, motoru çalıştırıp durdurmasına, kısaca araçlarını uzaktan kontrol etmelerine olanak tanıyor. Çoğu otomobil üreticisinin otomobilleri için kendi uygulamaları olsa da üçüncü parti aplikasyon mobil geliştiricileri tarafından tasarlananlar, araç üreticisi tarafından henüz tanıtılmamış benzersiz özellikler de sunabilecekleri için kullanıcılar arasında oldukça popüler.

 

Kaspersky tarafından analiz edilen üçüncü parti aplikasyonlar, bu tarz uygulamalar tarafından kontrol edilen Tesla, Nissan, Renault, Ford ve Volkswagen başta olmak üzere neredeyse tüm büyük araç markalarını kapsıyor. Kaspersky araştırmacıları, bu uygulamaların kullanımının tümüyle güvenli olmadığına dikkat çekiyor.

 

Kaspersky uzmanları, bağlantılı araçlar için tasarlanmış 69 üçüncü parti aplikasyonu inceledi ve sürücülerin bunları kullanırken karşılaşabilecekleri önemli gizlilik risklerini belirledi. Araştırmalar sonucunda uygulamaların yarısından fazlasının (58) kullanıcı hesabı aracılığıyla orijinal otomobil üreticisinin hizmetini kullanırken bunun riskleri hakkında uyarıda bulunmadığı ortaya çıktı. Bazı geliştiriciler, daha güvenilir görünmek için kullanıcı adı ve parola yerine yetkilendirme belirteçleri kullanılmasını öneriyordu. Buradaki önemli kısım ise söz konusu belirtecin ele geçirilmesi durumunda kötü niyetli kişilerin kurbanların kimlik bilgilerine ve araçlarına erişebilme riski bulunuyor. Kullanıcıların, riskin kendilerine ait olduğunun ve yetkilendirme belirteci kullanılmasının güvenliği tam olarak sağlamadığının farkında olması gerekiyor. Buna rağmen geliştiricilerin sadece 19’u bundan bahsediyor.

 

Ayrıca uygulamaların 14’ü geliştiriciyle nasıl iletişime geçileceği veya geri bildirimde bulunulacağı konusunda bilgi içermiyor. Bu da herhangi bir sorunu bildirmeyi veya uygulamanın gizlilik politikası hakkında daha fazla bilgi talep etmeyi imkânsız hale getiriyor. Resmi iletişim bilgilerinin ve sosyal ağ sayfalarının olmaması, bu uygulamaların çoğunun meraklılar tarafından geliştirildiğini ortaya koyuyor. Bu illa kötü bir şey demek değil, ancak bu tür geliştiriciler aracınızın ve verilerinizin güvenliğiyle yeterince ilgilenmemiş olabilirler. 69 uygulamadan 49 tanesi ücretsiz veya demo kullanıma izin veren uygulamalardan oluşuyor ve bunlar Google Play Store üzerinde şimdiye dek 239 bin kez indirilmiş durumda.

 

Kaspersky Ulaşım Güvenliği Başkanı Sergey Zorin şunları söylüyor: “Bağlantılı bir dünyanın faydaları çok fazla. Ancak bunun hala gelişmekte olan bir sektör olduğunu ve belirli riskler taşıdığını belirtmek önemli. Arabanızı uzaktan kontrol etmek için üçüncü parti bir uygulama indirirken, kullanıcılar olası tehditlerin farkında olmalıdır. Bağlı teknolojilere çok sayıda özel bilgi ve kişisel veri emanet ediyoruz. Ne yazık ki tüm geliştiriciler, veri toplama ve depolama söz konusu olduğunda sorumlu bir yaklaşım benimsemiyor ve bu da kullanıcıların kişisel bilgilerini ifşa etmesine neden oluyor. Bu veriler daha sonra karanlık ağda satılabiliyor ve güvenilmez ellere geçebiliyor. Ayrıca siber suçlular yalnızca verilerinizi ve kişisel kimlik bilgilerinizi çalmakla kalmıyor, aynı zamanda aracınıza erişerek fiziksel tehditlere yol açabiliyor. Bu nedenle Kaspersky olarak, uygulama geliştiricileri kullanıcıların korumasını bir öncelik haline getirmeye ve müşterilerini ve kendilerini tehlikeye atmaktan kaçınmak için tedbir almaya çağırıyoruz.”

 

Uygulama geliştiriciler için Kaspersky uzmanları aşağıdaki tavsiyeleri öneriyor:

Uygulamalar temel geliştirme sürecinde kontrol edilmelidir, dağıtımdan önce güvenlik açıkları taranmalıdır. Taşıyıcıların rutin olarak güvenlik denetimi yapılmalı ve üretim altyapılarını kötü amaçlı yazılımdan koruyan, yazılım geliştirme sürecini güvence altına alan çözümler benimsenmelidir. Kamu noktaları aracılığıyla tedarik zinciri saldırılarının son zamanlarda daha sık görülmesi nedeniyle, geliştirme sürecinin dış müdahalelere karşı gelişmiş korunmaya ihtiyacı var.
Kaspersky Hybrid Cloud Security, geliştiricilerin güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan bir çözümdür. Docker ve Windows taşıyıcısını korur ve taşıyıcı ana bilgisayar belleğini koruması, taşıyıcılar için görevler, görüntü tarama ve komut dosyası yazılabilir arabirimleriyle bir “kod olarak güvenlik” yaklaşımı sağlar. Böylece, geliştirme süreci etkilenmeden güvenlik görevleri CI/CD ardışık düzenlerine entegre edilebilir.
Kaspersky Mobile SDK, müşteriler için veri korumasının yanı sıra kötü amaçlı yazılım algılama, güvenli bağlantı ve daha fazlasını sağlar.

Kaspersky uzmanları kullanıcılara ise şunları tavsiye ediyor:

Yalnızca Apple App Store, Google Play veya Amazon Appstore gibi resmi mağazalardan uygulama indirilmelidir. Bu pazarlardaki uygulamalar 100 güvenli olmasa da en azından mağaza temsilcileri tarafından kontrol edilirler ve yerinde bir filtreleme sistemi vardır. Yani her uygulama bu mağazalara giremez.
Özellikle erişilebilirlik hizmetlerine erişim gibi yüksek riskli izinler söz konusu olduğunda, bir işleme izin vermeden önce iyice düşünülmelidir. Örneğin bir el feneri uygulamasının ihtiyaç duyduğu tek izin, el feneri işlevine erişim olmalıdır.
Kötü amaçlı uygulamaları ve reklam yazılımlarını tespit etmeye yardımcı olacak güvenilir bir güvenlik çözümü kullanılmalıdır.
İşletim sistemi ve tüm yazılımlar düzenli olarak güncellenmelidir. Birçok güvenlik sorunu, yazılımın güncellenmiş sürümleri yüklenerek çözülebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Mobilite ekosisteminin parçası olan akıllı bir cihaz tasarlıyoruz

Mobilite ekosisteminin parçası olan akıllı bir cihaz tasarlıyoruz

Avrupa’nın en büyük startup ve teknoloji etkinliği olan VivaTech’te konuşan Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, “Bir otomobilden daha fazlasını, akıllı bir otomobilden daha fazlasını hedefleyerek, mobilite ekosisteminin parçası olan akıllı bir cihaz tasarlıyoruz. ‘Togg Akıllı Yaşam’ adını verdiğimiz hizmetlerle bağlantılı bir otomobilden çok daha fazlasını sunuyoruz” dedi.

 

Türkiye’de açık ve kullanıcı odaklı bir mobilite ekosistemi oluşturma hedefiyle yola çıkan küresel teknoloji markası Togg’un CEO’su M. Gürcan Karakaş, Avrupa’nın en büyük startup ve teknoloji etkinliği olan VivaTech’te, mobilite ekosistemindeki dönüşümü ve Togg’un vizyonunu katılımcılarla paylaştı. 15-18 Haziran tarihleri arasında Paris’te düzenlenen etkinliğin “Gelecekte Hareket Etmek: Bir Deneyim Olarak Mobilite” başlıklı oturumuna katılan Karakaş, cep telefonunda yaşanan dönüşümün bugün otomotiv sektöründe yaşandığını belirterek, şunları söyledi:

 

 “Kesintisiz bir mobilite deneyimi sunuyoruz”

“Otomotiv endüstrisi büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor. Mobilite ekosistemindeki bir akıllı cihaz da, akıllı bir cihaz olarak tasarlanmalıdır. Hedeflediğimiz ve yaptığımız şey bir otomobilden daha fazlası, akıllı bir otomobilden daha fazlası, ekosistemin parçası olan akıllı bir cihaz. ‘Togg Akıllı Yaşam’ adını verdiğimiz hizmetlerle bağlantılı bir otomobilden çok daha fazlasını sunuyoruz. Akıllı cihazımızı tasarlarken, ihtiyaç duyacağı iş modelleriyle beraber o ekosistemi kurmak için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Blok zinciri teknolojisi ile geliştirdiğimiz akıllı kontratlar sayesinde alt ekosistemleri birleştirerek entegre mobilite servisleri ve kesintisiz kullanıcı deneyimi sağlıyoruz. Blok zinciri sayesinde dijitalize edilmiş veri ve diğer varlıklar hızlı, güvenli ve çevre dostu biçimde saklanıp transfer edilebiliyor. Dekarbonizasyon, akıllı yaşam, e-cüzdan, akıllı lokasyon, uzaktan güncelleme, akıllı bağlantı hizmetleri sayesinde kesintisiz bir mobilite deneyimi sunarken, yasal düzenlemeler çerçevesinde blok zinciri, techfin ve fintech gibi yeni nesil teknolojilerle güvenli, hızlı ve çevre dostu hizmetler sunmanın yöntemlerini geliştirmeye devam ediyoruz.”

 

 “Mega trendlerin dönüştürdüğü dünyada hızlı, yalın ve çevik şirketler yükseliyor”

Teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak mega trendlerdeki değişimin sektörü kökten dönüştürdüğünün altını çizen Karakaş, şöyle devam etti: “Mega trendler sosyal alanda, teknoloji alanında ve politika oluşturmada etkisini gösteriyor. Kullanıcı beklentileri değişiyor. Akıllı evler, akıllı cihazlar, akıllı telefonlar istediğimiz şeylere istediğimiz an erişmemizi sağlıyor. Çevre duyarlılığımız ve paylaşım ekonomisine yatkınlığımız artıyor. Teknoloji alanında, otomobiller birer akıllı yaşam alanları haline geliyor. Hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadele için verdiği taahhütler, mobilite ekosistemindeki dönüşüme yön veren faktörler arasında öne çıkıyor. Bu dünyada hızlı, yalın, çevik, elektrik-elektronikten, bağlantılı cihazlardan ve akıllı uygulamalardan anlayan şirketlerin yükselmesi kaçınılmaz. En büyük değil, en çevik organizasyonlar gelişiyor. Veri bazlı iş modelleri bu yeni dünyada çok önemli ve müthiş bir potansiyel. 2035’ten itibaren kârlılık havuzunun yüzde 40-50’sinin bu dünyadan geleceği öngörülüyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com