İşleme Amacı Kalmayan Veriler Olası Bir Veri İhlalinde Ciddi Yaptırımlara Yol Açabiliyor

İşleme Amacı Kalmayan Veriler Olası Bir Veri İhlalinde Ciddi Yaptırımlara Yol Açabiliyor

KURUMLARIN TOPLADIĞI ANCAK

İŞLEME AMACI KALMAYAN KİŞİSEL VERİLERE DİKKAT

 

Günümüzde şirketlerin veri güvenliği hususunda dikkate alması gereken pek çok nokta bulunuyor. Şirketlerden elde ettikleri kişisel verileri güvende tutmak ve korumanın yanısıra bu verilerin işleme amacı kalmadığında da kanuna uygun hareket etmesi bekleniyor. Aksi gibi bir durumun şirketler için ciddi yaptırımlarla sonuçlanabileceğinin altını çizen Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, Siber Güvenlik Farkındalık Ayı’na özel olarak işleme amacı kalmayan verilerin olası bir veri ihlali durumunda kurumları zor durumda bırakacağını belirterek izlenmesi gereken 4 adımı paylaşıyor.

 

Şirketlerin topladıkları veriler ile ilgili her türlü riski ve zorluğu göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerekiyor. Kurumların kişisel verileri ne kadar süreyle ve hangi amaçla sakladığını belirlemesi ise kritik önem taşıyor. Saklanan verilerin periyodik olarak gözden geçirilmesi ve işleme amacı kalmayan verilerin silinmesi ya da anonimleştirilmesi gerektiğini ifade eden Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, bu yükümlülük doğrultusunda şirketlerin işleme amacı kalmayan veriler konusunda yapması gerekenleri sıralıyor.

 

İşleme Amacı Kalmayan Verilerle İlgili Uygulanması Gereken 4 Adım!

 

Kişilerin rızası alınarak ve belirli amaçlar için elde edilen verilerin işlenmesi ile ilgili durumların ortadan kalktığı bir ortamda veri sorumlularının işlenen verileri silmesi, yok etmesi veya anonimleştirmesi gerekiyor. Bu yükümlülüğün kanunlara uygun bir şekilde uygulanmadığı durumların şirketler için yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini aktaran Serap Günal hem KOBİ’ler hem de büyük ölçekli şirketlerin işlenmeyen veriler için izlemesi gereken yolu 4 maddede paylaşıyor.

 

1. İşleme amacı kalmayan verileri tespit edin. Periyodik olarak kontrol edilen verilerden hangilerinin işleme amacı kalmadığını tespit etmek şirketlerin dikkat etmesi gereken ilk husus olarak sıralanıyor. Bu nedenle silme işlemi gerçekleşecek kişisel verilerin belirlenmesi önem taşıyor.

 

2. İlgili kullanıcıları tespit edin. İşleme amacı kalmayan verilerin tespit edilmesinden sonraki aşamada tespit edilen veriler için ilgili kullanıcıların da belirlenmesi gerekiyor. Bunun için şirketlere erişim yetki ve kontrol matrisi ya da benzeri bir sistem kullanmaları öneriliyor.

 

3. Erişim yöntemlerini ve yetkilerini tespit edin. İşleme amacı kalmayan verilerin ve kullanıcıların tespitinden sonra ilgili kullanıcıların erişim, geri getirme, tekrar kullanma gibi yetki ve yöntemlerinin kapatılması ve ortadan kaldırılması gerekiyor.

 

4. İşleme amacı kalmayan verileri silin. Son aşamada şirketlerden kişisel veriler kapsamındaki erişim, geri getirme, tekrar kullanma yetki ve yöntemlerinin tamamen ortadan kaldırılması gerçekleşiyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

OPPO, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin En İlham Veren Üç Maçını Seçti

OPPO, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin En İlham Veren Üç Maçını Seçti

OPPO, taraftarların oylarıyla belirlenen UEFA Şampiyonlar Ligi’nin en ilham veren üç maçını açıkladı. Dünyanın her yerinden futbolseverin seçtiği maçlar, ‘Barcelona – Paris Saint-Germain: 6-1’, ‘AC Milan – Liverpool: 3-3’ ve ‘Manchester City – Real Madrid: 4-3’ oldu.

 

Dünyanın önde gelen lider akıllı ürün markası OPPO, taraftarların oylarıyla belirlediği, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin en ilham veren üç maçını açıkladı. EMEA, Amerika ve Asya’dan futbolseverler, üç hafta süren oylama süresince 50 maçtan oluşan listeden En İlham Veren Maçlar için oy kullandı. Futbolseverlerin seçtiği maçlar, Barcelona – Paris Saint-Germain: 6-1 (2016-17 Son 16, İkinci Tur), AC Milan – Liverpool: 3-3 (2004-05, Final) ve Manchester City – Real Madrid: 4-3 (2021-22 Yarı Final, Birinci Tur) oldu.

 

Yakın zamanda UEFA ile iş birliği yaptığını duyuran OPPO, dünyanın dört bir yanından futbol taraftarlarını turnuvanın 67 yıllık tarihindeki en ilham veren maçları oylamaya davet eden En İlham Veren Maçlar kampanyasını başlattı. 50 maçlık listeden seçilerek UEFA Şampiyonlar Ligi’nin en ilham veren üç maçı şunlar oldu:

 

•2016-17 Sezonu Son 16, İkinci Tur: Barcelona – Paris Saint-Germain: 6-1

İlk maçı 4-0’lık yenilgiyle noktalayan Barcelona, ikinci tur maçında Paris Saint-Germain’i 6-1 yenerek tarihi bir geri dönüş yaptı.

 

•2004-05 Sezon Finali: AC Milan – Liverpool: 3-3

Liverpool, ikinci yarıda skoru 3-3’e eşitlemek için altı dakikada 3 gol attı ve AC Milan’ı penaltılarla 3-2 mağlup etti.

 

•2021-22 Sezonu Yarı Final, Birinci Tur: Manchester City – Real Madrid: 4-3

Dünyanın en iyi takımlarından olan rakipler, heyecan verici maçta 7 muhteşem gole imza attı. Çok çekişmeli geçen maçın kazananı Manchester City oldu.

 

OPPO’nun ‘İlham Yanı Başında’ mottosuyla düzenlenen En İlham Veren Maçlar kampanyası, OPPO’nun sporla ilgili uzun soluklu kampanya serisinin en yeni adımını temsil ediyor. Kampanya, en çok ilham veren üç maçla ilgili anılarını paylaşacak ‘yıldız tanıkları’ arayarak UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ruhunu ateşlemeye devam edecek. Bu kapsamda OPPO, taraftarları maçlarla ilgili deneyimlerini anlatmaya ve aldıkları ilhamı tüm dünyadaki futbolseverlerle paylaşmaya davet edecek.

 

UEFA Şampiyonlar Ligi’ni takip edenler, maçların heyecanını OPPO ürünleriyle yaşayabilecek. Bu ürünler arasında OPPO’nun son teknoloji MariSilicon X görüntüleme NPU’suna sahip Find X ve Reno Serisi, OPPO kablosuz kulaklıklar ve IoT ürünleri yer alıyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi

Kaspersky uzmanları, Türkiye’deki kuruluşları hedef alan yeni bir kötü niyetli spam e-posta operasyonu tespit etti. İstenmeyen e-posta mesajlarını gönderenler, fatura kisvesi altında iş iletişimini taklit etmeye çalışıyor ve (.r00) uzantılı sıkıştırılmış WinRAR arşiv ekleri gönderiyorlar. E-postaların amacı tarayıcılarda depolanan, FTP istemcilerinde ve kurbanın bilgisayarındaki e-posta programlarında yer alan kişisel bilgileri ve giriş bilgilerini çalabilen farklı türde kötü amaçlı yazılımları yaymak şeklinde ortaya çıkıyor. Bu spam e-postalar, saldırganların virüslü bilgisayarları uzaktan kontrol etmesine izin veren arka kapılar da içerebiliyor. Bu tür programların yardımıyla siber suçlular, kullanıcıların bilgisi olmadan kötü amaçlarla kullanabilecekleri büyük zombi bilgisayar grupları, yani botnetler oluşturabiliyor.

 

Kaspersky’nin Türkiye’de tespit ettiği bu tür spam e-postaların sayısı Mart ayından bu yana 20 bine ulaştı.

 

Söz konusu spam e-posta saldırısında yayılan kötü amaçlı yazılım Kaspersky tarafından HEUR:Trojan-PSW.MSIL.Stealer.gen, HEUR:Backdoor.MSIL.NanoBot.gen ve HEUR:Backdoor.Win32.Remcos.gen olarak algılanıyor.

 

Saldırı operasyonu hakkında yorum yapan Kaspersky E-posta Tehditlerinden Korunma Grup Müdürü Andrey Kovtun şunları söyledi: “İş yazışmalarını taklit etmek siber suçlular tarafından yaygın olarak kullanılan bir taktiktir. İstenmeyen e-posta gönderenlerin neden sıkıştırılmış WinRAR arşiv dosyası olan (.r00) biçiminde kötü amaçlı yazılımı yaydıklarını bilmiyoruz. Ancak bu teknikle belirli dosya uzantıları için yapılandırılmış otomatik koruma sistemlerini atlamayı umduklarını varsayıyoruz.”

 

Spam saldırılarından korunmak için Kaspersky şunları öneriyor:

 

Gönderenin adresi kontrol edilmelidir. Çoğu spam mesajı anlamsız veya anlamsız görünen e-posta adreslerinden gelir. Örneğin, [email protected] gibi. Fareyle gönderenin adının üzerine gelinerek tam e-posta adresi görülebilir. Bir e-posta adresinin yasal olup olmadığından emin olunamıyorsa, kontrol etmek için bir arama motorunda bakılabilir.
 
Aciliyet duygusu yaratan mesajlara karşı dikkatli olunmalıdır. Spam gönderenler genellikle sosyal mühendislik hileleri kullanır ve aciliyet duygusu yaratarak baskı uygulamaya çalışır. Örneğin konu satırı, harekete geçmeye zorlamak için “acil” veya “acil işlem gerekli” gibi kelimeler içerebilir.
 
Personele temel siber güvenlik hijyeni eğitimi verilmelidir. Ayrıca kimlik avı e-postalarını gerçek olanlardan nasıl ayırt edeceklerini bildiklerinden emin olmak için simüle edilmiş bir kimlik avı saldırısı uygulanmalıdır.
 
Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını azaltmak için Kaspersky Endpoint Security for Business gibi kimlik avına karşı koruma özelliklerine sahip, uç noktaları posta sunucularını koruyan bir koruma çözümü kullanılmalıdır.
 
İstenmeyen mesajları otomatik olarak filtreleyen Kaspersky Secure Mail Gateway gibi güvenilir bir güvenlik çözümüne başvurulmalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi – Ulusal24.com

Türkiye’de kurumsal hesap bilgilerini çalmayı amaçlayan kötü niyetli spam operasyonu tespit edildi – Ulusal24.com

Kaspersky uzmanları, Türkiye’deki kuruluşları hedef alan yeni bir kötü niyetli spam e-posta operasyonu tespit etti. İstenmeyen e-posta mesajlarını gönderenler, fatura kisvesi altında iş iletişimini taklit etmeye çalışıyor ve (.r00) uzantılı sıkıştırılmış WinRAR arşiv ekleri gönderiyorlar. E-postaların amacı tarayıcılarda depolanan, FTP istemcilerinde ve kurbanın bilgisayarındaki e-posta programlarında yer alan kişisel bilgileri ve giriş bilgilerini çalabilen farklı türde kötü amaçlı yazılımları yaymak şeklinde ortaya çıkıyor. Bu spam e-postalar, saldırganların virüslü bilgisayarları uzaktan kontrol etmesine izin veren arka kapılar da içerebiliyor. Bu tür programların yardımıyla siber suçlular, kullanıcıların bilgisi olmadan kötü amaçlarla kullanabilecekleri büyük zombi bilgisayar grupları, yani botnetler oluşturabiliyor.

 

Kaspersky’nin Türkiye’de tespit ettiği bu tür spam e-postaların sayısı Mart ayından bu yana 20 bine ulaştı.

 

Söz konusu spam e-posta saldırısında yayılan kötü amaçlı yazılım Kaspersky tarafından HEUR:Trojan-PSW.MSIL.Stealer.gen, HEUR:Backdoor.MSIL.NanoBot.gen ve HEUR:Backdoor.Win32.Remcos.gen olarak algılanıyor.

 

Saldırı operasyonu hakkında yorum yapan Kaspersky E-posta Tehditlerinden Korunma Grup Müdürü Andrey Kovtun şunları söyledi: “İş yazışmalarını taklit etmek siber suçlular tarafından yaygın olarak kullanılan bir taktiktir. İstenmeyen e-posta gönderenlerin neden sıkıştırılmış WinRAR arşiv dosyası olan (.r00) biçiminde kötü amaçlı yazılımı yaydıklarını bilmiyoruz. Ancak bu teknikle belirli dosya uzantıları için yapılandırılmış otomatik koruma sistemlerini atlamayı umduklarını varsayıyoruz.”

 

Spam saldırılarından korunmak için Kaspersky şunları öneriyor:

 

Gönderenin adresi kontrol edilmelidir. Çoğu spam mesajı anlamsız veya anlamsız görünen e-posta adreslerinden gelir. Örneğin, [email protected] gibi. Fareyle gönderenin adının üzerine gelinerek tam e-posta adresi görülebilir. Bir e-posta adresinin yasal olup olmadığından emin olunamıyorsa, kontrol etmek için bir arama motorunda bakılabilir.
 
Aciliyet duygusu yaratan mesajlara karşı dikkatli olunmalıdır. Spam gönderenler genellikle sosyal mühendislik hileleri kullanır ve aciliyet duygusu yaratarak baskı uygulamaya çalışır. Örneğin konu satırı, harekete geçmeye zorlamak için “acil” veya “acil işlem gerekli” gibi kelimeler içerebilir.
 
Personele temel siber güvenlik hijyeni eğitimi verilmelidir. Ayrıca kimlik avı e-postalarını gerçek olanlardan nasıl ayırt edeceklerini bildiklerinden emin olmak için simüle edilmiş bir kimlik avı saldırısı uygulanmalıdır.
 
Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını azaltmak için Kaspersky Endpoint Security for Business gibi kimlik avına karşı koruma özelliklerine sahip, uç noktaları posta sunucularını koruyan bir koruma çözümü kullanılmalıdır.
 
İstenmeyen mesajları otomatik olarak filtreleyen Kaspersky Secure Mail Gateway gibi güvenilir bir güvenlik çözümüne başvurulmalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Continue Reading

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

KÖTÜ NİYETLİ BOTLARA KARŞI WAF KULLANIMI ŞİRKETLER İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR!

İnternet trafiğinin yarısından fazlası botlardan oluşuyor ve kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 önerisini paylaşıyor.

 

Web siteleri ve mobil uygulamalar, işletmeler için en büyük gelir kaynakları arasında yer alıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Araştırmalara göre web trafiğinin 50’den fazlasını oluşturan botlarla birlikte kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılara uğruyor. Botların belirli bir yüzdesi iş süreçlerini ve görevlerini otomatikleştirmek için kullanılırken, diğerleri hesap devralma, içerik sızdırma, ödeme sahtekarlığı ve hizmet reddi saldırıları dahil olmak üzere kötü amaçlar için tasarlanıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 öneride bulunuyor.

 

Kötü Amaçlı Botlara Karşı WAF En Etkili Çözüm Yöntemleri Arasında Yer Alıyor

 

Belli standartları olmayan, birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren robot yazılımlara bot deniliyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını da iyi ve kötü amaçlı olmak üzere bu botlar oluşturuyor. Özellikle kötü amaçlar taşıyan botların birçok sektör içerisinde zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre, gelişmiş, yeni nesil botlar, geleneksel güvenlik kontrollerinden kaçabilir ve uygulama sahipleri tarafından fark edilmeyebilir ancak WAF çözümü, tipik olarak temel bot azaltma özelliklerine sahip ve IP’lere veya cihaz parmak izine dayalı olarak botları engelleyebilir. Kötü amaçlı bot saldırılarına karşı WAF desteğinin etkili olacağını dile getiren Tursun sıraladığı 5 önerisiyle güvenliğinizi nasıl artırabileceğinizi de sıralıyor.

 

1. Çok özellikli güvenlik çözümlerini tercih edin. Bir siber güvenlik çözümü tercih ederken saldırıların neredeyse tamamını ele alabilecek bir çözüm olduğundan emin olun. Mümkün olduğu kadar birçok tehdidi kapsama özellikleri sağlayan bir çözüm kullanmaya dikkat edin. Altyapınızda farklı tehditleri ele almak için birden fazla siber güvenlik çözümü kullanmanın pratik olmayacağını ve çeşitli yazılımların kullanımının maliyetli olabileceğini de unutmayın.

 

2. Ağ trafiğinizi izleyin. Bilgisayarınız, ağınız ve online varlıklarınızda neler olup bittiğinin farkında olmanız sağlam siber güvenliğe sahip olmanız anlamına geliyor. Bu nedenle, altyapınızın geri kalanıyla sorunsuz çalışan ve sağlam izleme işlevleriyle birlikte gelen bir güvenlik çözümü seçmeniz gerekiyor. 

 

3. Sağlam bot yönetimi gerçekleştirin. Siber güvenlik savunmalarını yenme girişimlerinin çoğu botlar tarafından otomatik olarak yapılıyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını oluşturarak ağlara, cihazlara veya online hesaplara girmeye çalışan kötü amaçlı botlara karşı seçtiğiniz siber güvenlik çözümünün hız sınırlama, imza algılama, kara liste, reCAPTCH gibi bot aktivitesini algılayabilen ve herhangi bir hasar oluşturmadan önce bunları durdurabilen temel anti-bot işlevlerine sahip olması gerekiyor.

 

4. Yapay zeka desteklerinin işlevliğine dikkat edin. Yapay zeka, siber tehdit tespiti ve önlenmesinin etkinliğini artırmak için önemli ölçüde gelişim gösterse de aldatıcı pazarlama unsurlarına dikkat edin. Özellikle uygulamaların, web sitelerinin ve API uç noktalarının ve kullanıcılarının davranışsal profillerini oluşturma durumu söz konusu olduğunda, aldığınız AI destekli çözümün işe yaradığını tespit etmek için önce siber güvenlik uzmanlarının teknik incelemelerini veya yorumlarını gözden geçirin.

 

5. Tam yönetim ve desteğe sahip olun. Son olarak, tam yönetim ve destek ile sağlanan güvenlik çözümlerini tercih edin. Gelişmiş işlevlere sahip bir siber güvenlik sistemini yönetmek için destek almayı unutmayın. Sistemi kullanırken nasıl çalıştığını öğrenebilirsiniz, ancak işinizi veya dijital varlıklarınızı güvence altına almaya çalışırken yolunuzu değiştirmeye çalışmayın. Ayrıca, düşündüğünüz çözümün destek ekibinin güvenilirliği ve yeterliliği hakkında bilgi alın. Daha sonra destek sorunlarıyla karşılaşmayacağınızdan emin olun.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Teknolojinin Gizli Dünyasının Kapıları BBC Earth ile Aralanıyor

Teknolojinin Gizli Dünyasının Kapıları BBC Earth ile Aralanıyor

Geçmişten günümüze sıradanlaşan eşyaların icat edilme serüvenini anlatan “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası” ve yabani habitatlarda yaşayan insanların hikayeleri “Ben Fogle ile Vahşilerin Yaşam Alanları” ile Nisan ayında BBC Earth ekranlarına geliyor.  

İngiliz matematikçi, yazar ve yayıncı olan Dr. Hannah Fry’ın sunduğu “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası”, gündelik hayatta sıradanlaşan nesnelerin ilgi çekici hikayelerini anlatmaya ikinci sezonunda da devam ediyor. Erimiş bir şeker çubuğu, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir nesne ve pilotların fırtına dedektörünün nasıl mikrodalgayı oluşturduğu Dr. Hannah Fry’ın parça parça ele aldığı modern mucizelerden sadece biri. Günümüzdeki eşyaların nasıl çalıştıklarının ve meydana geldiklerinin ardındaki bilimi ve icat edilme hikayelerini paylaşan “Modern Yaşam Teknolojilerinin Gizli Dünyası” (The Secret Genius of Modern Life), 1 Nisan Pazartesi günü saat 23.00’te BBC Earth ekranlarında olacak. 

Ben Fogle ile farklı yaşam alanları keşfediliyor

Ödüllü İngiliz sunucu, yazar ve maceracı Ben Fogle, dünyanın dört bir yanındaki maceraları takip ederek vahşi doğadaki esrarengiz yaşamlara ortak oluyor. Dünyanın en ücra köşelerinde yaşayan insanlarla tanışan Ben Fogle, bu sefer Avusturalya Queensland’in kuzeyinde köhne bir yerde tek başına yaşayan Bette ile tanışıyor. Hiç misafirperver olmayan Bette, Fogle’a yemek pişirmeyi reddetmesiyle şaşkınlık yaratıyor. Bir sonraki macerasındaysa, eşsiz bir kahve plantasyonu geliştirmek için Amerikada’daki rahat hayatlarını geride bırakan aileyle tanışıyor ve hikayelerini öğreniyor. “Ben Fogle ile Vahşilerin Yaşam Alanları” (Where the Wild Men Are with Ben Fogle) 19 Nisan Cuma günü saat 22.00’de BBC Earth’te başlıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar seçmen bu yıl tercih ettikleri temsilcilerine oy verecek. Aralarında Türkiye, ABD, İngiltere ve Hindistan’ın da bulunduğu çok sayıda ülkede hatta Avrupa Parlamentosu’nda seçimler yapılacak. 

Gerçek insanların sahte görüntüleri, ses ve video klipleri yaygınlaştıkça yapay zeka destekli bir dezenformasyon ihtimali giderek artan bir endişeye neden oluyor. Dijital güvenlik şirketi ESET, artık oldukça sık karşılaştığımız Deepfake’in yanı sıra hangi siber tehditlerle karşı karşıya olabileceğimizi inceledi. Oylama sistemlerinin bütünlüğünü sağlamak için ne tür önlemler var ve seçmenler olarak ne kadar endişelenmeliyiz sorularına cevap aradı.  

Kâğıt üzerinde, ulus devletler, hacktivistler ve hatta finansal olarak motive olmuş suçlular, oyları değiştirmek için çevrimiçi seçim altyapısını hedef alabilir veya bireylerin haklarını toplu olarak ellerinden almak için seçmen kayıt veri tabanlarına müdahale edebilirler. Çevrimiçi makineleri veya insanların dışarı çıkıp oy kullanmasını zorlaştırabilecek diğer altyapı gereçlerini hedef alarak seçim günü faaliyetleri aksatmaya çalışabilirler. Bir diğer senaryo ise sonuçlara şüphe düşürmek amacıyla sonuçların raporlanmasını hedef alan saldırılar olabilir.  Dış güçlerin istedikleri adayın seçilmesini sağlamak için seçim sonuçlarını değiştirme ya da etkileme potansiyeli açısından tehlikede olan çok şey var. Ancak iyi haberler de var. 

ABD’de 2020 seçimlerinin çalındığı yönündeki bazı iddialara rağmen bunu destekleyecek hiçbir kanıt bulunmuyor. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) seçimlere müdahaleyle ilgili en yaygın söylentilerden bazılarını çürüten uzun bir liste yayımladı. Bu iddialar arasında şunlar yer alıyor: 

Seçim yetkilileri, seçmen kayıt listelerinin mümkün olduğunca doğru ve güncel olmasını sağlamak için düzenli olarak günceller. 
Postayla gönderilen oy pusulalarının bütünlüğünü korumak için seçmen kimlik kontrolleri de dahil olmak üzere çeşitli güvenlik önlemleri mevcuttur. 
Kurcalamaya karşı sağlam önlemler alınmış olup, oy pusulaları posta kutusu aracılığıyla iade edilmektedir. 
Federal, eyalet ve/veya yerel seçim yetkilileri oylama makinelerini ve ekipmanlarını güvenlik açıklarına karşı titizlikle test eder ve onaylar.
İmza eşleştirme, bilgi kontrolleri ve diğer önlemler, seçmen kimliğine bürünme ve uygun olmayan seçmenlerin oy kullanmasına karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır. 

Seçimlerin dürüstlüğünden emin olmak için başka bir neden daha var: ABD gibi ülkelerde farklı türde oylama makineleri ve kayıt teknolojileri mevcut. Bunlar, seçim döngüsünün tüm aşamalarındaki faaliyetleri ele alıyor: 

Seçim öncesi faaliyetler: Seçmen kaydı ve devamsız oyların işlenmesi. 
Seçim günü: Doğrudan Kayıt Elektronik (DRE) oylama makinelerini (kullanıcıların doğrudan oy kullandığı) ve kâğıt oy pusulalarının tarandığı ve oyların sayıldığı Optik Tarama Oylamasını içerir. Sonuçlar daha sonra elektronik olarak sunulur ve merkezileştirilir. 
Seçim sonrası faaliyetler: Seçim sonrası denetimler ve resmi olmayan seçim gecesi sonuçlarının halka açık web sayfalarında yayımlanması gibi. 

DRE makinelerinin uzaktan tehlikeye atılabileceği konusunda bazı endişeler bulunmaktadır. Öte yandan diğer pek çok ülkede olduğu gibi ABD’de de oyların kullanılmasının ana yolu bu değildir. Genel olarak teknoloji kullanımı ülke genelinde o kadar merkezi olmayan ve çeşitlilik arz eden bir yapıdadır ki, tek bir kuruluşun bir seçimi etkileyecek kadar sonuçları hacklemesi ve değiştirmesi son derece zor olacaktır.  

Ana tehditler nerede? 

Bununla birlikte kötü niyetli aktörlerin birkaç kararsız eyalette bir bölgeyi ya da şehri tek başına seçebileceğine dair hala geçerli endişeler var. Sonuçları değiştiremeseler bile, bireylerin oy kullanmalarını zorlaştırarak veya sonuçların raporlanmasına müdahale ederek teorik olarak sonuçlara olan güveni sarsabilirler.  CISA üç temel siber tehdit tanımlamaktadır: 

Fidye yazılımı: Seçmen kayıt verilerini çalmak ve sızdırmak veya hassas seçmen ve seçim sonuçları bilgilerine erişimi engellemek için kullanılabilir. Ayrıca kayıt ve aday dosyalama gibi temel operasyonel süreçleri aksatmak için de kullanılabilir. 

Kimlik Avı: Günlük işleri sırasında e-posta eklerini açmaları gereken seçim görevlileri için özel bir tehdittir. Tehdit aktörleri, seçim temalarından yararlanan sosyal mühendislik yemleriyle kötü amaçlı yükleri kolayca gizleyebilir. Sonuç, fidye yazılımı, bilgi çalan kötü amaçlı yazılım veya diğer kötü amaçlı kodların gizli bir şekilde indirilmesi olabilir. 

Hizmet Reddi (DoS): Dağıtık Hizmet Engelleme (DDoS) saldırıları, seçmenlerin kendilerine en yakın oy verme merkezinin yeri veya başlıca adaylar hakkındaki bilgiler gibi oy kullanmalarına yardımcı olacak kilit bilgilere erişimini engelleyebilir. Endonezya Genel Seçim Komisyonu, yakın zamanda ulusal seçimler sırasında kendi sitelerine ve diğer sitelere yönelik “olağanüstü” sayıda bu tür saldırılar yaşadığını söyledi. 

Seçimler nasıl güvende tutulur? 

Seçim güvenliği konusu geniş kitlelerce önemseniyor. CISA seçim kurumlarına diğer ülkelerdeki yöneticilerin de faydalanabileceği çok sayıda kaynak sunuyor. Oy kullanmanın en güvenli şekli elbette kâğıt kullanmaktır. Birleşik Krallık, AB ve ABD de dahil olmak üzere pek çok ülkede oyların çoğu bu şekilde kullanılmaktadır. Ancak seçmen kayıtları ve seçim altyapısı hedef alındığı sürece endişeler devam edecektir. 

Kimlik avı, fidye yazılımı ve DoS tehdidini azaltmaya yönelik en iyi uygulamalar bu bağlamda hala geçerli olacaktır. Bunlar arasında düzenli sızma testi ve güvenlik açığı, yama yönetimi programları, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve ağ segmentasyonu yer almaktadır. Neyse ki piyasada bulut tabanlı DDoS azaltma, kimlik avı tespiti ve fidye yazılımlarına hızlı müdahale sunan çok sayıda sağlayıcı da bulunmaktadır. Birçok açıdan seçim dürüstlüğüne yönelik en büyük tehdit, deepfake’ler de dahil olmak üzere dezenformasyon kampanyalarından kaynaklanacaktır.

Bir de 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde olduğu gibi oy verme günü öncesinde kamuoyunu etkilemeye yönelik “hack-and-leak” girişimleri. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

İnternette güvenli dosya paylaşımı için 7 ipucu

İnternette güvenli dosya paylaşımı için 7 ipucu

Hayatlarımız giderek daha fazla dijital dünyada yaşanıyor. Bu durum birçok faydayı beraberinde getirirken bizi aynı zamanda veri hırsızlığı tehdidine de maruz bırakıyor. Hassas, kişisel, tıbbi veya finansal bilgiler kötü adamların eline geçtiğinde dolandırıcılık ve şantaj için kullanılabilir. Dijital güvenlik şirketi ESET internette dosya paylaşımı yaparken dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili önerilerini paylaştı. 

Dosya paylaşımı için akla pek çok seçenek geliyor. İnsanlar genellikle e-posta eklerinin hassas dosyaları göndermenin en iyi yolu olduğunu düşünür. Ancak birçok sağlayıcının, alıcıya ulaştığında bir mesajı mutlaka güvenli hale getirmediğini unuturlar. USB flash sürücüleri veya diğer çıkarılabilir depolama ortamları çevrimiçi aktarımlar için uygun değildir. Potansiyel dezavantajlarla birlikte gelirler. Dosya Aktarım Protokolü (FTP) dosya paylaşımı için özel olarak üretilmiştir  ancak yerleşik şifrelemeden yoksundur. P2P, belirli dosyaları paylaşmak için işe yarayabilir ancak diğer önlemlerin yokluğunda hassas belgeleri paylaşmak için genellikle en iyi seçenek değildir. 

Büyük dosyaları güvenli bir şekilde paylaşmak için 7 ipucu

Uçtan uca şifrelenmiş bulut tabanlı dosya depolama, özellikle yukarıdaki çözümlerin başarısız olduğu durumlarda çoğu kişi için uygun bir çözümdür. Doğru önlemleri alırsanız, dosyalarınızın kilit altında tutulduğu güvenli bir bulut depolama tesisi sağlayabilir. Daha sonra zaman sınırlı bir indirme bağlantısı sağlayarak belirli kullanıcıları bunları görüntülemeye davet edebilirsiniz. Bu, kullanım sırasında dosyaları güncelleyebileceğiniz ve herkesin aynı kopyayı görüntüleyebileceği anlamına geldiği için önemlidir.  Bununla birlikte, tüm çözümler eşit şekilde üretilmemiştir ve en ciddi güvenlik, gizlilik ve kullanıcı deneyimi endişelerini azaltmak için atmanız gereken ek adımlar olabilir. 

Uçtan uca şifrelemeyi (E2EE) seçin: Sırlarınız kaynakta karıştırıldığı ve hedeflenen varış noktasında şifresi çözüldüğü (ve depolanırken şifreli kaldığı) için, E2EE cihazdan cihaza veri alışverişi için idealdir. Bu sayede hem dururken hem de aktarım sırasında şifreleme yapılabilir ve sağlayıcı siber suçlular tarafından hedef alınsa bile verileriniz açığa çıkmaz. E2EE bulut dosya paylaşım sağlayıcılarının yanı sıra, dosyalar üzerinde boyut sınırları olmasına rağmen E2EE e-posta hizmetleri de mevcuttur.
Güvenlik ve gizlilik odaklı bir sağlayıcı seçin. Piyasada çok sayıda alternatif var. Seçeceğiniz sağlayıcının size uygun olduğundan emin olmak için önceden biraz araştırma yapmanız önemlidir. Gizlilik politikalarını okuyun ve verilerinizin nasıl güvence altına alındığını anlayın. 
Erişim kontrollerini unutmayın: Güvenliği daha da artırmak, dosyaların meraklı gözlerden korunmasını sağlamak amacıyla güçlü ve benzersiz kimlik bilgileriyle parola korumalı olduğundan emin olun. Kimlik avı ve diğer saldırılara karşı daha fazla hesap koruması için iki faktörlü kimlik doğrulamayı (2FA) açın. Bağlantıya sahip olanların dosyalarınıza erişebilmesi için bir paylaşım bağlantısı kurun.
Zaman sınırlı bağlantılar: Alıcıya gönderdiğiniz indirme bağlantıları için bir son kullanma süresi belirleyerek dosyalarınıza yetkisiz erişim riskini en aza indirebilirsiniz. Bazı sağlayıcılar, daha fazla koruma için dosyaları uzaktan silmenize veya indirildikten sonra erişimi iptal etmenize de olanak tanıyabilir.
Halka açık Wi-Fi’de VPN kullanın: Mümkünse, potansiyel olarak güvensiz bir halka açık Wi-Fi ağında oturum açtığınızda hassas hesaplara erişmeyin. Bunu yapmak zorundaysanız, herhangi bir trafiği karıştırmak için güvenilir bir VPN kullandığınızdan emin olun.
Büyük dosya boyutu desteği: Verileri hızlı ve kolay bir şekilde gönderebileceğinizden emin olmak için kısa listenizdeki bulut dosya paylaşım sağlayıcılarının boyut sınırlarını kontrol edin.
Güvenlik yazılımı kullanın: Dosya paylaşım sitelerine gelen bağlantılara (yasal görünseler bile) dikkatli davranmanız gerektiğini söylemeye gerek yok. Güvenlik yazılımı, bu tür bağlantıları veya indirilen dosyaları kötü amaçlı yazılımlara karşı tarayacak ve kendi makinenizi iletişimi ele geçirmek veya gizlice dinlemek için tasarlanmış saldırılara karşı güvende tutacaktır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

MNG Kargo, teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor

MNG Kargo, teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor

MNG Kargo, Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği ile beraber oluşturduğu teknoloji sınıflarıyla eğitime destek oluyor. Proje kapsamında bugüne kadar İstanbul, Kocaeli, Manisa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Nevşehir ve Zonguldak’ta toplam 8 teknoloji sınıfı açarak 1.500’den fazla öğrenciyi teknolojiyle buluşturan şirket, yakın zamanda 5 okulda daha yeni sınıflarını kuracak.

Türkiye’nin lider kargo şirketlerinden MNG Kargo, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği iş birliğiyle okullarda teknoloji sınıfları kurulmasına destek oluyor. Elektronik atıkları değerlendirme ve yeniden kullanılabilir hale getirme hedefiyle gerçekleştirilen projede; kullanılmayan, bozuk veya eski elektronik eşyalar onarılarak ihtiyaç sahibi okullara bağışlanıyor. 

Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan MNG Kargo Ticari Faaliyetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Veysi Armağan Kesen, “İstanbul’dan Zonguldak’a, Kars’tan Nevşehir’e kadar uzanan bu projeyle ulaştığımız her okulda, öğrencilerin teknolojiye erişimini kolaylaştırmak ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasına destek olmak için çabalıyoruz. Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği ile gerçekleştirdiğimiz bu proje kapsamında bugüne kadar 8 ayrı okulda teknoloji sınıfları kurarak 1.500’den fazla öğrencinin bilgisayara ulaşmasını sağladık. Önümüzdeki dönemde 5 farklı okulda daha açacağımız teknoloji sınıflarıyla çocuklarımızın daha iyi bir eğitim almaları adına çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Toplumsal sorumluluklarımızın bilinciyle hareket ediyoruz

MNG Kargo olarak gerçekleştirdikleri projelerle toplumsal sorumluluklarının bilincinde çalışmalar hayata geçirdiklerini dile getiren Kesen, “Şirketimizin gelecek vizyonuna uygun olarak hayata geçirdiğimiz projelerle Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını odak noktamıza alıyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı bir bütün olarak görüyor, bu kapsamda nitelikli eğitimin sağlanmasına katkı sunmayı hedefliyoruz. MNG Kargo Teknoloji Sınıflarının bir diğer önemi ise eğitimde fırsat eşitsizliğinin azaltılmasına destek olması. Bu kapsamda ilerleyen dönemde de toplumumuza katkı sağlayacak projeler üretmeye ve var olan projelere destek olmaya devam edeceğiz.”    

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Yakın zaman önce yapılan bir Kaspersky araştırması, şirketlerin %50’sinden fazlasının altyapılarında Yapay Zeka (AI) ve Nesnelerin İnternetini (IoT) kullandıklarını ortaya koydu. Ayrıca şirketlerin %33’ü bu birbirine bağlı teknolojileri önümüzdeki iki yıl içinde benimsemeyi planlıyor. Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesinde katılımcıların %55’i yapay zekâyı uygulamaya koymuş durumda ve %34’ü önümüzdeki dönemde bunu yapmayı planlıyor. Nesnelerin İnterneti ise kuruluşların %44’ünde kullanılıyor ve %45’i bunu ilerde kullanmayı planlıyor. Uzmanlar, işletme sahiplerinin kendilerini güvence altına almak için doğru niteliklere sahip siber güvenlik çözümlerine sahip olmalarını tavsiye ediyor.

Birbirine bağlı teknolojiler, internete ve birbirine bağlı cihazların, sistemlerin ve uygulamaların büyüyen ağını simgeliyor. Bunlar işletmeleri dönüştürerek daha fazla veri toplamalarını ve süreçleri otomatize etmelerini sağlıyor. Ancak bu teknolojiler işletmenin varlıklarını güvence altına alırken ve müşterileri korurken, yeni riskleri ve zorlukları da beraberinde getiriyor.

Kaspersky, şirketlerin birbirine bağlı teknolojilerin getirdiği zorlukların önüne geçmesine yardımcı olmayı amaçlayan ve siber güvenliğin bu yeni döneme nasıl uyum sağlaması gerektiğine ilişkin kritik soruları yanıtlayan “İş dünyasının geleceğini birbirine bağlamak” adlı bir çalışma gerçekleştirdi. Şirket bu amaçla Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika, Rusya ve Asya-Pasifik’ten 560 üst düzey BT güvenlik lideriyle anket yaptı.

Bu ankette Kaspersky, katılımcıların aşağıdaki teknolojiler hakkında ne düşündüğünü incelemeye çalıştı:

Yapay Zeka (AI), 
Nesnelerin İnterneti (IoT), 
Artırılmış gerçeklik (AR), Sanal gerçeklik (VR) ve dijital ikizler,
6G ve birleşik bulut ağları,
Merkezi olmayan uygulamaları, blok zinciri akıllı sözleşmelerini ve kullanıcı tarafından yönetilen verileri mümkün kılan Web 3.0,
İşbirliğine dayalı ortamlarda sorunsuz veri paylaşımına olanak tanıyan veri alanları.

Yükselen Teknolojilerin İşletmelere Etkisi

Araştırma, yapay zeka ve IoT’nin şirketlerin sırasıyla %54 ve %51’i tarafından halihazırda kullanıldığını ortaya koydu (META’da bu oranlar %55 ve %44). Her üç şirketten biri iki yıl içinde bu teknolojileri benimsemeyi planlıyor (META’daki şirketlerin %34’ü yapay zeka ve %45’i IoT kullanmayı planlıyor). Veri alanları işletmelerin %32’si tarafından kullanılıyor ve neredeyse yarısı (%49) yakın gelecekte bunları benimsemeyi planlıyor (META için oranlar %34 ve %45).

Birbirine bağlı diğer teknolojiler (dijital ikizler, AR, VR, web 3.0, 6G ve birleşik bulut ağları), ankete katılan her beş şirketten yalnızca biri (%20-21) tarafından kullanılıyor. Ancak katılımcıların %70’inden fazlası bunları yakında iş süreçlerine entegre etmeyi düşünüyor. META bölgesindeki rakamlar da benzer, sadece 6G ve birleşik bulut ağları biraz farklı. Katılımcıların %18’i bunları halihazırda kullanıyor, %80’i ise kullanmayı planlıyor.

Yapay Zeka, IoT ve Diğer Yenilikçi Teknolojilerin Güvenliği

Yapay zeka ve IoT çok yaygınlaştığı için yeni siber saldırı vektörlerine karşı savunmasız kalıyor. Araştırmaya göre kurumların %16-17’si yapay zeka ve IoT’nin korunmasının ‘çok zor’ veya ‘son derece zor’ olduğunu düşünürken (META’da %18 ve %16), yapay zeka kullanıcılarının sadece %8’i ve IoT sahiplerinin %12’si şirketlerinin tamamen korunduğuna inanıyor (META’da %9 ve %14).

Bununla birlikte, sonuçlardan da görüleceği üzere teknolojilerin uygulanması ne kadar az yaygınsa, şirketlerin bunları koruması o kadar zorlaşıyor. Bunun tersi de geçerli. Örneğin en az benimsenen AR/VR ve birleşik bulut ağları, siber savunma açısından korunması en zor teknolojilere karşılık geliyor ve şirketlerin %39-40’ı bunların güvenliğinin sağlanmasının zor olduğunu belirtiyor (META için %37-38).

Kaspersky Kurumsal Ürünler Başkan Yardımcısı Ivan Vassunov, konuya ilişin şunları söylüyor: “Birbirine bağlı teknolojiler muazzam iş fırsatlarını beraberinde getirirken, aynı zamanda ciddi siber tehditlere karşı savunmanın zor olduğu yeni bir dönemi başlatıyor. Toplanan ve iletilen veri miktarının artmasıyla birlikte siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. İşletmeler kritik varlıklarını korumalı, birbirine bağlı ortamın genişlediği bir ortamda müşterilerinde güven oluşturmalı ve birbirine bağlı teknolojinin getirdiği zorluklarla mücadele etmek için yeni çözümleri kullanabilmek amacıyla siber güvenliğe yeterli kaynak ayrılmasını sağlamalıdır. Yapay zeka ve IoT’yi altyapılarına entegre eden işletmelerin, siber tehditleri erken aşamalarda tespit etmek ve etkili savunma sağlamak için bunları Konteyner Güvenliği ve Genişletilmiş Tespit ve Yanıt çözümleriyle koruması gerekiyor.” 

Birbirine bağlı teknolojilerin getireceği değişimin ölçeği göz önüne alındığında, kuruluşların bunları uygulamak ve korumak için uygun stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Kaspersky, araştırmanın bulgularına dayanarak kurumların birbirine bağlı teknolojileri korumaya hazır olmalarını sağlamak için dört etkili yol öneriyor:

1. Güvenli tasarım ilkelerini benimseyin. Siber güvenliği yazılım geliştirme yaşam döngüsünün her aşamasına entegre edin. Tasarımdan itibaren güvenli yazılım ve donanım, siber saldırılara karşı dirençli hale gelir ve dijital sistemlerin genel güvenliğine katkıda bulunur. Örneğin KasperskyOS tabanlı Cyber Immune çözümleri, şirketlerin tehdit yüzeyini en aza indirmesine ve siber suçluların başarılı bir saldırı gerçekleştirme kabiliyetini önemli ölçüde azaltmasına olanak tanır.

2. İşgücünüzü eğitin ve becerilerini artırın. Siber farkındalığa sahip bir kültür oluşturmak, çalışanların bilgi edinmesini ve bunları uygulamaya koymasını sağlayan kapsamlı bir strateji gerektirir. Kaspersky Expert eğitimi InfoSec uzmanlarınızın becerilerini geliştirebilir ve şirketinizi saldırılara karşı koruyabilir.

3. Siber güvenlik çözümlerinizi yükseltin ve Kaspersky Extended Detection and Response (XDR) gibi merkezi ve otomatik platformları kullanın. Şirketler birbirine bağlı teknolojileri benimsedikçe, birden fazla kaynaktan telemetri toplayıp ilişkilendirmelerine ve etkili tehdit tespiti ve hızlı otomatik yanıt sağlamalarına olanak tanıyan daha gelişmiş özelliklere sahip siber güvenlik çözümlerine ihtiyaç duyarlar.

Birçok yapay zeka çözümü konteynerler üzerine inşa edildiğinden, bunların entegre edildikleri altyapıyı Kaspersky Container Security gibi şirketlerin geliştirme aşamasından operasyona kadar uygulama yaşam döngüsünün her aşamasında güvenlik sorunlarını tespit etmesine olanak tanıyan siber güvenlik ürünleriyle güvence altına almak önemlidir.

4. Regülasyonlara uyun. Siber güvenlik uygulamalarınızın değişen standartları ve yasal gereklilikleri karşılamasını sağlayarak yasal sorunlardan veya itibar kaybından kaçınmak için yasal düzenlemelere uyun.

Birbirine bağlı teknolojilere ilişkin ek bulguları içeren raporun tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com