Kaspersky 2024 yılı endüstriyel siber güvenlik öngörülerini paylaştı!

Kaspersky 2024 yılı endüstriyel siber güvenlik öngörülerini paylaştı!

Kaspersky, 2024 yılı için Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Acil Durum Müdahale Ekibi (ICS CERT) tahminlerini yayınlayarak önümüzdeki yıl endüstriyel işletmelerin karşılaşacağı temel siber güvenlik zorluklarının özetini derledi. Tahminler fidye yazılımı tehditlerinin sürekliliğine, kozmopolitik hacktivizmin yükselişine, “saldırgan siber güvenliğin” mevcut durumuna, lojistik ve taşımacılık tehditlerindeki dönüştürücü değişimlere dikkat çekiyor.

Kaspersky, 2023 yılına bakıldığında endüstriyel siber güvenlik ortamının gelişmeye devam edeceğini ve birkaç önemli trendin ortaya çıkacağını öngördü. IIoT ve SmartXXX sistemlerinde verimlilik arayışı saldırı yüzeyini genişletirken, enerji iletim fiyatlarındaki artış donanım maliyetlerini artırarak bulut hizmetleri yönünde stratejik bir kaymaya neden oldu. Kamunun endüstriyel süreçlere artan katılımı, yetersiz nitelikli çalışanlar nedeniyle karşılaşılan veri sızıntıları ve sorumlu ifşa için yetersiz uygulamalara dair endişeler de dahil olmak üzere bazı yeni riskleri beraberinde getirdi.

Bu retrospektif analiz, 2024 yılında sanayi kuruluşlarının karşılaşacağı siber güvenlik ortamının anlaşılması için zemin hazırlıyor.

Yüksek değere sahip kuruluşları hedef alan fidye yazılımları

Fidye yazılımlarının 2024 yılında endüstriyel işletmeler için öncelikli endişe kaynağı olmaya devam edeceği öngörülüyor. Büyük kuruluşlar, özel ürün tedarikçileri ve büyük lojistik şirketleri, potansiyel olarak ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olabilecek artan risklerle karşı karşıya kalıyor. Siber suçluların büyük miktarda fidye ödemesi yapabilecek kuruluşları hedef alarak, üretim ve teslimatta aksamalara neden olması bekleniyor.

Kozmopolitik protesto hacktivizmi

Jeopolitik motivasyona sahip hacktivizmin yoğunlaşacağı ve daha yıkıcı sonuçlar doğuracağı tahmin ediliyor. Ülkelere özgü protesto hareketlerine ek olarak, eko-hacktivizm gibi sosyo-kültürel ve makro-ekonomik gündemler tarafından yönlendirilen kozmopolitik hacktivizm akımının yeni dönemde yükselmesi bekleniyor. Güdülerin bu şekilde çeşitlenmesi daha karmaşık ve zorlu bir tehdit ortamına katkıda bulunabilir.

Daha ince tehditler ve tespit etmede zorluk

Siber tehdit istihbaratı toplamak için “saldırgan siber güvenlik” kullanımının tartışmalı sonuçlar doğuracağı beklentisi hakim. Bu yaklaşım potansiyel tehlikelerin erken işaretlerini ortaya koyarak kurumsal güvenliği artırabilirken, gri ve karanlık bölge arasındaki ince çizgiyi de ihlal edebilir. Ticari ve açık kaynaklı araçlarla donanmış kâr amaçlı siber faaliyetler, daha gizli bir şekilde çalışarak tespit ve soruşturmayı zorlaştırabilir.

Otomasyon ve dijitalleşmedeki zorluklara bağlı olarak lojistik ve taşımacılıkla ilgili tehditlerdeki değişimler

Lojistik ve taşımacılığın hızlı otomasyonu ve dijitalleşmesi, siber ve geleneksel suçların iç içe geçerek yeni zorluklar ortaya çıkarmasına neden oluyor. Buna araç ve mal hırsızlığı, deniz korsanlığı ve kaçakçılık da dâhil. Hedefli olmayan siber saldırılar, özellikle nehir, deniz, kamyon ve özel amaçlı araçlarda fiziksel sonuçlara yol açabilir.

Kaspersky ICS CERT Başkanı Evgeny Goncharov, şunları söylüyor: “Sanayi sektörünün siber güvenliği, hem yeni saldırı türleri hem de eskilerinin daha sofistike versiyonları eşliğinde sürekli bir değişim geçiriyor. Fidye yazılım saldırıları hala büyük bir sorun ve bilgisayar korsanları daha gelişmiş yöntemlerle büyük, karlı şirketleri hedef almakta giderek daha iyi hale geliyor. Sosyal konularla motive olan hacktivistler de daha aktif hale geliyor ve tehditlere farklı bir karmaşa boyutu ekliyor. Taşımacılık ve lojistik sektörü bu değişikliklere karşı özellikle savunmasız kalıyor, çünkü sistemleri giderek daha dijital hale geliyor. Siber ve geleneksel suçların bu birleşimi küresel tedarik zincirleri için ciddi bir tehdittir. Kendimizi korumak için siber güvenliğe öncelik vermeli, fidye ödemekten kaçınmalı ve savunmamızı geliştirmeye devam etmeliyiz.” 

ICS CERT web sitesinde 2024 için ICS tahminlerinin tam listesini bulabilirsiniz.

ICS tahminleri, Kaspersky Security Bulletin (KSB) bölümlerinden biri olan ve siber güvenlik dünyasındaki önemli değişimler hakkında yıllık tahminler ve analitik raporlar dizisi sunan Kaspersky’nin 2024 Dikey Tehdit Tahminleri kapsamında yayınlanıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Spam e-postalar bu sefer savaş silahı olarak kullanıldı

Spam e-postalar bu sefer savaş silahı olarak kullanıldı

Dijital güvenlik şirketi ESET, ana dağıtım yöntemi olarak spam e-postaları kullanan bir dezenformasyon -psikolojik operasyon (PSYOPs) kampanyası olan Texonto Operasyonu’nu ortaya çıkardı. Rusya’ya bağlı tehdit aktörleri, iki dalga halinde gönderilen mesajlarla Ukrayna vatandaşlarını etkilemeye ve onları Rusya’nın savaşı kazandığına inandırmaya çalıştı. İlk dalga Kasım 2023’te, ikincisi ise Aralık 2023’ün sonunda gerçekleşti. 

E-postaların içeriği, Rus propagandasının bilindik temaları olan doğalgaz kesintileri, ilaç ve gıda kıtlığı ile ilgiliydi. ESET ayrıca Ekim 2023’te Ukraynalı savunma şirketini hedef alan bir kimlik avı kampanyası ve Kasım 2023’te standart görünümlü sahte Microsoft oturum açma sayfaları kullanan AB ajansını hedef alan bir kampanya tespit etti. Her ikisinin de amacı Microsoft Office 365 hesaplarının kimlik bilgilerini çalmaktı. ESET araştırması PSYOP’larda ve oltalama operasyonlarında kullanılan ağ altyapısındaki benzerlikler nedeniyle yüksek olasılıkla bunların bağlantılı olduğu üzerinde duruyor.

ESET araştırmacısı Matthieu Faou şu açıklamada bulundu:”Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana, Sandworm gibi Rusya’ya bağlı gruplar, siliciler kullanarak Ukrayna’nın BT altyapısını bozmakla meşguldü. Son aylarda, özellikle kötü şöhretli Gamaredon grubu tarafından gerçekleştirilen siber casusluk operasyonlarında bir artış gözlemledik. Texonto Operasyonu, savaşı etkilemeye yönelik teknolojilerin bir başka kullanımını gösteriyor. Casusluk, bilgi operasyonları ve sahte ilaç mesajlarının garip karışımı bize sadece, bazı üyeleri Aralık 2023’te ABD Adalet Bakanlığı tarafından bir iddianameye konu olan, Rusya’ya bağlı tanınmış bir siber casusluk grubu olan Callisto’yu hatırlatabilir. Callisto, yaygın bulut sağlayıcılarını taklit etmek üzere tasarlanmış spearphishing web siteleri aracılığıyla hükümet yetkililerini, düşünce kuruluşlarındaki personeli ve orduyla ilgili kuruluşları hedef almaktadır. Grup ayrıca 2019 Birleşik Krallık genel seçimlerinin hemen öncesinde bir belge sızıntısı gibi dezenformasyon operasyonları yürütmüştür. Son olarak, eski ağ altyapısını kullanarak sahte ilaç alan adları oluşturuyor. 

Texonto Operasyonu ile Callisto operasyonları arasında birkaç üst düzey benzerlik noktası olsa da herhangi bir teknik örtüşme bulamadık ve şu anda Texonto Operasyonu’nu belirli bir tehdit aktörüne atfetmiyoruz. Bununla birlikte, TTP’ler, hedefleme ve mesajların yayılması göz önüne alındığında, operasyonu yüksek güvenle Rusya ile uyumlu bir gruba atfediyoruz.”

Saldırganlar tarafından işletilen ve PSYOPs e-postalarını göndermek için kullanılan bir e-posta sunucusu, iki hafta sonra tipik Kanada eczane spam’lerini göndermek için yeniden kullanıldı. Bu yasadışı iş kategorisi Rus siber suç topluluğu içinde uzun süredir çok popüler. Yapılan birkaç incelemede, Texonto Operasyonu’nun bir parçası olan ve hapis cezasını çekmekteyken 16 Şubat 2024 tarihinde ölen  tanınmış Rus muhalefet lideri Alexei Navalny gibi Rusya’nın iç konularıyla ilgili alan adları da ortaya çıktı. Bu da Texonto Operasyonu’nun muhtemelen Rus muhalifleri hedef alan spearphishing ya da bilgi operasyonlarını içerdiği anlamına geliyor.

İlk dalga dezenformasyon e-postalarının amacı Ukraynalıların zihinlerine şüphe tohumları ekmekti; örneğin bir e-postada “Bu kış doğalgaz kesintileri olabilir” deniyor. Sağlık Bakanlığı’ndan geldiği iddia edilen diğer e-postalarda ise ilaç sıkıntısından bahsediliyor. Bu dalgada herhangi bir kötü niyetli bağlantı veya kötü amaçlı yazılım yok gibi görünüyor, sadece dezenformasyon var. Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanlığı gibi görünen bir alan adı, mevcut olmayan ilaçların şifalı bitkilerle değiştirilmesini tavsiye ediyor. Bakanlıktan “gelen” bir başka e-postada ise canlı bir güvercin ve pişmiş bir güvercin fotoğrafıyla “güvercin risotto” yenmesi öneriliyor. Bu belgeler, okuyucuları kızdırmak ve morallerini bozmak amacıyla kasıtlı olarak oluşturulmuştur. Genel olarak, bu sahte mesajlar yaygın Rus propaganda temalarıyla uyumludur. Ukrayna halkını Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ilaç, gıda ve ısınma imkanlarının olmayacağına inandırmaya çalışıyorlar.

İlk dalgadan yaklaşık bir ay sonra ESET, sadece Ukraynalıları değil, diğer Avrupa ülkelerindeki insanları da hedef alan ikinci bir PSYOPs e-posta kampanyası tespit etti. Hedefler, Ukrayna hükümetinden bir İtalyan ayakkabı üreticisine kadar uzanan rastgele bir yelpazede yer alıyor. ESET telemetrisine göre, bu dalgada birkaç yüz kişi e-posta aldı. İkinci dalga daha karanlık mesajlar içeriyor ve saldırganlar insanlara askeri konuşlanmadan kaçınmak için bir bacak ya da kollarını kesmelerini öneriyor. Genel olarak, savaş zamanındaki PSYOP’ların tüm özelliklerine sahip.

ESET ürünleri ve araştırmaları uzun yıllardır Ukrayna BT altyapısını koruyor. Şubat 2022’de Rus işgalinin başlamasından bu yana ESET Araştırma, Rusya’ya bağlı gruplar tarafından başlatılan önemli sayıda saldırıyı önledi ve araştırdı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

EY Health Talks toplantısı gerçekleşti

EY Health Talks toplantısı gerçekleşti

 Toplantıda, sektörü yakından etkileyen üretken yapay zekâ uygulamalarına dikkat çekildi

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından sekizinci kez düzenlenen Health Talks toplantısı, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün liderlerini bir kez daha bir araya getirdi. Toplantıda, 2023 yılında sektörü etkileyen faktörler ele alınırken, 2024 yılıyla ilgili öngörüler paylaşıldı. 

EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Health Talks toplantısının bu yıl sekizincisi için bir araya gelindi. Toplantıya, EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural ile EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren başta olmak üzere, yerel ve uluslararası sağlık hizmeti, ilaç ve medikal teknoloji şirketlerinden üst düzey yöneticiler katıldı. Toplantıda sektörün makro ve mikro olarak değerlendirilmesinin yanı sıra, birleşme ve satın alma işlemleriyle ilgili veriler ve yapay zekânın sektöre etkisi gibi başlıklar ele alındı. 

Sağlık ve yaşam bilimleri sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve 2024 yılına ilişkin öngörüleri paylaşan EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural şunları söyledi:

“İlaç endüstrisinin küresel çaptaki büyüklüğü şu anda yaklaşık 1 trilyon dolar değerindeyken, Amerika bu rakamın 400 milyar dolarlık kısmını oluşturuyor. Sektördeki birleşme ve satın alma rakamları 2012 yılından 2019 yılına kadar istikrarlı bir yükseliş gösterdi. Ardından pandeminin de etkisiyle yeni kaynak akışı sebebiyle hareketlenen sektörde 2019 yılından 2021’e kadar da çok fazla işlem gerçekleşti. Ancak, geçtiğimiz yıl itibarıyla pandeminin yarattığı yapay etkinin azalmasıyla birlikte şirket alım satım işlemlerinde düşüş söz konusu oldu. 2024 yılı ise daha iyimser şekilde başladı ve EY Firepower 2024 raporumuza göre bu olumlu ortamın devam edeceğini öngörüyoruz. Her sektörde olduğu gibi ilaç ve biyoteknoloji sektöründe de sürdürülebilir büyüme sağlamaya ihtiyaç var ve bu da yeni teknolojilerin, daha çok ufak girişimci firmaların atılımlarıyla mümkün görünüyor. Buna ek olarak, yapay zekâ operasyonel süreçlerde zaman ve emek tasarrufu sağlayarak üretkenliği artırıyor. Sektörde yapay zekânın, en fazla ilaç geliştirme aşamasında kullanım alanı bulmakla beraber başka uygulama alanlarında da önü açık görünüyor. Firmalar, yapay zekâ sayesinde iş geliştirme ve üretim süreçlerinde %60 – %70 oranında verim sağlama imkanına sahip olabilir.”

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren ise şunları ekledi:

“Sağlık sektöründe yapay zekâ hayat kurtarıyor ve daha fazla hayat kurtarması için de büyük potansiyele sahip. 2023’te yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’da tıbbi hataların %30’u iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu da hayati tehlikelere yol açan sonuçlar doğurabiliyor. Yapay zekâ, sağlık hizmetlerini iyileştirmek için doğru zamanda ve doğru bağlamda bilgi sağlayarak bu hataları önleyebilir ve hasta sonuçlarını iyileştirerek hayat kurtarabilir.

Buna ek olarak, yapay zekâ sağlık profesyonellerinin daha fazla bakım hizmeti sağlamasına olanak tanıyabilir. Örneğin, sağlık sağlayıcıları notları yazmak yerine hastalarla daha fazla zaman geçirerek mesleklerini daha verimli uygulayabilir. Ayrıca, sağlık ve sosyal bakım aktivitelerinin %36’sının yapay zekâ ile otomatize edilebileceği tahmin ediliyor. Bu üretkenlik artışı, 2030 yılında OECD ülkelerinde 3,5 milyon olarak öngörülen sağlık profesyoneli açığını ciddi şekilde azaltabilir. Yapay zekâ; yapılan işin, sağlık personeli ve hastalar arasındaki etkileşimin ve sağlık çıktılarının kalitesini artırabilir.

Bunların yanı sıra, yapay zekâ dijital sağlık altyapısını siber tehditlerden korumaya yardımcı olabilir. Sağlık sistemlerine artan bir şekilde siber saldırılar gerçekleşiyor ve bu saldırıların finansal kaybı 2025 yılı için 10,5 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Yapay zekâ, bu tehditleri önden tespit edebilir ve sağlık sistemi altyapısındaki ihlallerle ilgilenmede şirketlere yardımcı olabilir. Ayrıca yapay zekâ yardımıyla, sağlık sektörü şu anda karar verme sürecinde kullanılmayan sağlık veri varlıklarının %97’sini değer elde etmek için kullanabilir hale getirebilir.”

EY Türkiye tarafından sağlık ve yaşam bilimleri sektörüne özel gerçekleştirilen Health Talks toplantısının çıktılarını detaylıca içeren raporun Şubat ayı içinde yayımlanması planlanıyor. İlgili rapora EY web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Avrupa Birliği, otomobillere ‘kara kutu’ zorunluluğu getirdi – Teknoloji

Avrupa Birliği, otomobillere ‘kara kutu’ zorunluluğu getirdi – Teknoloji

Uçaklarda, aslında kolay bulunsun diye turuncu olan bir kara kutu bulunur, bu kutu yolculuk boyu kayıt yapar. Şimdi de bu türden bir sistem, Avrupa’da satılacak olan araçlara gelecek. Temmuz 2024’ten itibaren bu sistemin Avrupa Birliği ülkelerde satılacak tüm otomobillerde zorunlu olacağı belirtildi. Sisteme de Olay Veri Kaydedici (EDR) adı verilecek. 

EDR sistemi ile birlikte sekiz koltukluya kadar olan otomobillerin yer aldığı M1 kategorisindeki araçlar, pickup kamyonetler ve vanların da dahil olduğu 3500 kilogramın altındaki ağırlığa sahip olan N1 sınıfı araçlar da EDR sistemine sahip olacak. Avrupa Birliği düzenlemesinin geçerli olduğu 27 ülke ise Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti / Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya , Slovenya, İspanya ve İsveç olacak. 

EDR sistemi, araçların hava yastığı sitemine gömülü olacak ve isteğe bağlı olarak kapatılamayacak. Hava yastığı ve emniyet kemeri sensörleri tetiklendiği anda EDR devreye girecekti. Ayrıca aracın kaputu açıldığında, yatayda ya da dikeyde hızı 0,15 saniyede saatte 8 kilometreden fazla arttığında sistem devreye girecek. 

Avrupa Komisyonu tarafından paylaşılan dökümanlara göre kara kutular hız, fren, pozisyon, aracın titreşimi, gömülü güvenlik sistemleri verilerini toplayacak. Acil bir durum tespit ettiğinde araç, zorunlu eCall sistemiyle yardım çağıracak. EDR, araç verilerini yüksek isabetlilikle ve verinin korunacağı şekilde kaydedecek. Bu verilerin hakları araç sürücüsüne ait olacak. Sadece acil durumlarda yetkililer bu verilere erişebilecek. 

Kaynak: webtekno.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması yayımlandı

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması yayımlandı

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre; kuruluşlar her geçen gün siber güvenlik alanına yönelik yatırımlarını artırıyor ve siber savunma sistemlerini güçlendiriyor. Ancak araştırma siber saldırganların ileri teknolojilerden yararlandıkça, saldırı çeşitliliğinin yoğunlaştığını ve siber saldırı sayısında son beş yılda yaklaşık %75 artış olduğunu gösteriyor.

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, artan siber saldırı tehditlerine karşı bu alanda yapılan düzenli yatırımlara rağmen, bilgi güvenliği liderleri (CISO’lar) ve üst düzey yöneticilerden sadece beşte biri, yaklaşımlarının bugünün ve yarının zorluklarına karşı etkili olduğunu düşünüyor.

Araştırma; kuruluşların yılda ortalama 44 önemli siber vakayla karşı karşıya kaldığını ve bilinen siber saldırı sayısının son beş yılda yaklaşık %75 arttığını gösteriyor. Kuruluşların dörtte üçünün bir vakayı tespit etmesi ve müdahale etmesi ortalama 6 ay veya daha uzun sürüyor. Fidye yazılımı saldırılarının şirketlere maliyetleri 2021’de 20 milyar ABD dolarıyken, 2031 yılına kadar 265 milyar ABD doları seviyesine ulaşacağı öngörülüyor.

Siber güvenliği benimsemek şirketleri hem koruyor hem de değer yaratıyor

EY araştırmasına göre; en etkili siber güvenliğe sahip şirketler daha düşük performans gösterenlere göre daha az siber vakayla karşılaşıyor. Vakaları tespit etme ve yanıt verme konusunda da daha hızlı aksiyon alıyorlar. Ayrıca, günümüz siber güvenlik yaklaşımlarından memnun olma (%51’e karşı %36) ve yarının tehditlerine karşı kendilerini hazırlıklı hissetme olasılıkları daha yüksek (%53’e karşı %41). Bunun yanı sıra şirketlerin etkili bir siber güvenlik yaklaşımını benimsemesi, kuruluşlara koruma sağlarken aynı zamanda değer katıyor. Pazar fırsatlarına yanıt verme becerileri, dönüşüm ve inovasyon hızları önemli ölçüde yükseliyor.

Siber güvenlik için bütünsel bir teknoloji stratejisi geliştirilmesi gerekiyor

Araştırma sonuçlarına göre; 2010 ile 2022 yılları arasında siber güvenlik alanına 1,3 trilyon ABD doları yatırım yapıldı ve bu yatırım yıllık olarak %16,6 oranında arttı. Siber güvenlik araçları ve uygulamaları karmaşıklık, hız ve etkililik bakımından gelişti. Ancak ironik olarak etkili siber güvenliğe yönelik en büyük tehdidi de güvenlik önlemlerinin ölçeği ve karmaşıklığı oluşturuyor. Çünkü teknoloji ortamınızda ne kadar dağınıklık varsa, sinyalleri almak ve sorunlara hızla çözüm bulmak da o kadar zor oluyor. Karmaşıklığı azaltan en etkili yöntem ise donanım otomasyonu. Bu doğrultuda, şirketlerde teknolojiyi tek bir platformda birleştirmek entegrasyonu kolaylaştırıyor ve ilgili ekiplerin siber vakaları daha verimli bir şekilde tespit etmesine yardımcı oluyor.

Siber riskte öne çıkan alanlar; Bulut, IoT ve tedarik zincirleri

Ankete katılan dört kişiden üçü, bulut ve IoT (nesnelerin interneti) konularını önümüzdeki beş yıldaki en büyük teknoloji başlıkları olarak gördüğünü belirtiyor. Araştırmaya göre; bulut teknolojisinin benimsenmesiyle siber saldırı alanları da katlanarak arttı. Değişimin hızı ise artmaya devam ediyor ve şirketler buna ayak uydurmaya çalışıyor. Bu hızlı değişimler, bulut arayüzleri ve ortamı etrafında yeterli analiz ve planlama yapılmadan bulut ve IoT sistemlerine geçiş yapıldığında, şirketleri veri kaybına, ihlallerine ve kesintilerine maruz bırakma potansiyeline sahiptir. Bu riskleri önlemek ve zorlukların üstesinden gelmek için şirketlerin otomasyon teknolojisinden faydalanması gerekiyor. En etkili siber güvenliğe sahip şirketlerin CISO’larının yarısı, kuruluşlarının siber güvenlik yaklaşımlarında bulut düzenlemesini ve otomasyonunu kullandığını belirtiyor.

Araştırmada öne çıkan bir diğer risk faktörü; tedarik zincirleri. Artık tüm kuruluşlar, tedarik zincirlerindeki işletmelere ayrılmaz bir şekilde ve dijital olarak bağlı. Son beş yılda tehdit aktörlerinin en zayıf halka olarak gördükleri tedarik zincirlerini hedef aldığı görünüyor. Bu sebeple CISO’ların, yalnızca bir defaya mahsus değil düzenli olarak kuruluşlarının tedarik zincirlerini kontrol altında tutması gerekiyor. Ayrıca tedarik zincirindeki tüm siber saldırı alanlarının tespit edilebilmesi için operasyon direktörleri (COO’lar) ve diğer operasyon liderleriyle iş birliği içinde olunması kritik önem taşıyor.

CISO’lar yönetim masasında

CISO rolü daha önceden öncelikli olarak operasyonel ve teknik alanı ilgilendirirken, belli bir olgunluğa erişmiş organizasyonlarda artık siber güvenlik başlı başına bir departman olarak faaliyet gösteriyor ve üst yönetim katında da söz sahibi oluyor. EY araştırması, giderek daha fazla öne çıkan rolleri sayesinde, CISO’ların günümüzün yüksek riskli ortamında gerekli kaynakları güvence altına alma konusunda genel olarak başarılı olduklarını ortaya koyuyor. 

EY Türkiye Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri ve Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Ateş Sünbül, ilgili araştırma sonucunda çıkan temel eylem konularını şu şekilde değerlendirdi; 

“EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması, üst düzey liderlerin mevcut ve beklenen bir dizi tehditle mücadele ettiğine dair çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. Ancak şirketler; teknolojilerinde basitliği ve bütünsel bakış açısını göz önünde bulundurarak siber riskleri minimuma indirebilirler. Bununla birlikte, siber güvenliğin yalnızca varlıkların korunmasıyla ilgili olmadığını unutmamak gerekir. İyi uygulandığında kurum çapında inovasyonu ve katma değeri destekleyip hızlandırabilir. Dolayısıyla siber güvenliğin organizasyonun ve işletim modelinin her parçasına entegre edilmesi, fonksiyonun değer yaratan bir itici güce dönüşmesini sağlayabilir. Belli bir olgunluk seviyesindeki kuruluşlar, personelin siber güvenlik alanında düzenli eğitim almasını sağlayarak, en yeni otomasyon ve önleyici araçlardan yararlanarak daha etkili bir siber güvenlik sistemi elde edebilirler.”

EY araştırmasıyla ilgili olarak detaylara EY web sitesi üzerinden ulaşılabilir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türkiye de 2023 yılında 1 milyon siber saldırı gerçekleşti

Türkiye de 2023 yılında 1 milyon siber saldırı gerçekleşti

WatchGuard Tehdit Laboratuvarı’ndan elde edilen verilere göre, 2023 yılında Türkiye’de gerçekleşen kötü amaçlı yazılım saldırıları bir önceki yıla göre %1.32 oranında düşüş göstererek 1.002.331’e geriledi. Saatte 115 adet saldırının yaşandığını ve bu saldırıların birçoğunu “Gen. Variant” türünde kötü amaçlı yazılımlarının oluşturduğunu belirten WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, siber saldırılarda ciddi bir artış olmasa da şirketleri ve bireysel kullanıcıları dikkatli olmaya çağırıyor.

 Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, 2023 yılında Türkiye’de meydana gelen siber saldırılarla ilgili önemli verileri açıkladı. WatchGuard Tehdit Laboratuvarı tarafından elde edilen veriler, 2023 yılında saldırıların bir önceki yıla göre %1.32 azalarak 1.002.331 adet kötü amaçlı yazılım saldırısı gerçekleştiğini raporluyor. WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, 2023’te Türkiye’ye yönelik siber saldırılarda ciddi bir artış olmasa da şirketlerin ve bireysel kullanıcıların saldırılara karşı dikkatli olması gerektiğini vurguluyor. 

Günde 2.754 Adet Kötü Amaçlı Yazılım Saldırısı Meydana Geliyor!

 WatchGuard Tehdit Merkezi’ne UTM cihazı Firebox’lardan gelen verilerle hazırlanan rapora göre, 2023 yılında Türkiye’de her gün 2.754, her saat 115 ve her dakika 2 adet kötü amaçlı yazılım saldırısı gerçekleşti. Saldırıların birçoğunun Gen:Variant.Lazy.282231 ve Adware.Generic.3106131 kaynaklı kötü amaçlı yazılımlar olduğunu aktaran Yusuf Evmez’e göre, kötü amaçlı yazılım saldırıları bir yılda %1.32 oranında düşüşe geçse de gerekli önlemleri elden bırakmamak gerekiyor.

2023’ün Nisan Ayında Siber Saldırılar Rekor Kırdı

 2023 yılının Nisan ayında rekor sayıyla 203.583 adet kötü amaçlı yazılım saldırısı gerçekleşirken, bu saldırıların %6’sını sıfırıncı gün (zero-day) saldırıları oluşturdu. Günümüzde geleneksel koruma metotlarının, bilgi sistemlerine ve hassas verilere çok büyük zarar veren bu saldırılara karşı yeterli savunma sağlayamadığını aktaran Yusuf Evmez, şirketlerin makine öğrenmesi gibi yeni teknolojileri kullanabilen güvenlik cihazlarını ve yazılımları kullanmalarını öneriyor.

 Ağ Saldırıları %308 Arttı

Günümüzde birçok kurum verilerini ağlara taşırken, bu durumu fırsat bilen ve verileri elde etmek isteyen siber saldırganlar ağlara sızarak güçlü saldırılar düzenliyor. Ağ saldırılarının 2023 yılında %308 yükseliş göstererek 42.520 seviyesine yükseldiğine ve bu saldırıların çoğunluğunun “WEB Directory Traversal -2.u” olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Yusuf Evmez, ağlara girmeyi hedefleyen siber suçluların hedeflerine ulaşmak için her yöntemi denemeye devam ettiğini vurguluyor. 

 “Brute Force Saldırıları Hala En Yaygın 10 Saldırı Arasında Yer Alıyor”

WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Satış Mühendisi Alper Onarangil, “2023 yılında yaygın olarak kullanılan birçok üründe ortaya çıkan güvenlik zafiyetleri, güvenlik yamalarının eksikliğinden dolayı, servis ve uygulamalara yönelik yapılan ataklarda belirgin bir artışa neden oldu. Bu atakların detaylarına bakıldığında, eski bir saldırı olmasına rağmen brute force saldırılarının hala en yaygın 10 saldırı arasında yer aldığı görülüyor. Saldırıların etkilerini azaltmak için, atak yüzeyini daraltmak kritik bir öneme sahip. Bu nedenle, işletim sistemleri ve uygulamalardaki güvenlik zafiyetlerine karşı zamanında yamaların uygulandığından emin olmak için merkezi bir yama yönetim yazılımı kullanmak önem taşıyor. Bu yamaların kullanıcı inisiyatifine bırakılmadan otomatik olarak yüklenmesi gerekiyor. Güvenlik açısından, şifre ve kimlik bilgilerinin korunması da kritik bir konular arasında yer alıyor. Brute force saldırıları veya şifre hırsızlıklarının ardından oluşabilecek saldırılardan korunmak için en etkili yöntemlerden biri olan çok faktörlü kimlik doğrulama, güvenliği artırarak bilgi güvenliği risklerini azaltmada önemli bir rol oynuyor.” açıklamalarında bulunuyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şeytani ikiz saldırısı – Ulusal24 Haber Merkezi

Şeytani ikiz saldırısı – Ulusal24 Haber Merkezi

 Şeytani ikiz saldırısı, kullanıcıları meşru ağı taklit eden sahte bir Wi-Fi erişim noktasına bağlanmaları için kandıran siber saldırı türüdür.

Kullanıcı, tuzağa düşüp  şeytani ikiz erişim noktasına bağlandığında saldırgan ağ trafiğinden özel oturum açma kimlik bilgilerine kadar her şeye ulaşabilir. ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban, şeytani ikiz saldırılarına karşı nasıl önlem alınması gerektiğine yönelik bilgileri paylaştı. 

Şeytani ikiz saldırıları, isimlerini meşru Wi-Fi ağlarını birbirinden ayırt edilemeyecek kadar taklit edebilmelerinden alırlar. Saldırganlar bu sahte ağları oluşturarak kullanıcıları kandırıp oturum açmalarını sağlarlar. Kullanıcı verilerine erişerek kişisel bilgilerini çalabilirler. Suç işlemelerini veya suça ortak olmalarını sağlarlar. Bu durum özellikle birden fazla hesap için aynı kullanıcı adı ve parolayı kullanan kullanıcılar için tehlikelidir çünkü bilgisayar korsanı tek bir giriş denemesini izleyerek hepsine erişim sağlayabilir. Bu saldırıların tespit edilmesi neredeyse imkansızdır. 

Şeytani ikiz saldırısı nasıl çalışır?

Şeytani ikiz saldırıları, kurbanları güvenilir bir halka açık Wi-Fi ağına bağlandıklarını düşünmeleri için kandırarak çalışır. Saldırıyı olabildiğince inandırıcı hale getirmek için saldırganlar genellikle aşağıdaki adımları kullanır.

Ücretsiz Wi-Fi olan bir yer

Saldırganlar saldırılarını gerçekleştirmek için havaalanı, kütüphane ya da kahve dükkanı gibi ücretsiz ve popüler Wi-Fi erişimine sahip kalabalık bir yeri seçerler. Bu yerlerde genellikle aynı ada sahip birden fazla erişim noktası bulunur ve bu da sahte ağın fark edilmemesini kolaylaştırır.

Yeni bir Wi-Fi erişim noktası 

Ardından bilgisayar korsanı yasal ağ ile aynı SSID adını kullanarak yeni bir erişim noktası oluşturur. Bunu yapmak için telefonlar, dizüstü bilgisayarlar, taşınabilir yönlendiriciler ve tabletler dahil olmak üzere hemen hemen her cihazı kullanabilirler.

Sahte bir oturum açma sayfası

Daha önce halka açık bir Wi-Fi ağına giriş yaptıysanız, muhtemelen bir portal ile karşılaşmışsınızdır. Bunlar genellikle ağa erişmek için bir parola veya diğer temel bilgileri girmenizi gerektirir. Birçok yasal ağ bunları kullansa da, saldırganlar bunları kolayca kopyalayarak kullanıcıları giriş bilgilerini göndermeleri için kandırabilir. Saldırgan biraz yetenekli ise gerçek ve sahte bir portal sayfası arasındaki farkı söylemek neredeyse imkânsız olacaktır.

Kurbana yakınlık

Saldırgan şeytani ikiz erişim noktasını kurmayı tamamladıktan sonra, daha güçlü bir sinyal oluşturmak için cihazlarını veya yönlendiricilerini kurbanlara yaklaştırabilir. Bu şekilde ağ sinyalinin güçlü olmasını sağlayarak gerçek ağa tercih edilmesini sağlarlar ve bazı cihazlar otomatik olarak şeytani ikize bağlanır. 

Kullanıcı verilerinin çalınması

Bir kurban cihazını şeytani ikiz ağına bağladığında, bilgisayar korsanı sosyal medya hesaplarında gezinmekten banka ekstrelerini kontrol etmeye kadar çevrimiçi yaptıkları her şeyi izleyebilir. Bir kullanıcı ağa bağlıyken hesaplarından herhangi birine giriş yaparsa, bilgisayar korsanı giriş kimlik bilgilerini toplayabilir. Aynı kullanıcı adı ve parolayı farklı hesaplar için kullanmamak bu noktada çok önemli.

Şeytani ikiz saldırısından nasıl korunursunuz?

Kendi erişim noktanızı kullanın Şeytani ikiz saldırısından korunmanın en kolay yolu, mümkün olduğunca halka açık Wi-Fi yerine kişisel bir hotspot kullanmaktır. Bu, kamusal alanlarda her zaman güvenilir bir ağa bağlanmanızı sağlar ve saldırganlarnın verilerinize erişmesini önler. Erişim noktanızı gizli tutmak için bir parola belirlemeyi unutmayın.

Güvenli olmayan Wi-Fi ağlarından kaçının Genel bir ağa bağlanmanız gerekiyorsa, “Güvenli Değil” olarak işaretlenmiş erişim noktalarından uzak durun. Güvenli olmayan ağlar güvenlik özelliklerinden yoksundur ve şeytani ikiz ağlar neredeyse her zaman güvenli değil olarak işaretlidir. 

Otomatik bağlanmayın Cihazınızda otomatik bağlanmayı etkinleştirdiyseniz, kapsama alanına girdiğinizde daha önce kullandığınız tüm ağlara otomatik olarak bağlanacaktır. Bu, halka açık yerlerde tehlikeli olabilir, özellikle de geçmişte bilmeden kötü bir ikiz ağa bağlandıysanız. Evinizden veya ofisinizden her ayrıldığınızda otomatik bağlanmayı devre dışı bırakın.

Halka açık Wi-Fi üzerinden asla özel işlerinizi yapmayın Halka açık Wi-Fi kullanırken mümkün olduğunca özel hesaplara giriş yapmaktan kaçınmalısınız. Saldırganlar giriş bilgilerinize yalnızca kötü ikiz ağlarına bağlıyken kullanırsanız erişebilirler, bu nedenle oturumunuzu kapatmanız özel bilgilerinizi korumanıza yardımcı olabilir.

Trafiği şifrelemek için VPN kullanın Bir VPN, verilerinizi saldırganlar görmeden önce şifreleyerek sizi şeytani ikiz saldırısından korumaya yardımcı olabilir. Cihazınıza güvenilir bir VPN uygulaması indirdiğinizde, çevrimiçi etkinliğinizi ağa göndermeden önce şifreler veya karıştırır, böylece bir saldırganın verileri okuması ve anlaması imkansız hale gelir.

HTTPS önemli Genel bir ağ kullanırken, yalnızca HTTPS web sitelerini ziyaret ettiğinizden emin olun. Bu siteler uçtan uca şifreleme sunarak saldırganların izlemesini önler.

İki faktörlü kimlik doğrulama kullanın Özel hesaplarınıza iki faktörlü kimlik doğrulama eklemek, saldırganların bunlara erişmesini önlemenin diğer bir yoludur. Bir bilgisayar korsanı oturum açma bilgilerinize erişse bile, iki faktörlü kimlik doğrulama, hesabınıza erişmelerini engelleyecektir.

WPA3 şifrelemeyi tercih edin WPA3 en yeni Wi-Fi güvenlik protokolüdür. Verilerinizi şifreleyerek kaba kuvvet ve şeytani ikiz saldırılarına karşı korur. WPA3-Enterprise ise halka açık Wi-Fi ağları için güvenliği artıran ve saldırganların çevrimiçi etkileşimlerinizi izlemesini engelleyen bir WPA3 modudur.

Yazılımlarınızı güncel tutun Güncel olmayan yazılımlardan kaynaklanan güvenlik ihlallerini önlemek için işletim sisteminizi, tarayıcılarınızı ve kullandığınız diğer yazılımları düzenli olarak güncelleyin. Yazılım güncellemeleri genellikle saldırganların yararlanabileceği bilinen güvenlik açıkları için yamalar içerir.

Ağınızı izleyin Yakındaki Wi-Fi ağlarını düzenli olarak taramak için ağ izleme araçlarını kullanın. Beklenmedik veya şüpheli ağları, özellikle de bilinen genel ağlara benzer adlara sahip olanları arayın. Herhangi bir garip ağa bağlanmaktan kaçının ve ağ yöneticisini bilgilendirin. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Toyota ve Lexus’ta dev geri çağırma: Tam 1 milyon araçta ‘hava yastığı’ sorunu! – Teknoloji

Toyota ve Lexus’ta dev geri çağırma: Tam 1 milyon araçta ‘hava yastığı’ sorunu! – Teknoloji





Toyota ve Lexus araçlarda meydana gelen sorun, ön yolcu koltuğundaki hatalı bir sensörden kaynaklanıyor ve 1 milyon 120 bin aracı ilgilendiren sorun nedeniyle bu modeller geri çağrıldı. 

HAVA YASTIKLARI SENSÖRLERİNDE PROBLEM 

Geri çağrılan araçların ön yolcu koltuğunda hatalı üretildiği düşünülen sensörler bulunuyor. Bu sensörlerin potansiyel olarak kısa devre yapabileceği ve bunun hava yastıklarının açılmamasına neden olabileceği düşünülüyor. Toyota ve Lexus bayileri bu sensörlerini inceleyecek ve gerekirse sahiplerine hiçbir ücret ödemeden değiştirecek. Şirket geri çağırma ile ilgili 2024’ün şubat ayına kadar müşterilerini bilgilendireceğini duyurdu. 

YAN ŞİRKETİNİN ADI SKANDALA KARIŞTI

Daha önce de Toyota’nın yan kuruluşu Daihatsu hakkında soruşturma başlatılmıştı. Toyota markası adı altında satılan 88 bin otomobilde yan çarpışma güvenlik testlerinde hile yapıldığı açıklanmış, Daihatsu otomobillerin sevkiyatı durdurulmuştu. 

HİSSELER SERT DÜŞTÜ 

Açıklamanın ardından Toyota hisseleri sert düştü. Japonya borsası Nikkei 225′te endeks yüzde 4 düşüşle kapandı. 

Toyota her bir aracın numarasını vermedi ancak Toyota serisinden şu modeller listelendi: 

2020-2021 model 

Avalon

Avalon Hybrid

Corolla

Highlander

Highlander Hybrid

RAV4 

RAV4 Hybrid 

2021 

Sienna Hybrid 

2020-2022 

Camry 

Camry Hybrid

Lexus’ta geri çağrılan modeller ise şöyle:

2021

ES250

2020-2021 

ES350

RX350 

RX350H

2020-2022 

ES300H 


ÜCRETSİZ OLARAK DÜZELTİLECEK

Otomobil üreticisi, Şubat 2024 ortasına kadar araç sahiplerini bilgilendireceğini ve OCS sensörlerini inceleyip kusurlu olmaları halinde ücretsiz olarak değiştireceğini açıkladı. Bu arada, araçlarının bu kapsama girip girmediğini öğrenmek isteyen araç sahipleri Toyota veya Lexus geri çağırma sitelerini kontrol edebilirler. Bu geri çağırma henüz NHTSA geri çağırma web sitesinde yayımlanmadı. Ancak yakında bu alanda görünmesi bekleniyor.


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Kaspersky, yeni çapraz platform tehditlerini ortaya çıkardı

Kaspersky, yeni çapraz platform tehditlerini ortaya çıkardı

Kaspersky Global Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT), son raporunda FakeSG kampanyası, Akira fidye yazılımı ve AMOS macOS hırsızı kullanan siber suçlular tarafından kullanılan üç yeni stratejiyi ortaya çıkararak üç çapraz platform tehdidinin ortaya çıktığını belirledi.

Siber suçlular kurbanları istismar etmek için çeşitli platformlarda sofistike taktikler kullandığından, günümüzde suç odaklı yazılım ortamı sürekli bir evrim geçiriyor. Kaspersky uzmanları, platformlar arası fidye yazılımları, macOS hırsızları ve kötü amaçlı yazılım dağıtım kampanyaları gibi çeşitli tehditleri sürekli analiz ediyor.

GReaT tarafından ortaya çıkarılan en son siber tehdit, yasal web sitelerinin gerçek olmayan tarayıcı güncelleme bildirimleri görüntülemek üzere ele geçirildiği FakeSG oldu. Bu bildirimlere tıklamak zararlı bir dosyanın indirilmesini tetikliyor ve değişen URL’lere rağmen izlenen yol (/cdn/wds.min.php) sabit kalıyor. İndirilen dosya, gizli komut dosyalarını çalıştırarak kullanıcılardan tarayıcılarını güncellemelerini istiyor ve zamanlanmış görevler aracılığıyla kalıcılığını sağlıyor. Arşivin içindeki kötü niyetli yapılandırma dosyası Komuta ve Kontrol (C2) adresini açığa çıkararak bu kampanyanın karmaşıklığını vurguluyor.

  Hem Windows hem de Linux sistemlerini etkileyen yeni bir fidye yazılımı varyantı Akira, perakende, tüketim malları ve eğitim kurumlarını hedef alarak dünya çapında 60’tan fazla kuruluşa hızla bulaşmayı başardı. Platformlar arasında çalışabilme özelliği, farklı sektörler üzerindeki geniş etkisini vurguluyor. Conti ile aynı klasör dışlama listesi gibi özellikleri paylaşan Akira, analiz girişimlerine karşı güçlendiren eski tarz minimalist tasarıma ve ayırt edici bir Komuta ve Kontrol (C2) paneline sahip. Bu, siber tehditlerin gelişen karmaşıklığını vurguluyor.

Yeni tehditlerin ardında yatan kötü amaçlı yazılımlar yükseliyor

Nisan 2023’te ortaya çıkan ve başlangıçta Telegram’da aylık 1.000 ABD dolarına satılan AMOS macOS hırsızı, Go’dan C’ye evrilerek klonlanmış yazılım sitelerinde kötü amaçlı reklamlar dağıtıyor. Ayrıca kötü amaçlı reklamcılık gibi aldatıcı yöntemler kullanarak macOS sistemlerine sızıyor, kullanıcı verilerini Komuta ve Kontrol sunucusuna iletilmek üzere alıp sıkıştırıyor ve tanımlama için benzersiz bir UUID kullanıyor. Bu, Windows platformlarıyla olan geleneksel ilişkilerinden saparak potansiyel güvenlik açıklarından yararlanan, macOS’a özgü hırsızlığa dair artan eğilimi yansıtıyor.

GReAT kıdemli güvenlik araştırmacısı Jornt van der Wiel, şunları söylüyor: “Siber tehditlerin dinamik ortamına uyum sağlamak, dijital ortamlarımızı korumak için çok önemlidir. Bu yeni suç yazılımlarının ortaya çıkışı ve siber suçluların farklı işletim sistemleri için kullandıkları standart dışı yöntemler, tespit konusunda tetikte olmanın ve inovasyonun aciliyetinin altını çiziyor. Suçlulardan bir adım önde olmak kolektif bir çaba gerektiriyor ve gelişen siber tehditlere karşı savunmamızı güçlendirmek için sürekli araştırma ve işbirliğinin önemli rolünü vurguluyor.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

YouTube, televizyon uygulamasında reklamları azaltıyor – Teknoloji

YouTube, televizyon uygulamasında reklamları azaltıyor – Teknoloji





Dünyanın en büyük online video izleme platformu YouTube, televizyonlar üzerinden de çok yaygın olarak kullanılmakta. Google’ın bünyesinde yer alan şirket, bugün YouTube’u televizyon aracılığıyla kullananları ilgilendiren bir açıklama yaptı.

WebTekno’nun haberine göre, YouTube’un televizyon uygulamasında artık daha az reklam gösterileceği duyuruldu. Bu özelliği daha önce televizyonunuzda görmüş olabilirsiniz çünkü eylül ayından beri belirlenen kullanıcılarda test ediliyordu.

Platform, özelliği herkes için kullanıma sunmaya başladı.

REKLAM SÜRESİ ARTACAK

Televizyon uygulamasında reklamların sayıları azalsa da süreleri uzatılarak denge sağlanması planlanıyor. Yani izlediğiniz reklamlar daha uzun süreli olacak ve geçmek için daha fazla beklemeniz gerekecek.

Bu değişikliğin sık sık reklam görmektense tek seferde birkaç reklam görerek seyir zevkine katkıda bulunacağı ifade ediliyor. Ayrıca önceden olduğu gibi sağ alt kısımdan reklamın ne zaman geçebileceğini görmek mümkün olacak.

YouTube reklamlar konusunda hamlelerini sıklaştırmaya devam ediyor. Daha önce TV uygulamasına geçilemeyen 30 saniyelik reklamlar getiren firma, yakın zamanda tüm uygulamalarında reklam engelleyicileri kısıtlayan bir özelliği kullanıma sunmuştu.


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com