Turkcell ve Ericsson 5G şebeke dilimleme otomasyonunu başarılı bir şekilde test etti

Turkcell ve Ericsson 5G şebeke dilimleme otomasyonunu başarılı bir şekilde test etti

Şebeke dilimleme çözümünün başarıyla test edilmesi, Türkiye’deki kurumsal ve bireysel kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik 5G Bağımsız iletişim hizmetleri için Ericsson ve Turkcell iş birliğinde önemli bir kilometre taşıdır.

 Bu başarı ile tek bir cihaz üzerinde birden fazla kullanıcı profili ve uygulamaya hizmet veren şebeke dilimlerinin desteği ticari bir 5G cihazında test edilmiş oldu.  

Ericsson (NASDAQ: ERIC) ve Turkcell (NYSE: TKC; BIST: TCELL), başarılı bir 5G Bağımsız (SA- Standalone)  şebekesi testi (PoC) gerçekleştirerek şebeke dilimleme çözümü oluşturmaya yönelik ortak çalışmalarında önemli bir dönüm noktasına imza attılar. Şirketler birlikte, müşterilerin iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için isteğe göre uyarlanmış 5G şebeke dilimlerinin nasıl oluşturulabileceğini, birden fazla dilimin hem kurumsal hem de bireysel kullanıcı profilleriyle tek bir 5G cihazına nasıl hizmet verebileceğini ve  ücretlendirmelerin farklı şebeke dilimleri arasında nasıl farklılaştırılabileceğini gösterdi.

Bu test kapsamında, 5G cihazındaki (cep telefonu gibi) ‘iş’ ve ‘kişisel’ uygulamaların, her biri özel şebeke dilimlerine bağlanan farklı profillerle nasıl ilişkilendirilebileceği gösterildi. Bu yetenek, Turkcell’in uygulama geliştiricileri ile kurumsal ve bireysel  müşterilerinin, 5G ile mümkün olacak farklı kullanım senaryoları için çok daha fazla esnekliğe ve performansa sahip olabileceklerini ve 5G bağımsız şebekesine (5G SA- Standalone) sahip olmanın değerini güçlü bir şekilde kanıtlıyor.

Bu testler, Turkcell’in laboratuvar ortamında konuşlandırılan Turkcell’e ait Merkezi Bulut Altyapısı üzerinde çalışan 5G Çekirdek Şebeke test ortamında  gerçekleştirildi. Bu çalışma kapsamında, Ericsson’un Çift Modlu 5G Çekirdek şebekesi, Dinamik radyo kaynakları bölümleme ve 5G Radio erişim şebekesi dilimleme yetenekleri bulunan Ericsson Radyo Sistemi ürünleri kullanıldı. Şebeke dilimleme Otomasyonu ise Ericsson Orchestrator aracılığıyla sağlandı. Ek olarak dilim özelliklerine göre farklılaştırılmış ücretlendirme modelleri için ise Ericsson 5G Ücretlendirme ürün ve çözümleri kullanıldı. 

Bu konsept ayrıca, tek bir cihazın aynı anda birden fazla şebeke dilimine bağlanmasını sağlayan ve hizmetlerin esnek bir şekilde ayrılmasını ve deneyim kalitesini en üst düzeye çıkarmak için gelişmiş trafik yönlendirmesini sağlayan bir özellik olan Kullanıcı Ekipmanı Rota Seçim Politikası (URSP-UE Route Selecetion Policy) fonksiyonalitesini uygulayan Ericsson Dinamik Şebeke Dilim Seçimi çözümüne de  dayanıyor. Bu demoda piyasada bulunabilen 5G özellikli mobil telefonlar kullanıldı.

Ericsson Orchestrator, Sanal Makine veya Konteyner bazlı şebeke fonksiyonları (VNF’ler ve CNF’ler) dahil olmak üzere hibrit altyapının otomasyonunu sağlayarak, hem telekom sektörü  hem de kurumsal ortamlar için şebeke kaynaklarının yönetimi, konteyner ve sanal şebeke fonksiyonlarının yaşam döngüsü yönetimi ve servis orkestrasyonu yoluyla gelişmiş 5G SA kullanım senaryolarını desteklemektedir.

Ericsson ile yapılan bu test, Turkcell’in Türkiye’deki kurumsal ve bireysel kullanıcıların gelişen iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için ülke çapında güçlü bir 5G  bağımsız (5G SA) şebekesi hazırlama yolculuğundaki bir başka önemli adımdır.

Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Vehbi Çağrı Güngör: “En ileri teknolojilerin uygulanmasında ortaklarımızla iş birliği yapmanın heyecanı ve kararlılığı içindeyiz. Bu test ile sergilenen şebeke dilimleme fonksiyonu, gelecekte yeni 5G hizmet tekliflerine öncülük etmek için potansiyel olarak temel yapı taşı olmaya hazırlanıyor. Ericsson ile gerçekleştirdiğimiz  başarılı 5G şebeke dilimleme testimiz, özelleştirilmiş servis kalitesi ve özel bağlantı gereksinimi duyan kurumların ve bireysel kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya bizi bir adım daha yaklaştırdı. 5G şebekelerinde dilimleme fonksiyonlarınınkullanılması , inovasyonu teşvik etme, yeni iş modellerini mümkün kılma ve gelecekteki servis tekliflerinin genel yeteneklerini geliştirme potansiyeline sahiptir.”

Şebeke dilimleme, özellikle kurumsal segmentte birçok fırsat ve olası pazara giriş yolları sunduğundan, iletişim servis sağlayıcıları (CSP-Communication Service Provider) için muazzam bir iş potansiyeline sahiptir. Ericsson, iletişim servis sağlayıcıları için dilimleme etkin gelir değerinin 2025 yılına kadar 45 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor.

Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın: “Ericsson olarak şebeke dilimlemenin, İletişim Servis Sağlayıcısının geniş bir kullanıcı yelpazesinden gelen talepleri aşan bir şebeke oluşturma ve yönetme konusunda en iyi yanıtı olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, şebeke dilimleme otomasyonu testini gerçekleştirmek, Turkcell ile uzun süredir devam eden işbirliğimizin doğal bir adımıydı. Şirketin 5G hedeflerini gerçeğe dönüştürmesine ve hem bireyler hem de kurumlar için değer yaratmasına destek olmaya kararlıyız.”

İki şirket birlikte 5G  bağımsız (5G SA) teknolojisini ve 5G bağlantılı otonom mobil robotlar, sensör ağı, özel 5G ağı, gelişmiş mobil geniş bant (eMBB-enhanced Mobile Broadband) ve sabit kablosuz erişim (FWA-Fixed wireless Access) için şebeke dilimleme gibi bireysel ve kurumsal kullanıcılar için birçok önemli kilometre taşının elde edildiği yenilikçi 5G kullanım senaryolarını denemektedir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Girişimcilik Merkezi İzmir 2023;ün en başarılı yenilikçi fikirlerini ödüllendirdi

Girişimcilik Merkezi İzmir 2023;ün en başarılı yenilikçi fikirlerini ödüllendirdi

Girişimcilik Merkezi İzmir 2023’ün en başarılı yenilikçi fikirlerini ödüllendirdi

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TÜSİAD işbirliği ile hayata geçirdiği Girişimcilik Merkezi İzmir, genç girişimcilerin önünü açmaya devam ediyor. Bu yıl “Bilişim Teknolojileri” temasıyla yapılan programda dereceye giren girişimciler ödüllerini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in elinden aldı. Tüm projelerin hayata geçmesini dileyen Başkan Soyer, “Bu konuda üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TÜSİAD işbirliği ile İzmir’in girişimcilik dönüşümüne yön vermek için hayata geçirdiği Girişimcilik Merkezi İzmir, sektörlere genç girişimciler kazandırmaya devam ediyor. 2021’de Tarımsal Girişimcilik, 2022’de Akıllı ve Sürdürülebilir Ulaşım, bu yıl ise Bilişim Teknolojileri temasıyla yapılan programda kazananlar belli oldu. Hedef Holding ile yürütülen programda, eğitim ve mentorluk sürecini başarıyla tamamlayan 7 ekip, Girişimcilik Merkezi İzmir’de yapılan Demo Day etkinliğinde fikirlerini jüri ile yatırımcılar önünde kamuoyu ile paylaştı.

Soyer: “Verdikleri emekten dolayı kutluyorum”

Programda birinciliği EnzyVerse projesi ile elde eden Beyza Kaynarca ödülünü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in elinden aldı. İkincilik Emircan Oğuz’un Debi projesinin oldu. Oğuz’un ödülünü Hedef Holding Genel Müdürü Haluk Lap takdim etti. Programda üçüncülük ödülünü Berkan Bostanoğlu’nun Agromechatronics projesi kazandı. Ödülü EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer verdi. Başkan Tunç Soyer, “Her yarışmanın bir kazananı oluyor. Diğer arkadaşlarımızı da verdikleri emek ve bu yolculuktaki kararlıkları nedeniyle bütün kalbimle kutlamak istiyorum. Diliyorum ki ödül alan arkadaşlarımızın projelerinin hayata geçme imkânı olur. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bu konuda üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” dedi.

Girişimcilere pek çok destek var

Programa girmeye hak kazanan girişimci ekipler, Girişimcilik Merkezi İzmir tarafından ücretsiz olarak sağlanan hizmetlere erişim imkânına sahip oluyor. Bunlar arasında mentor desteği, birebir danışmanlık, eğitimler ve atölye çalışmaları, girişimcilerin ve projelerin düzenli takibi, Ar-Ge için gerekli donanımların bulunduğu Fabrikasyon Laboratuvarı İzmir’e erişim, program katılımcılarının başarılı iş fikirlerinin kamuoyunda tanıtılması ve girişimcilerin projeleri kapsamında uygun programlara yönlendirme gibi hizmetler yer alıyor.

Geçmiş programlar

Her sene İzmir’in stratejik öncelikleri dikkate alınarak farklı bir temaya yönelik çalışmalar hayata geçirmeyi hedefleyen Girişimcilik Merkezi İzmir’in 2021 yılı teması Tarımsal Girişimcilik olarak belirlendi. 2022 yılı için belirlenen Akıllı ve Sürdürülebilir Ulaşım teması ise Ford Otosan ve WRI Türkiye işbirliğiyle “Şehrini Geliştir” ve İnci Holding işbirliğiyle “Akıllı ve Sürdürülebilir Ulaşım#2” olmak üzere iki farklı program olarak yürütüldü.

Bu yılki Bilişim Teknolojileri programı ile de Afet Yönetimi ve Acil Durum, Akıllı Şehirler, FinTech, Yeşil Mutabakata Uyum (Sürdürülebilirlik) alt sektörlerinde yenilikçi iş fikirlerinin hayata geçirilmesi amaçlandı. 18-40 yaş arası herkesin başvurabildiği programla yenilikçilik teşvik edildi ve kentin sorun alanlarına ilişkin çözümlerin üretilmesi hedeflendi. Programda birincilik için 100 bin TL, ikincilik için 75 bin TL, üçüncülük içinse 50 bin TL ödül belirlendi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Yan dairenin balkonuna kaçan kedisini kurtarmak için her yolu denedi, başarılı olamadı – Teknoloji

Yan dairenin balkonuna kaçan kedisini kurtarmak için her yolu denedi, başarılı olamadı – Teknoloji

Görüntüler yurtdışından… Sahibinin kurtarma girişimiyle ilgilenmeyen kedinin videosu sosyal medyada en çok izlenilenler arasına girdi. Sahibinin bir anlık boşluğundan faydalanan kedi, yandaki dairenin balkonuna atlayarak kaçtı. Durumu fark eden kadın, yandaki balkonda duran kedisini geri evine almak için çeşitli yöntemler denedi fakat başarılı olamadı. O anlar 6 milyona yakın izlendi.Söz konusu videoda, kadın yan dairenin balkonuna atlayan kediyi güvenle evine geri almak istediği görüldü. Her yöntemi deneyen kadın, uzun bir tahta uzatarak kedinin karşıya geçeceğini umdu fakat, kedi buna istekli davranmadı. Sonrasında kedi kendi yöntemiyle atlayarak geldiği gibi geri evine döndü. İşte o anlar: 

—-advertisement—

loading…

Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor

Sanayi 4.0 ile fabrikaların değişen ve kişiselleşen iletişim ihtiyaçlarına hızlı şekilde cevap veren CLPA’dan başarılı dijital dönüşümün ipuçları

Bugünün fabrikalarındaki değer zincirinin birbiriyle gerçek zamanlı entegrasyonunun sağlanması, sürekli iletişim içinde olması ve akıllı özellikleriyle kendisini uyarlayan bir sistem döngüsü oluşturması kritik bir öneme sahip. Sanayi 4.0 perspektifinde ele alındığında bu döngüyü oluşturmanın temelinde; büyük veri analizi, akıllı sensör teknolojileri, dijital ikiz sistemleri ve robotik teknolojiler yatıyor. Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi içinse üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu dijital ekosisteme entegre edilmesi gerekiyor. Üretim ve hizmet sistemlerinde tüm elemanların birbirleriyle bilgi alışverişinde olduğu bir mekanizmanın başarılı bir dönüşüm olarak nitelendirilebileceğinin altını çizen CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dijitalleşmenin yol haritasını anlattı.

 

Siber fiziksel sistemlere dayalı üretimi esas alan Sanayi 4.0, dijital dönüşümü zorunlu kılan bir ekosistem yaratıyor. Akıllı fabrikalar çağı olarak da nitelendirilen bu süreçte, bahsedilen ekosistemin tüm bileşenlerin sensörler aracılığıyla haberleşebilmesi ve kendi yetenekleri doğrultusunda çevreden aldığı bilgiye göre hareket edebilmesi hedefleniyor. Küresel standartlara uygun bir dijital dönüşümden bahsedebilmek içinse konvansiyonel değer zincirinin temelden değişmesi gerekiyor. Siber fiziksel sistemlerin başını çektiği dijital dönüşüm yolculuğunun verimliliğin çok ötesinde bir katma değer sağladığını vurgulayan CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, kendi ekonomisini ve etki alanını yaratan fabrikalar için ipuçlarını sıraladı.

 

İlk adım yol haritasının oluşturulması

Dijital dönüşümün ilk adımında kapsamlı bir dijital yol haritası çıkarılması gerektiğini söyleyen Tolga Bizel; “Bugün bir fabrika, dijital ekosisteme dahil olmak istiyorsa öncelikle nerede olduğunu ve nereye varmak istediğini belirlemeli. Bu noktada yapılması gereken; dijital yeteneklerin ortaya konulması, mevcut durumun analiz edilmesi, kilit teknolojilerin doğru belirlenmesi ve güçlü bir yetenek havuzunun oluşturulması. Ardından stratejik hamleler ortaya konularak yeni iş modelleri ve üretim metodolojileri geliştirilebilir. Dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi için üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu ekosisteme en doğru şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Ayrıca dijital dönüşüme sadece bir bilgi teknolojileri departmanı işi olarak bakılmamalı; operatörden üreticiye, müdürlerden yöneticilere kadar tüm iş gücü bu katmanda kendine yer bulabilmeli” dedi.

 

Sensör yatırımı dijital dönüşümün kalbini oluşturuyor

Tüketici beklentilerini en iyi şekilde yönetebilmek için sensörlere büyük iş düştüğünü belirten Bizel; “Günümüzün akıllı sensörleri, çift yönlü haberleşme ara yüzlerine ve kullanıcı isteğine bağlı yazılım fonksiyonlarına sahip. Bu sayede üretim alanlarına ve makinelere hızlı adapte olabiliyor. Ayrıca otomatik izleme ve yapılandırma gibi özellikleriyle de dikkat çekiyor. Tak-çalıştır mantığıyla kolayca kurulabilen bu sistemler, anlık ve sürekli iletişim imkânı yaratıyor. Olası arızaların önceden tespitini kolaylaştıran ve müdahale etme şansı sunan sensörler, makine performansında da yüksek bir artış sağlıyor. Tüm bu bilgiler ışığında söyleyebiliriz ki firmalar, Sanayi 4.0 ile uyumlu bir dijital dönüşüm mekanizması yaratmak istiyorlarsa mutlaka sensör yatırımı yapmalılar” şeklinde konuştu.

 

Endüstriyel haberleşme protokolleri hayati rol üstleniyor

Akıllı sensörlerin elde ettiği veriyi en hızlı şekilde iletmek için bir endüstriyel haberleşme ağına ihtiyaç olduğunu söyleyen Tolga Bizel, sözlerine şöyle devam etti: “Cihazların kendi aralarında ya da bilgisayarlarla iletişim halinde olduğu Sanayi 4.0 evresinde haberleşme protokollerine büyük iş düşüyor. Çünkü fabrikaların kendi kendine organize olabilmesi ve proaktif bir yapı kazanması için bir aracı şart. Biz bunu CLPA ile en hızlı şekilde yapıyoruz. Endüstriyel düzenin yeni çerçevelerini destekleyen, son teknoloji ürünler ve uygulamaların potansiyelini açığa çıkaran kapsamlı bir protokol olan CC-Link IE TSN ise hızı, güvenliği, yüksek bant genişliği ile fark yaratıyor. İşletmelerin süreçlerinin optimize edilerek iyileştirilmesine ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunan bu protokol, 10 kat daha hızlı olmasıyla da uçtan uca dijital sinyal bütünlüğünü iyileştiriyor. Dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketler için gerekli alt yapıyı sağlayan CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olmasıyla da benzerlerinden ayrılıyor.” 

 

Dönüşüm için bulut teknolojileri devreye giriyor

Bilginin toplanması ve ilgili birimlere hızlı bir şekilde iletilmesi kadar bu bilgilerin depolanmasının da dijital dönüşümün bir parçası olduğunu vurgulayan Bizel; “Her şeyin kusursuz bir hızda ilerlediği günümüzde fiziksel erişim gerektiren harici veri depolama alanlarının zorluğu aşikâr. Yeni endüstri çağında ise fiziksel değil her yerden erişim sağlayan bulut sistemleri öne çıkıyor ve büyük miktarda veri saklama sürecini kolaylaştırıyor. Zamandan ve mekândan bağımsız erişilebilir olmasının yanı sıra kişiselleştirilebilir hizmet ve esnek üretim anlayışı için gerekli çıktıları sağlıyor. Tüketiciyi anlayan, onun duygularını ve ihtiyaçlarını en az onun kadar iyi bilen bir mekanizma ve dijital dönüşüm için bulut sistemlerine de yatırım yapılması gerekiyor” dedi. 

 

Veri analitiği ile işletmeler performanslarını optimize edebilir

Depolanan ve saklanan verilerin tek başına bir şey ifade etmediğini ve dijital dönüşüm ayağının en önemli adımını oluşturan veri analitiğinin çok kritik olduğunu ifade eden Tolga Bizel: “İşletmelerin performanslarını optimize edebilmesi ancak veri analitiği ile mümkün. Toplanan verilerin uygun alt yapılar ve teknolojiler ile analiz edilmesi ve anlamlı birer bilgiye dönüştürülmesi modern çağın en büyük gücüne dönüşüyor. Buradan elde edilecek bu değerli çıktılar ise iş modellerine uygulanarak hem esnek hem verimli hem de kişiselleştirilebilir üretim anlayışına hayat veriyor. Müşteri eğilimlerini anlamaktan kişinin hangi saatte ne yapmak istediğine kadar birçok konuda yüksek doğrulu bilgiler sunan veri analitiği, dijital dönüşümün en son ama en önemli adımı ve kesinlikle atlanmamalı” diyerek sözlerini tamamladı.

Haber Kaynağı ulusal24.com

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor – Ulusal24.com

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor – Ulusal24.com

Sanayi 4.0 ile fabrikaların değişen ve kişiselleşen iletişim ihtiyaçlarına hızlı şekilde cevap veren CLPA’dan başarılı dijital dönüşümün ipuçları

Bugünün fabrikalarındaki değer zincirinin birbiriyle gerçek zamanlı entegrasyonunun sağlanması, sürekli iletişim içinde olması ve akıllı özellikleriyle kendisini uyarlayan bir sistem döngüsü oluşturması kritik bir öneme sahip. Sanayi 4.0 perspektifinde ele alındığında bu döngüyü oluşturmanın temelinde; büyük veri analizi, akıllı sensör teknolojileri, dijital ikiz sistemleri ve robotik teknolojiler yatıyor. Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi içinse üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu dijital ekosisteme entegre edilmesi gerekiyor. Üretim ve hizmet sistemlerinde tüm elemanların birbirleriyle bilgi alışverişinde olduğu bir mekanizmanın başarılı bir dönüşüm olarak nitelendirilebileceğinin altını çizen CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dijitalleşmenin yol haritasını anlattı.

 

Siber fiziksel sistemlere dayalı üretimi esas alan Sanayi 4.0, dijital dönüşümü zorunlu kılan bir ekosistem yaratıyor. Akıllı fabrikalar çağı olarak da nitelendirilen bu süreçte, bahsedilen ekosistemin tüm bileşenlerin sensörler aracılığıyla haberleşebilmesi ve kendi yetenekleri doğrultusunda çevreden aldığı bilgiye göre hareket edebilmesi hedefleniyor. Küresel standartlara uygun bir dijital dönüşümden bahsedebilmek içinse konvansiyonel değer zincirinin temelden değişmesi gerekiyor. Siber fiziksel sistemlerin başını çektiği dijital dönüşüm yolculuğunun verimliliğin çok ötesinde bir katma değer sağladığını vurgulayan CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, kendi ekonomisini ve etki alanını yaratan fabrikalar için ipuçlarını sıraladı.

 

İlk adım yol haritasının oluşturulması

Dijital dönüşümün ilk adımında kapsamlı bir dijital yol haritası çıkarılması gerektiğini söyleyen Tolga Bizel; “Bugün bir fabrika, dijital ekosisteme dahil olmak istiyorsa öncelikle nerede olduğunu ve nereye varmak istediğini belirlemeli. Bu noktada yapılması gereken; dijital yeteneklerin ortaya konulması, mevcut durumun analiz edilmesi, kilit teknolojilerin doğru belirlenmesi ve güçlü bir yetenek havuzunun oluşturulması. Ardından stratejik hamleler ortaya konularak yeni iş modelleri ve üretim metodolojileri geliştirilebilir. Dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi için üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu ekosisteme en doğru şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Ayrıca dijital dönüşüme sadece bir bilgi teknolojileri departmanı işi olarak bakılmamalı; operatörden üreticiye, müdürlerden yöneticilere kadar tüm iş gücü bu katmanda kendine yer bulabilmeli” dedi.

 

Sensör yatırımı dijital dönüşümün kalbini oluşturuyor

Tüketici beklentilerini en iyi şekilde yönetebilmek için sensörlere büyük iş düştüğünü belirten Bizel; “Günümüzün akıllı sensörleri, çift yönlü haberleşme ara yüzlerine ve kullanıcı isteğine bağlı yazılım fonksiyonlarına sahip. Bu sayede üretim alanlarına ve makinelere hızlı adapte olabiliyor. Ayrıca otomatik izleme ve yapılandırma gibi özellikleriyle de dikkat çekiyor. Tak-çalıştır mantığıyla kolayca kurulabilen bu sistemler, anlık ve sürekli iletişim imkânı yaratıyor. Olası arızaların önceden tespitini kolaylaştıran ve müdahale etme şansı sunan sensörler, makine performansında da yüksek bir artış sağlıyor. Tüm bu bilgiler ışığında söyleyebiliriz ki firmalar, Sanayi 4.0 ile uyumlu bir dijital dönüşüm mekanizması yaratmak istiyorlarsa mutlaka sensör yatırımı yapmalılar” şeklinde konuştu.

 

Endüstriyel haberleşme protokolleri hayati rol üstleniyor

Akıllı sensörlerin elde ettiği veriyi en hızlı şekilde iletmek için bir endüstriyel haberleşme ağına ihtiyaç olduğunu söyleyen Tolga Bizel, sözlerine şöyle devam etti: “Cihazların kendi aralarında ya da bilgisayarlarla iletişim halinde olduğu Sanayi 4.0 evresinde haberleşme protokollerine büyük iş düşüyor. Çünkü fabrikaların kendi kendine organize olabilmesi ve proaktif bir yapı kazanması için bir aracı şart. Biz bunu CLPA ile en hızlı şekilde yapıyoruz. Endüstriyel düzenin yeni çerçevelerini destekleyen, son teknoloji ürünler ve uygulamaların potansiyelini açığa çıkaran kapsamlı bir protokol olan CC-Link IE TSN ise hızı, güvenliği, yüksek bant genişliği ile fark yaratıyor. İşletmelerin süreçlerinin optimize edilerek iyileştirilmesine ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunan bu protokol, 10 kat daha hızlı olmasıyla da uçtan uca dijital sinyal bütünlüğünü iyileştiriyor. Dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketler için gerekli alt yapıyı sağlayan CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olmasıyla da benzerlerinden ayrılıyor.” 

 

Dönüşüm için bulut teknolojileri devreye giriyor

Bilginin toplanması ve ilgili birimlere hızlı bir şekilde iletilmesi kadar bu bilgilerin depolanmasının da dijital dönüşümün bir parçası olduğunu vurgulayan Bizel; “Her şeyin kusursuz bir hızda ilerlediği günümüzde fiziksel erişim gerektiren harici veri depolama alanlarının zorluğu aşikâr. Yeni endüstri çağında ise fiziksel değil her yerden erişim sağlayan bulut sistemleri öne çıkıyor ve büyük miktarda veri saklama sürecini kolaylaştırıyor. Zamandan ve mekândan bağımsız erişilebilir olmasının yanı sıra kişiselleştirilebilir hizmet ve esnek üretim anlayışı için gerekli çıktıları sağlıyor. Tüketiciyi anlayan, onun duygularını ve ihtiyaçlarını en az onun kadar iyi bilen bir mekanizma ve dijital dönüşüm için bulut sistemlerine de yatırım yapılması gerekiyor” dedi. 

 

Veri analitiği ile işletmeler performanslarını optimize edebilir

Depolanan ve saklanan verilerin tek başına bir şey ifade etmediğini ve dijital dönüşüm ayağının en önemli adımını oluşturan veri analitiğinin çok kritik olduğunu ifade eden Tolga Bizel: “İşletmelerin performanslarını optimize edebilmesi ancak veri analitiği ile mümkün. Toplanan verilerin uygun alt yapılar ve teknolojiler ile analiz edilmesi ve anlamlı birer bilgiye dönüştürülmesi modern çağın en büyük gücüne dönüşüyor. Buradan elde edilecek bu değerli çıktılar ise iş modellerine uygulanarak hem esnek hem verimli hem de kişiselleştirilebilir üretim anlayışına hayat veriyor. Müşteri eğilimlerini anlamaktan kişinin hangi saatte ne yapmak istediğine kadar birçok konuda yüksek doğrulu bilgiler sunan veri analitiği, dijital dönüşümün en son ama en önemli adımı ve kesinlikle atlanmamalı” diyerek sözlerini tamamladı.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com