Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar seçmen bu yıl tercih ettikleri temsilcilerine oy verecek. Aralarında Türkiye, ABD, İngiltere ve Hindistan’ın da bulunduğu çok sayıda ülkede hatta Avrupa Parlamentosu’nda seçimler yapılacak. 

Gerçek insanların sahte görüntüleri, ses ve video klipleri yaygınlaştıkça yapay zeka destekli bir dezenformasyon ihtimali giderek artan bir endişeye neden oluyor. Dijital güvenlik şirketi ESET, artık oldukça sık karşılaştığımız Deepfake’in yanı sıra hangi siber tehditlerle karşı karşıya olabileceğimizi inceledi. Oylama sistemlerinin bütünlüğünü sağlamak için ne tür önlemler var ve seçmenler olarak ne kadar endişelenmeliyiz sorularına cevap aradı.  

Kâğıt üzerinde, ulus devletler, hacktivistler ve hatta finansal olarak motive olmuş suçlular, oyları değiştirmek için çevrimiçi seçim altyapısını hedef alabilir veya bireylerin haklarını toplu olarak ellerinden almak için seçmen kayıt veri tabanlarına müdahale edebilirler. Çevrimiçi makineleri veya insanların dışarı çıkıp oy kullanmasını zorlaştırabilecek diğer altyapı gereçlerini hedef alarak seçim günü faaliyetleri aksatmaya çalışabilirler. Bir diğer senaryo ise sonuçlara şüphe düşürmek amacıyla sonuçların raporlanmasını hedef alan saldırılar olabilir.  Dış güçlerin istedikleri adayın seçilmesini sağlamak için seçim sonuçlarını değiştirme ya da etkileme potansiyeli açısından tehlikede olan çok şey var. Ancak iyi haberler de var. 

ABD’de 2020 seçimlerinin çalındığı yönündeki bazı iddialara rağmen bunu destekleyecek hiçbir kanıt bulunmuyor. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) seçimlere müdahaleyle ilgili en yaygın söylentilerden bazılarını çürüten uzun bir liste yayımladı. Bu iddialar arasında şunlar yer alıyor: 

Seçim yetkilileri, seçmen kayıt listelerinin mümkün olduğunca doğru ve güncel olmasını sağlamak için düzenli olarak günceller. 
Postayla gönderilen oy pusulalarının bütünlüğünü korumak için seçmen kimlik kontrolleri de dahil olmak üzere çeşitli güvenlik önlemleri mevcuttur. 
Kurcalamaya karşı sağlam önlemler alınmış olup, oy pusulaları posta kutusu aracılığıyla iade edilmektedir. 
Federal, eyalet ve/veya yerel seçim yetkilileri oylama makinelerini ve ekipmanlarını güvenlik açıklarına karşı titizlikle test eder ve onaylar.
İmza eşleştirme, bilgi kontrolleri ve diğer önlemler, seçmen kimliğine bürünme ve uygun olmayan seçmenlerin oy kullanmasına karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır. 

Seçimlerin dürüstlüğünden emin olmak için başka bir neden daha var: ABD gibi ülkelerde farklı türde oylama makineleri ve kayıt teknolojileri mevcut. Bunlar, seçim döngüsünün tüm aşamalarındaki faaliyetleri ele alıyor: 

Seçim öncesi faaliyetler: Seçmen kaydı ve devamsız oyların işlenmesi. 
Seçim günü: Doğrudan Kayıt Elektronik (DRE) oylama makinelerini (kullanıcıların doğrudan oy kullandığı) ve kâğıt oy pusulalarının tarandığı ve oyların sayıldığı Optik Tarama Oylamasını içerir. Sonuçlar daha sonra elektronik olarak sunulur ve merkezileştirilir. 
Seçim sonrası faaliyetler: Seçim sonrası denetimler ve resmi olmayan seçim gecesi sonuçlarının halka açık web sayfalarında yayımlanması gibi. 

DRE makinelerinin uzaktan tehlikeye atılabileceği konusunda bazı endişeler bulunmaktadır. Öte yandan diğer pek çok ülkede olduğu gibi ABD’de de oyların kullanılmasının ana yolu bu değildir. Genel olarak teknoloji kullanımı ülke genelinde o kadar merkezi olmayan ve çeşitlilik arz eden bir yapıdadır ki, tek bir kuruluşun bir seçimi etkileyecek kadar sonuçları hacklemesi ve değiştirmesi son derece zor olacaktır.  

Ana tehditler nerede? 

Bununla birlikte kötü niyetli aktörlerin birkaç kararsız eyalette bir bölgeyi ya da şehri tek başına seçebileceğine dair hala geçerli endişeler var. Sonuçları değiştiremeseler bile, bireylerin oy kullanmalarını zorlaştırarak veya sonuçların raporlanmasına müdahale ederek teorik olarak sonuçlara olan güveni sarsabilirler.  CISA üç temel siber tehdit tanımlamaktadır: 

Fidye yazılımı: Seçmen kayıt verilerini çalmak ve sızdırmak veya hassas seçmen ve seçim sonuçları bilgilerine erişimi engellemek için kullanılabilir. Ayrıca kayıt ve aday dosyalama gibi temel operasyonel süreçleri aksatmak için de kullanılabilir. 

Kimlik Avı: Günlük işleri sırasında e-posta eklerini açmaları gereken seçim görevlileri için özel bir tehdittir. Tehdit aktörleri, seçim temalarından yararlanan sosyal mühendislik yemleriyle kötü amaçlı yükleri kolayca gizleyebilir. Sonuç, fidye yazılımı, bilgi çalan kötü amaçlı yazılım veya diğer kötü amaçlı kodların gizli bir şekilde indirilmesi olabilir. 

Hizmet Reddi (DoS): Dağıtık Hizmet Engelleme (DDoS) saldırıları, seçmenlerin kendilerine en yakın oy verme merkezinin yeri veya başlıca adaylar hakkındaki bilgiler gibi oy kullanmalarına yardımcı olacak kilit bilgilere erişimini engelleyebilir. Endonezya Genel Seçim Komisyonu, yakın zamanda ulusal seçimler sırasında kendi sitelerine ve diğer sitelere yönelik “olağanüstü” sayıda bu tür saldırılar yaşadığını söyledi. 

Seçimler nasıl güvende tutulur? 

Seçim güvenliği konusu geniş kitlelerce önemseniyor. CISA seçim kurumlarına diğer ülkelerdeki yöneticilerin de faydalanabileceği çok sayıda kaynak sunuyor. Oy kullanmanın en güvenli şekli elbette kâğıt kullanmaktır. Birleşik Krallık, AB ve ABD de dahil olmak üzere pek çok ülkede oyların çoğu bu şekilde kullanılmaktadır. Ancak seçmen kayıtları ve seçim altyapısı hedef alındığı sürece endişeler devam edecektir. 

Kimlik avı, fidye yazılımı ve DoS tehdidini azaltmaya yönelik en iyi uygulamalar bu bağlamda hala geçerli olacaktır. Bunlar arasında düzenli sızma testi ve güvenlik açığı, yama yönetimi programları, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve ağ segmentasyonu yer almaktadır. Neyse ki piyasada bulut tabanlı DDoS azaltma, kimlik avı tespiti ve fidye yazılımlarına hızlı müdahale sunan çok sayıda sağlayıcı da bulunmaktadır. Birçok açıdan seçim dürüstlüğüne yönelik en büyük tehdit, deepfake’ler de dahil olmak üzere dezenformasyon kampanyalarından kaynaklanacaktır.

Bir de 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde olduğu gibi oy verme günü öncesinde kamuoyunu etkilemeye yönelik “hack-and-leak” girişimleri. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türk Telekom yetkilisi Gürsoy: “Eğer deprem İstanbul, Ankara’da olsa bizim veri merkezlerimiz de zarar görebilirdi.” – Teknoloji

Türk Telekom yetkilisi Gürsoy: “Eğer deprem İstanbul, Ankara’da olsa bizim veri merkezlerimiz de zarar görebilirdi.” – Teknoloji

Türk Telekom Kurumsal Risk ve İş Sürekliliği Başkanı Ali Gürsoy, TBMM Depremleri Araştırma Komisyonu’nda; İstanbul ve Ankara’da veri merkezleri olduğunu kaydederek, “Bu deprem bizi çeperlerde buldu. Eğer deprem İstanbul, Ankara’da olsa bizim veri merkezlerimiz de zarar görebilirdi. Ama bu depremde öyle bir şey olmadı. Onun için gayet şanslı bir deprem demek isterim, tırnak içinde” dedi. Gürsoy, iletişimdeki sıkıntının baz istasyonlarının yıkılmasından kaynaklandığını belirtirken; Türk Telekom Destek Hizmetleri ve Satın Alma Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Beytur ise sıkıntının nedeninin enerji kesintisi olduğunu söyledi.

TBMM Depremleri Araştırma Komisyonu’nda, bugün Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu sunum yaptı. Karagözoğlu’nun yaptığı sunuma göre deprem bölgesinde 5 Şubat günü 100 bin civarında olan arama sayısı 6 Şubat günü yaklaşık 7 kat artışla 700 bin civarına yükseldi. Sunumda, 2022 yılında geçmiş dönemlerdeki depremlerde GMS operatörlerine kesilen para cezasının 107,6 milyon lira olduğu, ayrıca 4 yetki iptali, 35 uyarı, 281 para cezası verildiği belirtildi.

Deprem bölgesindeki internet kalitesine ilişkin verilerin de yer aldığı sunumda, depremden etkilenen illerde 3 GMS operatörünün indirme hızının 6,73 ve yükleme hızının da 3,27 olduğu kaydedildi. Karagözoğlu, ayrıca saat 04.17’deki depremin ardından saat 06.14’te borcu nedeniyle kapanan hatların açıldığını bildirdi.

Türk Telekom Kurumsal Risk ve İş Sürekliliği Başkanı Ali Gürsoy, “Kendimizi anlatmak bizim için büyük bir nimet oldu, inşallah doğru şeyleri size anlatacağız” diyerek komisyon üyelerine teşekkür etti.

Gürsoy’un yaptığı sunuma göre; deprem bölgesinde bulunan Türk Telekom’un 3 bin 476 çalışanından 37’si hayatını kaybetti. Türk Telekom’un deprem bölgesinde 4 binası yıkılırken; 31 binasının ağır hasarlı ve 16’sının da orta hasarlı durumda olduğu bilgisinin yer aldığı sunumda, 10 ilde bulunan 2 bin 573 baz istasyonundan 90’ı ağır hasar aldı, 75’i yıkıldı.

“GAYET ŞANSLI BİR DEPREM DEMEK İSTERİM”

Gürsoy, İstanbul ve Ankara’da veri merkezleri olduğunu kaydederek, “Bu deprem bizi çeperlerde buldu. Eğer deprem İstanbul, Ankara’da olsa bizim veri merkezlerimiz de zarar görebilirdi. Ama bu depremde öyle bir şey olmadı. Onun için gayet şanslı bir deprem demek isterim, tırnak içinde” dedi.

Gürsoy, deprem öncesine göre çağrıların yüzde 540 oranında arttığını kaydederek, 40 milyon olan çağrı sayısının 140 milyona çıktığını açıkladı.

DEPREM GÜNÜ SADECE 7 MOBİL BAZ İSTASYONU DEVREYE GİRDİ

Gürsoy, 6 Şubat’ta 39 mobil baz istasyonunu bölgeye sevk ettiklerini ve 7’sinin deprem günü hizmete alındığını bildirerek, şu anda 121 mobil baz istasyonunun bölgede hizmet verdiğini söyledi.

“HIRSIZLIK VAKALARI VARDI”

Deprem bölgesinde 29 jeneratörün çalındığını belirten Gürsoy, bölgede yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı:

“Deprem bölgesinde yıkım, trafik sıkışıklığı ve hava şartları kaynaklı yolların tıkanması ve sahalara erişilememesi. Seyyar jeneratörlerin ağır olması nedeniyle (benzinli jeneratörler 40kg- 90kg, dizel jeneratörler 113kg-270kg) vinç ve araç ile taşınması ihtiyacı doğmuştur. Afet sonrası cadde sokakların kapalı olması nedeniyle jeneratörler insan gücüyle taşınmıştır. Normal sürece göre 2-3 kat fazla insan gücüne ihtiyaç duyulmuştur. Montajı yapılan jeneratörlerde yaşanan hırsızlık vakaları.

“YAKITLAR KALİTESİZ”

Jeneratörler için acil temin edilen bazı yakıtların kalitesiz olmasından dolayı (su karışık vb.) jeneratörlerin devreye alınması ve işletmelerinde sorunlar meydana gelmiştir. Bina üstü baz istasyonlarında deprem sonrası yapının hasar durumunun bilinmemesine rağmen personelimiz risk alarak sahaya jeneratör kurulması ve yakıt takviyesi ihtiyacını sağlamıştır. Her bir jeneratörün sürekli çalışmasından dolayı 250 saatte bir bakım yapılması gerekmektedir.”

“SIKIŞIKLIK YOK, YIKIM VAR”

Gürsoy, “Bu deprem sonrasında trafikte sıkışıklık yaşanmamıştır, iletişim kesikliğinin nedenleri baz istasyonlarının yıkılması” dedi.

“KAYNAĞI ENERJİ KESİNTİSİ”

Türk Telekom Destek Hizmetleri ve Satın Alma Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Beytur, Gürsoy’un aksine iletişim sıkıntısını enerji kesintisine bağlayarak, “Kendi şirketim adına konuşabilirim, Türk Telekom şebekede herhangi bir kesinti, daralma, yavaşlama, müşterinin aldığı servis kalitesini etkileyecek herhangi bir problem yaşanmadı, problemin temel kaynağı baz istasyonları kısmından kaynaklanıyor. Baz istasyonlarının ise depremde sadece 75 tanesi kesildi. Bölgedeki toplam baz istasyonları sayımızın yüzde 4’ü, geri kalan baz istasyonlarımızın kesilme nedeni ise enerji kesintisi. Enerji kesintisinin bu kadar uzun sürdüğü coğrafyada doğal olarak servis veremedik. Ekipmanlarımız, kapasitemiz ayaktaydı” diye konuştu.  

Vodafone Genel Müdür Yardımcı Vekili Adem Özdemir de sıkıntının nedeninin enerji kesintisi olduğunu açıklayarak, “Her operatörün olduğu gibi bizim de bir afet planımız var. Bakanlığımız ile regüler olarak istişare ediyoruz, sunuyoruz. Deprem anında bunu devreye soktuk. Bu konuda yurtdışındaki diğer iştiraklerimizden aldığımız bilgi birikimi var. Biz burada ISO 22301 standartlarımıza göre hareket ediyoruz” dedi.

“PERSONELİMİZİN GÜVENLİĞİ KONUSUNDA TEHDİTLER YAŞADIK”

Özdemir, karşılaştıkları sorunları şöyle sıraladı:

“Bina üstündeki baz istasyonlarının yakılması, enerji verilememesi, araç ve personel geçiş önceliğinde öyle bir önceliğimiz olmadı, üzülerek söylüyorum ama kendi personelimizin fiziksel güvenliği konusunda tehditler yaşadık.”

Özdemir, kendilerine kolaylık sağlanması ve benzer sorunların yaşanmaması için deprem anında enerji önceliği, yakıt önceliği, geçiş ve yol önceliği, hasarlı olma ihtimali olan yapıların tespitinin yapılmasını ve kendileriyle paylaşılmasını istedi.

YARISINDA KESİNTİ YAŞANDI

TURKCELL Superonline Genel Müdür Yardımcısı Tümay Ünal, elektronik haberleşme hizmetlerinin kamu hizmetleri açısından en hızlı normale dönen hizmetlerden biri olduğunu söyledi. Ailesinden depremde hayatını kaybedenler olan Network Bölge Operasyonları Direktörü Ülgen Ünal ise bölgedeki 3 bin 124 bazdan 1598’inde farklı zamanlarda kesinti yaşandığını aktardı.

Ünal, bölgedeki baz istasyonlarının yüzde 84’ünü depremin üçüncü, yüzde 94’ünü beşinci ve yüzde 98’ini de depremin birinci haftasında servis verir hale getirdiklerini kaydetti.

CİRO SORUSUNA “YAZILI VERELİM” YANITI

CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek’in “Cironuzun yüzde kaçını yatırıma ayırıyorsunuz?” sorusu üzerine  Ünal “Yazılı olarak veririz” yanıtını verdi.

Ünal, bölgedeki 3 bin 214 baz istasyonlarından 241’inde kalıcı hasar oluştuğunu aktararak, bunun baz istasyonlarının yüzde 7’sine karşılık geldiğini ifade etti.   

Ünal, “Tam 121 tane istasyonumuzda şu anda enerji yok. Türkiye’nin yüzde 15’ini etkilemiş bir afetten bahsediyoruz. Gerçekten çok zorlandık sahada. Depremin ilk günü 1050 istasyonumuzu kaybettik. Dördüncü günü 355’e düşmüş” diye konuştu.

Ünal, 160 baz istasyonunu da kalıcı olarak kaybettiklerinin ve yerine mobil baz istasyonu kurduklarını aktardı.

Haber Kaynağı ulusal24.com

En tehlikeli cep telefonları belli oldu: Radyasyonla insan sağlığına zarar veriyor! – Teknoloji

En tehlikeli cep telefonları belli oldu: Radyasyonla insan sağlığına zarar veriyor! – Teknoloji

Bir akıllı telefon satın almak istediğimizde genellikle özellik, tasarım ve fiyat gibi konulara dikkat ediyoruz. Ancak cihazın insan sağlığına zarar verebilme ihtimalini göz ardı ediyoruz. Tabii Apple, Samsung ve Xiaomi gibi bilinen üreticilerin ürünlerini tercih ettiğimizde çok fazla sıkıntı çıkmıyor. Zira bu şirketlerin akıllı telefonları satışa çıkmadan önce sağlık standartları açısından belirli denetimlerden geçiyor. Akıllı telefonlarda yüksek olması durumunda insan sağlığına zarar veren etkenlerden biri de SAR değeri. Peki hangi cihazların SAR değeri diğerlerine göre daha yüksek?SAR DEĞERİ EN YÜKSEK AKILLI TELEFONLARShiftDelete’in haberine göre; Specific Absorption Rate – Özgül Soğurma Oranı olarak da adlandırılan SAR değeri, akıllı telefonların insan vücuduna yaydığı radyasyon miktarı anlamına geliyor. Bu radyasyon, belirli bir zaman sonra insan vücuduna zarar vermeye başlıyor.SAR değeri 1 gramlık doku başına düşen değerlerle ölçülüyor. W / Kg ölçü birimiyle ifade edilen bu ölçü oldukça dikkat edilmesi gereken bir nokta. Bu nedenle bir cihaz satın alırken her zaman bilinen teknoloji şirketlerini tercih etmenizi öneririz. Ancak bazen bilinen üreticilerin cihazları da yüksek SAR değerlerine sahip olabiliyor.BanklessTimes, son raporunda SAR değeri en yüksek akıllı telefonları derledi. Listede FCC’nin maksimum 1.6W / Kg sınırını aşan sadece bir model bulunuyor. Bu cihaz da 1,79W / Kg radyasyon oranıyla 2020’de kullanıcıların beğenisine sunulan Motorola Edge. Listedeki diğer modellerin radyasyon miktarı belirlenen sınırın altında kaldı. Örneğin 2019’da tanıtılan Galaxy Note 10+ gibi modellerin 0,19W / Kg seviyelerinde olan SAR değerlerini göz önüne aldığımızda listedeki rakamların yine de yüksek olduğu söylenebilir.SAR DEĞERİ EN YÜKSEK AKILLI TELEFONLARMotorola Edge – 1,79W / KgZTE Axon 11 5G – 1,59W / KgOnePlus 6T – 1,55W / KgSony Xperia XA2 Plus – 1,41W / KgGoogle Pixel 3 XL – 1,39W / KgGoogle Pixel 4a – 1,37W / KgOPPO Reno5 5G – 1, 37W / KgSony Xperia XZ1 Compact – 1,36W / KgGoogle Pixel 3 – 1,33W / KgOnePlus 6 – 1,33W / kGYÜKSEK RADYASYONUN VÜCUDA VERDİĞİ ZARARLARGörüş alanında daralmaKalp rahatsızlıkları v kalp pilinin bozulma riskiHafıza zayıflaması ve beyin tümörü riskiYoğun stres ve yorgunluk hissiKalıcı işitme bozukluklarıKonsantrasyon ve dikkat bozulması.Embriyo gelişiminin zarar görmesiKulak çınlaması ve kulaklarda ısınmaKadınlarda düşük riskinin artmasıİşitmede geçici aksaklıklar oluşmasıKan hücrelerinin bozulmasıBas ağrıları ve sersemlemeBağışıklık sisteminin bozulması

Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

En tehlikeli cep telefonları belli oldu: Radyasyonla insan sağlığına zarar veriyor! – Teknoloji – Ulusal24.com

En tehlikeli cep telefonları belli oldu: Radyasyonla insan sağlığına zarar veriyor! – Teknoloji – Ulusal24.com

Bir akıllı telefon satın almak istediğimizde genellikle özellik, tasarım ve fiyat gibi konulara dikkat ediyoruz. Ancak cihazın insan sağlığına zarar verebilme ihtimalini göz ardı ediyoruz. Tabii Apple, Samsung ve Xiaomi gibi bilinen üreticilerin ürünlerini tercih ettiğimizde çok fazla sıkıntı çıkmıyor. Zira bu şirketlerin akıllı telefonları satışa çıkmadan önce sağlık standartları açısından belirli denetimlerden geçiyor. Akıllı telefonlarda yüksek olması durumunda insan sağlığına zarar veren etkenlerden biri de SAR değeri. Peki hangi cihazların SAR değeri diğerlerine göre daha yüksek?SAR DEĞERİ EN YÜKSEK AKILLI TELEFONLARShiftDelete’in haberine göre; Specific Absorption Rate – Özgül Soğurma Oranı olarak da adlandırılan SAR değeri, akıllı telefonların insan vücuduna yaydığı radyasyon miktarı anlamına geliyor. Bu radyasyon, belirli bir zaman sonra insan vücuduna zarar vermeye başlıyor.SAR değeri 1 gramlık doku başına düşen değerlerle ölçülüyor. W / Kg ölçü birimiyle ifade edilen bu ölçü oldukça dikkat edilmesi gereken bir nokta. Bu nedenle bir cihaz satın alırken her zaman bilinen teknoloji şirketlerini tercih etmenizi öneririz. Ancak bazen bilinen üreticilerin cihazları da yüksek SAR değerlerine sahip olabiliyor.BanklessTimes, son raporunda SAR değeri en yüksek akıllı telefonları derledi. Listede FCC’nin maksimum 1.6W / Kg sınırını aşan sadece bir model bulunuyor. Bu cihaz da 1,79W / Kg radyasyon oranıyla 2020’de kullanıcıların beğenisine sunulan Motorola Edge. Listedeki diğer modellerin radyasyon miktarı belirlenen sınırın altında kaldı. Örneğin 2019’da tanıtılan Galaxy Note 10+ gibi modellerin 0,19W / Kg seviyelerinde olan SAR değerlerini göz önüne aldığımızda listedeki rakamların yine de yüksek olduğu söylenebilir.SAR DEĞERİ EN YÜKSEK AKILLI TELEFONLARMotorola Edge – 1,79W / KgZTE Axon 11 5G – 1,59W / KgOnePlus 6T – 1,55W / KgSony Xperia XA2 Plus – 1,41W / KgGoogle Pixel 3 XL – 1,39W / KgGoogle Pixel 4a – 1,37W / KgOPPO Reno5 5G – 1, 37W / KgSony Xperia XZ1 Compact – 1,36W / KgGoogle Pixel 3 – 1,33W / KgOnePlus 6 – 1,33W / kGYÜKSEK RADYASYONUN VÜCUDA VERDİĞİ ZARARLARGörüş alanında daralmaKalp rahatsızlıkları v kalp pilinin bozulma riskiHafıza zayıflaması ve beyin tümörü riskiYoğun stres ve yorgunluk hissiKalıcı işitme bozukluklarıKonsantrasyon ve dikkat bozulması.Embriyo gelişiminin zarar görmesiKulak çınlaması ve kulaklarda ısınmaKadınlarda düşük riskinin artmasıİşitmede geçici aksaklıklar oluşmasıKan hücrelerinin bozulmasıBas ağrıları ve sersemlemeBağışıklık sisteminin bozulması

Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Continue Reading

Haber Kaynağı www.ulusal24.com