Dijital Dönüşüme Adaptasyonda Öncü Projeler Hayata Geçirdiler

Dijital Dönüşüme Adaptasyonda Öncü Projeler Hayata Geçirdiler

Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen, bu yıl da 18-20 Ekim tarihleri arasında çevrimiçi olarak düzenlenen 7. İnsan Kaynakları Yönetimi ve Dijitalleşme Zirvesi’nin son gününde Merck Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Gaye Mescioğlu da konuşmacı olarak yer aldı. 

 

İnsan Kaynakları alanında çalışan profesyonellere bilgi ve becerilerini geliştirme, yeteneklerini keşfetme imkanı sunan, farklı sektörlere dair bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı bir platform olan İnsan Kaynakları Yönetimi ve Dijitalleşme Zirvesi’nde, “Çalışanların Dijital Dönüşümüne Adaptasyonunda İK’nın Rolü” başlığıyla konuşma yapan Mescioğlu şunları söyledi:

 

“Uzun bir pandemi dönemini geride bırakırken, iş dünyasında yaşanan değişimle paralel olarak İK uygulamalarında da yeni bir dönem başladı. Bu süreçte yapılan çeşitli anketlerin sonuçları incelendiğinde; çalışanlar, esnek ve hibrit çalışma modelinin verimliliklerini artırdıklarını, dijital ortamda çalışmanın motivasyonu pozitif etkilediğini belirtiyor. Bu yeni çalışma modelinin kalıcı olarak hayatımıza girdiğini gözönüne alırsak tam da bu noktada İnsan Kaynaklarına önemli sorumluluklar düşüyor. 

 

Merck’te dijitalleşme şirketimizin en öncelikli ve stratejik konularından birisi. Pandemi süresince de İK olarak birçok alanda dijital projeleri hayata geçirdik. Merck Global İnsan Kaynakları’nın başlattığı “Geleceğin Çalışma Modelleri” (Future Ways of Working) Projesi kapsamında Türkiye’deki Uzaktan Çalışma Regülasyonlarını da entegre ettiğimiz Merck Türkiye Yeni Esnek ve Uzaktan/Hibrit Çalışma Modelleri Projemizi Ocak 2021 itibariyle hayata geçirdik. Bu proje ile çalışanlarımıza, internet bağlantısının olduğu her yerden çalışma imkanı sunuyoruz. 

 

Pandemi ile şirketlerin daha fazla dijitale önem vermesi gerekti. Çalışanlarımızın da tamamen dijital ortama adaptasyonu için bu süreçte onların gelişimine yönelik çok çeşitli araçlar ve gelişim programları sunduk. İletişim, Dijital Ortamlarda Toplantı Yönetimi, Sunum Becerileri, İyi Olma Hali, Liderlik Gelişimi, Takım Çalışması gibi sınıf içi eğitim programlarımızı dijital ortama taşıdık. Liderlik eğitimimizin bir bölümüne dijital ortamda ekip yönetimi ve gelişimi konusunu entegre ettik. Ayrıca geleneksel olarak gerçekleştirdiğimiz “Gelişim Haftası” Projemizi de tamamen dijital olarak hayata geçirdik.  

 

 

Pandemi döneminde çalışanlarımızın mental sağlığını da desteklemek amacıyla dijital üzerinden yürütülen “İyi Olma Hali Kampanya”sı adı altında bir projeyi de hayata geçirdik. Bu alanda uzman birçok kişi ile gelişim sohbetleri organize ettik. 

 

Dijital Dönüşüm süreci aynı zamanda bir değişim yönetimi gerektirdi. Bunu yaparken, “Yüksek Etki Kültürü” dediğimiz, Merck’in global olarak belirlenmiş olan, hem ortak başarıyı hem de bireysel katkıyı öne çıkaran yeni kültürünü de Türkiye’ye adapte ettik. Bu projede Genel Müdürümüz ve Üst Yönetim ile IK olarak çok yakın çalıştık. Yüksek Etki Kültürünün şirkette kabul görüp hayata geçmesi için, bu konuda çalışmalar yapan genç yeteneklerden oluşan gönüllü gruplar kurduk. 

 

Dijital dönüşüm çalışanların ve liderlerin kendi sorumluluklarını alarak çalıştıkları bir ortamı destekledi. Bu çalışma modeli, sorumluluk almayı, işini sahiplenmeyi ve kişisel disiplini çok önemli kıldı. Dolayısıyla, iş dünyası da “Resilience” – “Kişisel Dayanıklılık” ve “Accountability” – “Kendi sorumluluklarını üstlenerek hesap verebilirlik” gibi yetkinlikleri daha fazla vurgular oldu.”

 

Merck Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Gaye Mescioğlu sözlerini bu süreçte IK’nın stratejik iş ortağı rolünün daha da pekiştiğini ve tüm bu değişim sürecinde hayata geçirilen projelerin çalışan bağlılığını ve motivasyonunu olumlu yönde etkilediğini belirterek tamamladı.   

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Dijital Dönüşüme Bütünsel Bakış: Digital Experience Summit

Dijital Dönüşüme Bütünsel Bakış: Digital Experience Summit

MechSoft tarafından düzenlenen “Digital Experience Summit”22” etkinliği, bilişim teknolojileri profesyonellerine ev sahipliği yaptı. Sektörün deneyimli isimlerinin konuşmacı ve panelist olarak katıldıkları etkinlikte dijital dönüşümün farklı yönleri ele alındı. Etkinlik kapsamında düzenlenen ödül töreninde ise, belirlenen kriterlere göre en başarılı projeleri gerçekleştiren iş ortaklarına ödülleri takdim edildi. Yoğun ilgiyle karşılanan etkinliğin katılımcıları, tüm gün süren bir dijital dönüşüm yolculuğunun konukları oldular. 

 

Kurulduğu 2008 yılından bu yana, iş ortaklarının dijital dönüşüm süreçlerine rehberlik eden MechSoft, önceki yıllarda düzenlediği “Akıllı Bilgi Yönetimi Konferansı” serisine bu yıl “Digital Experience Summit’22” isimli etkinlikle devam etti. 6 Ekim Perşembe günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da gerçekleşen etkinlikte sektör profesyonelleri bir araya geldiler. 

 

Açılış konuşmasını MechSoft CEO’su Gökhan Erdoğdu’nun gerçekleştirdiği etkinlikte öncelikle dijital dönüşüm süreçlerinde verimliliğini artırmak isteyen firmaların yaşadığı temel problemler ele alındı. Erdoğdu konuşmasında iç ve dış müşteri odağındaki çözümleri aktararak, müşteri deneyiminin aslında “tüm müşteri seyahatindeki deneyim”i ifade ettiğini vurguladı. 

 

Gökhan Erdoğdu’nun sunumunun ardından söz alan Great Place to Work Türkiye CEO’su Eyüp Toprak, “Dijitalleşen Dünyada İnsani Değerleri Yitirmek” konusuna değindi. Toprak, giderek dijitalleşen dünyada değişen insan davranışlarını ve beklentilerini aktardı. Kurum kültürünün önemine de değinen Toprak, çalışana değer vermenin ana unsur olduğunun altını çizdi.   

 

Eyüp Toprak’ın ardından sahneye çıkan Entek Elektrik Kıdemli İş Çözümleri ve Süreç Yöneticisi  Ömer Yatkın gerçekleştirdiği sunumda; Entek’in stratejileri, dijital dönüşüm çalışmaları ve yol haritaları ile farkındalık faaliyetleri hakkında bilgiler aktardı. “Covid Gölgesinde Dijitalleşme” konusuna da değinen Yatkın, pandeminin sektörde yarattığı değişime dikkat çekti. 

 

Ömer Yatkın’ın ardından söz alan Alarko Holding İnsan ve Organizasyon Grup Başkanı Pınar Yamaner ise gerçekleştirdiği sunumda dijital dönüşümün yeni bir insan profili yarattığına değindi. Yamaner, teknolojinin gelişmesine paralel olarak yakın zamanda, şimdiye dek var olmayan İK meslek ve unvanlarının ortaya çıkacağını da vurguladı. Pınar Yamaner ayrıca “Dijital Olgunluk” kavramının da altını çizdi. 

 

Sunumların ardından etkinlik, büyük ilgi gören panellerle devam etti. Moderatörlüğünü Kuzey Ege Otoyolu Bilgi Teknolojileri Müdürü Çağatay Sözer’in üstlendiği panelde dijital dönüşümün yol haritaları belirlenirken “Yeni normalleşme fırsat mı kaçış mı?” konusu da ele alındı. Panelistler; Hannover Fairs Turkiye IT Dijitalleşme ve Veri Yönetimi Direktörü Cihan Keser, Roketsan Kurumsal Çözümler Müdürü Özge Altok ve Koç Holding Analiz ve Süreç Birim Yöneticisi Eylem Arsal Erden’in katılımlarıyla zenginleşen panelde dijital dönüşüm süreçlerine tüm çalışanları dahil etmek ve bu kültürü yaymak konularında da fikir alışverişinde bulunuldu. 

 

Etkinlik kapsamında gerçekleşen ikinci panelin moderatörlüğünü ise Kalyon Holding CIO’su Oğuzhan Yıldız üstlendi. Eczacıbaşı – Monrol Nükleer Ürünler Bilgi Teknolojileri Yöneticisi  Fahrettin Önal, İpragaz IT Direktörü ve İnovasyon Lideri Yaman Acar ve Maysan Mando Bilgi Teknolojileri Müdürü Serdar Şencan’ın  panelist olarak katıldıkları panelde “insan odağında dijital dönüşüm”, “inovasyon” ve “dijitalleşme süreçlerinin tek yerden yönetilmesi” gibi konulara değinildi.          

 

“En İyi Projeler Ödüllendirildi”  

MechSoft tarafından düzenlenen ve sektörün nabzını tutan Digital Experience Summit’22 etkinliğinde bu yıl bir ilk gerçekleşti. MechSoft yöneticileri, belli kriterlerle yapılan değerlendirmeler sonucu belirlenen en başarılı proje ödüllerinin sahiplerine plaketlerini takdim ettiler. 

 

Ödül töreninde sırasıyla; Eureko Sigorta – En Büyük Dijital Arşiv Projesi, Zorlu Holding- En İyi Sözleşme Yönetimi Projesi, Kıraça Holding – En İyi QMS Projesi, Entek – En İyi e-Dönüşüm Projesi,  Petrol Ofisi – En İyi Dijital Dönüşüm Projesi, Alarko Holding – En İyi Dijital İK Projesi, Eczacıbaşı – En İyi Dijital Müşteri Deneyimi Projesi, Kalyon İnşaat – En İyi Yardım Masası ve Proje Yönetimi, Ford Otosan – En Yüksek Katılımcı Sayısına Sahip Proje, Doğuş İnşaat – En İyi DCC Projesi ve Opet – En Kapsamlı Entegrasyon Projesi ödüllerinin sahibi oldular.  

 

Ödül töreninin ardından katılımcılar, dijital dönüşümün farklı alanlarındaki çözümlerin paylaşıldığı ve deneyimlerin aktarıldığı workshoplara katıldılar. “ECM Platformunda Sözleşme Yaşam Döngüsü”, “M-QMS ile Yeni Nesil Kalite Yönetimi”, “Satış ve Pazarlamanın Aşkı”, “Entegre Yardım Masası ve Proje Yönetimi”, “Dijital Dünyada E-Dönüşüm Farkındalığı” ve “All-in-One Digital HR Yönetimi” başlıklı workshoplar yoğun ilgi gördü. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi Fintech Komitesi Başkanı İlker Sözdinler Oldu

DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi Fintech Komitesi Başkanı İlker Sözdinler Oldu

 

İnovatif fintech çözümleriyle Türkiye’nin ilk elektronik para şirketlerinden biri olan Birleşik Ödeme’nin CEO’su İlker Sözdinler, DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Komitesi Başkanı seçildi. Türkiye ekonomisinin dinamiklerini güçlendirmek ve Türkiye’nin gücünü dünyaya taşımak amacıyla faaliyet gösteren DEİK, ülkemizdeki teknoloji ihracatını artırmak üzere kurduğu Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nde, 9 farklı komite oluşturdu. 9 komiteden biri olan Fintech Komitesi Başkanlığı görevi ise İlker Sözdinler’e verildi.  

 

Finansal teknolojilerin yurtdışında söz sahibi olması için çalışacak

 

İlker Sözdinler, yeni göreviyle ilgili olarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır finansal teknolojiler alanında edindiğim deneyimlerle, kurduğum her yapıyı globalleştirmek üzere çalışmalar yürüttüm. Kurucusu ve CEO’su olduğum Birleşik Ödeme, uluslararası para transferinden, ön ödemeli kart ve dijital cüzdana, offline/online tahsilattan akıllı kasaya, kiosklardan sadakatin bir hizmet altyapısı olarak sunulmasına kadar birçok alanda uzmanlaşmış bir şirket. Bunun yanı sıra yurtiçinde global şirketlerle ve yurtdışında da para transferine yönelik önemli isimlerle çalışan uzman ekibimizin elde ettiği tecrübeyi, ülkemizdeki diğer fintech şirketleri için yol gösterici nitelikte kullanmaya hazırız. Ülkemiz finansal teknolojiler alanında gerek yetişmiş insan kaynağı, gerekse sahip olduğu bilgi birikimi açısından çok özel bir konumda yer alıyor. Bu vesileyle, DEİK gibi güçlü bir kurumun çatısı altında, bu yıl ilk kez kurulan Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Komitesi Başkanlığı’nı üstlenerek bu kıymetli teknolojilerin yurtdışına açılması konusunda destek vermenin büyük görev bilinci ile hareket ediyor ve bundan dolayı da büyük heyecan duyuyoruz. Kısa vadeli olarak önemli fuarlarda Türk fintech pavilyonu kurmayı; orta vadeli olarak 2025 yıl sonu itibarıyla sektördeki her 4 fintech oyuncusunun en az birinin uluslararası iş yapar hale gelmesini; uzun vadeli olarak ise 2030 yılı itibarıyla en az 5 fintech şirketinin artan ihracat geliri sayesinde Fortune 500 listesinde yer almasında aktif rol almayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin finansal teknolojileri alanında başarılarına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” 

 

İlker Sözdinler Hakkında 

Birleşik Ödeme CEO’su İlker Sözdinler 2005 yılında PennState Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri ve İşletme çift anadal yaparak lisans eğitimini tamamladı. Sonrasında kariyerine 2005 yılında NGN’de kurucu ortak olarak devam eden İlker Sözdinler, NGN’de birçok finansal kuruluşa hizmet verdikten sonra, bölgenin büyük yabancı entegratörüne hisselerini satarak büyük bir başarıya imza attı. Bu süreçte 2010’da kurduğu Birleşik Ödeme ile FaaS vizyonunu Türkiye’ye duyurma hedefiyle sektörde yenilikçi bir adım attı. Teknoloji ve inovasyona olan tutkusuyla kurmuş olduğu Birleşik Ödeme ile önemli başarılara imza atan İlker Sözdinler, Ekonomist Dergisi’nin yayınladığı ‘’40 yaş altı en güçlü 40 genç CEO” listesinde yedi yıl üst üste yer aldı. 12 yıldır artan başarıyla finansal teknolojiler alanında çalışan, ilk elektronik para şirketlerinden biri olan Birleşik Ödeme, 2020 yılında Finberg’ten aldığı yatırımın yanı sıra 2021 yılında da Oyak Portföy Girişim Sermayesi Fonları’ndan aldığı yatırım ile hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Şirket, İlker Sözdinler’in “bölgenin en büyük fintech şirketi” olma vizyonuyla emin adımlarla ilerlerken; Türkiye’ye ek olarak Azerbaycan, Romanya ve Gürcistan’da faaliyet gösteriyor ve 2023 yılı itibarıyla toplamda 10 ülkede faaliyete geçmeyi hedefliyor. Sözdinler ayrıca, teknoloji alanında girişimlere yatırım yaparak ekosistemin güçlenmesine destek olmayı sürdürüyor ve 2022 yılı itibarıyla DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) çatısı altında yapılanan Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Başkanlığı’nı sürdürüyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Doğru dijital ebeveynlik için yedi öneri

Doğru dijital ebeveynlik için yedi öneri

Pandemi kaynaklı karantinalar hayatımıza girdikten sonra çocuklar hiç beklemedikleri bir şekilde arkadaşlarından ayrı kaldılar. Uzaktan eğitim tüm çocukların hayatını değiştirdi. Dizüstü bilgisayarlar günlük bir ihtiyaç haline geldi. Dersler, ödevler ve eğlence birkaç metrekare ile sınırlı olduğu için ekran başında geçirilen zaman küçük bir soruna dönüştü. Ebeveynler için bu hem bir nimet hem de bir kabustu.

 

Siber güvenlik şirketi ESET, anne babaların çevrimiçi ortamda çocuklarının güvende kalmasına nasıl yardımcı olabileceklerini inceledi. Ebeveynlere önerilerde bulundu.  

 

Birkaç yıl öncesine kadar tehlikeler  daha çok sokaktaydı. Artık güvende olmak sanal ortamları da kapsıyor. Çocukların ne okuduklarını, ne izlediklerini, kiminle konuştuklarını takip etmeliyiz.  Bununla birlikte, çocuklar, günümüz yetişkinlerinden  daha farklı bilgi ve  becerilerle büyüyorlar. Yetişkinlerin çocuklara yol gösterici olabilmeleri için çocukları daha iyi anlamaları, dijital okuryazarlıklarını geliştirmeleri  gerekiyor. 

 

Ebeveynlerin çocuklarının nasıl zaman geçirdiklerini, nasıl çalıştıklarını bilmesi; kullandıkları teknolojileri öğrenmesi iyi bir başlangıç olabilir. ESET uzmanları diğer önerileri şöyle sıraladı: 

 

Çocuğunuza, özellikle interneti ilk kullanmaya başladığında, göz kulak olun. Bundan hoşlanmayabilirler ama kendi güvenlikleri için onlara göz kulak olmanız gerekiyor. Biraz daha büyüdüklerinde, bazı sınırları gevşetmeyi veya yavaş yavaş onlara biraz daha özgürlük vermeyi düşünün. 
Çocuğunuzun kullandığı uygulamaları ve oyunları öğrenin. Bilgi edinmek için kullanabilecekleri web sitelerini gösterin. 
Çocuklarınızla oyun oynamaya zaman ayırın, böylece ne yaptıklarını görebilir ve birlikte bir aktivite yapmış olursunuz. 
Çocuklarınız için sanal dünyada da  bir tür “rol model” olun. 
Çocuklarınıza sadece sosyal medyayı kullanamayacaklarını söylemeyin; bu onları siteleri  gizlice kullanmaya itebilir. Bunun yerine, çocukların bunları neden ve nasıl kullandıklarını anlamaya çalışın ve riskleri onlara açıklayın. Kullandıkları sosyal medya platformlarında  hesaplar oluşturun. 
Çocuklarınıza  kızmayın: Bir şeyi anlamalarını istiyorsanız, onu açıklayın. Önemli olan , çocuklarınızla iyi bir ilişki kurmak ve iletişim hatlarını açık tutmaktır. Teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmalarını ve çevrimiçi ortamda güvende olmalarını sağlamak, işbirliğine dayalı bir görevdir. İnternet erişimlerini ve alışkanlıklarını her yerde ve 7/24 kontrol edemeyebilirsiniz, bu nedenle onları doğru bilgilerle donatmak ve özgürce soru sorabilecekleri bir ortam oluşturmak daha iyidir. 
Onları dinleyin ve tavsiyelerde bulunun. Onların çevrimiçi olarak karşı karşıya kaldıkları en yaygın tehditlerin farkında olduklarından emin olun. Siber zorbalık, dolandırıcılık ve sanal dünyada gizlenen diğer tehlikeler hakkında bilgi verin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Vodafone Business, Sanayinin Dijital Dönüşümü İçin Türkiye’nin İlk 5G Standalone (SA) Özelleştirilmiş Mobil Şebekesini Kurdu

Vodafone Business, Sanayinin Dijital Dönüşümü İçin Türkiye’nin İlk 5G Standalone (SA) Özelleştirilmiş Mobil Şebekesini Kurdu

Özelleştirilmiş Mobil Şebeke konusunda öncü olan Vodafone Business, WIN Eurasia fuarında 5G Arena’ya ana sponsor oldu. Vodafone Business sponsorluk kapsamında Nokia’nın 5G Standalone (SA) altyapısı ile çalışan Türkiye’nin ilk Özelleştirilmiş Mobil Şebeke (MPN) kurulumunu tamamlayarak sanayinin kullanımına sundu.

 

İşletmelerin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone Business, 8-11 Haziran tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen WIN Eurasia fuarında 5G Arena’nın ana sponsoru oldu. Sanayinin dijitalleşmesine destek olmayı amaçlayan Vodafone Business, Nokia tarafından geliştirilen SA (Standalone) 5G Özelleştirilmiş Mobil Şebeke (MPN)’nin kurulumunu tamamlayarak 15’ten fazla endüstriyel kullanım alanının gerçekleştirilmesine destek verdi. Türkiye’de ilk kez bir Standalone 5G MPN şebekesi hem endüstriyle hem de ilgililerle buluşturularak bir ilke imza atılmış oldu.

 

WIN Eurasia fuarında bulunan 5G Arena çatısı altında 30’dan fazla yerli ve yabancı firma bir araya gelerek birçok farklı endüstriyel kullanım alanlarını ziyaretçilerle buluşturdu. Bu kullanım alanları, önceki fuarlardan farklı olarak test 5G sinyali üzerinden Türkiye’de ilk kez kullanılacak Standalone 5G şebekesi ile gerçekleştirilmiş oldu. 

 

Türkiye’deki ilk 5G Özelleştirilmiş Mobil Şebeke teknolojisini de gerçekleştiren Vodafone Business, bu fuarla birlikte ilk kez Standalone 5G şebekesini de MPN teknolojisiyle birleştirmiş oldu. Türkiye’de ve birçok farklı ülkede sıkça kullanılan Non-Standalone (NSA) 5G şebekeleri, 4.5G teknolojisinin çekirdek şebekesini kullanmaya devam ediyor. Bu da geçiş sürecini hızlandırırken, 5G’nin getirebileceği tüm teknolojik gelişmeleri desteklemeyebiliyor. Bu bağlamda Standalone 5G şebekeleri; gerçek 5G çekirdek şebekesini kullanarak çok daha düşük gecikme süreleri, tamamıyla sanallaştırılmış ve buluta özgü bir yapı, uçtan uca ağ dilimlemesi ve çeşitli API’lar sayesinde gerçek bir otomasyona sahip olabiliyor. 

 

Vodafone’un 5G teknolojilerinin geliştirilmesine küresel boyutta bir katkı verdiğini belirten Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy konuyla ilgili şunları söyledi: “Vodafone olarak, dünya çapında 5G teknolojisinin gelişiminde kritik rol oynuyoruz. 5G, dijital servislerin ve Nesnelerin İnterneti’nin (IoT), akıllı fabrikaları daha esnek ve daha üretken hale getireceği Sanayi 4.0 yolunda önemli bir kilometre taşı olacak. Biz de 50’yi aşkın ülkede 100 milyondan fazla nesneye hayat vererek dünyanın en büyük IoT hizmet sağlayıcısı konumunda bulunan Vodafone Grubu’ndan aldığımız güçle, tam bu noktada devreye giriyoruz. Uçtan uca dijitalleşme sağlayan çözümlerimizle işletmelerimizin yanındayız. Amacımız Sanayi 4.0 devrimini yapabilmek için ülkemizin ihtiyacı olan dijital sıçramayı güç birliği ile gerçekleştirebilmek. Bu kapsamda, ülkemizde Sanayi 4.0’ın gelişmesine büyük katkı sağlayacak olan WIN Eurasia fuarında Türkiye’nin ilk 5G Standalone Özelleştirilmiş Mobil Şebeke (MPN) kurulumunu gerçekleştirmiş olmaktan mutluluk duyuyoruz.”

 

Nokia’nın Vodafone Global’den Sorumlu Başkanı Mangesh Kulkarni ise şu açıklamalarda bulundu: “Gelişmiş 5G Standalone (SA) mimarimizi sunmak için Vodafone Business ile ortaklık kurmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu önemli iş birliği, geniş bir endüstri yelpazesinde dijital dönüşümü yönlendirecek ve çeşitli endüstriyel kullanım durumlarını desteklemek amacıyla otomasyonu mümkün kılacak. Nokia’nın 5G Standalone (SA) mimarisi, Vodafone’un 5G spektrum varlıklarının kullanımını etkin bir şekilde artıran, kendi sınıfının en iyisi hızlarla güvenilir bir bağlantı sağlıyor. Verimliliği ve operasyonel etkinliği artırırken, premium bağlantıya yönelik artan talepleri destekliyor. Ayrıca, Nokia’nın yaklaşımının piyasadaki önemli yenilikleri yönlendirmeye nasıl devam ettiği hususunun da altını çiziyor. Vodafone Türkiye ile bu önemli projede yakın iş birliği içinde çalıştığımız için mutluyuz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Dijital ödemeler yeni teknolojilerle büyüme hızını artırıyor

Dijital ödemeler yeni teknolojilerle büyüme hızını artırıyor

Global ödemeler pazarından yüzde 40 pay alan dijital ödemelerin gelecek 4 yılda bu payı yüzde 65’e çıkarması bekleniyor. Taksitli alışveriş, mobil, temassız ödeme ve dijital cüzdan teknolojileri de pazarın büyümesinde en büyük itici güç olacak.

 

Dijital ödemeler pazarı hızla büyümeye devam ediyor. Pazarın 2028 yılına kadar 204,1 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. ReportLinker’ın raporuna göre geçtiğimiz yıl 87,8 milyar dolarlık hacme ulaşan pazarın 2028’e kadar her yıl yüzde 15 büyümesi bekleniyor.

Dijital ödemelerin bu performansı tüm dünyanın nakitsiz toplum olma yolculuğunu da hızlandırıyor. Global danışmanlık şirketi BCG’nin bu yıl haziran ayında gerçekleştirdiği bir araştırma, bu noktada çarpıcı veriler ortaya koyuyor. BCG’nin araştırmasına göre bugün ödemeler pazarından yüzde 40 pay alan dijital ödemeler, 2026 yılında bu payı yüzde 65’e çıkaracak.

E- ticaret harcamaları 8,3 trilyon doları aşacak 

Alışverişin e-ticarete kayışının sürmesi, markaların dijital alanda büyümesi, taksitli alışveriş, mobil, temassız ödemelerin yükselişi ve dijital cüzdan kullanımının yaygınlaşması gibi birçok etken de dijital ödemeler pazarının büyümesinde itici güç olacak. Bulut teknolojileri, uç bilgi işlem, makine öğrenimi, IoT teknolojileri ve 5G teknolojisi de pazarda daha yaygın olarak kullanılarak büyümeyi destekleyecek. 2022 Global Payments Report by Worldpay raporuna göre 2021 yılında küresel e-ticaret harcamaları işlem değeri olarak 5,3 trilyon doları aştı. Bu rakamın 2025 yılına kadar 8,3 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor. 

Geleneksel yöntemler dijital yöntemlere evriliyor

Dijital cüzdanlar 2021’de küresel e-ticaret işlem değerinin yüzde 48,6’sını oluşturdu. Bu oranın 2025 yılında yüzde 52,5’e ulaşması bekleniyor. 

 

2022 Global Payments Report by Worldpay raporu kartlar ve kapıda ödeme gibi geleneksel ödeme yöntemlerinin de dijital yöntemlere evrildiğine dikkat çekiyor. 2025 yılına kadar kartlar ve kapıda ödemenin küresel e-ticaret işlemlerinin 3’te 1’inden daha azını oluşturacağı tahmin ediliyor.  

 

Temassız ve mobilde katlamalı büyüme 

B2B ve B2B2C ödeme sistemlerinde Türkiye’nin öncü şirketi Paynet’in Genel Müdürü Onur Ertürk, temassız ödeme çözümleri ve mobil ödeme teknolojilerinin ödemeler pazarına yön verdiğini söylüyor. Bu iki alanın katlamalı bir büyüme yaşadığını ifade eden Ertürk, “2020’de 10,5 milyar dolar olan global temassız ödeme pazarının 2026 yılına kadar 20,7 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.  Mobil uygulama üzerinden ödeme yapma, linkle güvenli bağlantı üzerinden uzaktan ödeme, QR kod ve mobil cüzdan gibi uygulamalar, şubeye gitmeden kredi kullanımı da tüm işletmeler ve tüketici gruplarında tabana yayılıyor. Yapılan çalışmalara göre mobil ödemeler 2022-2027 yılları arasında her yıl yüzde 22’nin üzerinde büyüme gösterecek. 2021’de 1,8 milyar dolar olan pazar hacminin 2027 yılında 6 milyar dolara ulaşması bekleniyor” diyor. 

 

“Yenilikçi ve esnek çözümlerle büyümenin en büyük destekçisi olacağız”

Paynet olarak pazardaki bu büyümeye yeni teknolojiler ve çözümlerle destek olacaklarını dile getiren Ertürk, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Paynet olarak ödemeler pazarına liderlik ediyoruz. Online alışveriş deneyimini daha kolay, konforlu ve güvenli kılmak için birçok çözümümüz var. Örneğin sunduğumuz Sanal POS çözümü ile fiziksel POS’a ihtiyaç duymadan tüm ödemeler kolayca alınıyor. Tüm banka ve kredi kartları ile uyumlu olan Sanal POS sayesinde, yasal kısıtlar çerçevesinde taksitli satış yapılıyor. Link ile ödeme alma çözümümüz Paylink , ödeme için fiziksel sınırları ortadan kaldırırken güvenli ödemeyi mümkün kılıyor.  Kredi ile ödeme alma, PayKredi, çözümümüzle müşterilerimizin son kullanıcıya yeni ödeme seçenekleri sunabilmesini sağlıyoruz. Yaptığımız özel iş birlikleriyle tüketiciye ödeme anında kredi kullanarak alışverişlerini kesintisiz bir şekilde tamamlama ayrıcalığını sunuyoruz, işletmelerin de enerjilerini tahsilatlarına değil büyümelerine odaklamalarını sağlıyoruz.  Çoklu ödeme çözümümüz de Paynet üye iş yerlerinin, müşterilerine aynı alışverişte birden fazla karttan ödeme seçeneği sunuyor. Paynet Sanal POS, link ile ödeme almayı sağlayan Paylink, Paynet API veya Paynet mobil uygulama ile yapılan alışverişlerde müşterilerin kart bilgileri saklanabiliyor ve müşteriler daha sonra tekrar ödeme bilgilerini girmeden kaydettikleri kartlarıyla tüm satış kanalları üzerinden kolayca alışveriş yapabiliyor. Paynet API ile Paynet’in güçlü teknik altyapısına ulaşmak ve ihtiyaçlara göre özelleştirmek de mümkün. Tüm platformlarla uyumlu esnek bir yapıya sahip olan Paynet API, ödeme ve tahsilat gibi finansal süreçlerin dijitalleştirilmesi ile sorunsuz bir deneyim sunma konusunda geliştiricilerin en büyük yardımcısı konumunda. Paynet üye iş yerleri, Paynet’in tüm ürünlerini Paynet API ile şirketlerinin ihtiyaçlarına göre uyarlayıp müşterilerine sunabiliyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Casper Operasyonel İş Yeri Süreçlerine Dijital Hizmet Çözümleri Sunuyor

Casper Operasyonel İş Yeri Süreçlerine Dijital Hizmet Çözümleri Sunuyor

İŞ YOĞUNLUĞUNU ETKİLİ YÖNETMEK CASPER’IN HİZMET ÇÖZÜMLERİYLE MÜMKÜN

 

Rutin iş operasyonlarına dahil etmek üzere teknolojik uyum fırsatları arayan sektör sayısı artıyor. Hayatın her alanı dijitalleşirken, işletmeler çalışma alışkanlıklarına teknolojik yardımcılar arıyor. Türkiye’nin teknoloji markası Casper da hastaneler, bankalar kafe ve restoranlar gibi iş yönetim süreci yoğun olan sektörler için geliştirdiği hizmet çözümleriyle iş takibinde kolaylık sağlamayı ve verimliliği artırmayı hedefliyor.

 

Teknoloji dünyası farklı sorunlara yeni çözümler üretmek için rekabet ediyor. Kafe restoran gibi küçük ve orta büyüklükte olan işletmelerin yanı sıra hastane, banka gibi kurumsallaşmış büyük şirketleri içinde barındıran hizmet sektörleri de çalışma hayatının teknolojiyle entegrasyonundan etkileniyor. İş hayatında beklenmedik anlarda oluşabilen sorunlara yanıt verme ihtiyacı mobil olmayı gerektirirken, iş takibinin doğru ve verimli bir şekilde yapılması da hem çalışanlar hem işverenler için önemini koruyor. Oluşan dijital altyapı ihtiyacını yüksek performanslı ürünleriyle karşılamayı amaçlayan Casper da Türkiye’nin dijital dönüşümüne desteğini farklı işletmelerin farklı ihtiyaçlarına yönelik geliştirdiği kurumsal çözümlerle sağlıyor.

 

Teknolojik Asistan İhtiyacı Hastane Koridorlarından Banka Gişelerine Kadar Uzanıyor

Kelimenin tam anlamıyla iş takibinin hayati olduğu sağlık sektöründe, dijital asistanlar ön plana çıkıyor. Sağlık çalışanları hastanelerde tedavi gören hastaların tüm verilerine tabletler ve akıllı telefonlar yoluyla ulaşabilirken yeni veri girişi de yapabiliyor. Bu teknolojik uyum hasta verilerinin sorunsuz kaydını ve takibini sağlıyor. Bankacılık sektöründe de sıcak satış yapmak üzere saha görevinde olan banka personelinin ihtiyacı başta olmak üzere gişe personelinden satış birimine kadar iletişimi ve iş takibini kolaylaştıran tablet ve bilgisayarlar da artık sektörün vazgeçilmezi olarak görülüyor. Müşterileri yoğun kafe ve restoranlarda ise dijital çözümler, bu işletmelerin misafirlerine hizmet sağlarken iş operasyonlarının aksamaması konusunda destek sağlıyor.

 

Her Sektörün İhtiyacına Uygun Çözümler Sunuluyor

Hızlı servis ağı, sınırsız konfigürasyon seçeneği ve kolay entegre sistemleri ile Casper farklı sektörlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek güçlü ve yerli teknolojik çözümlerini sunuyor. İş hayatında faaliyetlerin devamlılığı için gerekli olan dijital altyapı ve çözümlere sahip Casper, laptop, tablet, masaüstü bilgisayar ve sunucu gibi ürünleriyle farklı sektörlerin tüm ihtiyaçlarına karşılık verebiliyor. Sağlık sektöründen bankacılığa, kafe ve restoranları kapsayan hizmet sektörüne kadar operasyonel ihtiyaçlar için hizmet çözümleri geliştiren Casper, işletmelere verimliliğini artırarak iş takip yükünü azaltma imkanı sağlıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor

Başarılı dijital dönüşümün yolu hızlı haberleşmeden geçiyor

Sanayi 4.0 ile fabrikaların değişen ve kişiselleşen iletişim ihtiyaçlarına hızlı şekilde cevap veren CLPA’dan başarılı dijital dönüşümün ipuçları

Bugünün fabrikalarındaki değer zincirinin birbiriyle gerçek zamanlı entegrasyonunun sağlanması, sürekli iletişim içinde olması ve akıllı özellikleriyle kendisini uyarlayan bir sistem döngüsü oluşturması kritik bir öneme sahip. Sanayi 4.0 perspektifinde ele alındığında bu döngüyü oluşturmanın temelinde; büyük veri analizi, akıllı sensör teknolojileri, dijital ikiz sistemleri ve robotik teknolojiler yatıyor. Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi içinse üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu dijital ekosisteme entegre edilmesi gerekiyor. Üretim ve hizmet sistemlerinde tüm elemanların birbirleriyle bilgi alışverişinde olduğu bir mekanizmanın başarılı bir dönüşüm olarak nitelendirilebileceğinin altını çizen CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dijitalleşmenin yol haritasını anlattı.

 

Siber fiziksel sistemlere dayalı üretimi esas alan Sanayi 4.0, dijital dönüşümü zorunlu kılan bir ekosistem yaratıyor. Akıllı fabrikalar çağı olarak da nitelendirilen bu süreçte, bahsedilen ekosistemin tüm bileşenlerin sensörler aracılığıyla haberleşebilmesi ve kendi yetenekleri doğrultusunda çevreden aldığı bilgiye göre hareket edebilmesi hedefleniyor. Küresel standartlara uygun bir dijital dönüşümden bahsedebilmek içinse konvansiyonel değer zincirinin temelden değişmesi gerekiyor. Siber fiziksel sistemlerin başını çektiği dijital dönüşüm yolculuğunun verimliliğin çok ötesinde bir katma değer sağladığını vurgulayan CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, kendi ekonomisini ve etki alanını yaratan fabrikalar için ipuçlarını sıraladı.

 

İlk adım yol haritasının oluşturulması

Dijital dönüşümün ilk adımında kapsamlı bir dijital yol haritası çıkarılması gerektiğini söyleyen Tolga Bizel; “Bugün bir fabrika, dijital ekosisteme dahil olmak istiyorsa öncelikle nerede olduğunu ve nereye varmak istediğini belirlemeli. Bu noktada yapılması gereken; dijital yeteneklerin ortaya konulması, mevcut durumun analiz edilmesi, kilit teknolojilerin doğru belirlenmesi ve güçlü bir yetenek havuzunun oluşturulması. Ardından stratejik hamleler ortaya konularak yeni iş modelleri ve üretim metodolojileri geliştirilebilir. Dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi için üretimin yanı sıra iş yapma modellerinin ve insan kaynağının da bu ekosisteme en doğru şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Ayrıca dijital dönüşüme sadece bir bilgi teknolojileri departmanı işi olarak bakılmamalı; operatörden üreticiye, müdürlerden yöneticilere kadar tüm iş gücü bu katmanda kendine yer bulabilmeli” dedi.

 

Sensör yatırımı dijital dönüşümün kalbini oluşturuyor

Tüketici beklentilerini en iyi şekilde yönetebilmek için sensörlere büyük iş düştüğünü belirten Bizel; “Günümüzün akıllı sensörleri, çift yönlü haberleşme ara yüzlerine ve kullanıcı isteğine bağlı yazılım fonksiyonlarına sahip. Bu sayede üretim alanlarına ve makinelere hızlı adapte olabiliyor. Ayrıca otomatik izleme ve yapılandırma gibi özellikleriyle de dikkat çekiyor. Tak-çalıştır mantığıyla kolayca kurulabilen bu sistemler, anlık ve sürekli iletişim imkânı yaratıyor. Olası arızaların önceden tespitini kolaylaştıran ve müdahale etme şansı sunan sensörler, makine performansında da yüksek bir artış sağlıyor. Tüm bu bilgiler ışığında söyleyebiliriz ki firmalar, Sanayi 4.0 ile uyumlu bir dijital dönüşüm mekanizması yaratmak istiyorlarsa mutlaka sensör yatırımı yapmalılar” şeklinde konuştu.

 

Endüstriyel haberleşme protokolleri hayati rol üstleniyor

Akıllı sensörlerin elde ettiği veriyi en hızlı şekilde iletmek için bir endüstriyel haberleşme ağına ihtiyaç olduğunu söyleyen Tolga Bizel, sözlerine şöyle devam etti: “Cihazların kendi aralarında ya da bilgisayarlarla iletişim halinde olduğu Sanayi 4.0 evresinde haberleşme protokollerine büyük iş düşüyor. Çünkü fabrikaların kendi kendine organize olabilmesi ve proaktif bir yapı kazanması için bir aracı şart. Biz bunu CLPA ile en hızlı şekilde yapıyoruz. Endüstriyel düzenin yeni çerçevelerini destekleyen, son teknoloji ürünler ve uygulamaların potansiyelini açığa çıkaran kapsamlı bir protokol olan CC-Link IE TSN ise hızı, güvenliği, yüksek bant genişliği ile fark yaratıyor. İşletmelerin süreçlerinin optimize edilerek iyileştirilmesine ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunan bu protokol, 10 kat daha hızlı olmasıyla da uçtan uca dijital sinyal bütünlüğünü iyileştiriyor. Dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketler için gerekli alt yapıyı sağlayan CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olmasıyla da benzerlerinden ayrılıyor.” 

 

Dönüşüm için bulut teknolojileri devreye giriyor

Bilginin toplanması ve ilgili birimlere hızlı bir şekilde iletilmesi kadar bu bilgilerin depolanmasının da dijital dönüşümün bir parçası olduğunu vurgulayan Bizel; “Her şeyin kusursuz bir hızda ilerlediği günümüzde fiziksel erişim gerektiren harici veri depolama alanlarının zorluğu aşikâr. Yeni endüstri çağında ise fiziksel değil her yerden erişim sağlayan bulut sistemleri öne çıkıyor ve büyük miktarda veri saklama sürecini kolaylaştırıyor. Zamandan ve mekândan bağımsız erişilebilir olmasının yanı sıra kişiselleştirilebilir hizmet ve esnek üretim anlayışı için gerekli çıktıları sağlıyor. Tüketiciyi anlayan, onun duygularını ve ihtiyaçlarını en az onun kadar iyi bilen bir mekanizma ve dijital dönüşüm için bulut sistemlerine de yatırım yapılması gerekiyor” dedi. 

 

Veri analitiği ile işletmeler performanslarını optimize edebilir

Depolanan ve saklanan verilerin tek başına bir şey ifade etmediğini ve dijital dönüşüm ayağının en önemli adımını oluşturan veri analitiğinin çok kritik olduğunu ifade eden Tolga Bizel: “İşletmelerin performanslarını optimize edebilmesi ancak veri analitiği ile mümkün. Toplanan verilerin uygun alt yapılar ve teknolojiler ile analiz edilmesi ve anlamlı birer bilgiye dönüştürülmesi modern çağın en büyük gücüne dönüşüyor. Buradan elde edilecek bu değerli çıktılar ise iş modellerine uygulanarak hem esnek hem verimli hem de kişiselleştirilebilir üretim anlayışına hayat veriyor. Müşteri eğilimlerini anlamaktan kişinin hangi saatte ne yapmak istediğine kadar birçok konuda yüksek doğrulu bilgiler sunan veri analitiği, dijital dönüşümün en son ama en önemli adımı ve kesinlikle atlanmamalı” diyerek sözlerini tamamladı.

Haber Kaynağı ulusal24.com

Zyxel WiFi 6 destekli teknolojileri ile dijital göçebelerin ve küçük işletmelerin yanında

Zyxel WiFi 6 destekli teknolojileri ile dijital göçebelerin ve küçük işletmelerin yanında

Pandemi sonrası hızla yaygınlaşan uzaktan çalışma kültüründe dijital göçebeler tarafından sık tercih edilen kafe ve benzeri dış mekanlar önemli bir yer tutuyor. Zyxel, WiFi 6 teknolojili access point’leri ile dijital göçebelerin ve onların çalışırken tercih ettiği bu küçük işletmelerin hayatına hız ve güvenlik getiriyor.

 

 

Geçtiğimiz birkaç yılda çalışma alışkanlıklarında, belki de bir asırdan fazla bir süre önce gerçekleşen sanayi devriminden bu yana en önemli değişikliklere pandemide tanık olduk. Bu dönemde iş dünyası uzaktan ve hibrit modellere geçiş yaparak ofislerden uzaklaşmaya, çalışanların ise esnek bir şekilde başta evden olmak üzere hemen her yerden çalışmaya başladıklarını gördük.  

 

Evden çalışmayı tercih edenlerden, kafeler, restoranlar ve alışveriş merkezleri de dâhil olmak üzere halka açık alanlarda çalışmayı tercih edenlere kadar uzaktan çalışan tüm bireyler zaman içinde bu yeni çalışma alanlarının ötesinde bir dünyayı görmek istediler. Bu geçişin bir sonucu olarak, ‘işyeri’ tamamen yeni bir anlam kazandı. 

 

Dijital göçebeler, çalışmak için mekân tercih ederken ağ güvenliğini önceliklendiriyor

 

Bu yeni eğilimi takip eden küçük ve orta ölçekli işletmeler için pandemi aslında büyüme konusunda birçok fırsatı da beraberinde getirdi. Örneğin beyaz yakalıların uzaktan çalışma ile ofis işleri için sıklıkla tercih ettiği kafelerden otellere birçok işletme bu süreci iyi yöneterek gelirlerini artırdılar. Ancak bu durum söz konusu işletmelerin gerekli yatırımları yaparak hem fiziksel hem de dijital olarak güvenli çalışma ortamları sağlamalarını gerekli kıldı.

 

Küçük bir işletme dijital göçebeler arasında popülerse, ağının güvenilir olduğu ve ortamın üretken bir şekilde çalışmaya elverişli olduğu varsayılabilir. Bununla birlikte, daha fazla müşteri giderek ağlarında daha fazla baskıya yol açtığından, bu popülerliği bir çalışma alanı olarak sürdürmek zor olabilir. Diğer yandan çalışma alanlarının WiFi ağlarında da güvenli bir bağlantı deneyim sunması gerekiyor.

 

Zyxel Networks Türkiye Kanal Satış Direktörü Ömer Faruk Erünsal, “Dış mekanların çoğu açık ağ kullandığından, güvenlik söz konusu olduğunda genellikle iyi bir itibara sahip değildir. Bunun yerine küçük işletmeler, müşterilerinin verilerini güvende tutmak için güvenli ve özel ağlar kullanmalıdır. Bir beyaz yakalı, iş yeri olarak küçük bir işletmeye sık sık gitmeye karar verirse, ağ ihtiyaçlarını en azından ev ağı düzeyinde destekleyebilecek bir yer arıyordur. Küçük işletmelerin güvenilir çalışma alanları sağlayabilme meselesine iki açıdan bakmak gerek. İlk olarak, çalışanlar verilerini ve cihazlarını koruyan güvenli ağlara ihtiyaç duyar. İkincisi ise performans tutarlılığını ihmal etmeden çok sayıda kullanıcı için yeterli kapasiteye sahip bir ağ olması gerekiyor” dedi.

 

Dijital göçebeleri dış mekanları çalışma alanı olarak kullanmaya teşvik etmek ve bu bağlamda geniş bir müşteri tabanını desteklemek için küçük işletmeler, güvenlik konusunda daha fazlasını sunan yeni teknolojilere yöneliyor. WiFi 6 bağlantı teknolojisi bu noktada bekleme süresinin düşmesi ve kullanıcı performansında sağladığı artış ile işletmelerin ve onları tercih eden dijital göçebelerin hayatını kolaylaştırıyor. 

 

Zyxe Wifi 6 çözümleri (NWA50 AX, NWA90 AX, NWA110AX, NWA210AX, WAX610D ve WAX650S), çok sayıda insanın günlük olarak kablosuz ağlara bağlandığı her noktada önemli verimlilik ve performans avantajları sağlıyor. WiFi 6, küçük işletmelere kendi ağlarını güvenceye alma fırsatı sağlıyor. Zyxel olarak biz de uzun süredir yeni kablosuz bağlantı teknolojileri destekli çalışan cihazlarımızı müşterilerimize sunuyoruz. Bunların başında, akıllı anten teknolojisine sahip access point’lerimiz geliyor. Bu teknoloji, access point’e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor.” dedi.

 

Zyxel’in akıllı anten teknolojisi ile parazitsiz WiFi 6 deneyimi

 

Zyxel’in WiFi 6 access point modelleri, gelişmiş akıllı anten teknolojileri ve çoklu gigabit bağlantı destekleri sayesinde, kalabalık ortamlar ve bant genişliği yoğun uygulamalar için gereken her şeye sahip. Ağ omurgasında 5 Gbps’ye kadar hızlarda bağlantıları destekleyebilen access point’ler, yoğun bant genişliği gerektiren video konferans, bulut servisleri gibi günümüz uygulamaları için mükemmel bir çözüm sunuyor.

 

Zyxel’in WiFi için geliştirdiği akıllı anten teknolojisi, bağlantıyı çok daha iyi hale getiriyor ve access point’e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor. Bu yaklaşımın bir başka avantajı, WiFi kullanıcıları için sorunlara neden olan ortak kanal parazit riskini ortadan kaldırmasıdır. Akıllı anten teknolojisi ile her bağlantı kendi benzersiz sinyalini kullanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Zyxel WiFi 6 destekli teknolojileri ile dijital göçebelerin ve küçük işletmelerin yanında – Ulusal24.com

Zyxel WiFi 6 destekli teknolojileri ile dijital göçebelerin ve küçük işletmelerin yanında – Ulusal24.com

Pandemi sonrası hızla yaygınlaşan uzaktan çalışma kültüründe dijital göçebeler tarafından sık tercih edilen kafe ve benzeri dış mekanlar önemli bir yer tutuyor. Zyxel, WiFi 6 teknolojili access point’leri ile dijital göçebelerin ve onların çalışırken tercih ettiği bu küçük işletmelerin hayatına hız ve güvenlik getiriyor.

 

 

Geçtiğimiz birkaç yılda çalışma alışkanlıklarında, belki de bir asırdan fazla bir süre önce gerçekleşen sanayi devriminden bu yana en önemli değişikliklere pandemide tanık olduk. Bu dönemde iş dünyası uzaktan ve hibrit modellere geçiş yaparak ofislerden uzaklaşmaya, çalışanların ise esnek bir şekilde başta evden olmak üzere hemen her yerden çalışmaya başladıklarını gördük.  

 

Evden çalışmayı tercih edenlerden, kafeler, restoranlar ve alışveriş merkezleri de dâhil olmak üzere halka açık alanlarda çalışmayı tercih edenlere kadar uzaktan çalışan tüm bireyler zaman içinde bu yeni çalışma alanlarının ötesinde bir dünyayı görmek istediler. Bu geçişin bir sonucu olarak, ‘işyeri’ tamamen yeni bir anlam kazandı. 

 

Dijital göçebeler, çalışmak için mekân tercih ederken ağ güvenliğini önceliklendiriyor

 

Bu yeni eğilimi takip eden küçük ve orta ölçekli işletmeler için pandemi aslında büyüme konusunda birçok fırsatı da beraberinde getirdi. Örneğin beyaz yakalıların uzaktan çalışma ile ofis işleri için sıklıkla tercih ettiği kafelerden otellere birçok işletme bu süreci iyi yöneterek gelirlerini artırdılar. Ancak bu durum söz konusu işletmelerin gerekli yatırımları yaparak hem fiziksel hem de dijital olarak güvenli çalışma ortamları sağlamalarını gerekli kıldı.

 

Küçük bir işletme dijital göçebeler arasında popülerse, ağının güvenilir olduğu ve ortamın üretken bir şekilde çalışmaya elverişli olduğu varsayılabilir. Bununla birlikte, daha fazla müşteri giderek ağlarında daha fazla baskıya yol açtığından, bu popülerliği bir çalışma alanı olarak sürdürmek zor olabilir. Diğer yandan çalışma alanlarının WiFi ağlarında da güvenli bir bağlantı deneyim sunması gerekiyor.

 

Zyxel Networks Türkiye Kanal Satış Direktörü Ömer Faruk Erünsal, “Dış mekanların çoğu açık ağ kullandığından, güvenlik söz konusu olduğunda genellikle iyi bir itibara sahip değildir. Bunun yerine küçük işletmeler, müşterilerinin verilerini güvende tutmak için güvenli ve özel ağlar kullanmalıdır. Bir beyaz yakalı, iş yeri olarak küçük bir işletmeye sık sık gitmeye karar verirse, ağ ihtiyaçlarını en azından ev ağı düzeyinde destekleyebilecek bir yer arıyordur. Küçük işletmelerin güvenilir çalışma alanları sağlayabilme meselesine iki açıdan bakmak gerek. İlk olarak, çalışanlar verilerini ve cihazlarını koruyan güvenli ağlara ihtiyaç duyar. İkincisi ise performans tutarlılığını ihmal etmeden çok sayıda kullanıcı için yeterli kapasiteye sahip bir ağ olması gerekiyor” dedi.

 

Dijital göçebeleri dış mekanları çalışma alanı olarak kullanmaya teşvik etmek ve bu bağlamda geniş bir müşteri tabanını desteklemek için küçük işletmeler, güvenlik konusunda daha fazlasını sunan yeni teknolojilere yöneliyor. WiFi 6 bağlantı teknolojisi bu noktada bekleme süresinin düşmesi ve kullanıcı performansında sağladığı artış ile işletmelerin ve onları tercih eden dijital göçebelerin hayatını kolaylaştırıyor. 

 

Zyxe Wifi 6 çözümleri (NWA50 AX, NWA90 AX, NWA110AX, NWA210AX, WAX610D ve WAX650S), çok sayıda insanın günlük olarak kablosuz ağlara bağlandığı her noktada önemli verimlilik ve performans avantajları sağlıyor. WiFi 6, küçük işletmelere kendi ağlarını güvenceye alma fırsatı sağlıyor. Zyxel olarak biz de uzun süredir yeni kablosuz bağlantı teknolojileri destekli çalışan cihazlarımızı müşterilerimize sunuyoruz. Bunların başında, akıllı anten teknolojisine sahip access point’lerimiz geliyor. Bu teknoloji, access point’e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor.” dedi.

 

Zyxel’in akıllı anten teknolojisi ile parazitsiz WiFi 6 deneyimi

 

Zyxel’in WiFi 6 access point modelleri, gelişmiş akıllı anten teknolojileri ve çoklu gigabit bağlantı destekleri sayesinde, kalabalık ortamlar ve bant genişliği yoğun uygulamalar için gereken her şeye sahip. Ağ omurgasında 5 Gbps’ye kadar hızlarda bağlantıları destekleyebilen access point’ler, yoğun bant genişliği gerektiren video konferans, bulut servisleri gibi günümüz uygulamaları için mükemmel bir çözüm sunuyor.

 

Zyxel’in WiFi için geliştirdiği akıllı anten teknolojisi, bağlantıyı çok daha iyi hale getiriyor ve access point’e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor. Bu yaklaşımın bir başka avantajı, WiFi kullanıcıları için sorunlara neden olan ortak kanal parazit riskini ortadan kaldırmasıdır. Akıllı anten teknolojisi ile her bağlantı kendi benzersiz sinyalini kullanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Continue Reading

Haber Kaynağı www.ulusal24.com