Animasyon üretiminde dünya ile yarışacak profesyoneller bu laboratuvarda yetişiyor – Ulusal24.com

Animasyon üretiminde dünya ile yarışacak profesyoneller bu laboratuvarda yetişiyor – Ulusal24.com

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde kurulan Animasyon Laboratuvarı, bu alanda eğitim gören öğrencilere uygulama imkanı sunuyor. Öğrenciler ileri seviyede teknolojik altyapıya sahip yeni bir laboratuvara kavuştu. Laboratuvarın Türkiye’nin en iyi animasyon şirketleriyle yarışabilecek ve dünya standartlarında animasyon üretimleri gerçekleştirebileceğini söyleyen Üsküdar Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. İpek Fatma Çevik, bölüm öğrencilerine animasyon üretiminde dünya ile yarışabilecekleri bir eğitim ortamı oluşturulduklarını söyledi.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde kurulan Animasyon Laboratuvarı, bu alanda eğitim gören öğrencilerin iki ve üç boyutlu animasyon programları üzerindeki pratiklerini üst seviyede gerçekleştirmelerine imkan sağlayacak.

 

Animasyon üretiminde ihtiyaç duyulan standart üstü donanım ve yazılımlara sahip bilgisayar ve grafik tabletlerden kurulan laboratuvar, Üsküdar Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü öğrencilerinin teorik bilgilerini uygulama alanında geliştirmelerine katkıda bulunacak.

 

Doç. Dr. İpek Fatma Çevik: “Dünya ile yarışabilecekleri bir eğitim ortamı oluşturuldu”

 

Üsküdar Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. İpek Fatma Çevik, Çizgi Film ve Animasyon Bölümü öğrencilerine animasyon üretiminde dünya ile yarışabilecekleri bir eğitim ortamı oluşturulduğunu söyledi.

 

Dijital tasarım yazılımı eğitimleri veriliyor

 

Doç. Dr. İpek Fatma Çevik, yeni açılan Animasyon Laboratuvarı’nda Autodesk Maya, Cinema 4D, Zbrush, Blender, Substance Painter, Adobe After Effects ve animasyon üretiminde tercih edilen farklı daha birçok dijital tasarım yazılımının da eğitiminin verildiğini söyledi.

 

Teknolojik altyapısı güçlü laboratuvar

 

Laboratuvarın sahip olduğu donanımlara ilişkin de bilgi veren Doç. Dr. İpek Fatma Çevik, “Çizgi Film ve Animasyon Laboratuvarı’nda 31 adet ileri teknoloji Work Station (iş bilgisayarı) ve 32 inch Full-HD bilgisayar monitörleri, 31 adet profesyonel grafik tablet, projeksiyon cihazı, 2 adet yeşil perde ve öğrenci projeleri, senaryo, ön hazırlık gibi aşamalarda kullanılmak üzere bir de toplantı odası bulunmaktadır.” diye konuştu.

 

Türkiye’nin en iyi animasyon şirketiyle yarışabilecek standartlarda…

 

Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. İpek Fatma Çevik, tüm bu yüksek teknolojik yazılım, donanım ve eğitim imkânları ile kurulan Animasyon Laboratuvarı’nın Türkiye’nin en iyi animasyon şirketleriyle yarışabilecek ve dünya standartlarında animasyon üretimleri gerçekleştirebileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Canon, GESS Türkiye 2022 Eğitim Teknolojileri Fuarı’nda – Ulusal24.com

Canon, GESS Türkiye 2022 Eğitim Teknolojileri Fuarı’nda – Ulusal24.com

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, eğitim kurumları, öğretmenler ve öğrencileri, yeni nesil teknolojiler ve hızla gelişen dijital dünyaya uygun öğrenim deneyimine davet ediyor. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 26-28 Mayıs 2022 tarihlerinde gerçekleşen GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri Fuarı’nda Canon; öğrenci ve eğitimcilerin hayatını kolaylaştıran teknoloji çözümlerini tanıtacak. Fuar Kovid – 19 sürecinin ardından eğitim dünyasının ilk ve en büyük yüz yüze buluşması niteliğini taşıyor.

 

Eğitimde dijital yeniliklerin bir arada sergileneceği GESS Türkiye’nin, bu yılki teması ”Aydınlık ve Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin: Eğitimde Dönüşüm” olacak. Görüntüleme teknolojileri lideri Canon sergi alanının da bulunduğu standıyla fuarda; yeni ürünlerin sergilenmesinin yanı sıra fotoğraf çekimi ve canlı yayından tarama ve baskıya kadar tüm aşamalarda, öğrenci ve eğitimcilerin hayatını kolaylaştıran son teknolojik ürünlerini ziyaretçilerle buluşturacak, deneyimsel atölye çalışmaları düzenleyecek ve workshoplar gerçekleştirecek. 

 

Canon, eğitim alanında sunduğu yeni ürünlerle çıtayı yükseltiyor

Dijitalleşme yatırımları çerçevesinde önde gelen eğitim kurumları ve hizmet sağlayıcıların da tercihi olan Canon; GESS 2022 Türkiye’de, eğitim sektöründe dijitalleşmeye yardımcı olacak, öğrenci, öğretmenler ve eğitim kurumları için online derslerin verimini artıracak çözümler sunan ürünler ve atölyeler ile yer alıyor. GESS 2022 Türkiye’nin öneminden bahseden Canon Orta Doğu ve Türkiye B2C Pazarlama Direktörü Bengü Topçu; “Yenilikçi çözümlerimizle eğitim sektöründeki deneyimleri dönüştürmeye olan bağlılığımızı bu fuarda da ziyaretçilerimize göstermek istedik. GESS 2022’nin önemli bir odak noktası ise öğrencilere mesleki, eğlenceli ve etkileşimli bir öğrenme ortamı sağlayan çözümleri bir araya getirmek. Biz de fuarda, görsel hikâye anlatımını öğrencilere benimsetmeye yönelik bir ekosistemi yansıtıyoruz. Canon olarak, fotoğraf çekmeye meraklı genç fotoğrafçıların güzel, renkli ve güçlü hikayeler anlatan görüntüler yakalamaları ve bu hikayelerini hayata geçirmelerine yardımcı olabilecek çeşitli atölye çalışmaları ile ürün tanıtımlarımızı gerçekleştireceğiz. Yaratıcılıklarını kullanarak geleceği şekillendirecek genç kuşağı, Canon’un kullanımı kolay, profesyonel ve vlog çekimi için üstün özellikler barındıran fotoğraf makineleri ve kompakt baskı cihazları ile tanıştırmak istiyoruz.”  dedi.

 

Okulların kabul ve kayıt süreçlerinden eğitimin her aşamasına hayatı kolaylaştıran çözüm ürünleri geliştiren Canon, saatler süren manuel işlemler ve zamandan tasarruf sağlıyor. IRIScan taşınabilir tarayıcılar; ders kitaplarını tararken dijital ortamda metinleri düzenlenebilir hale getiriyor, online derslerde ve sunumlarda bu metinleri kolayca eğitim videolarına dönüştürüyor. Tarayıcı, ders kitaplarını ve anlık olarak üzerinde yapılan çalışmaları Teams, Skype, Zoom ve Google Meet gibi platformlarda aynı anda yayınlayabilme ve kayıt alma özelliğine de sahip. Diğer taraftan Kovid -19 ile hayatın bir parçası olan uzaktan eğitimde, kamera kullanımı eğitimcilerin en önemli yardımcısı oldu. Özellikle öğretmenlerin online ders anlatımını daha verimli hale getiren kameralar, çeşitli yazılım ve uygulamalara yönelik ihtiyaçlar arttı. Görüntüleme teknolojileri lideri Canon da bu noktada öğretmen ve öğrencilere eğitim hayatında önemli çözümler sunan ürünleriyle destek oluyor. Fuarda tanıtılacak bir diğer ürün olan Canon Profesyonel Video Kameraları ile içerik videoları, belgesel, dizi veya sinema filmi çekilebiliyor. Canon’un vlog çekimine uygun kameraları ise içerik sağlayıcıları konfor alanından çıkararak yaratıcı içerikler üretmeleri ve hikâye anlatıcılığını geliştirmeleri için tasarlandı.   Canon EOS M50 Mark II, Canon PowerShot G7 X Mark III, Canon EOS RP ürünleriyle kaliteli ve verimli çekim yapıldıktan sonra ilgili donanımlara hızla aktarım yapılabiliyor. Öğrencilerin ayarları kolayca değiştirmesini sağlayan tuş, lens kontrol halkaları ile odak, zum ve iris kontrolü sağlanabiliyor. Video üretiminin hızla geliştiği bu dönemde Canon, CR-N300 ,  CR-X500  ve  CR-X300 modelleri ile de ürün yelpazesini genişletti. Öğretmen ve öğrencilerin video içerik üretirken kaydırma, eğme ve yakınlaştırma yapabilecekleri, ayrıca uzaktan kontrol edilebilen uygulamalar PTZ kameralarına entegre edildi. PTZ kameralarından ayrı olarak satılan Canon RC-IP100 ile donanımsal olarak ya da Canon Remote Camera Control yazılımı sayesinde kontrol ediliyor. Bu özellikler Canon’un PTZ kameralarının canlı prodüksiyon ve canlı etkinliklerden, yüksek öğrenim ve kurumsal kullanıma kadar inanılmaz derecede geniş bir potansiyel uygulama yelpazesi olduğunu gösteriyor. Fuarda ziyaretçiler; dahili ND sistemi, çeşitli çekim koşullarında ışığı ve alan derinliğini kontrol etme esnekliği gibi özellikleri test etme imkânı yakalayacak. Bu özellikler, öğrencilere derste öğrendikleri çekim tekniklerini kamera üzerinde test etme şansı sunacak. 

 

Canon Creative Park ile içinizdeki yaratıcılığı ortaya çıkarın

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, özellikle pandemi döneminde yoğun ilgi duyulan Creative Park uygulamasını ve sınırsız hayal gücü sayesinde bu uygulamayla yapılabilecekleri de standında sergiliyor olacak. Çocuklarıyla birlikte yeni beceriler geliştirmek isteyen, evde keyifli ve kaliteli zaman geçirmek isteyen ebeveynlerin imdadına koşan Creative Park uygulaması Canon Pixma G serisi yazıcıların üstün baskı özellikleriyle bir araya geldiğinde yıllarda saklanıp korunabilecek maketler oluşturulmasına imkân tanıyor. Uygulama; ailenin her yaş grubundan üyesine hitap edebilecek zengin kâğıt el işi projeleri çeşitliliğiyle ücretsiz bir çevrimiçi kaynak olarak mobil işletim sistemlerinden yüklenebiliyor. 

 

Birbirinden özel ürünler sergilenecek

Sergilenecek ürünler arasında canlı yayın kameralarında; CR-N300, çekim ve belgesel kameralarında; XA45, XA55, XF605, baskı alanında; G serisi printerlar, fotoğraf baskısında Selphy CP 1300 ve QX10, Vlog kameralarında; Canon EOS M50 Mark II, Canon PowerShot G7 X Mark III, Canon EOS RP, ayrıca B2B ürünler tarafında Iriscan Desk5 Pro, Mouse Executive 2 ve Iriscan Book 5 ürünleri fuarda görücüye çıkıyor. Haziran ayında kullanıma sunulacak olan Webcam Driver sürücüler hakkında fuarda bilgi verilecek. Canon Eurasia B2B Pazarlama Müdürü Can Sarcan: ”Bu fuarda önemli özel ürünlerimizi ziyaretçilerimizin deneyimine sunduk. Eğitim alanında en çok ses getiren ürünlerimizden birisi Iriscan Book 5 oldu. En yüksek düzeyde verimlilik için geliştirilmiş teknoloji ve video kayıt özellikleri sunan katlanabilir ve taşınabilir tarayıcımızda orijinal belgelere zarar vermeden tarama yapılarak otomatik kenar tanıma, kırpma ve görüntü düzeltme özellikleri saniyeler içinde gerçekleştiriliyor. Tek bir ekranda görüntülenen e-Eğitim videoları oluşturmak için tarayıcınızdan gelen görüntü ile web kameranızdan gelen görüntüyü sesle birlikte aynı anda kaydedebiliyorsunuz. Yeni ürünlerimize daha farklı özellikleri ekleyerek eğitim paydaşlarımıza ve teknolojilerine olan desteğimiz devam edecek”  dedi.

 

Sektörün önde gelen temsilcilerinin katılacağı ve 3 gün sürecek etkinliklere ilişkin tüm içerikler, güncel ve gelecek trendler dikkate alınarak hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığının desteklediği organizasyonda; yeni nesil eğitim platformları, robotik sistemler, çevirim içi eğitim teknolojileri, STEM uyumlu uzaktan eğitim yazılımları, e-kitap okuyucular, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri, interaktif ekranlar, yeni nesil 3D yazıcılar, deney setleri, akıllı tahtalar ve çok daha fazlası bir arada sergilenecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Yazılımları güncelleme zamanı – Ulusal24.com

Yazılımları güncelleme zamanı – Ulusal24.com

Türkiye’nin dijital dönüşüm danışmanı BeyazNet’in haftalık yayınladığı Siber Güvenlik Gündemi’nde bu hafta, önemli uyarılar içeriyor.

 

Microsoft’un geçtiğimiz günlerde yayınladığı 74 soruna dikkat çeken bilgilendirmede, güncellemelerin hemen hepsinin önemli ve kritik olması dikkat çekiyor. 

 

Yayınlanan güncellemelerinin birçoğu uzaktan kod yürütme, ayrıcalık yükseltme gibi kritik zaafiketleri kapatıyor. Çözülen hataların başında CVE-2022-26925 (CVSS puanı: 8.1), Microsoft’un “kullanıcıların kimliğini doğrulayan ve yerel sistemde oturum açan korumalı bir alt sistem” olarak tanımladığı Windows Yerel Güvenlik Yetkilisini (LSA) etkileyen bir kimlik sahtekarlığı güvenlik açığı olması dikkat çekiyor. 

 

Diğer yandan, Adobe, AMD, Android, Cisco, Citrix, Dell, F5, Google Chrome, HP, Intel, Linux dağıtımları, Debian, Oracle Linux , Red Hat, SUSE ve Ubuntu, MediaTek, Mozilla Firefox, Firefox ESR ve Thunderbird, Qualcomm, SAP, Schneider Electric ve Siemens de çeşitli seviyelerde güncellemelerini duyurdu

 

Yazılım güncellemeleri artık kritik seviyede

Güvenliği etkileyen en önemli konuların başında güncellemeleri zamanında yapılmamasından kaynaklandığını söyleyen BeyazNet Teknik Operasyonlar Direktörü Akgün Yardımcı, “Tüm platform ve yazılımların güncellemelerinin düzenli olarak her ay yenileniyor. Basit güncellemelerin yapılmaması bile sadece kişisel değil, kurumları da ciddi güvenlik zaafiyetine neden olacağını unutmamalıdır.” dedi.

 

BeyazNet’in haftalık olarak yayınladığı Siber Güvenlik Gündemi’nde haftanın exploitleri, haftanın zafiyetleri, haftanın zararlı yazılımları ve Türkiye’de haftanın veri ihlalleri listeleniyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

KÖTÜ NİYETLİ BOTLARA KARŞI WAF KULLANIMI ŞİRKETLER İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR!

İnternet trafiğinin yarısından fazlası botlardan oluşuyor ve kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 önerisini paylaşıyor.

 

Web siteleri ve mobil uygulamalar, işletmeler için en büyük gelir kaynakları arasında yer alıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Araştırmalara göre web trafiğinin 50’den fazlasını oluşturan botlarla birlikte kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılara uğruyor. Botların belirli bir yüzdesi iş süreçlerini ve görevlerini otomatikleştirmek için kullanılırken, diğerleri hesap devralma, içerik sızdırma, ödeme sahtekarlığı ve hizmet reddi saldırıları dahil olmak üzere kötü amaçlar için tasarlanıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 öneride bulunuyor.

 

Kötü Amaçlı Botlara Karşı WAF En Etkili Çözüm Yöntemleri Arasında Yer Alıyor

 

Belli standartları olmayan, birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren robot yazılımlara bot deniliyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını da iyi ve kötü amaçlı olmak üzere bu botlar oluşturuyor. Özellikle kötü amaçlar taşıyan botların birçok sektör içerisinde zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre, gelişmiş, yeni nesil botlar, geleneksel güvenlik kontrollerinden kaçabilir ve uygulama sahipleri tarafından fark edilmeyebilir ancak WAF çözümü, tipik olarak temel bot azaltma özelliklerine sahip ve IP’lere veya cihaz parmak izine dayalı olarak botları engelleyebilir. Kötü amaçlı bot saldırılarına karşı WAF desteğinin etkili olacağını dile getiren Tursun sıraladığı 5 önerisiyle güvenliğinizi nasıl artırabileceğinizi de sıralıyor.

 

1. Çok özellikli güvenlik çözümlerini tercih edin. Bir siber güvenlik çözümü tercih ederken saldırıların neredeyse tamamını ele alabilecek bir çözüm olduğundan emin olun. Mümkün olduğu kadar birçok tehdidi kapsama özellikleri sağlayan bir çözüm kullanmaya dikkat edin. Altyapınızda farklı tehditleri ele almak için birden fazla siber güvenlik çözümü kullanmanın pratik olmayacağını ve çeşitli yazılımların kullanımının maliyetli olabileceğini de unutmayın.

 

2. Ağ trafiğinizi izleyin. Bilgisayarınız, ağınız ve online varlıklarınızda neler olup bittiğinin farkında olmanız sağlam siber güvenliğe sahip olmanız anlamına geliyor. Bu nedenle, altyapınızın geri kalanıyla sorunsuz çalışan ve sağlam izleme işlevleriyle birlikte gelen bir güvenlik çözümü seçmeniz gerekiyor. 

 

3. Sağlam bot yönetimi gerçekleştirin. Siber güvenlik savunmalarını yenme girişimlerinin çoğu botlar tarafından otomatik olarak yapılıyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını oluşturarak ağlara, cihazlara veya online hesaplara girmeye çalışan kötü amaçlı botlara karşı seçtiğiniz siber güvenlik çözümünün hız sınırlama, imza algılama, kara liste, reCAPTCH gibi bot aktivitesini algılayabilen ve herhangi bir hasar oluşturmadan önce bunları durdurabilen temel anti-bot işlevlerine sahip olması gerekiyor.

 

4. Yapay zeka desteklerinin işlevliğine dikkat edin. Yapay zeka, siber tehdit tespiti ve önlenmesinin etkinliğini artırmak için önemli ölçüde gelişim gösterse de aldatıcı pazarlama unsurlarına dikkat edin. Özellikle uygulamaların, web sitelerinin ve API uç noktalarının ve kullanıcılarının davranışsal profillerini oluşturma durumu söz konusu olduğunda, aldığınız AI destekli çözümün işe yaradığını tespit etmek için önce siber güvenlik uzmanlarının teknik incelemelerini veya yorumlarını gözden geçirin.

 

5. Tam yönetim ve desteğe sahip olun. Son olarak, tam yönetim ve destek ile sağlanan güvenlik çözümlerini tercih edin. Gelişmiş işlevlere sahip bir siber güvenlik sistemini yönetmek için destek almayı unutmayın. Sistemi kullanırken nasıl çalıştığını öğrenebilirsiniz, ancak işinizi veya dijital varlıklarınızı güvence altına almaya çalışırken yolunuzu değiştirmeye çalışmayın. Ayrıca, düşündüğünüz çözümün destek ekibinin güvenilirliği ve yeterliliği hakkında bilgi alın. Daha sonra destek sorunlarıyla karşılaşmayacağınızdan emin olun.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Buca’da Teknoloji Zirvesi – Ulusal24.com

Buca’da Teknoloji Zirvesi – Ulusal24.com

Dijital çağda gençlere “Teknoloji Zirvesi”

 

GENÇ girişimcilerin çoğalması için çalışmalar yürüten Buca Belediyesi, “Google Cloud” ve “Firebase” gibi yeni teknolojileri uzmanları tarafından gençlere aktarmak için Google Developer Students Clubs Dokuz Eylül Üniversitesi ortaklığı ile “Teknoloji Zirvesi” düzenledi. Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, sosyal belediyecilik anlayışı gereği Türkiye’nin ve İzmir’in en büyük sorunlarından biri olan işsizliğe karşı yeterli donanımın kazandırılması için çaba gösterdiklerini vurgularken, gençler de kurumsal şirketlerde staj imkanı olanağı buldu. 

 

Gençlerin dijital çağın gereklerine uygun donanım kazanmaları ve iş olanaklarını artırmaları için eğitim alanında faaliyetlerini sürdüren Buca Belediyesi, Tarık Akan Gençlik Merkezi’nde düzenlediği “Buca’da Teknoloji Zirvesi” adlı etkinliği ile genç katılımcılara yeni bir ufuk açtı. Üniversitelerde Google teknolojilerine ilgi duyan öğrencilerin bir araya gelmesiyle oluşan Google Developer Students Clubs Dokuz Eylül Üniversitesi ortaklığıyla gerçekleşen ve “Google Cloud” ve “Firebase” gibi teknolojilerin yanı sıra girişimcilik, motivasyon, liderlik gibi konuların da ele alındığı zirvede gençler staj imkanı için de bir zemin bulmuş oldu. Buca Belediye Başkanı  Erhan Kılıç, “Türkiye’nin ve İzmir’in en büyük sorunlarından biri olan işsizliğe karşı yeterli donanımın kazandırılması için çaba gösteriyoruz. Alanında uzman, kariyer sahibi insanlardan başarı hikayelerini de dinleyen gençlerimizin kariyerlerine katkı koyduğumuz için mutluyuz” dedi.

 

UZMANLAR ANLATTI

İki gün süren ve toplam altı oturumda gerçekleştirilen zirvede Akbank’ın 21. Yüzyıl yeniliklerini anlatan Diğdem Dökmeci, girişimcilik üzerine gençlere bir sunum yapan YANCEP’in kurucusu Hilmi Kaya, “Firebase” teknolojisi üzerine bilgi veren Getir Yazılımcısı Alican Erdurmaz, Hepsiburada’nın başarı hikayesini anlatan Dilara Koçoğlu, “Cloud” teknolojisini anlatan Mühendis-Girişimci Çağrı Soydaş, motivasyon ve başarı hikayeleri konulu sunumunu gerçekleştiren Digi Game Startup Studio Topluluk Yöneticisi Kaya Sinem, gençlerle bir araya geldi. Başarıya ulaşan yolda kariyer planlaması hakkında da fikir edinen gençlere yönelik gerçekleşen zirve, çekilişlerle de renklendi. Çekilişle 6 öğrenciye 2 aylık fittness ve havuz üyeliği verildi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Ticaret Savaşlarında Doğru Bütçe ve Hedef Kitleyi Belirleyen Markalar Bir Adım Öne Çıkıyor – Ulusal24.com

Ticaret Savaşlarında Doğru Bütçe ve Hedef Kitleyi Belirleyen Markalar Bir Adım Öne Çıkıyor – Ulusal24.com

Açılan yeni şirket sayısı yılda 100 bin bandını aşarken, e-ticarette ciro 380 milyar TL’yi geçti. Markalar arası Influencer marketing rekabeti kızıştı; yüz binlerce TL’lik bütçelerle en etkin kampanya için sosyal medya ünlülerinin kapısı çalınıyor fakat kampanyadan kârlı çıkmak ancak doğru pazarlama stratejisi ile mümkün. Digital Exchange’in pazarlama ekibi markalara “Hedef kitle tespiti, bütçe yönetimi ve doğru Influencer şirkete müşteri kazandırır, ciroyu artırır ve bilinirliği yükseltir” önerilerinde bulundu. 

 

Türkiye, küresel sistemi etkisi altına alan salgın döneminde ekonomisini büyüten nadir ülkeler arasında yer aldı. 2020’de 90 binin üzerinde ve 2021 yılında ise 100 bini aşkın işletme faaliyete geçti. Kuruluşların ticari faaliyetteki ilk tercihinin e-ticaret ve online satış alanı olmasıyla birlikte elde edilen ciro 381 milyar TL’ye ulaşırken, bu noktada ciddi bir rekabetin de önü açıldı. 2021 pazarlama bütçelerinde aslan payını bir önceki yıla göre yüzde 42 yükselen ve 7.9 milyar TL’yi aşan dijital reklamlar aldı. Kaydedilen artışta Türkiye’de internet kullanım süresinin günlük 8 saati geçerek Avrupa’da ilk sırada yer alması ve 60 milyona yaklaşan Instagram, Facebook, YouTube, TikTok, Twitter ve LinkedIn gibi sosyal medya platformu üyelik sayısının payı büyük oldu. Öte yandan dijital pazarlama için markalar rekabeti de göz önünde bulundurup ciddi bütçeler ayırmasına karşın Influencer kampanyalarının patlama yaşadığı 2021’de sadece bütçesini doğru kullanan ve hedef kitlesini belirleyen çalışmalarda istenilen sonuçlara ulaşıldı. Marka yaratımı, e-ticaret ve pazar yeri yönetimi, kişiye özel marketing ve dijital kampanyalar konusunda 124 ülkede faaliyet gösteren Digital Exchange’in uzman ekibi, markalara performansı artıracak dijital marketing çalışmaları konusunda bir dizi öneride bulundu. 

 

Doğru Seçimler Kazandırıyor

Dijital marketingde ilk kuralın hedef kitleyi belirlemek olduğu vurgusunu yapan Digital Exchange’in pazarlama ekibi, şu bilgileri verdi: “Bir marka için marketing yaparken ilk halledilmesi gereken soru, hedef kitleyi belirlemektir. Bunu bir gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek olarak görebilirsiniz. Eğer baştan hata yapılırsa, tüm sistem hatalı yürür ve istenilen sonuç elde edilemez. O nedenle bir markaya düşen sorumluluklar şunlardır:  

 

Marketing yapacağı ürün ve hizmeti doğru seçmeli
Bu ürün ve hizmeti hangi kitleye sunacağını belirlemeli
Hedef kitlenin alım gücünü ve satın alma arzusunu ölçmeli
Kitlenin kanaat önderi olarak göreceği Influencer seçilmeli
Influencer’ın kitleye tam olarak sesleneceği kampanya içeriği tespit edilmeli
Kampanya doğru sosyal medya alanında, doğru zamanda faaliyete geçmeli
Kampanya ile marka bilinirliğinin mi artır artırılacağı, ürün satışına mı yöneleceği bilinmeli
Gerçekleşen marketing sonuçları analiz edilmeli ve ileriki kampanyalar için kullanılmalı.”

 

Başarılı Kampanya Tıklama Bedelini Cirodan Çıkarır

Bütçesi doğru kullanılmış bir kampanyanın en önemli belirtecinin “pazarlama kampanyasındaki bir tıklama bedelinin, o ürünü satın alma bedelinden daha düşük olması” diye tanımlayan Digital Exchange ekibi, markalara şu önerilerde bulundu: “Pazarlama çalışması yaparken, bütçeyi doğru tespit etmek çok önemlidir. Dünyanın en çok kazanan ve en ünlü sosyal medya ünlüsü Manchester Unıted’de forma giyen Cristiano Ronaldo’dur. Instagram’da 434 milyon takipçisi bulunan ünlü futbolcu, bir paylaşımı 1.6 milyon dolar yaklaşık 24 milyon TL talep ediyor. Türk markası olarak Ronaldo’nun hikayesi ya da paylaşımında yer almak için bu bütçeyi bulabilirsiniz; fakat satacağınız hizmet ve ürününüz Ronaldo’nun paylaşımında sitenize yapılacak tıklamadan gelecek satış oranını karşılamazsa, o zaman zararda olacaksınız. Bir Influencer için 100 bin TL’lik bir bütçe ayırırsanız ve karşılığında 40 bin TL’lik bir ciro elde ederseniz, kampanyadan 60 bin TL’lik bir zararla ayrılmış olursunuz. Ama kampanya karşılığında 250 bin TL’lik satış elde ederseniz, bu size tıklanma başına 15 TL’lik bir kâr getirmiş olur. Markaya yarar getiren kampanya da böyle bütçelendirilir. O nedenle profesyonel ekiplerle Influencer kampanyası yapmak daima markalara artı değer sağlar.”

 

Müşteriyi Tanıyan Şirketlerin Yolu Açık

Digital Exchange’in CEO’su Emrah Pamuk, şirketlerin Influencer marketing yapmadan bilinirlik ve satış oranlarını artıramadıklarını, bu nedenle de Influencer marketing’in dünyada en hızlı yükselen dijital pazarlama trendi olduğunu belirtti. “Kampanya yaparken profesyonellerle çalışmak bütçenin her kuruşunun markaya geri dönüşünü sağlar. Bu alanda yapılacak çalışma için mutlaka Influencer’ın etkileşim oranı, daha önce yaptığı kampanyalardaki başarısı, kitlesi üzerindeki satışa dönük etkisini bilmek gerekir” diyen Pamuk, şu bilgileri verdi: “Influencer marketing ise son dönemde reklam ve pazarlamanın en önemli unsurlarından biri haline geldi. Müşteriler takip ettikleri hayran oldukları ünlüler gibi giyinmek ve onları kullandığı ürünleri edinmek istiyorlar. Bu trend için firmalar da yoğun bir arayış içinde. Biz de ajans olarak etnik pazarlama ve demografik analiz ile markaların doğru hedef kitlesine hitap eden Influencer’ı buluyoruz. Böylece büyük bütçeler ile değil doğru strateji ile oluşturulan reklamlar ile iş ortaklarımıza en yüksek verimde kâr sunmuş oluyoruz.”

 

En Uygun Mecrayı Seçmek Önemli

Bir marketing ajansı için en önemli konunun markaya-ürüne-hizmete en uygun Influencer seçimini yapmak olduğunu kaydeden Pamuk, şöyle konuştu:

 

“Pazarlama çalışması yapmak için bütçeniz var. Bu bütçe ilk baştaki hedefiniz için yeterli mi? Pazarlama çalışması bu soruya yanıtla başlar. Dolasıyla en uygun bütçe tanzim edilir. Ardından hangi mecralarda pazarlama çalışması yapılacağına karar verilir. Bu soruya da yanıtı, hedef kitlenin nerede bulunacağı sorusu verir. 50 yaş ve üzeri hedef kitleniz ise doğru mecra Facebook’tur. Z kuşağı kampanyası yapacaksanız TikTok ve Instagram’da olmalısınız. Yüksek ücret gerektiren bir ürün ve hizmet satıyorsanız, tüm detaylarını bildirmek üzere YouTube’da bir kampanya düzenlemelisiniz. Markanın rakip markalarla arasında bilinirlik ve kalite farkına yönelik bir hedefiniz varsa o zaman mecranız LınkedIn olmalı. Dolayısıyla her mecranın Influencer kullanımı ayrıdır. Burada devreye dijital ajansın becerisi, ekibinin profesyonelliği ve deneyimi girer. Ajansınız ne kadar yetkinse, kampanyanız da o derece başarıya ulaşır.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Yazılımını güncelleyenin riski yarıya iniyor – Ulusal24.com

Yazılımını güncelleyenin riski yarıya iniyor – Ulusal24.com

Türkiye’nin dijital dönüşüm  danışmanı BeyazNet’in haftalık yayınladığı Siber Güvenlik Gündemi’nde bu hafta, ABD Siber Güvenlik Ajansı’nın geçtiğimiz yıl verilerine göre en çok kullanılan güvenlik açığını gündeme getirdi.

 

Dünyada her 5 güvenlik zafiyetinden 3’ünün uzaktan kod yürütme olmasına dikkat çeken rapora göre, ayrıcalık yükseltme zayıflığı, güvenlik özelliği atlama, rastgele kod yürütme, rastgele dosya okuma ve yol geçişi kusurları oldu.

 

Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD’den siber güvenlik yetkilileri tarafından yayınlanan “Rutin Olarak Sömürülen En Çok Kullanılan Güvenlik Açıkları” raporuna göre: Log4Shell, ProxyShell, ProxyLogon, ZeroLogon, Zoho ManageEngine AD SelfService Plus, Atlassian Confluence ve VMware vSphere Client’taki kusurlar en çok yararlanılan güvenlik açıklarından bazıları olarak duyuruldu.

 

Sıklıkla bir ele geçirme silahına dönüştürülen diğer kusurlar arasında Microsoft Exchange Server’da uzaktan kod yürütme hatası, Pulse Secure Pulse Connect Secure’da rastgele bir dosya okuma güvenlik açığı ve Fortinet FortiOS ve FortiProxy’de path geçiş hatası yer alıyor.

 

Yazılım güncellemelerini yapmak, güvenlik riskini yarı yarıya azaltıyor

Güvenlik sızmalarının en çok güncellemeleri açıklanan yazılımlara yapıldığını söyleyen BeyazNet Teknik Operasyonlar Direktörü Akgün Yardımcı, “E-posta sunucuları, sanal özel ağ dediğimiz VPN sunucuları gibi sistemler en çok hedef alınan araçların başında geliyor. Sadece yazılım güncellemelerinin zamanında yapılması bile riski yarıdan fazla azaltıyor. Güvenlik zafiyetinin neden olduğu maddi, manevi kayıp dikkate alındığında basit önlemlerle bu kayıplar önlenebilir.” şeklinde konuştu.

 

Özellikle kamu kurumları için etkin güncellemenin çok önemli olduğunun altını çizen Yardımcı, merkezi bir yama yönetim sisteminin önemine dikkat çekiyor.

 

BeyazNet’in haftalık olarak yayınladığı Siber Güvenlik Gündemi’nde haftanın exploitleri, haftanın zafiyetleri, haftanın zararlı yazılımları ve Türkiye’de haftanın veri ihlalleri listeleniyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

NFT’ler kopyalanamaz ama çalınabilir – Ulusal24.com

NFT’ler kopyalanamaz ama çalınabilir – Ulusal24.com

Siber güvenlik şirketi ESET, dijital dünyada yaratıcılığın güvenlik olmadan değere dönüşemeyeceğini, NFT’lerin de çalınabileceğini paylaşarak hem yaratıcıları hem de yatırım yapanları uyardı.
 

Sanal galerilerin gerçekliğe dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Dijital sanat giderek daha popüler oluyor ve Nitelikli Fikri Tapu (NFT) sanatçılar için daha fazla gelir getiren bir alan haline geliyor. Buna karşın siber güvenlik ihmal edilebiliyor. Siber güvenlik şirketi ESET, dijital dünyada yaratıcılığın güvenlik olmadan değere dönüşemeyeceğini, NFT’lerin de çalınabileceğini paylaşarak hem yaratıcıları hem de yatırım yapanları uyardı. 

 

2022 yılında,  NFT alanında birkaç siber güvenlik ihlali vakası yaşandı. En son saldırılardan biri, Şubat 2022’de OpenSea’ye (bir NFT ticaret platformu) yapılan bir kimlik avı saldırısı yoluyla gerçekleşti. Bir siber suçlu, kullanıcılara bir sözleşme imzalamaları ve cüzdanına kripto varlık göndermeleri için bir e-posta gönderdi. Çalınan toplam miktar 1,7 milyon ABD dolarıydı.  Ticaret platformlarından biri olan OpenSea’de de bir güvenlik açığı bulundu. Güvenlik açığı, NFT sanat eserlerinin taban fiyatının 1’inden daha azına satılmasına olanak sağladı ve bu da yaratıcılar için sorunlara neden oldu.

 

NFT’ler 2015’ten beri var

NFT’ler son zamanlarda popülerlik kazandı. Son birkaç aydır NFT’ler hakkında çok şey duyuyoruz. NFT yalnızca o parça için benzersiz olan bir dosyaya gömülü bir dijital veri parçasıdır. Tıpkı fiziksel bir sanat eseri gibi, NFT’li dijital bir eser de kopyalanamaz. Kendi türünden sadece bir tane olması ona değer katan özelliğidir. Bu parçalar değiştirilemez. Tıpkı fiziksel sanatın aynı değere sahip benzer bir eserle değiştirilemeyeceği gibi.

 

Bu yeni gelişme, sanat dünyasında devrim yaratma potansiyeline sahip. NFT’ler, bir sanat eserinin dijital sahip olma sertifikası görevi görür. Bir NFT sanat eseri oluşturulduktan sonra, bir blokzincir  üzerinde jetona dönüştürülür. Bu, sanatçının yarattığı parçanın yasal olarak sahibi olduğunu kanıtlar. Blokzincir güvenli olduğundan ve bu zincirin bilgisayar korsanlarının eline geçmesi zor olduğundan, sahipliğin takibi oldukça kolaydır. Bu, sanatçının popülerlik kazanmasına ve sanatını dünyaya yaymasına yardımcı olur. Çevrim içi olan herkes, sanat eserini görüntüleyebilir, hatta paylaşabilir ve kopyalayabilir. Bu durumun amaca ters düştüğünü düşünebilirsiniz. 

 

Sahip olmak için para ödemelisiniz

İşin püf noktası, NFT’yi satın almadığınız sürece, sahip olamazsınız. Tıpkı fiziksel sanatta olduğu gibi, fotoğrafını çekebilir, hatta bir kopyasını bile yapabilirsiniz. Ancak orijinal parçaya sertifika ile sahip değilseniz, kopyanız/fotoğrafınız orijinaliyle aynı değerde değildir.

 

Bir NFT satın aldığınızda, o sanat eserine sahip olur ve onunla istediğinizi yapabilirsiniz. Ancak alıcı, uyarlama veya çoğaltma hakkı gibi herhangi bir Fikri Mülkiyet Hakkına sahip değildir. Bu, yaratıcının münhasır hakkıdır. Dijital sanat yaratmak, sanatçıların bağlı olduğu sınırları ortadan kaldırır. Sanatçılar artık daha özgür ve bağımsız çalışabilir. Parçalarını hak ettiğine inandıkları fiyattan satma, satmadan önce şartları belirleme ve çok daha fazlası gibi haklara sahiptirler. Ayrıca sanatlarını istedikleri gibi kiralama ve sergileme yetkisine de sahip olurlar. Ayrıca, sanatlarını konum sınırlaması olmaksızın küresel olarak dağıtmaları da kolaylaşır.

 

Gelecek riskleri de barındırıyor 

Ancak her dijital gelişme riskleri de beraberinde getirir. NFT’ler dijital ticaret platformlarında satılıyor. Bunlar çevrim içi mağazalara benzer şekilde çalışır. Bu platformlardaki güvenlik açıkları, genellikle geliştirme aşamalarında yetersiz güvenlik hususlarından kaynaklanır. Bu ihmaller, bir kez fark edildiğinde suçluların hedefi haline gelir. Kötü amaçlı kod içeren bir sanat eseri yükleyebilir, insanların hesaplarını çalabilir veya NFT’leri düşük bir fiyata alıp satarak kâr elde edebilirler. 

 

Teknoloji durmaksızın ilerlerken, ESET onu korumak için yanınızda

Günümüzde yenilik ve yaratıcılığın sınırı kalmadı. NFT’ler ve dijital sanat, ilerlemenin durdurulamayacağını kanıtlıyor. İlerleme var olmaya ve gelişmeye devam edecek. İlerlemenin olduğu yerde riskler de var. ESET, kuruluşundan bu yana 30 yılı aşkın bir süredir ilerlemeyi ve gelişmeyi koruyor. Dijital kullanıcıların güvenliği bir numaralı önceliktir; bu, geleceğe güvenle adım atabilmemiz için kaydettiğimiz ilerlemenin korunduğundan emin olmak anlamına gelir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Bosch, iklim nötr teknolojiye milyarlarca Avro yatırım yapacak – Ulusal24.com

Bosch, iklim nötr teknolojiye milyarlarca Avro yatırım yapacak – Ulusal24.com

yılın görünümünü bulanıklaştırıyor

 

2021 satış: 78,7 milyar Avro / FVÖK: 3,2 milyar Avro.

Hidrojen elektrolizi için 14 milyar Avro’luk pazara giriş – Bosch, 2030 yılına kadar bu yeni iş alanına yaklaşık 500 milyon Avro yatırım yapacak.

Elektromobilite siparişleri ilk kez 10 milyar Avro’yu aştı.

 

Stefan Hartung: “Elektrifikasyon, iklim nötrlüğe giden en hızlı yoldur.”

 

Dr. Markus Forschner: “Bosch Grubu, 2021’in zorluklarının üstesinden başarıyla geldi, ancak sonuç üzerindeki baskı yoğunlaşıyor.”

 

Filiz Albrecht: “Değişim zamanlarında, sosyal sorumluluk, bizimle mümkün olduğunca çok sayıda çalışanı yeni iş alanlarına almak anlamına gelir.”

 

Dr. Christian Fischer: “Bosch, 2025 yılına kadar ısı pompası işine 300 milyon Avro yatırım yapacak.”

 

Rolf Najork: “Ağa bağlı enerji yönetimi, fabrikalarda enerji verimliliğinin kapılarını açıyor.”

 

Dr. Markus Heyn: “Bosch, yollardaki elektrikli güç aktarma sistemlerinde bir numaralı tedarikçidir.”

 

Stuttgart ve Renningen, Almanya – 2021 mali yılında Bosch, zorlu bir ortama rağmen satışlarda ve sonuçlarda önemli bir büyüme elde etti. Teknoloji ve servis tedarikçisi tarafından elde edilen satış geliri yüzde 10,1 artarak 78,7 milyar Avro’ya, faaliyet sonucu (operasyonlardan elde edilen FVÖK) yarıdan fazla artarak 3,2 milyar Avro’ya ulaştı. Önceki yıl yüzde 2,8 olan faaliyetlerden elde edilen FVÖK marjı yüzde 4’e yükseldi. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Stefan Hartung, şirketin yıllık rakamları ile ilgili yaptığı sunumunda, “2021 mali yılının başarılı sonucu, mevcut yılın zorlu ortamıyla mücadele ederken güvenimizi güçlendiriyor.” dedi.
 

Önemli belirsizliklerden biri, Ukrayna’daki savaş ve tüm sonuçlarıdır. Şirket, çalışanlarına karşı sorumluluğunu çok ciddiye alıyor. Aynı zamanda, özellikle mültecilerin acılarını dindirmek için ilk günden bu yana kapsamlı insani yardım sağlıyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, “İnsanların hayatta kalmak için savaştığı yerlerde, aklımız onlarda kalıyor ve korkularını paylaşıyoruz.” dedi. Savaşın siyasi çatışmayı çözemeyeceğini de sözlerine ekledi. Hartung’a göre mevcut durum, politika yapıcılar ve toplum üzerindeki fosil yakıtlara daha az bağımlı hale gelme ve yeni enerji kaynaklarının geliştirilmesini şiddetle takip etme baskısını vurgulamaktadır. Bu nedenle Bosch Grubu’nun, zorlu ekonomik ortama rağmen küresel ısınmayı azaltmak için sistematik olarak çalışmalarını sürdürdüğünü sözlerine ekledi. Ayrıca Hartung, Bosch’un elektrifikasyon ve hidrojen gibi iklim nötr teknolojilere üç yıl içinde 3 milyar Avro yatırım yapacağını duyurdu.

 

Hartung, savaşın kısa vadede karbon emisyonlarını azaltmadaki ilerlemeyi yavaşlatacağına inanıyor. Ancak uzun vadede Avrupa’daki teknolojik dönüşümü hızlandıracak. Hartung, “Politika yapıcılar, ister mevcut binaları daha enerji verimli hale getirmek için teşvikler sağlamada, isterse büyük ölçüde genişleyen yenilenebilir enerji üretiminde olsun, bunu daha fazla kararlılıkla hareket etmek için ipucu olarak alabilirler.” dedi. Yeşil elektriğe dayanması koşuluyla, elektrifikasyonun iklim nötrlüğe giden en hızlı yol olduğuna inanıyor. Bu nedenle Bosch, sürdürülebilir mobiliteyi ileriye taşıyor: 2021’de şirketin elektromobilite ile ilgili siparişleri ilk kez 10 milyar Avro’yu aştı. Ancak Hartung, hidrojenin de gerekli olduğunu vurguladı. Hartung, “Sanayi politikası, ekonominin tüm sektörlerini hidrojene hazır hale getirmeye odaklanmalı. Elektrik tabanlı çözümler önceliğe sahip, ancak hidrojen tabanlı çözümlerin de daha fazla ivme kazanması gerekiyor. Mavi gezegenimizde sürdürülebilir bir şekilde yaşamak istiyorsak her ikisine de ihtiyacımız olacak.” dedi. Aynı zamanda Bosch Yönetim Kurulu Başkanı, önümüzdeki üç yıl içinde şirketin işini dijital olarak dönüştürmek için 10 milyar Avro daha yatırım yapacağını duyurdu. Hartung, “Sürdürülebilirlikte dijitalleşmenin de özel bir rolü var ve çözümlerimiz bu önermeden yola çıkıyor.” dedi. Bosch portföyündeki bu tür çözümlerin örnekleri arasında akıllı ev enerji yöneticisi ve ağa bağlı üretim enerji platformu sayılabilir.

 

2022 yılı genel görünümü: Zorlu bir ortamda yüksek düzeyde belirsizlik

Bosch Grubu, ilk çeyrekte satışlarını yüzde 5,2 artırdı. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Finans Genel Müdürü Dr. Markus Forschner, “2022’ye sağlam bir başlangıç yaptık. Şu anda, faaliyet raporumuzda yer alan yüzde 6’lık satış büyüme tahminini aşmayı bekliyoruz. Ancak, karşılaştığımız önemli belirsizlikler, bir bütün olarak mevcut yıl için daha doğru bir tahminde bulunmanın hala zor olduğu anlamına geliyor.” dedi. Forschner’a göre şirket, geçen yılki FVÖK marjını yakalama hedefine tam olarak ulaşamayacak. Satışlarda beklenen bir artışa rağmen, bu yüzde 3 ila 4 aralığında olacak. “Enerji, hammadde ve lojistik maliyetlerindeki hızlı artışlar nedeniyle mali sonucumuz üzerindeki yük önemli ölçüde artıyor.” Özellikle Mobilite Çözümleri iş sektöründe, maliyet baskısı şu anda çok yüksek. Bazı hammaddelerin fiyatları 2020’den bu yana yaklaşık üç katına çıktı. Forschner, “Devam eden yüksek fiyatlara ve çok değişken piyasalara hazırlanmamız gerekiyor. Sadece otomobil üreticileri değil, tedarikçiler de fiyat artışlarını yansıtmak zorunda.” dedi.

 

Mevcut durum ışığında Bosch, küresel ekonomiye ilişkin beklentilerini şimdiden önemli ölçüde revize etti. Şirket, bu yıl yüzde 3½’nin biraz altında büyümesini bekliyor. Yılın başında bu beklenti yüzde 4 civarında bir büyümeydi. Yaklaşık 88 milyon araçlık otomotiv üretimi için önceki tahmini ve beklenen yıllık yüzde 9’luk artış da muhtemelen karşılanmayacak. Forschner bunun nedenlerinin, Çin’deki koronavirüs pandemisinin olumsuz etkilerinin yeniden canlanması ve devam eden çip kıtlığı olduğunu düşünüyor. Ancak genel olarak şundan emin: “Yine de şirket olarak Bosch bu zorlu aşamanın üstesinden gelecek. Burada önemli olan, öncü ürünlere ve net bir uzun vadeli stratejik odağa sahip olmak ve biz ikisine de sahibiz.”

 

Hidrojen elektrolizi: 14 milyar Avro’luk pazara giriş

Etkili iklim eylemi adına Bosch, hidrojen elektrolizine yönelik bileşen işine giriyor. Şirket, yarısı 2025 için planlanan pazara çıkış tarihine kadar olmak üzere bu alana, yaklaşık 500 milyon Avro’luk yatırım yapmayı planlıyor. Hartung, “Hidrojen teknolojilerini geliştirmek için geniş bir temelimiz var ve Avrupa’da hidrojen üretimini ilerletmek istiyoruz. Elektrolizör bileşenlerine yönelik küresel pazarın 2030 yılına kadar yaklaşık 14 milyar Avro’ya ulaşmasını bekliyoruz.” dedi. Bosch, akıllı bir modül oluşturmak için güç elektroniği, sensörler ve kontrol ünitesi ile birleşen, hidrojen elektroliz sisteminin temeli olan yığını tedarik edecek. H2 nesline yönelik yığınların 2025 gibi erken bir tarihte üretime girmesi bekleniyor.

 

Sürdürülebilirlik: Yeni enerji kaynaklarına geçişte sosyal sorumluluk

Bosch, Avrupa Birliği’nin Yeşil Anlaşması’nı destekliyor ve kendisini sürdürülebilirlik konusunda özel bir sorumluluk taşıyor olarak görüyor: Bosch, dünya genelindeki 400 şirket lokasyonuyla 2020’den beri karbon nötr. Karbon nötrlüğünün kalitesine gelince, şirket beklenenden daha iyi ilerleme kaydediyor. Bosch, 2020’lerin sonunda elde etmeyi hedeflediği enerji tasarrufunun üçte birini şimdiden gerçekleştirdi. Bosch Yönetim Kurulu Üyesi ve Endüstriyel İlişkiler Direktörü Filiz Albrecht, ““Sürdürülebilirlik artık ikincil bir konu değil. Bu, her şirketin ana işinin bir parçası olmalıdır.” dedi. Bosch’un kurumsal sosyal sorumluluğu ekonomik, sosyal ve ekolojik kaygılar üçlüsünü kapsıyor. “Bu üç konuyu dengede tutmak kolay değil. Değişim zamanlarında, sosyal sorumluluk, bizimle mümkün olduğunca çok sayıda çalışanı yeni iş alanlarına almak anlamına gelir.” Albrecht’in belirttiği gibi Bosch, öncelikle daha önce içten yanmalı sistemleri üreten lokasyonlarda iklime zarar vermeyen teknolojiler geliştiriyor. Yeniden beceri kazandırma programları ve şirket içi işe yerleştirme platformu, güç aktarma sistemi operasyonlarında çalışan tam 1.400 çalışanın yazılım ve elektromobilite gibi alanlarda yeni işler üstlendiği anlamına geliyor. Albrecht, “Yıl sonuna kadar, neredeyse tamamı şirket içinde istihdam edilen yaklaşık 2.300 çalışan mobil ve sabit yakıt hücreleri üzerinde çalışacak.” dedi ve ekledi: “Bu, Bosch tarafından gerçekleştirilen bir dönüşümdür.” Ayrıca şirketin bu yıl dünya genelinde 10.000 yeni yazılım mühendisi almayı planladığını da bildirdi.

 

Termoteknoloji: Isı pompası işine 300 milyon Avro

Dr. Christian Fischer, “Karbon emisyonlarının üçte birinden fazlasının binalardan kaynaklanıyor. Bu nedenle iklim eyleminin insanların evlerinde de gerçekleşmesi gerekiyor.” dedi. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Fischer, tüketim ürünleri ve enerji ve bina teknolojisinden de sorumlu. “Alternatif ısıtmaya geçişin ideal olarak yeşil elektrikle çalışan ısı pompasıyla başlar.” Dünya genelinde yeni binalara yönelik yasal gereklilikler bunu giderek daha fazla yansıtıyor: Yalnızca Almanya’da, örneğin, 2024 yılına kadar yeni ısıtma sistemlerinin yüzde 65’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmesi gerekecek. Fischer, “Bosch, önümüzdeki yıllarda ısı pompası işine 300 milyon Avro daha yatırım yapacak.” dedi ve ekledi: “Pazar, bugün ile 2025 arasında yıllık yüzde 15 ila 20 oranında büyüyecek. “Pazardan iki kat daha hızlı büyümeyi hedefliyoruz.” Bosch, mevcut binalarda da üzerine düşeni yapmak istiyor: hidrojene hazır gaz yakıtlı kazanlarıyla şirket, doğal gazlı ısıtma sistemlerinden hidrojenli ısıtma sistemlerine geçişi kolaylaştırıyor. Ayrıca, bina sistemlerini birbirine bağlayarak ve entegre ederek Bosch, aynı anda hizmetlerden sürekli gelirden daha fazla pay elde etme hedefine daha da yaklaşıyor. Fischer, “Bina sistemleri işinde, hizmetler zaten tüm satışların neredeyse yarısını oluşturuyor. Teknolojiyle iklim eylemini şekillendirmeye yardımcı olmak ve hizmet işimizi genişletmek olan stratejik hedeflerimiz birbirini tamamlıyor.” dedi.

 

Sanayi Teknolojiler: Dijitalleşme yoluyla enerji verimliliği

Endüstriyel üretimde Bosch, fabrikalarında enerji ve maliyet verimliliğini iyileştirme çabalarını hızlandırıyor. Robert Bosch GmbH’nin Endüstriyel Teknoloji iş sektörünü denetlemekten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Rolf Najork, “Endüstriyel üretimin dijitalleştirilmesi iklim eylemine katkıda bulunuyor. “Sadece ağa bağlı enerji yönetimi sayesinde, üretim operasyonlarımızın yıllık enerji tüketimini ortalama yüzde 5 azaltıyoruz.” Endüstri 4.0 portöfyündeki Enerji Platformu, halihazırda 80 müşteri projesinde ve 120 Bosch lokasyonunda kullanılıyor. Najork, aynı zamanda Bosch Grubu’nun endüstriyel teknolojisinde elektrifikasyonu benimsediğini de sözlerine ekledi. Şirket, mobil makinelerin yüzde 30’unun 2030 yılına kadar elektriklendirilmesini bekliyor. Bu, yüksek voltajlı sistemler için 1,5 milyar Avro değerinde ek bir pazar hacmi anlamına geliyor. Bosch ayrıca endüstriyel teknolojisiyle elektrikli sürüşü ilerletmek istiyor. Najork, “VW ile bir proje biriminde, Avrupa’daki batarya hücresi fabrikalarını donatacak bir şirket kurmak için çalışıyoruz. Ortak hedefimiz, batarya teknolojisinin yüksek hacimli üretiminde maliyet lideri olmaktır.” dedi. Uzmanlar, batarya hücreli üretim teknolojisinin 2030 yılına kadar dünya genelinde 50 milyar Avro’luk kümülatif pazar hacmine ulaşmasını bekliyor.

 

Alternatif mobiliteye geçiş: Batarya ve yakıt hücreli güç aktarım sistemleri ile elektrifikasyon

Bosch, AB’nin Yeşil Anlaşması’nın karayolu trafiğinin elektrifikasyonuna kesin bir destek sağlamasını bekliyor. Robert Bosch GmbH Yönetim Kurulu Üyesi ve Mobilite Çözümleri iş sektörünün başkanı Dr. Markus Heyn, “Bütün otomobil üreticileri, büyüyen elektrikli araç pazarından mümkün olan en büyük payı elde etmeye hevesli. Bosch, kendisini yollardaki elektrikli güç aktarım sistemlerinde bir numaralı tedarikçi olarak görüyor.” dedi. Heyn, ana teknik görevin, batarya da dahil olmak üzere güç aktarım sistemini doğru sıcaklıkta tutmak ve yolcu bölmesinde gerekli iklim konforunu sağlamak olduğunu söyledi. Heyn, akıllı termal yönetimin tek başına elektrikli sürüş menzilini yüzde 25 artırabileceğine dikkat çekti. Bu amaçla Bosch, önceden entegre edilen bir çözüm geliştirdi: esnek termal birim veya FTU. FTU ile Bosch, 2020’lerin sonunda 3.5 milyar Avro’luk bir hacme ulaşacak bir pazara giriyor. Yakıt hücrelerine dayalı elektrikli mobilite için Bosch, bu yıl kamyonlar için yakıt hücreli güç aktarım sistemlerinin üretimine başlayacak. Heyn, “Bamberg tesisinde, en geç 2020’lerin ortasında gigawatt çıkışlı yığınlar üretmeyi hedefliyoruz. 2030’a kadar, yakıt hücreli bir kamyonu kullanmak dizelden daha pahalı olmayacak. Hedefimiz bu.” dedi. Bosch, mobil yakıt hücreleri için sermaye harcamasını bir kez daha artırarak 2021 ile 2024 arasında neredeyse 1 milyar Avro’ya çıkardı.

 

2021 iş yılı: Maliyet baskısına rağmen zorlukların üstesinden geliniyor

Forschner, “Genel olarak Bosch Grubu, 2021’deki zorlukları iyi bir şekilde aştı. Satışlarımızı yüzde 10,1, operasyonlardan elde ettiğimiz FVÖK’ümüzü de yüzde 50’den fazla artırdık.” dedi. Bosch tüm bunları, devam eden koronavirüs pandemisine, yarı iletkenlerde devam eden arz darboğazlarına ve zaten önemli ölçüde yüksek olan hammadde fiyatlarına rağmen başardı. Forschner, “İyi satış rakamlarımıza ek olarak, kapsamlı maliyet düşürücü önlemlerimiz de meyvelerini verdi. Geleceğe yönelimimiz, sağlam mali sonucumuza da yansıyor.” dedi. Bosch Grubu’nun araştırma ve geliştirme maliyeti 6,1 milyar (2020: 5,9 milyar Avro) Avro’ya ulaştı. Araştırma ve geliştirme maliyeti, elektromobilite ve sürücü destek sistemlerinin yanı sıra endüstri ve ısıtma teknolojisinde elektrifikasyona odaklandı. 

 

2021 iş yılı: İş sektörlerine göre gelişmeler

Tüm iş sektörleri, bu olumlu gelişmeye katkıda bulundu. En yüksek satışı gerçekleştiren Mobilite Çözümleri iş sektörü, satışlarda yüzde 7,6 artış kaydederek 45,3 milyar Avro’ya ulaştı. Kur etkilerinin ayarlanmasının ardından, büyüme yüzde 7,9 oldu. Geçen yılki zararın ardından iş sektörü, faaliyetlerinden yüzde 0,7’lik bir FVÖK marjı ile biraz daha olumlu bir sonuç elde etti. Forschner ekledi, “Mobilite Çözümleri, özellikle çip sıkıntısına maruz kalıyor ve mobilitede köklü değişikliklere hazırlanmak zorunda. Aynı zamanda sektör, elektromobilite ve otonom sürüşe önemli ön yatırımlar yapıyor ve şimdiden hammadde ve lojistik için önemli ölçüde daha yüksek maliyetler üstlenmek zorunda kaldı.” Forschner, Endüstriyel Teknoloji iş sektörünün önemli makine mühendisliği pazarlarının toparlanmasından fayda sağladığını ve satışları yüzde 18,9 artırarak 6,1 milyar Avro’ya çıkarabildiğini söyledi. Kur etkilerinin ayarlanmasının ardından, büyüme yüzde 19,4 oldu. FVÖK marjı yüzde 8,4 oldu. Geçen yılki güçlü performansın ardından, Dayanıklı Tüketim Malları iş sektörü satışlarını yeniden yüzde 12,7 artırarak (kur etkisi ayarlandıktan sonra yüzde 14,4) 21 milyar Avro’ya çıkardı. Sektör, operasyonlardan yine çift haneli (yüzde 10,2) FVÖK marjı elde etti. Enerji ve Bina Teknolojisi iş sektörü, satışlarını yüzde 7,8 veya kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 8,8 oldu artırdı. 5,9 milyar Avro’luk toplam satışla iş sektörünün FVÖK marjı yüzde 5,1’e ulaştı. Forschner, “İklim dostu ısıtma teknolojimiz bu başarılı rakamlara büyük katkı sağladı.” dedi. 

 

2021 iş yılı: Bölgeye göre gelişmeler

Bosch Grubu, tüm bölgelerde satış gelirlerinde artış kaydetti. Avrupa’da satışlar bir önceki yıla göre yüzde 8,9 artışla 41,3 milyar Avro olarak gerçekleşti. Kur etkilerine göre ayarlandığında, bu artış yüzde 10 oldu. Kuzey Amerika’da satış gelirleri, yüzde 6,5’lik (kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 9,3) artışla 11,4 milyar Avro’ya yükseldi. Güney Amerika’da satışlar yüzde 32 veya kur oranı etkilerinin düzenlenmesinin ardından yüzde 45,1 artışla 1,4 milyar Avro’ya çıktı. Asya Pasifik’te, diğer bölgeler de dahil olmak üzere, satışlar 24,5 milyar Avro’ya ulaştı. Önceki seneye göre artık yüzde 13,1 ya da kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 11,7 oldu. 

 

2021’deki çalışan sayısı: Tüm bölgelerde artış

31 Aralık 2021 itibarıyla Bosch Grubu dünya çapında 402.614 kişiyi istihdam etti. Bu rakam, bir önceki yıla göre 7.580 kişi daha fazla. Bu artış, Avrupa, Amerika ve Asya olmak üzere üç bölgede de görüldü:   Almanya’daki çalışan sayısı 131.652’de sabit kaldı. Araştırma ve geliştirmede çalışan sayısı 2.949 kişi artarak 76.121 çalışana ulaştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

50. TÜRKİYE İMSAD GÜNDEM BULUŞMALARI’NDA  “ENERJİDE YOL AYRIMI: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Mİ? MALİYET Mİ?” KONUSU DEĞERLERLENDİRİLDİ

 

Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu: 

“Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmeliyiz”

Türkiye İMSAD’ın sektörle ilgili gelişmeleri tüm yönleriyle ele aldığı ‘Gündem Buluşmaları’nın 50’ncisi, “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlığı altında düzenlendi. Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin’in konuşmacı olduğu toplantıda, 21. yüzyılı şekillendiren mega trendler çerçevesinde dünyadaki mevcut durum, eğilimler ve inşaat malzemesi sektörüne yönelik etkiler değerlendirildi.

 

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 50’nci kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’, 26 Nisan Salı günü Demirdöküm’ün katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. 

 

Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı,  “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı toplantı ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, dünya güç dengelerini, enerji ve yeşil enerji alanlarındaki küresel gelişmeleri ve Türkiye’nin bu çerçevedeki adımlarını anlattı.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, pandeminin etkileri sürerken beklenmedik şekilde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile ekonomi dengelerindeki öngörülemeyen değişimin, enerji konusunu dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin en önemli gündem maddelerinden bir yaptığına işaret etti. Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörümüzün gelişimi ve gelecek planları açısından enerji konusunu dikkatle takip ediyoruz. Bugün büyük bölümünü ithal ettiğimiz enerji, yüksek maliyeti nedeniyle sektörümüzü zorlamaktadır. Öte yandan gelecek için sürdürülebilirlik adımlarını da atmamız gerek. Önümüzde enerjinin maliyeti, sürdürülebilirliği, rekabete etkileri, arz güvenliği ve dönüşümün nasıl gerçekleşeceğine dair öngöremediğimiz pek çok konu var. Orta ve uzun vadeli planlarımızı yapmak için geleceği daha net görmeye ihtiyacımız var. Dünyada değişen ticaret dengelerini görebilmemiz lazım. Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmemiz lazım. AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ülkemizi ve sanayimizi doğrudan etkileyecek düzenlemelerin, son durumdan nasıl etkileneceğini bilmek de gelecek planlarımız açısından önem arz ediyor.”

 

“Planların bir türlü tutmadığı bir dönemdeyiz”

Toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise “Konjonktürün zor olduğu bir dönemde enerji de zor bir konu. Yapılan planların bir türlü tutmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Dünyada ve ülkemizde pandemi başladıktan sonra, eski normal, yeni normal derken anormal bir konjonktürün içine düştük. Ne yeni normal oldu, ne eski normal oldu. Yeşil Mutabakat bir iklim politikası olarak hayata geçerken; AB sınırda karbon vergisi ile bölgesel ticaret rekabetinde kendi sanayi üretimlerini korumaya odaklandı. Enerjiyi tartışmaya başladık, fosile karşı yenilenebilir enerjiyi parlatırken bir anda kömür şaha kalktı. Enerji maliyetine çözüm ararken enerjinin arz güvenliği ön plana çıktı. COP26’da her şey enine boyuna tartışıldı, benim aklımda kalan ise iki F; fosil ve finans oldu. 2053 net sıfır karbon hedefini planlarken, 19 milyar ton rezerv olarak ilan edilen linyit ve taş kömürünü, zeytinlikler dahil çıkartma telaşına girdik. Her evde 4 lambadan 2’sinin kaynağı termik enerji. Her 3 enerji kaynağından 2’si termik. Dünyada GES VE RES yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı yüzde 10 civarındayken, Türkiye’de yüzde 13. Enerji maliyetlerindeki öngörülemeyen artışlar, AB ile başa baş devam ederken bölgesel rekabete uyum sağlamak gittikçe daha zor hale geldi. Bu noktada biz de haklı olarak soruyoruz; sürdürülebilirlik mi, maliyet mi?” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye, riskleri fırsata dönüştürme şansına sahip”

Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, “2 Siyah Kuğunun Gölgesinde; Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı bir sunum eşliğinde açıklamalarını yaptı. 

 

Ekonomi alanında “siyah kuğu” tanımının, gerçekleşme olasılığı göreceli düşük olarak algılanan bir ‘risk’in bir anda gerçekleşmesi ile birlikte, söz konusu riskin dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerinde geri döndürülmesi imkansız değişimlere sebep olması ve küresel ekonomi aktörleri için yepyeni bir dönemin başlamasına sebep olan olaylar için kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşının “siyah kuğu” olarak nitelendirildiğini söyledi. Prof. Dr. Kerem Alkin, “yeşil enerji dönüşümü” ve “sıfır-karbon hedefi” küresel enerji gündeminin en öncelikli gündem maddeleri iken bugün “arz güvenliği” konusunun en üst sıraya çıktığını belirtti.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları dikkate alındığında Türkiye’nin risklere karşı elindeki tüm imkanları koruyup geliştirerek bu riskleri kendisi için fırsata dönüştürme şansına sahip ender ülkelerden biri olduğunu söyledi.

 

21. yüzyılı şekillendiren mega trendleri; Sürdürülebilirlik, Hiperdijitalleşme, Mobilite, İklim ve dekarbonizasyon olarak sıralayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “2020-2030 yılları arasında dört temel dönüşüm öncelik arz edecek. Ülkelerin dayanıklı ekonomiye sahip olmak, şoklara karşı güçlü olmak için dört ödevi var; dijital dönüşüm, enerji dönüşümü, yeşil dönüşüm ve bilgi dönüşümünü gerçekleştirmek” ifadesini kullandı.

 

AB ile Türkiye arasında yeşil mutabakat kapsamında üst düzey temasların gerçekleştiğini hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Önümüzdeki günlerde yeşil yakıt ve yeşil hidrojen konusunda AB ile bir iş birliği söz konusu olabilir” yorumunu yaptı.

 

“Ticaret dar coğrafyalarda yoğunlaşacak”

Net sıfır karbon ile ilgili hedeflerin gerçekleşmesi adına önemli bir yaklaşımın ülkelerin uzak coğrafyalar yerine mümkün oldukça yakın coğrafyalardan, mümkünse ülke içi kaynaklardan emtia ihtiyaçlarını karşılamaları yönünde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Daha dar coğrafyalarda ticaretin yoğunlaştırılması ve geliştirilmesi artık çok daha fazla konuşuluyor” dedi.

 

Ekonomi çevrelerinin gündemindeki bir başka konunun, ülkelerin bazı ürünler için ihracatlarına getirdikleri sınırlamalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kerem Alkin, “Korumacılığı nasıl yöneteceğiz konusu da önemli hale geldi. Ülkeler ellerindeki kaynakları korumaya aldıklarında bu nasıl yönetilecek? Ülkenin ihtiyacı ne kadardır? Bunu ne kadarı ihraç edilebilir? Ülkemiz açısından da bu hesapları yapmamız, hazırlıklı olmamız gerekir. İhracata getirilecek kısıtlamaları doğru yöneterek ihracat gelirlerini kaybetmememiz gerekir. Bu hesapları hızla yapmamız ve hızlı güncellememiz lazım” vurgusunu yaptı.

 

“Pandemide petrol fiyatları düşünce de endişeler arttı”

Pandemi döneminde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşü ve dünya karbon emisyonundaki azalmayı hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin şunları söyledi: “Covid-19 ve savaş nedeniyle yükselen enerji fiyatları, maliyet mi, yeşil enerji mi tartışmalarına neden oluyor, ancak şöyle bir gerçek de var; pandemideki karantina döneminde dünya ekonomisinde çok ciddi bir yavaşlama gerçekleşti. Fosil yakıt kullanımı büyük ölçüde azaldığından, petrol ve doğal gaz fiyatlarının rekor düzeyde düştüğüne de tanık olduk. BM, OECD, Dünya Ticaret Örgütü ve pek çok uluslararası kuruluş, fosil yakıt maliyetlerindeki düşüş nedeniyle yeşil enerji – yenilenebilir enerji alanındaki çalışmaların aksamasından büyük endişe duyarak, ‘dünya fosil yakıtlarla yoluna devam edemez’ mesajını güçlü şekilde verdi. Benim de bugün gördüğüm, fosil yakıtlarla mücadeleden asla geri kalınmayacağı yönünde. Fosil yakıtlar çağını bitirmeye yönelik tüm çalışmalar ivme kazanarak devam ediyor. Buradan geri dönüş yok. 2030 yılında dünyada kömürle olan birlikteliğin sıfır düzeyine indirilmesi hedefleniyor ve bununla ilgili ciddi düzenlemeler yapılacak. 2040’ta petrol çağı bitecek, dünyanın petrole olan ihtiyacının azaldığı hızlı bir dönüşüm yaşayacak. Doğalgaz göreceli olarak daha düşük karbon emisyonundan dolayı 2060-2070 yılına kadar sürecek gibi görünüyor. Petrolden ve kömürden para kazanan ülkeler bu avantajlarını kaybedecek. Doğalgazdan hızla vazgeçmek çok mümkün değil. Bu doğrultuda güneş ve rüzgâr enerjisine yüklenmek doğru ancak ülkeler sanayide kullanmak için enerji sağlama çalışmalarını sürdürmek durumunda. Bu noktada da sürdürülebilir enerji ekonomisi gündeme geliyor. Bunun üç ayağı var; sürdürülebilir enerji üretimi, sabit pil üniteleri ve batarya sistemleri, elektrikle çalışan çok çeşitli taşıtlar. Bu anlamda pil ve batarya istasyonları süreci değiştirecek derecede büyük önem taşıyor.” 

 

Dünya ticaret dengeleri açısından Rusya’nın AB pazarında boşalttığı alanı doldurmak için büyük bir rekabetin yaşanacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, sıvılaştırılmış doğal gaz ve boru hatlarının gündeme geleceğini söyledi. Nükleer enerji konusunda da bir belirsizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Nükleer enerji olmadan iklim değişikliğini durdurmak çok kolay görünmüyor. Öte yandan AB’nin uranyum ihtiyacının büyük kısmı da Rusya ve Ukrayna’dan karşılanıyor. Bunlar da tartışılıyor” dedi.

 

“AB’de yenileme ve yalıtım pazarı önemli fırsat”

AB’nin doğalgaza bağımlığının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Bugün enerji verimliliğine yönelik tedbirler daha da fazla gündemde yer alıyor. Türk inşaat malzemeleri sektörü açısından AB’de yenileme ve yalıtım pazarları önemli fırsat olacak. Küresel olarak iklimlendirmeyi minimum maliyetle destekleyecek yalıtım kampanyaları geliştirmek, sürdürülebilirlik anlayışına sahip bina yapımını hayata geçirmek, binaların enerji verimliliğine odaklanmak, mevcut yapı stokunu sil baştan yenilemek gibi çözümler üzerinde duruluyor. OECD çatısı altında bu konuyla ilgili, ‘akıllı binalarla dünyayı nasıl koruruz?’ ana ekseninde kapsamlı çalışmalar yapılıyor” dedi.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında üzerinde çalıştığı karbon fiyatlama mekanizmasının da tartışmalı olduğuna, ticari dengeler ve rekabet açısından tüm dünyada geçerli olacak bir karbon fiyatlama mekanizması oluşturulması fikrinin tartışıldığına işaret etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com