TECNO SPARK 20 Pro Türkiyede Satışa Sunuldu

TECNO SPARK 20 Pro Türkiyede Satışa Sunuldu

Yenilikçi teknoloji markası TECNO, fiyatının ötesinde bir deneyim sunan en yeni telefonu SPARK 20 Pro’yu Türkiye’de piyasaya sürdü.

TECNO SPARK 20 Pro, 6,78 inç FHD+ ekran, 120Hz ekran yenileme hızı, 108MP ana kamera, DTS ve Yüksek Çözünürlüklü ses teknolojisi gibi sektörde ilk olan bir dizi özellik ve üstün tasarım unsurlarıyla öne çıkıyor. TECNO SPARK 20 Pro, MediaMarkt, Vatan, Teknosa, Vodafone, Turkcell, Türk Telekom mağazaları ve online satış noktalarından satın alınabiliyor. Telefon KDV dahil 11.999 ve 12.256 TL fiyatlarla satışa sunuluyor.

Piksel ışık hassasiyetinde %900 artış ile TECNO SPARK 20 Pro, yüksek performanslı görüntü işleme sunuyor

TECNO SPARK 20 Pro’da bulunan dikkate değer 9-in-1 teknolojisi, her pikselin daha fazla ışık toplamasına olanak tanıyor. Düşük ışıklı fotoğrafçılıkta yaygın sorunları ve donuk renkler sorununu ele alan TECNO, çığır açan 9-in-1 teknolojisini tanıtarak zorlu ışık koşullarında kullanıcıların görüntü yakalama yöntemlerini devrimci bir şekilde değiştiriyor. Bu sistem, Tetracell teknolojisinin gelişmiş bir versiyonu olan 9-in-1 piksel birleştirme özelliğiyle mükemmel detaylar ve renk doğruluğu sunuyor. Bu, kamera piksellerinin birleştirilmesine ve böylece boyutlarının artmasına olanak tanıyor. Bu yenilik, bireysel piksel ışık hassasiyetinde dikkate değer bir oran olan %900’lük bir artışla sonuçlanıyor. Özellikle Super Night Mode’da 9-in-1 teknolojisi ile çekilen fotoğraflar olağanüstü netlik, parlaklık ve canlılık sergiliyor. Bu sayede, SPARK 20 Pro, kullanıcılara gelişmiş bir fotoğrafçılık deneyimi vadediyor, her kare canlı, keskin, canlı hatta loş ortamlarda bile dolu oluyor.

108MP ana kamera ile Üstün Kamera Deneyimi

TECNO SPARK 20 Pro, hem fotoğraf hem de video çekiminde birinci sınıf performans sunarken, film moduyla sinematik görüntüler yakalamaya da olanak tanıyor. Telefonun çift video özelliği, hem ön hem de ana kameraları aynı anda kullanarak yaratıcı içerik oluşturmayı desteklerken, geniş açılı selfie modu muhteşem manzaraları tamamlamak için daha geniş bir perspektif sağlıyor. 108MP ana kamera ile donatılan SPARK 20 Pro, fotoğrafçılık deneyimini başka bir seviyeye taşıyor. Ana kamera, 3X sensör içi ve 10X dijital yakınlaştırma ile mesafe ne olursa olsun kusursuz netlik sunarken, f/1,75 ultra geniş diyafram açıklığı ve 1/1,67″ ultra geniş sensör, farklı aydınlatma koşullarına uyum sağlamak için daha fazla ışık yakalıyor. TECNO SPARK 20 Pro’nun olağanüstü 32MP ön kamerası ile içerik oluşturma deneyiminizi daha da geliştirebilirsiniz. İster çarpıcı selfie’ler çekiyor ister çift kameralı video kaydı yapıyor olun, bu yüksek çözünürlüklü ön kamera net, ayrıntılı görüntüler ve videolar sunuyor. Bu özelliği yaratıcı çalışmalarınıza sorunsuz bir şekilde entegre ederek kalabalıktan sıyrılan sürükleyici ve büyüleyici içerikler elde edebilirsiniz. Yapay zeka destekli kamera özellikleri sayesinde çekim sırasında otomatik olarak en iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Arka kameralar 2K 30fps video kaydını destekliyor, kullanıcılar bu sayede üstün kamera deneyiminin keyfini çıkarabiliyor.

Fotoğrafçılıkla sınırlı kalmayan TECNO SPARK 20 Pro, ön kamera flaşı ve donanıma gömülü çift flaşı ile düşük ışık koşullarında bile canlı fotoğraflar ve videolar çekilmesine olanak tanıyor. Üç farklı seviye ve ton seçeneği ile kullanıcılar flaş parlaklık seviyesini ve tonunu kişiselleştirebiliyor. Bu esnek ayarlar, her ortamda en uygun aydınlatmayı sağlayarak her çekimin en iyi şekilde sonuçlanmasını ve kullanıcıların yaratıcı sınırlarını zorlamasını sağlıyor.

Şık Tasarım, Üstün Dayanıklılık

Geniş 6,78 inç FHD+ ekrana sahip olan TECNO SPARK 20 Pro, 2460 x 1080 piksel ekran çözünürlüğü ile net ve canlı görüntüler sağlıyor. Ayrıca, pürüzsüz 120Hz ekran yenileme hızı, kullanıcıların akıllı telefonlarıyla daha akıcı bir şekilde etkileşime girmelerini olanak tanıyor.

TECNO SPARK 20 Pro sadece kamera özellikleriyle öne çıkmakla kalmıyor, aynı zamanda yeniden tasarlanan tasarımıyla da dikkat çekiyor. Şeffaf DECO tasarımıyla çevrelenen metal çerçeveler ve alüminyum alaşımlı malzemeden üretilen kamera modülü, modern ve şık bir görünüm sunuyor. Bu tasarım detayı telefonu estetik açıdan güzelleştirmekle kalmıyor, kullanıcıların da gözdesi haline geliyor.

TECNO SPARK 20 Pro’nun yenilenen tasarımında daha ergonomik hatlar yer alıyor ve telefonun kullanımı daha rahat hale geliyor. Özellikle kamera modülünde yapılan tasarım değişikliği, telefonun öne çıkan özelliklerinden biri haline geliyor. Yenilikçi tasarımı ve gelişmiş kamera özellikleriyle TECNO SPARK 20 Pro, kullanıcıların beklentilerini karşılamak üzere tasarlanmış bir akıllı telefon olarak öne çıkıyor.

SPARK 20 Pro, selefi TECNO SPARK 10 Pro’ya kıyasla tamamen yenilenmiş tasarımıyla görsel açıdan da dikkat çekiyor. Daha ergonomik hatlara sahip olan telefon, özellikle kamera modülünde kullanıcıları yepyeni bir tasarımla tanıştırıyor.

Üç farklı renk seçeneğiyle kullanıcılara sunulan cihaz, buzlu fildişi ay ışığı siyahı ve gün batımı allığı renkleriyle göz dolduruyor.

Üstün Performans

G99 ultra boost işlemci ve çift oyun motoruna sahip olan cihaz, orta sınıf bir oyun telefonu arayanlar için ideal bir seçenek olarak ortaya çıkıyor. Sekiz çekirdekli 6nm işlemci ve 256 GB depolama alanı ile donatılan TECNO SPARK 20 Pro, yalnızca sorunsuz oyun performansı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda uygulama kullanımı için de sorunsuz bir deneyim sunuyor. Geniş depolama alanı, kullanıcıların fotoğrafları, videoları ve diğer tüm verileri kolaylıkla depolamasına olanak tanıyor. Ayrıca, genişletilebilir RAM kapasitesi ile donma ve gecikme gibi sorunlar ortadan kalkıyor. Telefon, 16 GB RAM (8 genişletilmiş RAM), 12 GB RAM (9 genişletilmiş RAM) ve 256 GB’a kadar genişletilebilir depolama alanı ile birlikte geliyor ve kullanıcıların büyük miktarda veri depolamasına ve akıllı telefonlarını sorunsuz bir şekilde kullanmasına olanak tanıyor.

5000mAh’lik geniş batarya kapasitesi ve 33W hızlı şarj özelliği ile telefon gün boyu kesintisiz kullanım sağlıyor. Bu pil kapasitesi, kullanıcıların pil seviyesi konusunda endişelenmeden telefonlarını rahatça kullanabilmelerini sağlarken, hızlı şarj özelliği de telefonlarını hızlı ve güvenli bir şekilde şarj edebilmelerine olanak tanıyor. Bu özellikler, kullanıcıların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir denge kuruyor.

Sürükleyici Ses, Yeniden Tasarlanmış Estetik ve Geliştirilmiş Dayanıklılık

DTS ve Hi-Res Stereo Ses Sistemi ile donatılmış TECNO SPARK 20 Pro, kullanıcılara video izlerken, oyun oynarken veya müzik dinlerken benzersiz bir ses deneyimi sunuyor. Altta ve üstte bulunan çift hoparlörler hem DTS hem de Hi-Res için onaylanmış durumda ve kullanıcıların ses ve müziğin en ince ayrıntılarını deneyimlemelerine olanak tanıyor. Ayrıca, çift hoparlörün yön algılama teknolojisi sayesinde kullanıcılar telefonu tuttukları yön veya açıdan bağımsız olarak herhangi bir kayıp olmadan stereo ses deneyiminin keyfini çıkarabiliyor. Telefonun ses yetenekleri arasında dikkat çeken bir diğer özellik ise Volume Plus. Kullanıcılar, gelen aramalar sırasında ses açma düğmesine basılı tutarak mevcut ses seviyesini %200’e kadar artırabiliyor.

Her Açıdan Yeniden Tasarlandı

TECNO SPARK 20 Pro’da bulunan yapay zeka yazılımı ile benzersiz duvar kağıtları oluşturulabiliyor. Yapay zeka, kullanıcıların sadece birkaç saniye içinde en benzersiz duvar kağıtlarını oluşturmasını sağlıyor. Ayrıca, dinamik rozet özelliği ile telefon daha kişisel hale geliyor. Özellikle aramalar sırasında ekranda küçük bir çıkıntı olarak görüntülenen dinamik rozet, TECNO’nun tescilli yazılımı ile geliştiriliyor.

TECNO SPARK 20 serisindeki tüm telefonlar, suya ve toza dayanıklılık için IP53 sertifikasına sahip ve günlük zorluklara karşı dayanıklılık sunuyor. TECNO SPARK 20 Pro, MediaMarkt, Vatan, Teknosa, Vodafone, Turkcell, Türk Telekom mağazaları ve online satış noktalarından satın alınabiliyor. Telefon KDV dahil 11.999 ve 12.256 TL fiyatlarla satışa sunuluyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Şirketlerin yarısından fazlası iş süreçlerinde yapay zeka ve IoT kullanıyor

Yakın zaman önce yapılan bir Kaspersky araştırması, şirketlerin %50’sinden fazlasının altyapılarında Yapay Zeka (AI) ve Nesnelerin İnternetini (IoT) kullandıklarını ortaya koydu. Ayrıca şirketlerin %33’ü bu birbirine bağlı teknolojileri önümüzdeki iki yıl içinde benimsemeyi planlıyor. Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesinde katılımcıların %55’i yapay zekâyı uygulamaya koymuş durumda ve %34’ü önümüzdeki dönemde bunu yapmayı planlıyor. Nesnelerin İnterneti ise kuruluşların %44’ünde kullanılıyor ve %45’i bunu ilerde kullanmayı planlıyor. Uzmanlar, işletme sahiplerinin kendilerini güvence altına almak için doğru niteliklere sahip siber güvenlik çözümlerine sahip olmalarını tavsiye ediyor.

Birbirine bağlı teknolojiler, internete ve birbirine bağlı cihazların, sistemlerin ve uygulamaların büyüyen ağını simgeliyor. Bunlar işletmeleri dönüştürerek daha fazla veri toplamalarını ve süreçleri otomatize etmelerini sağlıyor. Ancak bu teknolojiler işletmenin varlıklarını güvence altına alırken ve müşterileri korurken, yeni riskleri ve zorlukları da beraberinde getiriyor.

Kaspersky, şirketlerin birbirine bağlı teknolojilerin getirdiği zorlukların önüne geçmesine yardımcı olmayı amaçlayan ve siber güvenliğin bu yeni döneme nasıl uyum sağlaması gerektiğine ilişkin kritik soruları yanıtlayan “İş dünyasının geleceğini birbirine bağlamak” adlı bir çalışma gerçekleştirdi. Şirket bu amaçla Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika, Rusya ve Asya-Pasifik’ten 560 üst düzey BT güvenlik lideriyle anket yaptı.

Bu ankette Kaspersky, katılımcıların aşağıdaki teknolojiler hakkında ne düşündüğünü incelemeye çalıştı:

Yapay Zeka (AI), 
Nesnelerin İnterneti (IoT), 
Artırılmış gerçeklik (AR), Sanal gerçeklik (VR) ve dijital ikizler,
6G ve birleşik bulut ağları,
Merkezi olmayan uygulamaları, blok zinciri akıllı sözleşmelerini ve kullanıcı tarafından yönetilen verileri mümkün kılan Web 3.0,
İşbirliğine dayalı ortamlarda sorunsuz veri paylaşımına olanak tanıyan veri alanları.

Yükselen Teknolojilerin İşletmelere Etkisi

Araştırma, yapay zeka ve IoT’nin şirketlerin sırasıyla %54 ve %51’i tarafından halihazırda kullanıldığını ortaya koydu (META’da bu oranlar %55 ve %44). Her üç şirketten biri iki yıl içinde bu teknolojileri benimsemeyi planlıyor (META’daki şirketlerin %34’ü yapay zeka ve %45’i IoT kullanmayı planlıyor). Veri alanları işletmelerin %32’si tarafından kullanılıyor ve neredeyse yarısı (%49) yakın gelecekte bunları benimsemeyi planlıyor (META için oranlar %34 ve %45).

Birbirine bağlı diğer teknolojiler (dijital ikizler, AR, VR, web 3.0, 6G ve birleşik bulut ağları), ankete katılan her beş şirketten yalnızca biri (%20-21) tarafından kullanılıyor. Ancak katılımcıların %70’inden fazlası bunları yakında iş süreçlerine entegre etmeyi düşünüyor. META bölgesindeki rakamlar da benzer, sadece 6G ve birleşik bulut ağları biraz farklı. Katılımcıların %18’i bunları halihazırda kullanıyor, %80’i ise kullanmayı planlıyor.

Yapay Zeka, IoT ve Diğer Yenilikçi Teknolojilerin Güvenliği

Yapay zeka ve IoT çok yaygınlaştığı için yeni siber saldırı vektörlerine karşı savunmasız kalıyor. Araştırmaya göre kurumların %16-17’si yapay zeka ve IoT’nin korunmasının ‘çok zor’ veya ‘son derece zor’ olduğunu düşünürken (META’da %18 ve %16), yapay zeka kullanıcılarının sadece %8’i ve IoT sahiplerinin %12’si şirketlerinin tamamen korunduğuna inanıyor (META’da %9 ve %14).

Bununla birlikte, sonuçlardan da görüleceği üzere teknolojilerin uygulanması ne kadar az yaygınsa, şirketlerin bunları koruması o kadar zorlaşıyor. Bunun tersi de geçerli. Örneğin en az benimsenen AR/VR ve birleşik bulut ağları, siber savunma açısından korunması en zor teknolojilere karşılık geliyor ve şirketlerin %39-40’ı bunların güvenliğinin sağlanmasının zor olduğunu belirtiyor (META için %37-38).

Kaspersky Kurumsal Ürünler Başkan Yardımcısı Ivan Vassunov, konuya ilişin şunları söylüyor: “Birbirine bağlı teknolojiler muazzam iş fırsatlarını beraberinde getirirken, aynı zamanda ciddi siber tehditlere karşı savunmanın zor olduğu yeni bir dönemi başlatıyor. Toplanan ve iletilen veri miktarının artmasıyla birlikte siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. İşletmeler kritik varlıklarını korumalı, birbirine bağlı ortamın genişlediği bir ortamda müşterilerinde güven oluşturmalı ve birbirine bağlı teknolojinin getirdiği zorluklarla mücadele etmek için yeni çözümleri kullanabilmek amacıyla siber güvenliğe yeterli kaynak ayrılmasını sağlamalıdır. Yapay zeka ve IoT’yi altyapılarına entegre eden işletmelerin, siber tehditleri erken aşamalarda tespit etmek ve etkili savunma sağlamak için bunları Konteyner Güvenliği ve Genişletilmiş Tespit ve Yanıt çözümleriyle koruması gerekiyor.” 

Birbirine bağlı teknolojilerin getireceği değişimin ölçeği göz önüne alındığında, kuruluşların bunları uygulamak ve korumak için uygun stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Kaspersky, araştırmanın bulgularına dayanarak kurumların birbirine bağlı teknolojileri korumaya hazır olmalarını sağlamak için dört etkili yol öneriyor:

1. Güvenli tasarım ilkelerini benimseyin. Siber güvenliği yazılım geliştirme yaşam döngüsünün her aşamasına entegre edin. Tasarımdan itibaren güvenli yazılım ve donanım, siber saldırılara karşı dirençli hale gelir ve dijital sistemlerin genel güvenliğine katkıda bulunur. Örneğin KasperskyOS tabanlı Cyber Immune çözümleri, şirketlerin tehdit yüzeyini en aza indirmesine ve siber suçluların başarılı bir saldırı gerçekleştirme kabiliyetini önemli ölçüde azaltmasına olanak tanır.

2. İşgücünüzü eğitin ve becerilerini artırın. Siber farkındalığa sahip bir kültür oluşturmak, çalışanların bilgi edinmesini ve bunları uygulamaya koymasını sağlayan kapsamlı bir strateji gerektirir. Kaspersky Expert eğitimi InfoSec uzmanlarınızın becerilerini geliştirebilir ve şirketinizi saldırılara karşı koruyabilir.

3. Siber güvenlik çözümlerinizi yükseltin ve Kaspersky Extended Detection and Response (XDR) gibi merkezi ve otomatik platformları kullanın. Şirketler birbirine bağlı teknolojileri benimsedikçe, birden fazla kaynaktan telemetri toplayıp ilişkilendirmelerine ve etkili tehdit tespiti ve hızlı otomatik yanıt sağlamalarına olanak tanıyan daha gelişmiş özelliklere sahip siber güvenlik çözümlerine ihtiyaç duyarlar.

Birçok yapay zeka çözümü konteynerler üzerine inşa edildiğinden, bunların entegre edildikleri altyapıyı Kaspersky Container Security gibi şirketlerin geliştirme aşamasından operasyona kadar uygulama yaşam döngüsünün her aşamasında güvenlik sorunlarını tespit etmesine olanak tanıyan siber güvenlik ürünleriyle güvence altına almak önemlidir.

4. Regülasyonlara uyun. Siber güvenlik uygulamalarınızın değişen standartları ve yasal gereklilikleri karşılamasını sağlayarak yasal sorunlardan veya itibar kaybından kaçınmak için yasal düzenlemelere uyun.

Birbirine bağlı teknolojilere ilişkin ek bulguları içeren raporun tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Şirketlerin Formula 1den Öğreneceği 5 Siber Güvenlik Dersi

Şirketlerin Formula 1den Öğreneceği 5 Siber Güvenlik Dersi

Formula 1’in ve siber güvenliğin hızlı tempolu dünyasında başarı hıza, çevikliğe ve inovasyonun gücüne bağlıdır. F1 takımlarının stratejilerini ve araçlarını en yüksek performansa göre ayarlaması gibi, şirketlerin siber güvenlik ekipleri de dijital ortamlarını korumak için uyum sağlamalı, yenilik yapmalı ve iş birliği içinde olmalıdır. Ferrari takımının sponsoru global siber güvenlik lideri Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, şirketlerin F1’den öğreneceği 5 siber güvenlik dersini sıralıyor.

Bir işletmeyi kendi sektöründe ön sıralara taşımak, yalnızca yenilikçi düşünmeyi değil aynı zamanda en beklenmedik alanlardan içgörüler elde etme becerisini de gerektirir. Bu durum özellikle; hızlı aksiyon almanın, hassasiyetin ve gelişmiş stratejilerin uygulandığı zamanlarda, işletmeleri rakiplerinden ayıran siber güvenlik alanında geçerli oluyor. Ferrari takımının sponsoru, global siber güvenlik lideri Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, Formula 1 (F1) yarışlarının yüksek hızlı dünyasıyla benzerlikler gösteren ve şirketlerin dijital ortamdaki en zorlu yarış pistlerinde ustalıkla gezinmeleri için uygulayabilecekleri 5 önemli siber güvenlik dersini sıralıyor. F1’in adrenalin yüklü taktikleriyle siber güvenlik yaklaşımınızı güçlendirerek, kuruluşunuzu başarı ve güvenlikte yeni boyutlara taşıyabilirsiniz.

1. Hız ve görünürlük başarıyı belirler. Yarış pistinde ve siber güvenlik dünyasında hız, tartışmasız dikkate alınması gereken en önemli niteliklerden biridir. Ancak bir yarış sadece arabanın ne kadar hızlı olduğuyla değil, ne kadar çabuk adapte olabileceğinizle de kazanılır. Herhangi bir yarışta pist, araç ve hatta hava koşulları, işlerin nasıl ele alınması gerektiğini değiştirebilir. Bir sürücü bu değişikliklere ne kadar hızlı uyum sağlayabilirse, tüm yarış boyunca o kadar iyi donanıma sahip olacak ve bu da onlara rakiplerine karşı avantaj sağlayacak. Ortalama olarak, F1 araçlarının 0’dan 100 km/saat hıza 3 saniyeden daha kısa bir sürede hızlandığı ve 350 km/saatin üzerindeki maksimum hızlara ulaşabildiği bilinmektedir. Sonuç olarak, en iyi F1 sürücülerinin en yüksek tepki süresi 0,2 saniyedir. Bu reaksiyon hızı sadece sürüş için değil, yarış sırasında değişebilecek sayısız ayrıntı için de geçerlidir. Çok fazla değişken olduğundan görünürlük son derece önemlidir; bu nedenle bir F1 aracı 500’den fazla IoT sensörüyle donatılmıştır.

Kuruluşların ayrıca hızlı yanıt vermenin yanı sıra ortamları üzerinde maksimum görünürlüğe sahip olmaya da öncelik vermeleri gerekir. Tehdit ortamları ve saldırı yüzeyleri değiştikçe, bir departmanın güvenlik açığına ne kadar hızlı tepki verebileceği, bir tehdit aktörünün verebileceği zararı belirleyecektir. Bir siber güvenlik lideri stratejisini geliştirirken, yeni araçlar ve teknoloji satın almak isterken ve yeni siber güvenlik ortakları edinirken hız ve görünürlük ihtiyacı en önemli husus olmalıdır.

2. Müdahale yetenekleri fark yaratır. F1 yarışları tek bir yarışta 44 ila 78 tur arasında değişir; bu da anında müdahale ve dikkat gerektiren hatalara, sorunlara ve kazalara çok fazla yer olduğu anlamına gelir. Bir pistte veya otomobilin durumundaki küçük veya hafif değişiklikler bile sürücünün başarı şansını en üst düzeye çıkarmak için hızlı adaptasyon gerektirir.

Aynı şekilde, bir kuruluşun bilinen bir tehdide, güvenlik olayına ve hatta keşfedilen bir güvenlik açığına tepki verme süresi, yıkıcı bir uzlaşma veya kontrol altına alınan bir sorun arasındaki farkı yaratabilir. Genişletilmiş algılama ve yanıt (XDR) çözümüne ve gelişmiş yanıt yeteneklerine sahip bir kuruluş, kurtarma sürelerini kısaltabilir. Siber güvenlik liderleri, tehditlere karşı hızlı yanıt veren bir departman kurmayı önemseyen bir siber güvenlik stratejisi oluşturmalıdır. Hızlı hareket etme yeteneğiniz siber güvenlik departmanınızın yeteneklerine dahil edilmelidir. Ne kadar hızlı tepki verirseniz kuruluşunuzun maruz kaldığı risk o kadar az olur.

3. İnovasyon alışılmışın dışında düşünmeyi gerektirir. F1 yarışları büyük ölçüde teknolojik yeniliğe dayanır. F1 takımları; rekabet avantajı elde etmek amacıyla temel ölçümleri takip etmenin yeni ve daha verimli yollarını bulmak için Ar-Ge’ye yatırım yapıyor. Otomobilin performansını, dayanıklılığını artıran bu geliştirmeler, bir yarış sırasında milyonlarca veri noktasını gerçek zamanlı olarak analiz edebilen gelişmiş bilgisayar sistemlerinin yanı sıra performansı ve yakıt verimliliğini artıran mühendislik ilerlemelerini (tüketici araçlarına aktarılan teknoloji) içeriyor.

Aynı şekilde siber güvenlik departmanlarının da inovasyon söz konusu olduğunda kalıpların dışında düşünmesi gerekiyor. Teknolojik ilerlemeler yeni tehditlere karşı savunmayı iyileştirmeye devam ediyor. Bu çerçevde siber güvenlik sektörü doğrudan korumanın ötesinde gelişim gösterdi. Bu gelişimi bünyesine adapte etmek isteyen siber güvenlik departmanları, yalnızca önlemeye odaklanan çözümlerin ötesine geçmeli. Yapay zeka destekli analizler, gelişmiş tespit ve tanımlama yazılımları ve özellikle bulut tabanlı olmak üzere karmaşık ortamlara tam görünürlük sağlamak üzere tasarlanmış platformları da içeren yeni teknolojik yeniliklerden yararlanmalıdır.

4. Başarı etkin ekip çalışması ve iş birliğine bağlıdır. F1 takımları çok sayıda kişiden oluşur ve hepsinin tek hedefi sürücünün ve aracın yeteneklerinin en iyi şekilde performans göstermesini sağlamaktır. Siber güvenlik ekipleri ise bunu iş birliği, iletişim ve hız yoluyla yapabilir. Ancak optimum performans için bu ekip çalışması ve iş birliği kültürünün, bir kuruluşun siber güvenlik departmanının ötesine geçmesi gerekir. Tıpkı tek bir araca ve yarışçıya atfedilen birden fazla rol ve sorumluluğun olması gibi, herhangi bir güvenlik olayından, tehlikeden veya veri ihlalinden etkilenen birden fazla paydaş ve departman da vardır.

Bu, güvenliğin ihlal edildiği tüm departmanların yanı sıra ilk savunma hattı olan BT ve siber güvenliğe ek olarak geçerlidir. Bu ekipler ve paydaşlar, bir sorun karşısında ne kadar yakın ve hızlı harekete geçebilirlerse, sorunu kontrol altına almak için o kadar hızlı çalışacaklar ve nispeten sorunsuz bir iyileşmeyi sağlayacaklardır. Bu nedenle etkili bir siber güvenlik lideri, kendi departmanının ötesinde bir güvenlik kültürü oluşturmaya çalışmalı ve bir güvenlik olayının meydana gelmesi durumunda paydaşların rollerini ve sorumluluklarını bilmelerini sağlamak için paydaşlarla birlikte çalışmalıdır.

5. Bir ekibin iyi çalışması için güven gereklidir. Bir takımdaki tüm tarafların F1 yarışlarında hareket etme hızı göz önüne alındığında, güven inanılmaz derecede önemlidir. Herhangi bir ikinci tahmin veya tereddüt, değerli saniyelerin kaybedilmesine neden olabileceği ve yarışın kazanılması veya kaybedilmesi arasındaki farkı yaratabileceği için sürücülerin takımlarına güvenmesi gerekir.

Aynı şekilde siber güvenlik liderlerinin de çözümlerine, süreçlerine, kontrollerine, teknolojilerine ve ekiplerine güvenmeleri gerekiyor. Ancak hem siber güvenlik hem de F1 takımları açısından bu güvenin kör olmaması gerekiyor. Şirketler, bu önlemlerin amaçlandığı gibi çalıştığından emin olmak için testler gerçekleştirmeli, performansta herhangi bir boşluk olup olmadığını veya herhangi bir ekibin en iyi şekilde performans sergilemek için gerekli kaynaklara sahip olup olmadığını görmek için yıllık değerlendirmeler yapmalı, sürekli senaryo planlaması ve testler yapmalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Kaspersky 2024 yılı endüstriyel siber güvenlik öngörülerini paylaştı!

Kaspersky 2024 yılı endüstriyel siber güvenlik öngörülerini paylaştı!

Kaspersky, 2024 yılı için Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Acil Durum Müdahale Ekibi (ICS CERT) tahminlerini yayınlayarak önümüzdeki yıl endüstriyel işletmelerin karşılaşacağı temel siber güvenlik zorluklarının özetini derledi. Tahminler fidye yazılımı tehditlerinin sürekliliğine, kozmopolitik hacktivizmin yükselişine, “saldırgan siber güvenliğin” mevcut durumuna, lojistik ve taşımacılık tehditlerindeki dönüştürücü değişimlere dikkat çekiyor.

Kaspersky, 2023 yılına bakıldığında endüstriyel siber güvenlik ortamının gelişmeye devam edeceğini ve birkaç önemli trendin ortaya çıkacağını öngördü. IIoT ve SmartXXX sistemlerinde verimlilik arayışı saldırı yüzeyini genişletirken, enerji iletim fiyatlarındaki artış donanım maliyetlerini artırarak bulut hizmetleri yönünde stratejik bir kaymaya neden oldu. Kamunun endüstriyel süreçlere artan katılımı, yetersiz nitelikli çalışanlar nedeniyle karşılaşılan veri sızıntıları ve sorumlu ifşa için yetersiz uygulamalara dair endişeler de dahil olmak üzere bazı yeni riskleri beraberinde getirdi.

Bu retrospektif analiz, 2024 yılında sanayi kuruluşlarının karşılaşacağı siber güvenlik ortamının anlaşılması için zemin hazırlıyor.

Yüksek değere sahip kuruluşları hedef alan fidye yazılımları

Fidye yazılımlarının 2024 yılında endüstriyel işletmeler için öncelikli endişe kaynağı olmaya devam edeceği öngörülüyor. Büyük kuruluşlar, özel ürün tedarikçileri ve büyük lojistik şirketleri, potansiyel olarak ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olabilecek artan risklerle karşı karşıya kalıyor. Siber suçluların büyük miktarda fidye ödemesi yapabilecek kuruluşları hedef alarak, üretim ve teslimatta aksamalara neden olması bekleniyor.

Kozmopolitik protesto hacktivizmi

Jeopolitik motivasyona sahip hacktivizmin yoğunlaşacağı ve daha yıkıcı sonuçlar doğuracağı tahmin ediliyor. Ülkelere özgü protesto hareketlerine ek olarak, eko-hacktivizm gibi sosyo-kültürel ve makro-ekonomik gündemler tarafından yönlendirilen kozmopolitik hacktivizm akımının yeni dönemde yükselmesi bekleniyor. Güdülerin bu şekilde çeşitlenmesi daha karmaşık ve zorlu bir tehdit ortamına katkıda bulunabilir.

Daha ince tehditler ve tespit etmede zorluk

Siber tehdit istihbaratı toplamak için “saldırgan siber güvenlik” kullanımının tartışmalı sonuçlar doğuracağı beklentisi hakim. Bu yaklaşım potansiyel tehlikelerin erken işaretlerini ortaya koyarak kurumsal güvenliği artırabilirken, gri ve karanlık bölge arasındaki ince çizgiyi de ihlal edebilir. Ticari ve açık kaynaklı araçlarla donanmış kâr amaçlı siber faaliyetler, daha gizli bir şekilde çalışarak tespit ve soruşturmayı zorlaştırabilir.

Otomasyon ve dijitalleşmedeki zorluklara bağlı olarak lojistik ve taşımacılıkla ilgili tehditlerdeki değişimler

Lojistik ve taşımacılığın hızlı otomasyonu ve dijitalleşmesi, siber ve geleneksel suçların iç içe geçerek yeni zorluklar ortaya çıkarmasına neden oluyor. Buna araç ve mal hırsızlığı, deniz korsanlığı ve kaçakçılık da dâhil. Hedefli olmayan siber saldırılar, özellikle nehir, deniz, kamyon ve özel amaçlı araçlarda fiziksel sonuçlara yol açabilir.

Kaspersky ICS CERT Başkanı Evgeny Goncharov, şunları söylüyor: “Sanayi sektörünün siber güvenliği, hem yeni saldırı türleri hem de eskilerinin daha sofistike versiyonları eşliğinde sürekli bir değişim geçiriyor. Fidye yazılım saldırıları hala büyük bir sorun ve bilgisayar korsanları daha gelişmiş yöntemlerle büyük, karlı şirketleri hedef almakta giderek daha iyi hale geliyor. Sosyal konularla motive olan hacktivistler de daha aktif hale geliyor ve tehditlere farklı bir karmaşa boyutu ekliyor. Taşımacılık ve lojistik sektörü bu değişikliklere karşı özellikle savunmasız kalıyor, çünkü sistemleri giderek daha dijital hale geliyor. Siber ve geleneksel suçların bu birleşimi küresel tedarik zincirleri için ciddi bir tehdittir. Kendimizi korumak için siber güvenliğe öncelik vermeli, fidye ödemekten kaçınmalı ve savunmamızı geliştirmeye devam etmeliyiz.” 

ICS CERT web sitesinde 2024 için ICS tahminlerinin tam listesini bulabilirsiniz.

ICS tahminleri, Kaspersky Security Bulletin (KSB) bölümlerinden biri olan ve siber güvenlik dünyasındaki önemli değişimler hakkında yıllık tahminler ve analitik raporlar dizisi sunan Kaspersky’nin 2024 Dikey Tehdit Tahminleri kapsamında yayınlanıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Dell Technologies, Yenı̇ Yapay Zekâ Deneyı̇mlerı̇yle Modern İş Gücünü Destekliyor

Dell Technologies, Yenı̇ Yapay Zekâ Deneyı̇mlerı̇yle Modern İş Gücünü Destekliyor

Dell Technologies’in tanıttığı sektörün en geniş yapay zekâ bilgisayarı portföyü, kuruluşların yapay zekâ stratejilerini uygulamalarına ve geleceğe hazırlanmalarına yardımcı oluyor 

Dell Technologies, kuruluşları ve çalışan verimliliğini yapay zekâ çağına taşımak üzere tasarlanmış sektörün en geniş yapay zekâ bilgisayar yelpazesini piyasaya sürüyor. Yeni Latitude dizüstü bilgisayarlar ve Precision mobil iş istasyonları serisiyle Dell, müşterilerine giriş seviyesinden ultra premium PC’lere ve iş istasyonu seçeneklerine kadar sektördeki en geniş AI PC yelpazesini sunuyor. Intel vPro® özellikli Intel Core Ultra işlemcilere sahip Dell ticari bilgisayarlar, yepyeni üretkenlik ve verimlilik seviyeleri sağlıyor. Bu sayede çalışanların elde ettiği avantajların başında şunlar geliyor:

Daha etkili iş birliği yapma: Otomatik çerçeveleme, arka plan bulanıklaştırma ve göz izleme gibi yapay zekâlı video konferans özellikleriyle çalışanlar, NPU aktarımı sayesinde Zoom araması yaparken yüzde 38’e kadar daha az güç tüketiyor.

Hibrit bir çalışma ortamında güvenle çalışma: Dell, güvenlik işlevlerini NPU aracılığıyla cihaza yüklemek için CrowdStrike ve Intel ile birlikte çalışıyor. Bu sayede daha kapsamlı tehdit tespiti sağlayarak müşterilerin kötü amaçlı siteleri ve güvenlik açıklarını bulut tabanlı çözümlere kıyasla daha az gecikmeyle hızlı bir şekilde tespit etmelerine yardımcı oluyor.
Daha hızlı içerik oluşturma: Yapay zekâ işlemlerini CPU, GPU ve NPU arasında dağıtarak kullanıcılar, Stable Diffusion ile beş katı hızda üretken yapay zekâ görüntüleri oluşturabiliyor. 
İş akışının içinde kalma: Yeni cihazlar, Windows 11’deki Copilot ve tek bir düğmeye dokunarak işleri daha kolay ve daha hızlı halletmeyi sağlayan özel bir Copilot tuşu ile birlikte geliyor.

 

 Hibrit çalışma çağı için yapay zekâlı bilgisayarlar 

Sinirsel işlem birimi (NPU) donanımlı yapay zekâ bilgisayar pazarının 2024’te yaklaşık 50 milyon adetten 2027’de 167 milyonun üzerine çıkması ve dünya çapında dağıtılan tüm bilgisayarların yaklaşık yüzde 60’ını oluşturması bekleniyor. Dell ise dünyanın en akıllı, yönetilebilir ve güvenli ticari bilgisayarlarını üreterek bu alanda öne çıkıyor

Dell Technologies Müşteri Çözümleri Grubu Başkanı Sam Burd Dell’in yeni portföyüyle ilgili olarak, “Kuruluşlar için artık bilgisayarlarını güncelleme zamanı. Yapay zekâ bilgisayarları çalışanlara en iyi teknolojiyi sunarak onları geleceğe hazırlıyor. Yapay zekâ iş yükleri sürekli artarken, yapay zekâ için yerel bilgi işlemin gücü bilgisayarlar için oldukça önemli. Dell’in çevre birimleri, yazılım ve hizmetlerden oluşan kapsamlı ekosistemi ile birlikte kuruluşlar çalışanlarına, kuruluşlarını sektörlerinde lider olarak konumlandırmak için ihtiyaç duydukları araçları ve deneyimleri sağlayabiliyor” diyor. 

Moor Insights & Strategy’nin Kurucusu ve CEO’su Patrick Moorhead ise “Yapay zekâlı bilgisayar sadece bir cihaz değil. Zamanın değerli ve inovasyonun önemli olduğu bir dünyada kuruluşlar, bu cihazları daha akıllı, daha verimli bir geleceğe giden yolu açan önemli yatırımlar olarak görüyor. Dell’in avantajı, en başından itibaren ticari portföyünde çok çeşitli yapay zekâ bilgisayarları sunmasıyla başlıyor. Buna uçtan uca ekosistem yetenekleri de eklendiğinde, Dell’in yapay zekânın ilerlemesi ve kurumlar için başarıyı artırma konusundaki kararlılığını görmek oldukça kolay” değerlendirmesinde bulunuyor.

 

Yapay zekâ destekli otomatik hizmetler 

Dell’in PC’ler için ProSupport Suite aracılığıyla sunduğu yeni kendi kendini iyileştirme özellikleri, kullanıcıların PC çalışma süresini en üst düzeye çıkarmasına ve üretkenliği artırmasına yardımcı oluyor. Dell’in SupportAssist teknolojisine bağlanan kullanıcılar, insan müdahalesi olmadan PC sorunlarını çözmek için telemetri ve yapay zekâdan yararlanabiliyor. IT çalışanları/yöneticileri, filolarında bulunan bilgisayarların mavi ekran hataları, termal sorunlar vb. sorunlarını otomatik olarak düzeltmek için Dell tarafından yazılan komut dosyalarını etkinleştirebiliyor. 

Dell ayrıca GenAI için Dijital Çalışan Deneyimi Hizmetleri sunarak GenAI geliştiricilerine, bilgi işçilerine ve uzman kullanıcılara kendi rollerine göre özelleştirilmiş araçlar ve teknolojiler sağlıyor. Bu hizmetler, kuruluşların GenAI çözümlerini tam olarak benimsemelerine yardımcı olarak bu yenilikçi teknolojiye yaptıkları yatırımların değerini en üst düzeye çıkarıyor.

Kullanıcıların yeni cihazlara ihtiyaç duyması hâlinde Dell’in yönetilen hizmetleri, farklı satıcılı cihazların dağıtımlarını zamanında yapmak için ayrıntılı planlama, tahmin ve tedarik zinciri yönetimi sağlıyor. Bu, kuruluşların filo yenilemelerini programa uygun ve bütçe dâhilinde, cihaz başına öngörülebilir bir maliyetle sürdürebilmelerini sağlıyor.

 

Ürün özellikleri

Dell’in en yeni Latitude portföyünde, dünyanın en iş birlikçi ticari çıkarılabilir cihazı Latitude 7350 Detachable bulunuyor. Bu cihaz profesyonellere, masalarında tam takılı olarak veya hareket hâlindeyken tablet veya dizüstü bilgisayar olarak çalışma esnekliği sunuyor. Zorlu aydınlatma koşullarında yüksek kaliteli görüntü sunmak amacıyla kullanıcıya dönük en iyi 8MP HDR kameraya sahip.

Dell’in yeni mobil ve sabit Precision iş istasyonları, uzman kullanıcıların, geliştiricilerin vb. kullanıcıların performans ihtiyaçlarını karşılıyor. İş istasyonlarında dünya lideri olan Precision, karmaşık yapay zekâ iş yüklerini bilgisayar üzerinde güvenli ve uygun maliyetli bir şekilde çalıştırabiliyor. NVIDIA RTX™ 500 ve 1000 Ada Nesil Dizüstü Bilgisayar GPU’lara sahip Precision mobil iş istasyonları, her yerden çalışmak için yapay zekâ yetenekleri ve kurumsal güvenilirlik sağlıyor. Precision 3280 Kompakt Form Faktörü (CFF – Compact Form Factor) ise hafif yapay zekâ geliştirme ve yaratıcı uygulamalar için tasarlanmış, yerden tasarruf sağlayan yeni bir form faktörü.

Dell’in, kendi sınıfının en akıllısı olan kulaklık portföyü beş adet yeni kulaklıktan oluşuyor. Dell Premier Wireless ANC Headset (WL7024), insan konuşma sinyallerini hem kullanıcıdan hem de kullanıcının karşısındaki taraftan gelen arka plan seslerinden ayıran ve gürültü engelleme düzeyini kullanıcının ortamına göre ayarlayan yapay zekâ tabanlı gürültü önleyici mikrofonlara sahip. Gelişmiş akıllı sensör, kulaklıklardan herhangi biri kaldırıldığında sessize alma/sesi açma, duraklatma/oynatma gibi görevleri akıllıca gerçekleştirirken, sezgisel dokunmatik kontroller ses deneyimini kişiselleştiriyor.

 

Döngüsel ekonomiyi hızlandırmaya devam ediyor

Döngüsel tasarımda öncü olan Dell, bu cihazlarda geri dönüştürülmüş metal ve mineral kullanımını artırdı. Yeni Latitude cihazları, pillerinde geri dönüştürülmüş kobalt kullanılan dünyanın ilk ticari bilgisayarları olarak öne çıkıyor. Concept Luna’dan ilham alan Latitude 7350 Detachable, onarımı kolaylaştıran ve kullanım ömrünü uzatan değiştirilebilir bir ekran paneline sahip, dünyanın bakımı en kolay ticari çıkarılabilir cihazı.

Kuruluşlar, yapay zekâ yeteneklerini optimize etmek için cihazlarını yenilemeyi düşünürken, Dell’in kurtarma ve geri dönüşüm hizmetleri, müşterilerin BT ekipmanlarını uygun şekilde kullanımdan kaldırmalarına yardımcı oluyor. Bu, e-atıkların çöp alanlarından uzaklaştırılmasına yardımcı olarak ürün ve malzemelerin daha uzun süre dolaşımda kalmasını sağlıyor.

Satışa Sunulma Tarihi

Latitude 7350 Detachable 2024 2. çeyrekte satışa sunulacak.
Precision 3280 CFF (Kompakt Form Faktörü) 12 Mart 2024’te satışa sunulacak.
Precision mobil iş istasyonları 12 Mart 2024 tarihinde satışa sunulacak.
Dell Premier Wireless ANC Headset (WL7024), 29 Mart’ta Çin’de, 14 Nisan’da ise dünya çapında satışa sunulacak.
Kendi kendini onarma özelliğine sahip PC’ler için ProSupport Suite, Nisan sonu itibarıyla tüm dünyada kullanımda olacak.
GenAI için Dijital Çalışan Deneyimi Hizmetleri dünya çapında kullanıma sunuldu.
Cihaz yenilemeye yönelik Yönetilen Hizmetler, 15 Mart’tan itibaren ABD ve EMEA’da kullanıma sunulacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Samsung Electronics Mobil Dünya Başkanı ve CEOsu TM Roh

Samsung Electronics Mobil Dünya Başkanı ve CEOsu TM Roh

Samsung Electronics Mobil Dünya Başkanı ve CEO’su TM Roh, mobil teknoloji ve yapay zekanın parlak geleceğine dair düşüncelerini dile getirdiği bir yazı paylaştı. TM Roh, kariyerindeki en büyük başarı olarak gördüğü Galaxy S24 Serisi ile, yapay zekanın bu yüzyılın en etkileyici teknolojisi olduğuna olan inancını vurguluyor. Samsung Galaxy’nin yapay zekayı telefonlara entegre ederek mobil deneyimlerde yeni bir dönemi başlattığını belirten TM Roh yazısında, bu teknolojinin günlük yaşamı nasıl daha iyi bir hale getirebileceği ve topluma nasıl ilham kaynağı olabileceği üzerinde duruyor.

Samsung Electronics Mobil Dünya Başkanı ve CEO’su TM Roh, kaleme aldığı son blog yazısında Galaxy S24 Serisi’nin kullanıcılar tarafından ne kadar benimsendiğini ve aldıkları olumlu geri dönüşlerden duyduğu memnuniyeti ifade ediyor. TM Roh’un yazısının geri kalanı ise şöyle:

‘‘Kariyerimin en değerli başarısı Galaxy S24 Serisi’ni geliştirmek oldu. Bir mühendis olarak birçok olağanüstü inovasyona tanık olsam da yüzyılın en dönüştürücü teknolojisinin yapay zeka olduğunu düşünüyorum. Böylesine sarsıcı bir potansiyele sahip gelişmenin bir parçası olma şansını çok az mühendis yakalayabilir. Bu gelişme, sadece Samsung’a ve mobil sektöre değil, tüm insanlığa büyük bir değişim fırsatı sunuyor.

Telefonlara yapay zekanın entegre edilmesi başlı başına bir devrim niteliği taşıyor. Bu adım, mobil deneyimler için yeni bir çağa işaret ediyor ve Samsung Galaxy bu çağa öncülük ediyor. Mobil cihazlar yapay zekaya erişimde birinci erişim noktası olacak. Geniş ve kapsamlı ürün portföyümüz, inovasyon mirasımız ve açık iş birliği anlayışımız sayesinde Samsung Galaxy, bu teknolojinin dünyaya yayılmasını hızlandırmak adına muhteşem bir konuma sahip. Mobil yapay zekaya erişimi kolaylaştırıp herkese yeni imkanlar sunacağız.

Yeni İmkanlar Sunmak 

Mobil yapay zekada çığır açan deneyimlere öncülük ederken, bu yeni ve heyecan verici teknolojinin yaşamımızı nasıl iyileştirebileceği ve toplumun geleceğine nasıl ilham verebileceği konusunda çok düşündük. Büyük bir özen ve dikkatle hayata geçirdiğimiz Galaxy AI insanların iletişimde bariyerleri aşmasına, günlük görevleri zahmetsizce yerine getirmesine ve çok daha fazla fazlasını başarmasına yardımcı oluyor.

Galaxy S24 Serisi’nin lansmanından bugüne kadar, Galaxy AI özelliklerini günlük yaşamlarına dahil eden kullanıcılarımızdan harika geri dönüşler aldık. En çok memnuniyetle karşılanan yapay zeka yeteneklerinden biri, arama yapmak için olağanüstü bir araç olan, Google  iş birliğiyle geliştirilen Circle to Search özelliği oldu. Canlı Çeviri, Chat Asistanı gibi dil bariyerlerini ortadan kaldırmaya yönelik sunduğumuz iletişim araçlarımız da birçok kişinin hayalini gerçeğe dönüştürdü. Kullanıcılar ayrıca, ProVisual Engine ile desteklenen yaratıcılık araçlarıyla donatılmış Foto Asistanı’nı da çok sevdi.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu sadece başlangıç. Galaxy S24 Serisi üzerinde çalışırken, hayata geçirmek istediğimiz birçok fikir ve konsept geliştirdik. Samsung, mobil yapay zeka deneyimlerini hiç durmadan güçlendirip zenginleştirdikçe, Galaxy kullanıcıları da zaman içinde bu fikirlerden ve konseptlerden güç alan daha fazla Galaxy AI özelliğinin keyfini çıkaracak

Bunların yanında, Galaxy AI için akıllı telefonların ötesine geçen adımlar atmayı da planlıyoruz. Galaxy AI platformunu farklı hizmetler ve çeşitli cihaz kategorileri için optimize ediyoruz.  Seçkin Galaxy giyilebilir cihazları yakında, dijital sağlık hizmetlerini daha da geliştirmek üzere yapay zekadan destek alacak ve genişletilmiş akıllı sağlık deneyimlerinde yepyeni bir dönemin kapılarını açacak. Samsung, daha fazla sektör lideri yapay zeka ortağıyla iş birliği yaparak Galaxy AI deneyimlerini kategoriler bazında geliştirmeye ve yaygınlaştırmaya devam edecek.

Bir Sonraki Büyük Gelişme SİZSİNİZ

Geçtiğimiz yıl boyunca sürekli olarak, kullanıcıların ne istediğini, neye ihtiyaç duyduğunu ve küçük bir yardımla neler başarabileceğini kendimize sorduk. Bu sorular, yapay zekayla kullanıcıların hayatını nasıl değiştirebileceğimizi hayal etmemizi sağlayan ilk yapay zekalı telefonumuz Galaxy S24 Serisi’ne ilham verdi. Galaxy S24, mobil yapay zeka standartlarını belirleyen ve gelişmekte olan yapay zekalı telefon kategorisini tanımlayan geleceğin telefonu oldu.

Tabii ki göz önünde bulundurmamız gereken bazı zorluklar ve sorumluluklarımız da var. Eğitimdeki yapay zeka modelleri hala belirsizliğini koruyor ve fikri mülkiyet hakları konusundaki tartışmalar devam ediyor. Kullanıcıların yeni yeteneklerden güvenle yararlanabilmesi için şirketlerin yapay zeka deneyimlerini dikkatle tanımlaması ve bu konuda açık iş birlikleri yapması büyük önem taşıyor. 

Yoğun veriye dayalı mobil deneyimlerin yaşandığı bu yeni dönemde, güvenlik ve gizlilik standartlarını iyileştirmek de önemli. Cihaz üzerinden ve bulut ortamından sağlanan yapay zeka yeteneklerini birleştiren hibrit bir yaklaşım benimsememizin nedenlerinden biri de burada kendini gösteriyor. Bu yaklaşım, sorunsuz kullanım deneyimi sağlamanın yanı sıra, kullanıcıların bazı özellikleri tamamen cihaz üzerinde çalışacak şekilde sınırlandırmasına ve verilerinin nasıl kullanılacağı konusunda daha fazla kontrol sahibi olmasına imkan veriyor. Kullanıcılara şeffaflık ve seçenek özgürlüğü sunarak, Galaxy cihazlarının güvenliğini ve kullanıcı gizliliğini iyileştirme konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz.

Artık, yeni mobil yapay zeka çağında telefonların neler yapabileceği değil kullanıcıların doğru araçlarla neleri başarabileceği söz konusu. Galaxy S24 Serisi de bu araçlar arasında yer alıyor ve bunlarla neleri başaracağınızı görmek için sabırsızlanıyorum. Neyin mümkün, faydalı ve anlamlı olduğuna siz karar vereceksiniz. Mobil deneyimlerin bir sonraki safhasını biz değil siz Samsung Galaxy kullanıcıları şekillendirecek.’’

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Spam e-postalar bu sefer savaş silahı olarak kullanıldı

Spam e-postalar bu sefer savaş silahı olarak kullanıldı

Dijital güvenlik şirketi ESET, ana dağıtım yöntemi olarak spam e-postaları kullanan bir dezenformasyon -psikolojik operasyon (PSYOPs) kampanyası olan Texonto Operasyonu’nu ortaya çıkardı. Rusya’ya bağlı tehdit aktörleri, iki dalga halinde gönderilen mesajlarla Ukrayna vatandaşlarını etkilemeye ve onları Rusya’nın savaşı kazandığına inandırmaya çalıştı. İlk dalga Kasım 2023’te, ikincisi ise Aralık 2023’ün sonunda gerçekleşti. 

E-postaların içeriği, Rus propagandasının bilindik temaları olan doğalgaz kesintileri, ilaç ve gıda kıtlığı ile ilgiliydi. ESET ayrıca Ekim 2023’te Ukraynalı savunma şirketini hedef alan bir kimlik avı kampanyası ve Kasım 2023’te standart görünümlü sahte Microsoft oturum açma sayfaları kullanan AB ajansını hedef alan bir kampanya tespit etti. Her ikisinin de amacı Microsoft Office 365 hesaplarının kimlik bilgilerini çalmaktı. ESET araştırması PSYOP’larda ve oltalama operasyonlarında kullanılan ağ altyapısındaki benzerlikler nedeniyle yüksek olasılıkla bunların bağlantılı olduğu üzerinde duruyor.

ESET araştırmacısı Matthieu Faou şu açıklamada bulundu:”Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana, Sandworm gibi Rusya’ya bağlı gruplar, siliciler kullanarak Ukrayna’nın BT altyapısını bozmakla meşguldü. Son aylarda, özellikle kötü şöhretli Gamaredon grubu tarafından gerçekleştirilen siber casusluk operasyonlarında bir artış gözlemledik. Texonto Operasyonu, savaşı etkilemeye yönelik teknolojilerin bir başka kullanımını gösteriyor. Casusluk, bilgi operasyonları ve sahte ilaç mesajlarının garip karışımı bize sadece, bazı üyeleri Aralık 2023’te ABD Adalet Bakanlığı tarafından bir iddianameye konu olan, Rusya’ya bağlı tanınmış bir siber casusluk grubu olan Callisto’yu hatırlatabilir. Callisto, yaygın bulut sağlayıcılarını taklit etmek üzere tasarlanmış spearphishing web siteleri aracılığıyla hükümet yetkililerini, düşünce kuruluşlarındaki personeli ve orduyla ilgili kuruluşları hedef almaktadır. Grup ayrıca 2019 Birleşik Krallık genel seçimlerinin hemen öncesinde bir belge sızıntısı gibi dezenformasyon operasyonları yürütmüştür. Son olarak, eski ağ altyapısını kullanarak sahte ilaç alan adları oluşturuyor. 

Texonto Operasyonu ile Callisto operasyonları arasında birkaç üst düzey benzerlik noktası olsa da herhangi bir teknik örtüşme bulamadık ve şu anda Texonto Operasyonu’nu belirli bir tehdit aktörüne atfetmiyoruz. Bununla birlikte, TTP’ler, hedefleme ve mesajların yayılması göz önüne alındığında, operasyonu yüksek güvenle Rusya ile uyumlu bir gruba atfediyoruz.”

Saldırganlar tarafından işletilen ve PSYOPs e-postalarını göndermek için kullanılan bir e-posta sunucusu, iki hafta sonra tipik Kanada eczane spam’lerini göndermek için yeniden kullanıldı. Bu yasadışı iş kategorisi Rus siber suç topluluğu içinde uzun süredir çok popüler. Yapılan birkaç incelemede, Texonto Operasyonu’nun bir parçası olan ve hapis cezasını çekmekteyken 16 Şubat 2024 tarihinde ölen  tanınmış Rus muhalefet lideri Alexei Navalny gibi Rusya’nın iç konularıyla ilgili alan adları da ortaya çıktı. Bu da Texonto Operasyonu’nun muhtemelen Rus muhalifleri hedef alan spearphishing ya da bilgi operasyonlarını içerdiği anlamına geliyor.

İlk dalga dezenformasyon e-postalarının amacı Ukraynalıların zihinlerine şüphe tohumları ekmekti; örneğin bir e-postada “Bu kış doğalgaz kesintileri olabilir” deniyor. Sağlık Bakanlığı’ndan geldiği iddia edilen diğer e-postalarda ise ilaç sıkıntısından bahsediliyor. Bu dalgada herhangi bir kötü niyetli bağlantı veya kötü amaçlı yazılım yok gibi görünüyor, sadece dezenformasyon var. Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanlığı gibi görünen bir alan adı, mevcut olmayan ilaçların şifalı bitkilerle değiştirilmesini tavsiye ediyor. Bakanlıktan “gelen” bir başka e-postada ise canlı bir güvercin ve pişmiş bir güvercin fotoğrafıyla “güvercin risotto” yenmesi öneriliyor. Bu belgeler, okuyucuları kızdırmak ve morallerini bozmak amacıyla kasıtlı olarak oluşturulmuştur. Genel olarak, bu sahte mesajlar yaygın Rus propaganda temalarıyla uyumludur. Ukrayna halkını Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ilaç, gıda ve ısınma imkanlarının olmayacağına inandırmaya çalışıyorlar.

İlk dalgadan yaklaşık bir ay sonra ESET, sadece Ukraynalıları değil, diğer Avrupa ülkelerindeki insanları da hedef alan ikinci bir PSYOPs e-posta kampanyası tespit etti. Hedefler, Ukrayna hükümetinden bir İtalyan ayakkabı üreticisine kadar uzanan rastgele bir yelpazede yer alıyor. ESET telemetrisine göre, bu dalgada birkaç yüz kişi e-posta aldı. İkinci dalga daha karanlık mesajlar içeriyor ve saldırganlar insanlara askeri konuşlanmadan kaçınmak için bir bacak ya da kollarını kesmelerini öneriyor. Genel olarak, savaş zamanındaki PSYOP’ların tüm özelliklerine sahip.

ESET ürünleri ve araştırmaları uzun yıllardır Ukrayna BT altyapısını koruyor. Şubat 2022’de Rus işgalinin başlamasından bu yana ESET Araştırma, Rusya’ya bağlı gruplar tarafından başlatılan önemli sayıda saldırıyı önledi ve araştırdı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Casper En Yeni Üst Segment Ürünlerini “Casper Tech Vision Day” Etkinliğinde Tanıttı

Casper En Yeni Üst Segment Ürünlerini “Casper Tech Vision Day” Etkinliğinde Tanıttı

Türkiye’nin 33 yıldır önde gelen teknoloji markası Casper, 20 Şubat tarihinde gerçekleştirdiği “Casper Tech Vision Day” etkinliğinde en yeni ürünlerini tanıtarak, 2024 yılı hedeflerini açıkladı. 3 alt markası olan Excalibur, Casper Nirvana ve Casper VIA ile teknoloji sektörüne yön veren Casper, 2024 yılında 15 yeni üst segment ürünü tüketiciyle buluşturacak. Küresel teknoloji ve yerli üretimi bir araya getirerek, sektördeki öncü rolünü koruyan Casper’ın gelecek vizyonunun yansıtıldığı “Casper Tech Vision Day” etkinliğinde, Excalibur G911, Casper Nirvana Z100 ve Casper VIA X40 ürünleri tanıtıldı. 

Türkiye’nin yerli teknoloji markası olarak 33 yıldır sektöre öncülük eden Casper, 20 Şubat Salı günü yoğun bir katılımla “Casper Tech Vision Day” etkinliğini gerçekleştirdi. 3 alt markasıyla hem bireysel hem de kurumsal alanda çözümler sunarak, sektörün liderlerinden biri olan Casper, etkinlikte Excalibur, Casper Nirvana ve Casper VIA ailelerinin en yeni üyelerini tanıttı. 

“33 Yıldır Türkiye’nin Öncü Teknolojisi Markasıyız”

Casper Tech Vision Day etkinliğinde ana konuşmacı olarak yer alan Casper Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Feray Karaman, konuşmasına Casper’da geçen 23 yıllık kariyer yolculuğundan bahsederek başladı. Uzun yıllardır çalıştıkları global iş ortaklarıyla olan güçlü bağları ile küresel pazarla etkileşim içinde kalarak, iş süreçlerini bu doğrultuda planladıklarını açıklayan Feray Karaman, hem kişiye özel üretim hem de seri üretim avantajlarının Casper’ı sektörde   istisnai hibrid bir model olarak öne çıkardığını açıkladı. Karaman, “Casper, 33 senedir bilgisayar teknolojileri gibi global bir alanda, global know-how ile yerel işgücü ve üretimini birleştirerek dünya çapında istisnai bir örnek oluşturuyor. Her sene üzerine koyarak geliştirdiğimiz ürünler, global trendlerin üzerine Türk tüketicisinin beğenileri göz önünde bulundurularak özelleştiriliyor. 3 alt markamız olan Excalibur, Casper Nirvana ve Casper VIA ile Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük ediyoruz.” açıklamasında bulundu. 

2024’te 15 Yeni Ürün Modeli Sunacak, AR-GE Yatırımlarını 2 kat Artıracak

Son 2 senedir, piyasaya sundukları ‘Yeni Nesil Casper Ürünleri’ stratejisine devam ettiklerini ve bu sene bu ivmeyi daha premium ürünlere çekerek büyümelerini devam ettireceklerini açıklayan Karaman, “2024’te sektördeki dinamiklere ve müşteri beklentilerindeki değişime bağlı olarak, yeniliklerimizi sürdüreceğiz. Yapay zeka teknolojisiyle hız kazanan sektörümüzde, bu gelişmelerle uyumlu yeni ürünlerimiz ve hayata geçireceğimiz çalışmalarımızla, bu yıl yüzde 40 büyüme hedefliyoruz. Bu yönde, ürün gamımızı daha premium line’a çekmek, oyun ve performans bilgisayarlarımızı artırarak uzun ömürlü kullanım performanslarını desteklemek adına gereken araştırma, geliştirme çalışmaları için de AR-GE yatırımlarımızı 2 kat artıracağız. Tüm bu çalışmaların sonucunda 15 yeni üst segment ürünü Türk tüketicisinin karşısına çıkaracağız. En büyük odak noktalarımızdan biri tüketici deneyimini iyileştirmek üzerine. Bilgisayarlarımızda NPU’nun entegre olmasıyla birlikte, yapay zekanın daha optimize ve akıcı bir deneyim sağlamasını hedefliyoruz. 2024 sonunda cihazlarımızın %30’unun yapay zeka destekli olacağını, 2025’te bu rakamın NPU’ların devreye girmesi ile %70’lere çıkacağını öngörüyoruz.” dedi.

Türkiye’nin Tüketiciye Özel Üretim Yapma Becerisi Olan Bilgisayar Üreticisi

Türkiye’de tüketiciye özel üretim yapma becerisi olan bilgisayar üreticisi olarak, kullanıcılarına binlerce tasarım seçeneği arasından dilediğince konfigürasyon yapabilme imkanı tanıdıklarını dile getiren Feray Karaman, “Üretim gücümüzle, ürün tutkumuzu birleştirerek tüketiciye ihtiyaçları olan teknolojinin en iyisini sağlamayı ilke edindik. Her gün 500’den fazla çalışanımızla iş planlarımızı bu yönde güncelliyoruz. AR-GE yatırımlarımızı artırarak, servis operasyonlarımızın odağına koşulsuz müşteri memnuniyetini alıp, kalite değerlerimizi günden güne yükselttik ve yükseltmeye devam edeceğiz. Son teknolojiye ve kaliteye verdiğimiz önemle, 8 şehirdeki 9 noktamızda, 1 saatte hizmet garantisi vererek fark yaratıyoruz. Yenilediğimiz servis operasyonumuzla müşteri memnuniyet oranlarımızı sektör ortalamasının çok üzerine çıkardığımızı söyleyebiliriz.” açıklamasında bulundu.

Yüksek Performans, Yenilikçi Teknoloji: VIA X40

VIA ailesinin yeni üyesi Casper VIA X40 ile yüksek performansın ve yenilikçi teknolojinin geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacaklarını belirten Karaman, “VIA ailesinin X serisi extra performans, extra güç anlamına geliyor. Casper’a özel 3D glass tasarımı sayesinde Casper VIA X40, pürüzsüz görünümü tamamlayan ince metalik çerçeveleriyle premium bir görüntü sunuyor. 6.67’’ FHD+ AMOLED ekranıyla dizi/film, video izlerken ve oyun oynarken daha canlı ve daha parlak görüntüler sunarak alınan keyfi artırıyor. Arcsoft yapay zeka yazılımı ile güçlendirilmiş 24MP ön kamera canlı, parlak ve net özçekimler çekilmesini sağlarken, 50MP+5MP+2MP arka kamerası ile de yüksek çözünürlükte canlı ve kaliteli fotoğraflar çekilebiliyor. 3 farklı renk, 3 farklı şık tasarım sunduğumuz Casper VIA X40’ın bu renkleri “Gece Siyahı, Gece Mavisi ve Casper’a özel Casper VIA Beyazı.” diyerek sözlerine son verdi.

Yeni Ürünleriyle Sektörde Standartları Yeniden Belirleyecek

Türk toplumuna 33 yıldır hizmet vermenin kazandırdığı tecrübe ve öngörüyle kullanıcıların ihtiyaçlarını iyi bir şekilde analiz ettiklerini ifade eden Casper PC Satın Alma ve Tedarik Zinciri Müdürü Yunuscan Fakılı, “Casper olarak yüzde yüz yerli AR-GE çalışmalarımız ile ürettiğimiz Casper Nirvana Z100 ve Excalibur G911 ürünlerimizle kurumsal ve oyun bilgisayarı alanında sektörde yeni standartlar belirleyeceğiz.” ifadelerini kullandı. 

“Casper Nirvana Z100, Ürettiğimiz En Hafif ve En İnce Dizüstü Bilgisayarı”

Satışa sundukları Nirvana ailesinin en yeni üyesi Casper Nirvana Z100 dizüstü bilgisayar modeli ile iş profesyonellerinin tüm beklentilerini karşılayacaklarını belirten Yunuscan Fakılı, “Casper Nirvana Z100, firmamızın bugüne kadar ürettiği en hafif ve en ince dizüstü bilgisayarı. 14.9 mm inceliğe ve %89 ekran gövde oranına sahip olan Casper Nirvana Z100, yalnızca 1,25 kilogram hafifliğiyle gün içerisinde dizüstü bilgisayarını yanından ayırmayan iş profesyonelleri için yüksek bir mobilite sağlıyor. Canlı görseller sunmanın yanı sıra opsiyon olarak eklenen OLED dokunmatik ekran, ‘Anti-Damage’ cam ekranı ile hem dayanıklı hem de şık bir tasarım sunuyor. Casper Nirvana Z100, içerisindeki 50 Whr bataryasının sağladığı minimum 12 saatlik pil ömrü ile kullanıcılarına uzun bir kullanımı alışkanlık haline getirecek. Batarya, Type-C hızlı şarj özelliğindeki Nirvana Z100 adaptörü ile tam kapasiteye sadece 2 saatte ulaşırken, sadece yarım saat şarj ile yaklaşık 4 saatlik kullanım imkanı tanıyacak.” dedi.

Intel’in en güçlü 14. Nesil HX İşlemcisiyle Yenilenen Excalibur G911

Excalibur G911’in Intel’in en güçlü 14. Nesil HX işlemcisiyle yenilendiğini ifade eden Fakılı, “Hem oyunlar hem de profesyonel kullanımlar için üstün performans sağlayan Excalibur G911, core gamerler, mimarlar, mühendisler, yazılımcılar gibi profesyonel kesime ve öğrencilere hitap ediyor. Performans/oyuncu dizüstü bilgisayarlarını diğer standart dizüstü bilgisayarlardan ayıran birçok teknoloji mevcut olsa da işlemci ve ekran kartı büyük önem taşıyor. Excalibur G911, dünyanın mobil plaformda en yüksek performansına sahip işlemci ekran kartlarıyla donatıldı. G911’i, Nvidia’nın Ada Lovelace mimarisine sahip RTX4000 ekran kartlarından en güçlü, en üst seviye modellerinden RTX4070 8GB ve RTX4090 16GB ile donattık. Nvidia’nın yenilenmiş teknolojisi DLSS 3.5 yani deep learning süper sampling teknolojisi ile eski teknolojide olan ekrandaki her bir pikselin sadece ışın izleme metoduyla değil, günümüz yeni teknolojisi yapay zeka ile yapılması sonucunda oyuncular için daha efektif ve daha sürükleyici, profesyoneller içinse daha verimli ve üretken bir kullanım vadediyor. Bir diğer performans bileşenimiz ise Intel işlemci. Excalibur G911, Intel’in RaptorLake refresh mimarisindeki 24 çekirdekli Core i9 14900HX işlemcisi ile üretildi. HX işlemciler, standart H işlemcilere göre daha yüksek TDP değeri ile birlikte %50’ye varan daha fazla performans sağlıyor. Excalibur G911’i gamerların hem odaklanabileceği hem de en fazla zevk alabileceği optimal ekran boyutu olan 16” ekran boyutunda tasarladık. Yanı sıra Excalibur G911, 240 Hz yenileme hızı ile en zorlu oyunlarda dahi yüksek FPS değeriyle, oyun tutkunlarına oyun deneyiminin hazzını sonuna kadar yaşatıyor.   Excalibur G911 ile kullanıcıları Türkiye’de ilk kez maksimum performans sağlayan Intel Wifi 7 teknolojisi ile buluşturuyoruz.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

EY Health Talks toplantısı gerçekleşti

EY Health Talks toplantısı gerçekleşti

 Toplantıda, sektörü yakından etkileyen üretken yapay zekâ uygulamalarına dikkat çekildi

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından sekizinci kez düzenlenen Health Talks toplantısı, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün liderlerini bir kez daha bir araya getirdi. Toplantıda, 2023 yılında sektörü etkileyen faktörler ele alınırken, 2024 yılıyla ilgili öngörüler paylaşıldı. 

EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Health Talks toplantısının bu yıl sekizincisi için bir araya gelindi. Toplantıya, EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural ile EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren başta olmak üzere, yerel ve uluslararası sağlık hizmeti, ilaç ve medikal teknoloji şirketlerinden üst düzey yöneticiler katıldı. Toplantıda sektörün makro ve mikro olarak değerlendirilmesinin yanı sıra, birleşme ve satın alma işlemleriyle ilgili veriler ve yapay zekânın sektöre etkisi gibi başlıklar ele alındı. 

Sağlık ve yaşam bilimleri sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve 2024 yılına ilişkin öngörüleri paylaşan EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural şunları söyledi:

“İlaç endüstrisinin küresel çaptaki büyüklüğü şu anda yaklaşık 1 trilyon dolar değerindeyken, Amerika bu rakamın 400 milyar dolarlık kısmını oluşturuyor. Sektördeki birleşme ve satın alma rakamları 2012 yılından 2019 yılına kadar istikrarlı bir yükseliş gösterdi. Ardından pandeminin de etkisiyle yeni kaynak akışı sebebiyle hareketlenen sektörde 2019 yılından 2021’e kadar da çok fazla işlem gerçekleşti. Ancak, geçtiğimiz yıl itibarıyla pandeminin yarattığı yapay etkinin azalmasıyla birlikte şirket alım satım işlemlerinde düşüş söz konusu oldu. 2024 yılı ise daha iyimser şekilde başladı ve EY Firepower 2024 raporumuza göre bu olumlu ortamın devam edeceğini öngörüyoruz. Her sektörde olduğu gibi ilaç ve biyoteknoloji sektöründe de sürdürülebilir büyüme sağlamaya ihtiyaç var ve bu da yeni teknolojilerin, daha çok ufak girişimci firmaların atılımlarıyla mümkün görünüyor. Buna ek olarak, yapay zekâ operasyonel süreçlerde zaman ve emek tasarrufu sağlayarak üretkenliği artırıyor. Sektörde yapay zekânın, en fazla ilaç geliştirme aşamasında kullanım alanı bulmakla beraber başka uygulama alanlarında da önü açık görünüyor. Firmalar, yapay zekâ sayesinde iş geliştirme ve üretim süreçlerinde %60 – %70 oranında verim sağlama imkanına sahip olabilir.”

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren ise şunları ekledi:

“Sağlık sektöründe yapay zekâ hayat kurtarıyor ve daha fazla hayat kurtarması için de büyük potansiyele sahip. 2023’te yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’da tıbbi hataların %30’u iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu da hayati tehlikelere yol açan sonuçlar doğurabiliyor. Yapay zekâ, sağlık hizmetlerini iyileştirmek için doğru zamanda ve doğru bağlamda bilgi sağlayarak bu hataları önleyebilir ve hasta sonuçlarını iyileştirerek hayat kurtarabilir.

Buna ek olarak, yapay zekâ sağlık profesyonellerinin daha fazla bakım hizmeti sağlamasına olanak tanıyabilir. Örneğin, sağlık sağlayıcıları notları yazmak yerine hastalarla daha fazla zaman geçirerek mesleklerini daha verimli uygulayabilir. Ayrıca, sağlık ve sosyal bakım aktivitelerinin %36’sının yapay zekâ ile otomatize edilebileceği tahmin ediliyor. Bu üretkenlik artışı, 2030 yılında OECD ülkelerinde 3,5 milyon olarak öngörülen sağlık profesyoneli açığını ciddi şekilde azaltabilir. Yapay zekâ; yapılan işin, sağlık personeli ve hastalar arasındaki etkileşimin ve sağlık çıktılarının kalitesini artırabilir.

Bunların yanı sıra, yapay zekâ dijital sağlık altyapısını siber tehditlerden korumaya yardımcı olabilir. Sağlık sistemlerine artan bir şekilde siber saldırılar gerçekleşiyor ve bu saldırıların finansal kaybı 2025 yılı için 10,5 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Yapay zekâ, bu tehditleri önden tespit edebilir ve sağlık sistemi altyapısındaki ihlallerle ilgilenmede şirketlere yardımcı olabilir. Ayrıca yapay zekâ yardımıyla, sağlık sektörü şu anda karar verme sürecinde kullanılmayan sağlık veri varlıklarının %97’sini değer elde etmek için kullanabilir hale getirebilir.”

EY Türkiye tarafından sağlık ve yaşam bilimleri sektörüne özel gerçekleştirilen Health Talks toplantısının çıktılarını detaylıca içeren raporun Şubat ayı içinde yayımlanması planlanıyor. İlgili rapora EY web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Türkiye’nin sosyal medya kullanım süresi belli oldu – Teknoloji

Türkiye’nin sosyal medya kullanım süresi belli oldu – Teknoloji





Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya kullanım süresi dünyada 2 saat 23 dakika iken, Türkiye’de 2 saat 44 dakika olduğunu açıkladı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Sosyal medya kullanım süresi dünyada 2 saat 23 dakika iken, Türkiye’de 2 saat 44 dakika” dedi.

Bilgiye erişim konusunda sıkıntı çekilmeyen bir çağda yaşandığını vurgulayan Uraloğlu, insanlığın hiç olmadığı kadar manipülasyona ve dezenformasyona açık hale geldiğini dile getirdi.

“HAYATIMIZIN BAŞROLÜNDE İNTERNET BAĞLANTISI BULUNAN MOBİL CİHAZLAR VAR”

İnternetin, özellikle son 25 yılda alışkanlıkları, zorunlulukları değiştirip dönüştürdüğünü belirten Uraloğlu, “Hayatımızın baş rolünde internet bağlantısı bulunan mobil cihazlar var. Bireysel kullanıcılar açısından riskleri ve tehditleri bünyesinde barındıran bu yeni dönem, kamunun 7 gün 24 saat kesintisiz internet verebildiği sistemlerle hayatımıza değer kattı” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUKLARIMIZI, GENÇLERİMİZİ İNTERNET DÜNYASINDA YALNIZ BIRAKMAYIN”

Son birkaç yıldır internetin, ihtiyaç doğduğunda kullanılan bir yol, bir araç olmaktan çıktığına dikkati çeken Uraloğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İnternetin yeni bir kültürel mekan, gerçeklik, özgürlük alanı ve ekonomik bir pazar olarak ortaya çıkması, küresel değerlerin, alışkanlıkların değişmesini de sağladı. Zamanının büyük kısmını internette geçiren gençlerimizin ‘değerlerini’ artık sadece ailesi ya da çevresindeki insanlar belirlemiyor maalesef sosyal medya ağları aracılığıyla internet, kültürü belirliyor. Bu nedenle bir ebeveynin, kendi çocuğunun evin dışında, nerede, kiminle olduğunu bilmesi gerekiyorsa, dijital dünyada da çocukların kontrolsüz bırakılması, tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Tüm anne babalara sesleniyorum, çocuklarımızı, gençlerimizi başıboş ve uçsuz bucaksız bir ortam olan internet dünyasında yalnız bırakmayın. Farklı koruma ve güvenlik yöntemleriyle onları dijital alemin kötülüklerinden uzak tutun. İnterneti güvenli şekilde kullanmanın yollarını öğrenmek ve uygulamak hepimizin sorumluluğunda.”

GÜNLÜK İNTERNET KULLANIM SÜRESİ 6 SAAT 57 DAKİKA

Uraloğlu, günlük internet kullanım süresinin, dünyada 6 saat 40 dakika iken Türkiye’de bu rakamın 6 saat 57 dakika, yani yaklaşık 7 saat olduğunu söyledi.

“VATANDAŞLARIMIZI DİJİTAL DÜNYADA GÜVENDE TUTMANIN YOLLARI HAKKINDA BİLİNÇLENDİRMEK İSTİYORUZ”

Sosyal medya kullanım süresinin ise dünyada 2 saat 23 dakika iken, Türkiye’de 2 saat 44 dakika olduğuna, yani yaklaşık 3 saati bulduğuna işaret eden Uraloğlu, “Dolayısıyla bu alan asla boş bırakılmaması ve ciddiyetle ele alınması gereken bir konu. Bakanlık olarak Güvenli İnternet Günü vesilesiyle vatandaşlarımızı dijital dünyada güvende tutmanın yolları konusunda bilinçlendirmek istiyoruz” dedi.


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com