iPhone kullanıcıları dikkat: iOS 16’nın çıkış tarihi belli oldu, işte gelecek özellikler sızdırıldı! – Teknoloji – Ulusal24.com

iPhone kullanıcıları dikkat: iOS 16’nın çıkış tarihi belli oldu, işte gelecek özellikler sızdırıldı! – Teknoloji – Ulusal24.com

iPhone kullanıcılarını yakından ilgilendiren WWDC 2022, 6 Haziran’da gerçekleştirilecek. Sayılı günler kalan etkinlikte Apple’ın yeni işletim sistemi iOS 16 tanıtılacak. Yeni iOS ile birlikte gelecek özelliker ise ortaya çıktı. İşte detaylar…

iPHONE TELEFONLARA GELECEK YENİ ÖZELLİKLER
ShiftDelete’in haberine göre; Bloomberg editörü Mark Gurman tarafından hazırlanan yeni rapor, son iPhone güncellemesinin bazı anahtar noktalarını ortaya koydu. İddiaya göre Apple, iPhone kilit ekranını daha kullanışlı hale getirmek istiyor. 

Gurman ayrıca Sağlık uygulamasında, bildirim panelinde değişiklikler yapılacağını belirtti.

iPhone kilit ekranı için ön plana çıkan ilk yenilik, kilidi açmak zorunda kalmadan daha fazla eylem gerçekleştirebilme yeteneği oldu. Gurman’a göre Apple, bunu widget veya benzeri yeteneklere sahip duvar kağıtları ile sunacak. 

“HER ZAMAN AÇIK EKRAN”
Kilit ekranının daha işlevsel olmasının da ötesinde Always on Display (her zaman açık ekran) desteğinin gelmesi bekleniyor. Halihazırda birçok Android telefonda ve Apple Watch’ta bulunan bu özellik, iPhone ekranın dinamik yenileme hızı sayesinde mümkün olabilir.

Bununla birlikte Always on Display özelliği, iPhone 13 ve 13 Pro Max dinamik yenileme hızını destekliyor olmasına rağmen, sadece iPhone 14 Pro ve 14 Pro Max’e verilecek.

Gurman, kilit ekranı detaylarına ek olarak Mesajlar uygulamasının da “daha fazla sosyal ağ benzeri işlevsellik” kazanacağını iddia etti. Bu yeniliklerin ne olacağı şimdilik belirsiz, ancak özellikle sesli mesajlara dikkat çekti.

iOS 16 yeniliklerinin haricinde Apple TV işletim sistemi tvOS 16 ile de bazı ilgi çeken değişiklikler olacak. Mark Gurman, Apple’ın “akıllı evi kontrol etme” yeteneklerinin gelişeceğini dile getirdi. Halihazırda tvOS ile HomeKit güvenlik kameralarından video görüntüleyebilir ve kapı zili kamerası ile bildirim almak mümkün.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

İnternet Trafiğinin Yüzde 50’sini Oluşturan Kötü Amaçlı Botlara Karşı 5 Öneri – Ulusal24.com

KÖTÜ NİYETLİ BOTLARA KARŞI WAF KULLANIMI ŞİRKETLER İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR!

İnternet trafiğinin yarısından fazlası botlardan oluşuyor ve kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 önerisini paylaşıyor.

 

Web siteleri ve mobil uygulamalar, işletmeler için en büyük gelir kaynakları arasında yer alıyor. Dijital etkileşim araçları, botlar da dahil olmak üzere bir dizi karmaşık siber saldırının artan tehditlerine maruz kalıyor. Araştırmalara göre web trafiğinin 50’den fazlasını oluşturan botlarla birlikte kuruluşların 89’u web uygulamalarına yönelik siber saldırılara uğruyor. Botların belirli bir yüzdesi iş süreçlerini ve görevlerini otomatikleştirmek için kullanılırken, diğerleri hesap devralma, içerik sızdırma, ödeme sahtekarlığı ve hizmet reddi saldırıları dahil olmak üzere kötü amaçlar için tasarlanıyor. Şirketlerin web uygulamalarının ve online hizmetlerinin kötü amaçlı bot saldırıları ile tehlike altında olduğunu dile getiren Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin web uygulamaları ve online hizmetlerini korumaları için 5 öneride bulunuyor.

 

Kötü Amaçlı Botlara Karşı WAF En Etkili Çözüm Yöntemleri Arasında Yer Alıyor

 

Belli standartları olmayan, birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren robot yazılımlara bot deniliyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını da iyi ve kötü amaçlı olmak üzere bu botlar oluşturuyor. Özellikle kötü amaçlar taşıyan botların birçok sektör içerisinde zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre, gelişmiş, yeni nesil botlar, geleneksel güvenlik kontrollerinden kaçabilir ve uygulama sahipleri tarafından fark edilmeyebilir ancak WAF çözümü, tipik olarak temel bot azaltma özelliklerine sahip ve IP’lere veya cihaz parmak izine dayalı olarak botları engelleyebilir. Kötü amaçlı bot saldırılarına karşı WAF desteğinin etkili olacağını dile getiren Tursun sıraladığı 5 önerisiyle güvenliğinizi nasıl artırabileceğinizi de sıralıyor.

 

1. Çok özellikli güvenlik çözümlerini tercih edin. Bir siber güvenlik çözümü tercih ederken saldırıların neredeyse tamamını ele alabilecek bir çözüm olduğundan emin olun. Mümkün olduğu kadar birçok tehdidi kapsama özellikleri sağlayan bir çözüm kullanmaya dikkat edin. Altyapınızda farklı tehditleri ele almak için birden fazla siber güvenlik çözümü kullanmanın pratik olmayacağını ve çeşitli yazılımların kullanımının maliyetli olabileceğini de unutmayın.

 

2. Ağ trafiğinizi izleyin. Bilgisayarınız, ağınız ve online varlıklarınızda neler olup bittiğinin farkında olmanız sağlam siber güvenliğe sahip olmanız anlamına geliyor. Bu nedenle, altyapınızın geri kalanıyla sorunsuz çalışan ve sağlam izleme işlevleriyle birlikte gelen bir güvenlik çözümü seçmeniz gerekiyor. 

 

3. Sağlam bot yönetimi gerçekleştirin. Siber güvenlik savunmalarını yenme girişimlerinin çoğu botlar tarafından otomatik olarak yapılıyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını oluşturarak ağlara, cihazlara veya online hesaplara girmeye çalışan kötü amaçlı botlara karşı seçtiğiniz siber güvenlik çözümünün hız sınırlama, imza algılama, kara liste, reCAPTCH gibi bot aktivitesini algılayabilen ve herhangi bir hasar oluşturmadan önce bunları durdurabilen temel anti-bot işlevlerine sahip olması gerekiyor.

 

4. Yapay zeka desteklerinin işlevliğine dikkat edin. Yapay zeka, siber tehdit tespiti ve önlenmesinin etkinliğini artırmak için önemli ölçüde gelişim gösterse de aldatıcı pazarlama unsurlarına dikkat edin. Özellikle uygulamaların, web sitelerinin ve API uç noktalarının ve kullanıcılarının davranışsal profillerini oluşturma durumu söz konusu olduğunda, aldığınız AI destekli çözümün işe yaradığını tespit etmek için önce siber güvenlik uzmanlarının teknik incelemelerini veya yorumlarını gözden geçirin.

 

5. Tam yönetim ve desteğe sahip olun. Son olarak, tam yönetim ve destek ile sağlanan güvenlik çözümlerini tercih edin. Gelişmiş işlevlere sahip bir siber güvenlik sistemini yönetmek için destek almayı unutmayın. Sistemi kullanırken nasıl çalıştığını öğrenebilirsiniz, ancak işinizi veya dijital varlıklarınızı güvence altına almaya çalışırken yolunuzu değiştirmeye çalışmayın. Ayrıca, düşündüğünüz çözümün destek ekibinin güvenilirliği ve yeterliliği hakkında bilgi alın. Daha sonra destek sorunlarıyla karşılaşmayacağınızdan emin olun.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

1 Yılda 874 Milyon Kimlik Avı Saldırısı Görüldü – Ulusal24.com

1 Yılda 874 Milyon Kimlik Avı Saldırısı Görüldü – Ulusal24.com

Son araştırmalara göre, 2021 yılında toplam 874 milyon kimlik avı saldırısı gerçekleşti. Bir önceki yıla kıyasla 29 artış gösteren saldırılardan en çok toptan ve perakende satış şirketleri etkilenirken saldırıların etki kapsamı, gerçekleşme sıklığı ve karmaşıklığı kullanıcıların ve şirketlerin hassas verilerini tehdit ediyor. Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, keskin artışlar gösteren kimlik avı saldırılarından korunabilmek için izlenmesi gereken 4 adımı paylaşıyor.

 

Kimlik avı saldırıları 2021 yılında 29 artış göstererek toplam 874 milyona kadar ulaştı. Singapur’da 829, Rusya’da 799 ve Fransa’da 342 oranlarında korkutucu keskin artışların gözlemlendiği kimlik avı saldırıları, gün geçtikçe endişe verici bir hal alıyor. Toptan ve perakende satış sektörü, artışın yükünü 436’lık sıçrama ile üstlenirken 2020’nin en çok kimlik avı saldırısına uğrayan üretim sektörünü geçerek lider konuma yükseldi. Kimlik avı saldırılarındaki bu ciddi artışta Dark Web’de hizmet olarak satılmasının da etkisi olduğunu aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, saldırıların etki kapsamı, gerçekleşme sıklığı ve saldırı karmaşıklığına dikkat çekiyor. Kimlik avı saldırıları, kullanıcıların hassas verilerini çalmanın yanı sıra fidye yazılımı gibi daha komplike saldırıları gerçekleştirmek için de başlangıç noktası olarak kullanılabiliyor. Covid-19’un etkileriyle bazı sektörlerde bu tür saldırı artışlarının sürdüğüne dikkat çeken Günal, kullanıcıları ve şirketleri kimlik avı saldırılarına karşı önlemler alınması konusunda uyarıyor.

 

Covid-19 Kimlik Avı Saldırılarının Korkutucu Artışına Neden Oldu

 

Kimlik avı saldırıları, genellikle bireysel kullanıcılar için bir tehdit olarak görülse de siber saldırganlar bu tür saldırıları şirketlere fidye yazılımı saldırısı gerçekleştirmek ya da hassas kurumsal verileri çalmak için başlangıç adımı olarak da kullanıyor. Covid-19 salgını ile tüketici harcamalarındaki artışa bağlı olarak toptan ve perakende satış sektörlerine yönelen siber saldırganlar, 436 daha fazla kimlik avı saldırısı gerçekleştirerek satış sektörünü lider konuma ulaştırdı. Sağlık hizmetleri ise 2021 yılı boyunca 59 daha az kimlik avı saldırısına uğradı. Sektörler özelinde veriler değişkenlik gösterse de kimlik avı saldırılarında birçok ülkede keskin artışlar gözlemlendiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirketleri hassas verilerini korumaları konusunda uyarıyor. Son yıllarda ortaya çıkan Covid temalı siber saldırıların, kimlik avı dolandırıcılıklarının 7,2’sini oluşturduğunu aktaran Günal, hassas verilerini korumak isteyen kullanıcı ve şirketlerin alması gereken önlemleri 4 adımda paylaşıyor.

 

1. Hızlı raporlama alın. E-posta kutularına gelebilecek sahte içerikleri tanıyarak süzgeçten geçiren ve potansiyel risklere karşı hızlı rapor gönderecek bir filtre sistemi düzenlenmeli. Riskli e-postalar spam kutusuna taşınmalı ya da püskürtülmeli.

 

2. Kullanılan sitelerin güvenliğinden emin olun. Hesaplara gelen ve filtrelemeyi aşan e-postalar arasında çeşitli link ve bağlantılar olabilir. Bu linklere tıklarken URL’nin “https” ile başladığından, adres çubuğunun yakınlarında ise kapalı bir kilit simgesi olduğundan emin olunmalı. Sitenin güvensiz olabileceğine dair herhangi bir uyarı aldıktan sonra siteye kesinlikle girmeye çalışılmamalı, ayrıca kötü niyetli görünen sitelerden dosya indirmemeye özen gösterilmeli.

 

3. Direnç yazılımı oluşturun. Hackerlar hassas verilere ulaşmak için en az dirençli yolu seçerler. Bu yol, başlatılan saldırıyı ilerletmek ve yol boyunca herhangi bir güvenlik açığından faydalanmak için kullanılır. Dolayısıyla kimlik avı saldırılarına karşı çift faktörlü koruma yöntemlerinden yararlanılmalı ve kurulacak koruyucu sistem yazılımı, gelebilecek saldırılara dirençli olmalıdır.

 

4. Çalışanlarınızı bilgilendirin. Kimlik avı dolandırıcıları, hassas şirket verilerine bir çalışanın verileri üzerinden ulaşabilir. Dolayısıyla şirketin tüm çalışanlarına kötü amaçlı yazılımlar konusunda siber güvenlik eğitimleri verilmeli.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Hibrit Çalışmadaki Siber Güvenlik Açığı Birleşik Siber Güvenlik Çözümleriyle Kapanabilir – Ulusal24.com

Hibrit Çalışmadaki Siber Güvenlik Açığı Birleşik Siber Güvenlik Çözümleriyle Kapanabilir – Ulusal24.com

UZAKTAN ÇALIŞMA KÖTÜ AMAÇLI YAZILIM SALDIRISINA MARUZ KALMA RİSKİNİ 3,5 KAT ARTIRDI!

 

Covid-19 ve uzaktan çalışma modeli kötü amaçlı yazılım saldırılarına maruz kalma riskini önemli ölçüde artırmaya devam ediyor. Özellikle uzaktan çalışma modeline geçişle birlikte kötü amaçlı yazılım saldırılarında 3,5 kat artış yaşandığını aktaran WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, kötü amaçlı yazılımların çoğunun geleneksel sistemlerin uç noktalarına kolaylıkla ulaştığına dikkat çekiyor.

 

Hem BT çalışanları hem de onları istihdam eden şirketlerin hibrit çalışma ortamlarından yararlanmak istemesi şaşırtıcı olmamalıdır. PwC tarafından yapılan araştırmaya göre, ankete katılan şirketlerin 66’sı çalışanlarına daha fazla iş esnekliği sunacaklarını dile getiriyor. Kurumsal ağlara uzaktan erişimden kaynaklanan güvenlik zorluklarını ele aldıkları son güvenlik raporuna dikkat çeken WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, uzaktan çalışma modeline geçişle birlikte kötü amaçlı yazılım saldırılarında 3,5 kat artış yaşandığını, birleşik bir güvenlik sistemi kullanılmaz ise kötü amaçlı yazılımların çoğunun uç noktalara kolaylıkla ulaşabileceğini aktarıyor.

 

Birleşik Güvenlik Platformu ile Siber Saldırılardan Korkmayın!

 

Uzaktan çalışma modeli gerekli siber güvenlik önlemleri alınmadığında ne yazık ki çalışanları ve şirket verilerini açık hedef haline getiriyor. Artan siber saldırılara karşı da şirketler, verilerini korumak için çeşitli siber güvenlik çözümlerinin arayışına giriyor. WatchGuard’ın Birleşik Güvenlik Raporuna göre, uzaktan çalışma modeli kötü amaçlı siber saldırı oranı 3,5 kat artırdı. Genellikle uzaktan çalışma modeli için altyapıya sahip olmayan şirketler siber saldırılardan olumsuz etkileniyor açıklamasında bulunan WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, şirketlerin bir birleşik güvenlik platformuna sahip olması gerektiğini ve uç noktaları korumanın önceliklendirmesi gerektiğinin altınız çiziyor.

 

Uç Noktaları Korumak Şirketlerin Öncelikleri Arasında Olmalı!

 

Siber güvenlik tehditleri son zamanlarda sıklıkla değişirken uç nokta güvenliği de devamlılığını giderek artıran unsurlardan birini oluşturuyor. Aslında hackerler gelişiyor, sistemler güncelleniyor ve korunuyor ama değişen şey, saldırganların uç noktaları nasıl tehlikeye attığı oluyor. Hackerlerin günümüzde gerekli çözümleri uygulamayan birçok şirkete yakalanmadan uç noktalara eriştiğine ve tüm siber güvenlik korumalarını altüst edebildiğine dikkat çeken Ülke Yusuf Evmez, yine burada kilit noktanın kimlik avı ile başladığına ve bununla ilişkili hackerlerin uzaktan erişim sağlayabildikleri trojanlarla sistemlere sızabildiklerini aktarıyor. Şirketlerin bu aşamada uç nokta tespit ve yanıt hizmetlerinden faydalanması gerektiğini belirten Evmez, WatchGuard EPDR ve EPP çözümleri sayesinde şirketlerin, çeşitli güvenlik açığından yararlanan, bilinen veya bilinmeyen herhangi bir çeşit truva atı veya kötü amaçlı yazılıma karşı korunduğunu, çalışanlar kimlik avı içeren e-postayı açıp belgeler indirseler bile herhangi bir zarar ile karşılaşmadığını aktarırken, çok faktörlü kimlik doğrulama çözümleri ile daha da güvenli hesaplara ve erişim süreçlerine sahip olduklarını dile getiriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

OPPO Gezegene Yeşil Bir Dokunuşla Katkı Sunuyor – Ulusal24.com

OPPO Gezegene Yeşil Bir Dokunuşla Katkı Sunuyor – Ulusal24.com

OPPO, ürün tasarımından sürdürülebilirlik konularında kamuoyunu bilinçlendirmeye kadar, gezegenimize daha yeşil bir gelecek sunmayı teşvik etmek için teknolojiyi ve marka gücünü kesintisiz kullanıyor.

 

 

Dünyada her yıl 22 Nisan’da gezegenimizin korunması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla ‘Dünya Günü’ kutlanıyor. Teknolojideki uzmanlığıyla yaşamı iyileştirmeyi hedefleyen, dünyanın önde gelen lider akıllı ürün markası OPPO, sürdürülebilirliğe olan uzun vadeli taahhüdüyle, global bir kurumsal vatandaş olma sorumluluğuna öncelik veriyor. OPPO, ürün tasarımından sürdürülebilirlik konularında kamuoyunu bilinçlendirmeye kadar, gezegenimize daha yeşil bir gelecek sunmayı teşvik etmek için teknolojiyi ve marka gücünü kesintisiz kullanıyor.

 

OPPO, ambalajlarında kullandığı plastik miktarını 95 oranında azalttı

Plastik atıklar günümüzde çevre kirliliğinin büyük bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı verilerine göre her yıl denizlere yaklaşık 11 milyon ton plastik atık bırakılıyor. Düzgün bir şekilde atılmayan plastikler sıklıkla toprağı, suyu kirletiyor ve nihai olarak yediğimiz yiyecekler yoluyla insan vücuduna giriyor. Bu mikroplastikler, sağlığımız için şu anda hakkında çok az şey bildiğimiz gizli tehlikelere neden oluyor.

 

Ambalajında kullanılan plastik miktarını düşürmek için OPPO, uluslararası düzeyde kabul gören ‘3R+1D’ sürdürülebilir ambalaj ilkelerini uygulamayı, ambalaj ağırlığının azaltılması hedefine bağlı kalmayı, geri dönüştürülmüş malzemeleri yeniden kullanmayı ve ambalajlarında geri dönüştürülebilir, biyolojik olarak parçalanabilen malzemeler kullanmayı taahhüt ediyor. Bu yaklaşım sayesinde OPPO, 2019’dan bu yana Avrupa’daki ambalajlarında kullandığı plastik miktarını büyük bir başarıyla 95 oranında azalttı. Şirket, geleneksel plastiklerin yerine biyolojik olarak parçalanabilen polilaktik asit malzemesini kullanmayı tercih ediyor.

 

Bu yılın başlarında piyasaya sürülen OPPO 5G CPE T2 modeli, bir kısmı tüketicilerin kullandığı ürünlerden elde edilen PCR’den (Tüketici Sonrası Geri Dönüştürülmüş Plastikler) üretildi.

 

Find X5 serisi ambalajı 45 oranında geri dönüştürülmüş liften üretildi

Ormanlar, hayatta kalmak için insanlara güven veren birçok doğal kaynağa ev sahipliği yapıyor. Ancak Amazon yağmur ormanları, aşırı ağaç kesimi nedeniyle, son 50 yılda ormanlık alanlarının 17’sini kaybetti. Ağaç kesimi ile orman arazilerinin azaltılması, dünyadaki biyolojik çeşitliliğe doğrudan tehdit oluşturuyor ve aynı zamanda küresel ısınmayı hızlandırıyor.

 

OPPO, ahşap kaynaklı lif tüketimini azaltmak için mümkün olduğunca geri dönüştürülmüş malzemeler kullanıyor. Örneğin, Avrupa’da satışa sunulan OPPO Find X5 serisinin ambalajı yaklaşık 45 oranında geri dönüştürülmüş liften üretildi. Bu malzeme, geri dönüştürülmüş kâğıttan veya şeker kamışı ve bambu gibi diğer organik atıklardan oluşuyor.

 

Pil Sağlığı Motoru pillerin 80’inden fazlasını korumaya yardımcı oluyor

Tüm dünyada meydana gelen elektronik atık hacmi son 5 yılda 21 arttı ve bu kalem en hızlı büyüyen evsel atık kategorisi haline geldi. Buna rağmen elektronik atıkların sadece 17,4’ü geri dönüştürülüyor. Elektronik atıkların çevre üzerinde oluşturduğu uzun vadeli tehdidin bilinciyle OPPO, ürünlerini daha dayanıklı hale getiriyor. Şirket ayrıca, çevreye olumsuz etkisini en aza indirmek için elektronik ürün atıklarına yönelik geri dönüşüm programları oluşturdu.

 

Örneğin, pazara yeni sunulan OPPO Find X5 serisi, OPPO’nun kendi geliştirdiği Pil Sağlığı Motoru teknolojisiyle donatıldı. OPPO’nun 80W SuperVOOC hızlı şarj teknolojisini kullanan bu çözüm, 1.600’e kadar tam şarj döngüsünden sonra bile akıllı telefon pillerinin kendi kapasitelerinin 80’inden fazlasını korumaya yardımcı oluyor. Bu da sektör ortalamasının iki katından fazla bir süreye denk geliyor ve bu teknolojiden güç alan her pilin daha uzun kullanılmasını sağlıyor.

 

OPPO, kullanılmış cep telefonlarının geri dönüşümünü ve yeniden kullanımını teşvik etmek için yerel ve uluslararası pazarlarda takas hizmetleri sunan bir ürün geri dönüşüm sistemi de kurdu. Çin’de bu program aracılığıyla bugüne kadar 1,2 milyondan fazla akıllı telefon geri dönüşüme dahil oldu. Bu, 216 tondan fazla elektronik atığın önüne geçmek anlamına geliyor.

 

OPPO ayrıca sektörel ve sivil toplum kuruluşları ortaklıkları aracılığıyla atık haldeki elektronik ürünlerin geri dönüşümünü teşvik etmeye de yardımcı oluyor. Avrupa’da yerel geri dönüşüm sistemlerine mali destekler sağlayan OPPO, elektronik atıklara yönelik bir geri dönüşüm programını hayata geçirmek için geri dönüşüm kuruluşlarıyla iş ortaklıkları gerçekleştiriyor. OPPO, Avustralya’da ise insanları elektronik atıklarını doğru bir şekilde geri dönüştürmeye ve çöpe giden e-atık miktarını azaltmaya teşvik etmek için Taronga Conservation Society/Taronga Koruma Derneği ile çalışmalar yürütüyor.

 

OPPO ayrıca, cep telefonlarının tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel performansını değerlendirmek için Avrupa’nın önde gelen birkaç operatörü tarafından oluşturulmuş Eco Rating etiketleme planına dahil olan ilk akıllı telefon üreticilerinden biri oldu. Programa katılarak sürdürülebilir dönüşüme destek veren OPPO, sektördeki diğer oyuncularla iş birliği içinde çalışıyor. 

 

OPPO, sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklıklar kuruyor

Yalnızca kendi teknolojisini kullanarak çevre ve sürdürülebilirlik sorunlarına çözümler sunmakla kalmayan OPPO, bu sorunların aşılmasına yardımcı olmak için dünyanın her yerinden insanları bir araya getiren sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklık kuruyor. Şirket, 2021 yılında İtalya’nın 5 şehrinde plastik atık toplama faaliyetleri düzenlemek için, yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Free Plastic Odv Onlus ile ortaklık başlattı. Program kapsamında, 1.000’den fazla gönüllünün yardımıyla, 10 tonun üzerinde plastik atık geri dönüştürüldü.

 

Avustralya’da ise şirket, Great Barrier Reef’in karşı karşıya olduğu çevresel krizle ilgili farkındalığı artırmak ve halkı bu yönde harekete geçmek için Reef Restoration Foundation (RRF) ile ortaklık kurarak Artırılmış Gerçeklik uygulamasını kullanıma sundu. OPPO yine 2021 yılında, bu fonun 2026 yılına kadar Great Barrier Reef’de 1.000.000 yeni mercan üretme misyonunu gerçekleştirmesine yardımcı olmak için, 52.000 doların üzerinde bağış yaptı.

 

OPPO nesli tükenmekte olan hayvanların renk çeşitliliğini koruyor

Dünyadaki doğal alanların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir konu… Şu anda yok olma tehdidi altında olan 1 milyona yakın tür bulunuyor ve OPPO, bu türlerin doğaya kattığı renk çeşitliliğini ve güzelliği korumaya yardımcı olmak için teknolojiyi kullanıyor. OPPO’nun National Geographic ile yürüttüğü Tehlike Altındaki Renkler projesi, üst üste ikinci kez, nesli tükenmekte olan ve risk altındaki hayvanların ilgi çekici görüntülerini kullanarak gezegenin biyolojik çeşitliliğini korumak için daha fazla insana ilham veriyor. Kampanya aynı zamanda kâr amacı gütmeyen National Geographic Society’nin vahşi yaşamı koruma çabalarına yönelik destekler de sunuyor.  

 

Dünyayı korumak hepimizin ortak sorumluluğu… OPPO, teknolojik yeniliklerle ve herkesin katılacağı ortak hareketle dünyanın doğal alanlarının korunmasına yardımcı olabileceğimize karşı inancını koruyor ve daha yeşil bir gelecek için çalışmaya devam ediyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Fidye Yazılımı Kurbanlarının 83’ü Verilerine Yeniden Erişim İçin Fidye Ödüyor – Ulusal24.com

Fidye Yazılımı Kurbanlarının 83’ü Verilerine Yeniden Erişim İçin Fidye Ödüyor – Ulusal24.com

FİDYE YAZILIM SALDIRILARINA ÖDEME YAPMAMAK İÇİN 4 NEDEN! 

 

Yapılan son araştırmalar, fidye yazılım saldırıları ile karşı karşıya kalan kullanıcıların kendi başlarına verilerini kurtarabilecek yeterli donanıma sahip olmadıklarını gösteriyor. 2021 Fidye Yazılımı Durumu Anketi ve Raporu araştırmasına göre, fidye yazılım saldırısına uğrayan kullanıcıların 83’ü saldırganlara fidye ödeyerek verilerini geri kazanmanın yollarını arıyor. Özellikle fidye ödemekten başka bir seçeneklerinin olmadığını dile getiren katılımcıların 90’ının fidye yazılım saldırıları için özel bir bütçe ayırdığına dikkat çeken Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun, kullanıcılar için endişe yaratan fidye yazılım saldırılarına neden ödeme yapılmaması gerektiğini 4 adımda paylaşıyor.

 

Günümüzde gittikçe yaygınlaşan fidye yazılım saldırıları önemli güvenlik sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Fidye yazılım saldırıları, bulaştığı sistemlerdeki tüm dosyaları şifreleyerek kullanıcının erişimini engelliyor. Saldırganlar özel olarak geliştirdikleri fidye yazılım virüsü ile genellikle bilgisayar içerisine bir not bırakıyor ve kullanıcıların dosyalarına yeniden erişim sağlayabilmeleri için fidye talebinde bulunuyor. 2021 yılında gerçekleştirilen global bir fidye yazılımı araştırmasına göre, fidye yazılım saldırısına uğrayan kullanıcıların 83’ü saldırganlara fidye ödeyerek verilerini geri kazanmanın alternatif yollarını arıyor. Özellikle kullanıcıların verileri elde etmek adına kolay bir yol olduğunu düşündükleri için fidye ödemeyi kabul ettiklerinin altını çizen Tursun, fidye yazılım saldırılarına karşı ödeme yapmanın verileri geri getirmede kesin ve yasal bir çözüm olmadığının altını çiziyor.

 

Fidye Ödemesi Yapmak Tek Çözüm Yolu Mu?

 

Kişisel verileri ele geçirip büyük kazanç elde etmek isteyen fidye yazılım saldırganları, kullanıcıların verilerini ele geçirip şifreleyerek erişimlerini engelliyor. Fidye yazılımlarının şifrelediği dosyaları kurtaran çeşitli güvenlik araçları mevcut ancak saldırganlar, uygulamalarını sürekli geliştiriyor ve şifre kırma araçları bir süre sonra işe yaramıyor. Araştırma verileri gösteriyor ki fidye yazılım kurbanlarının çoğu uygun veri yedekleri olmadığı için ya da ödeme yapmamaya kıyasla daha ucuz ve daha az riskli bir seçenek olarak gördükleri için fidye ödemeyi tercih ediyor. Kullanıcılar için önemli olan fidye yazılım saldırısından kurtularak verilere en kısa sürede geri kavuşmak oluyor. Saldırganların tek çözüm yolu olarak sunduğu ödeme fidye ödemesi ise Komtera Teknoloji Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre tek çözüm yolu ödeme yapmak değil ve kullanıcıların fidye yazılım saldırılarına ödeme yapmamak için 4 önemli sebebi bulunuyor.

 

1. Fidye ödemesi sonrası verilere erişeceğinizin garantisi yok. Fidye yazılımı kurbanlarının çoğu, saldırgana talep edilen fidye miktarını öderlerse verilerine ve sistemlerine yeniden erişebileceklerini varsayıyor. Kullanıcıların yalnızca şifre çözme anahtarının çalışmadığını veya verilerin zaten kullanılamaz olduğunu keşfetmek için fidye ödediği çok sayıda örnek saldırı karşımıza çıkıyor. Fidye yazılım saldırganları verileri kullanıcıya her zaman tamamen teslim etmiyor.

 

2. Fidye ödemesi yalnızca daha fazla saldırıyı teşvik eder. Kullanıcılar, bir saldırıdan kurtulmak için ya da yerinde veri yedekleri olmadığı için fidye talebini kabul ediyor ve yalnızca operasyonel kesintileri, şifrelenmiş veri ve sistemlerin kilidini açma çabasını önlemek için ödemeyi yapıyor. Nedeni ne olursa olsun bir saldırgana ödeme yapmak iyi bir fikir değil çünkü bu durum yalnızca daha fazla saldırı yapabilmesi için maddi kaynak oluşturmasına destek oluyor.

3. Fidye ödemeleri daha gelişmiş saldırıları destekliyor. Çoğu tehdit aktörünün kullandığı fidye yazılımı araçları yıllar içinde çok fazla değişim göstermiyor ancak bazıları, gasp kampanyalarında çok karmaşık ve kötü amaçlı yazılımlar kullanmaya başladı. Fidye yazılım kurbanlarının ödemeleri sayesinde saldırganlar yazılımlarını geliştirerek saldırılarını daha karmaşık bir hale getirebiliyor.

 

4. Saldırganlar çalınan verilerinizi halen sızdırabilir veya satabilir. Fidye yazılım saldırıları son yıllarda nispeten yaygın hale geldi. Fidye saldırılarında ödeme yapmayı kabul etmek ve gerçekleştirmek kullanıcıları tamamen tehlikeden korumuyor. Saldırganlar verileri yedekleme ya da yeniden ele geçirme, sızdırma gücünü her zaman ellerinde bulunduruyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Samsung, benzersiz ve bağlantılı teknolojileri bir araya getiren yeni ‘Neo QLED 8K’ ekran serisini tanıttı – Ulusal24.com

Samsung, benzersiz ve bağlantılı teknolojileri bir araya getiren yeni ‘Neo QLED 8K’ ekran serisini tanıttı – Ulusal24.com

Teknoloji devi Samsung, ‘Unbox & Discover’ etkinliğinde, benzersiz bağlantılı teknolojileri ve üst düzey görüntü kalitesiyle yeni bir çağın başlangıcını temsil eden ‘2022 Neo QLED 8K’ ekran serisini tüm dünyada ilk kez tanıttı. Şirket, ayrıca 2022 ürün serisi sound bar’lar ve aksesuarlar ile sürdürülebilirlik girişimleri hakkında da bilgi verdi.

 

Samsung, ‘Unbox & Discover’ etkinliğinde ilk kez tanıttığı ‘2022 Neo QLED 8K’ son teknoloji ekran serisiyle televizyonun yaşamlarımızdaki rolünü yeniden tanımlıyor. Bu yılın ürün ve özellikleri, eğlence, bağlantı, iş ve daha fazlasının tek bir merkezden yönetilebildiği ekran kavramını yeni bir boyuta taşıyor.

 

Televizyonların günlük yaşantımızdaki önemini ve kullanım alanlarını odağına alan Samsung, ‘2022 Neo QLED 8K’ ekran serisini “Ekranlar her yerde, herkes için” vizyonu çerçevesinde geliştirdi. Bu vizyon doğrultusunda her duruma ve yaşam tarzına uygun bir ekran sunmayı amaçlayan Samsung, ayrıntılı kişiselleştirme özellikleri ile sorunsuz bağlantı sunan cihazlar geliştiriyor. 

 

Yeni Neo QLED 8K: “En iyinin de daha iyisi”

Samsung, 2022 model Neo QLED 8K ekran serisini, geniş ekran deneyimini başka bir boyuta taşımak için yeni özelliklerle harmanladı. 2022 Neo QLED 8K ekranın ana bileşeni yeni 8K Nöral Quantum İşlemci olurken, en yeni özelliklere sahip bu işlemci, kaynağı ne olursa olsun optimum görüntüleme için her bir içeriğin özelliklerini ve görüntü kalitesini analiz eden 20 bağımsız yapay zeka ağına sahip.

 

8K Nöral Quantum İşlemci aynı zamanda, ‘Gerçek Derinlik Arttırıcısı’ adı verilen yeni bir teknolojiyi de destekliyor. Bu teknoloji ekranı tarayarak, arka planı işlenmeden sabit tutarken, nesneyi geliştirerek nesnenin arka planla olan kontrastını en üst düzeye çıkarıyor. İnsan gözünün gerçek hayatta görüntüleri algılama biçimine benzer şekilde çalışan bu teknoloji, bu sayede ekrandaki nesneyi arka plan üzerinde öne çıkarabiliyor.

 

Güçlü Quantum Mini LED’lerle birlikte çalışan bu işlemci, hassas ve kontrollü bir aydınlatma sunarken parlak olması gereken alanlar parlak kalıyor, onları çevreleyen karanlık alanlar ise karanlık kalabiliyor. Bu da ‘Nesneye Uyarlanabilen Işık Kontrolü’ adı verilen bir özellik sayesinde oluyor. Örnek vermek gerekirse, bu özellik sayesinde bir dolunay sahnesi, gecenin siyah rengiyle karşıtlık oluşturarak daha parlak ve gerçekçi görünebiliyor.

Samsung’un yepyeni 2022 QLED ekran serisi, ayrıca renk konusunda küresel uzmanlığıyla bilinen, Pantone Eşleştirme Sisteminin (PMS) yaratıcısı Pantone’dan dünyanın ilk ‘Pantone Onaylı’ sertifikasını aldı. Buna göre serideki modeller, yeni 110 cilt tonunun yanı sıra Pantone’un yönergelerinde bulunan 2.000’den fazla rengi orijinal olarak yeniden üretebiliyor. Bu parlak renkler kullanıcıların ekranına yansırken, yeni ‘EyeComfort’ Modu sayesinde kullanıcıların hem göz sağlığı hem de izleme konforuna katkı sunuluyor. Bu özellik, daha rahat bir izleme deneyimini optimize etmek amacıyla gün batımı/gün doğumu bilgileriyle ortamın aydınlık seviyesine bağlı olarak ekranın parlaklığını ve renk sıcaklığını otomatik olarak ayarlayabilen yapay zeka teknolojisi kullanıyor.

 

 

Sürükleyici ‘Dolby Atmos’ ses teknolojisi ve akıllı özellikler

Neo QLED 8K’nin sahip olduğu ‘8K Nöral Kuantum İşlemci’, yapay zekâ özellikleri sayesinde ekranda görünen nesneleri gerçek zamanlı analiz edebiliyor. ‘Uyarlanabilir Ses’ özelliği ise ekrandaki hareketi izleyerek sesle eşleştirebilmesini ve hoparlörler arasında otomatik geçiş yapılabilmesini sağlıyor.

 

Samsung’un yeni amiral gemisi Neo QLED 8K modeli QN900B’deki tüm sesler, yeni üst kanal hoparlörleriyle ‘Nesne Takipli Profesyonel Ses’ özellikli Dolby Atmos özelliğine sahip 90W’luk 6.2.4 kanal ses sistemine bağlanıyor. Bu teknoloji, ‘Konuşma Takipli Ses’ özelliği sayesinde seslerin tanınması için uygulanırken, ses efektleri ve sesler ekrandaki hareketi gerçek zamanlı olarak takip edebiliyor.

 

Yeni Neo QLED 4K ve 8K TV’lere Kablosuz Dolby Atmos özelliğini ekleyen Samsung, bu sayede HDMI kabloları ile uğraşmadan, kusursuz ses kalitesinin keyfini çıkarmaya imkan sunuyor. Kablosuz Dolby Atmos özelliği, Samsung’un daha estetik bir görünümle, sürükleyici bir ses deneyimi sunmak için tasarladığı en yeni 2022 Ultra İnce Soundbar’ında da kullanılabiliyor.

 

İçerik, oyun, egzersiz ve daha fazlası tek bir merkezde 

Samsung 2022 ürün serisi, mümkün olan en kusursuz deneyimi sunmak amacıyla yeni ve daha akıllı özellikler ile donatılırken, kullanıcı ara yüzüyle destekleniyor. Böylece Samsung TV ve ekranlar, içerik izlemek, diğer cihazları ekran üzerinden kullanmak, oyun oynamak, egzersiz yapmak ve daha fazlası için tek bir merkez haline geliyor.

 

Yeni Smart Hub: Samsung, Tizen tarafından desteklenen yeni kullanıcı arayüzü Smart Hub’ı bu yıl ilk kez tanıttı. Yepyeni Samsung Smart Hub, akıllı cihaz deneyiminin tüm özelliklerini, son derece kolay bir gezintiye olanak sağlayan tek bir ana ekranda topluyor. Sorunsuz bir kullanıcı deneyimi için özellikler, ayarlar ve içerik; ‘Medya’ ve ‘Ambiyans’ olarak iki kategoride, tek bir sekme üzerinde sınıflandırılıyor.

Medya: Medya ekranı, isteğe bağlı video, akış hizmetleri gibi eğlence tercihlerini bir araya getirebiliyor. Tüm platformlar ve hizmetler için akıllı önerilerde bulunmak üzere makine öğrenimi üzerinden kullanıcıların tercihlerini kendiliğinden öğreniyor.

Ambiyans özelliği ise ekranın görüntüsünü evin dekorasyonuna uygun hale getirmek, göz alıcı sanat eserleriyle evinize şıklık katmak için kullanılabiliyor, tüm evlere estetik kazandırıyor. 

 

SmartThings sayesinde diğer ev cihazlarını tek bir noktadan kolayca denetleyin

Bağlantılı deneyimin en önemli bileşenlerinden biri de Samsung’un SmartThings uygulaması. SmartThings sayesinde kullanıcılar ekranını, diğer ev cihazlarını tek bir noktadan kolayca denetleyebileceği bir merkez haline getirebiliyor. Samsung TV’lerde bulunan bu özellik, kullanıcıların cihazları bir bakışta bulabilmelerini, görüntülemelerini ve kontrol edebilmelerini sağlamak üzere geniş ekranın avantajlarını bir arada sunuyor.

 

Samsung’dan Nifty Gateway iş birliğiyle ‘NFT Platform’

Samsung’un son olarak 2022’de sunduğu bir diğer yenilik de alanında öncü Nifty Gateway ile ortak olan NFT Platformu oldu. 2022 Neo QLED ve QLED’lerde ‘Ambiyans’ modu, sanat eseri koleksiyonu yapmanın ve ekrana yansıtmanın yeni bir yolu olarak kullanılabiliyor. Ayrıca Samsung, NFT ve dijital sanatı keşfetmek ve sergilemek üzere tek istasyonlu bir NFT platformuna da erişim sunacak.

 

Çevreci adımlarla sürdürülebilirlik her zaman odak noktası

Samsung, ürünlerinin üretim ve kullanım süreçlerinin dünyayı ve çevreyi ne şekilde etkilediğini göz önünde bulunduruyor, çevresel ayak izini azaltmanın ve daha iyi bir gelecek inşa etmenin yollarını arıyor. Şirket bunun için birtakım önlemler alırken, teknolojiyi de kullanıyor.
 

Çevreci Ambalajlar: Üretim esnasında zımba teli kullanımını devre dışı bırakan Samsung, çevreye duyarlı ambalaj yaklaşımı sayesinde 90 daha az mürekkep kullanıyor. Böylece hem atıkların azalmasına hem de geri dönüşüm merkezlerine katkıda bulunuyor.

SolarCell Kumanda: SolarCell uzaktan kumanda ürününü, yeni özelliklerle iyileştiren Samsung, artık uzaktan kumandaların tamamen pilsiz çalışmasına imkan sunuyor, kumandalar Wi-Fi yönlendiriciler tarafından yayılan yedek enerjiden güç alarak 2.4GHz Radyo Frekansı Toplama teknolojisiyle şarj edilebiliyor. Böylece SolarCell kumandalar, 2020 modellere kıyasla 88 daha verimli hale geliyor.

Geri dönüştürülmüş malzemeler: Samsung’un 2022 TV ve monitörlerinde, dijital ürünler ve uzaktan kumandalarında geri dönüştürülmüş reçine kullanılıyor. Özellikle yüksek çözünürlüklü monitörlerde, kıyı bölgelerinde tehlikeli atık haline gelmeden önce geri kazanılan ‘okyanusa bağlı plastikten’ geri dönüştürülmüş reçine kullanılıyor.

‘Carbon Trust’ sertifikası: Carbon Trust’ın ‘CO2 Azaltımı’ sertifikasını alan Samsung Neo QLED 8K/4K TV’ler, Neo QLED serisinde karbon ayak izinin giderek azaldığını bir defa daha kanıtladı.

 

Aksesuarlar sayesinde artık daha fazla kişiselleştirme mümkün

TV’ler söz konusu olduğunda her tüketicinin kendine has zevki ve ihtiyaçları olabiliyor. Bu nedenle Samsung, 2022 model TV’lerde yepyeni aksesuarlarla TV deneyimini daha konforlu hale getiriyor. Ekranını duvara monte etmek isteyenler için ‘Slim Fit Duvar’ montajı, izleyiciler nerede oturursa otursun mükemmel açının yakalanabilmesi için yukarı, aşağı ve yana döndürme özelliği sunarken, televizyonun duvara en yakından sabitlenmesini sağlıyor. Televizyon standının tercih edilmesi halinde ise ‘Stüdyo Standı’, Neo QLED 8K’yı sanatsal bir biçimde yerleştirmenin özgün ve zarif bir yolunu sunuyor. Yeni aksesuar sayesinde Neo QLED TV deneyimini, ister yatay ister dikey yaşamaya imkan sunan The Sero’nun manevra yetenekleri Neo QLED 8K için de kullanılabilir hale geliyor. ‘Otomatik Döndürme’, mobil deneyimleri büyük ekrana, portre sanatını tam ekrana taşırken, ‘Çoklu Ekran’ deneyimlerini yeni ekran yerleşimlerine getiriyor. 

 

Samsung Başkan Yardımcısı, Cihaz Deneyimi Bölümü Başkanı ve CEO’su Jong-Hee(JH) Han, yeni Neo QLED 8K ekran serisiyle ilgili şunları söyledi: “Kullanıcıların, ürünlerimizin tüm avantajlarından zahmetsizce faydalanmasını sağlayan kusursuz bir kullanıcı deneyimi sunmaya odaklanıyoruz. 2022 Neo QLED 8K ekran serisi de tüketicilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak ve tutkularını desteklemek amacıyla tasarlandı. Sunduğumuz yenilikler de onların deneyimleri üzerinden şekillendi. Yeni Neo QLED 8K, evin merkezine yerleşerek gerçekten de yeni deneyimlerin kapısını aralayacak güçte bir cihaz.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

NVIDIA, GDC 2022’de Süper Çözünürlük Teknolojilerinin Entegrasyonunu Basitleştirmek için Bütün Donanım Üreticileriyle Uyumlu Açık Kaynak bir Yazılım Çerçevesi olan Streamline Dahil Çok Sayıda Oyun Gel – Ulusal24.com

NVIDIA, GDC 2022’de Süper Çözünürlük Teknolojilerinin Entegrasyonunu Basitleştirmek için Bütün Donanım Üreticileriyle Uyumlu Açık Kaynak bir Yazılım Çerçevesi olan Streamline Dahil Çok Sayıda Oyun Gel – Ulusal24.com

NVIDIA Omniverse for Game Developers duyurusunun hemen ardından, oyun geliştiricilerinin zamandan tasarruf etmesini, NVIDIA RTX’i daha kolay entegre etmesini ve sanal dünyaların oluşturulmasını kolaylaştıracak NVIDIA Streamline, NVIDIA Kickstart RT, GeForce NOW Cloud Playtest gibi bir dizi yeni araç duyuruldu.

 

 

Streamline – Süper Çözünürlük Teknolojilerinin Entegrasyonunu Basitleştirmek için Bütün Donanım Üreticileriyle Uyumlu Açık Kaynak bir Yazılım Çerçevesi 

 

NVIDIA, Oyun Geliştiriciler Konferansı (GDC) 2022’de, oyun ve uygulamalarda çoklu süper çözünürlüklü teknolojilerin ve diğer grafik efektlerinin entegrasyonunu basitleştirmeyi amaçlayan, bütün donanım üreticileriyle uyumlu, açık kaynak yazılım çerçevesi Streamline’ı duyurdu.  Streamline ile geliştiricilerin sadece bir kez kod yazmaları yeterli olacak ve oyunlarına birden fazla süper çözünürlüklü teknoloji ekleyebilecekler.

 

Streamline, tak ve çalıştır altyapısıyla tam bir entegrasyon sunuyor. Oyun ve render API’si arasında yer alıyor ve SDK’ya (Software Development Kit-Yazılım Geliştirme Kiti) özgü API çağrılarını, kullanımı kolay bir Streamline çerçevesine tanımlıyor. Geliştiriciler, her bir SDK’yı manuel olarak entegre etmek yerine, hedef Streamline eklentileri için hangi kaynakların (hareket vektörleri, derinlik gibi) gerekli olduğunu belirleyip ve ardından eklentilerin grafik işlem hattında nerede çalışmasını istediklerini kararlaştırabilirler.

 

NVIDIA Deep Learning Super Sampling (DLSS) ve Deep Learning Anti-Aliasing (DLAA) desteğiyle bugün kullanıma sunulan Streamline SDK, NVIDIA Image Scaling (NIS) desteğine de yakında kavuşacak. Streamline, DirectX 11 ve DirectX 12’yi destekliyor. Vulkan desteği şu anda beta sürümünde ve geliştiricilerin test etmesine sunuldu.

Çerçeve ayrıca, geliştiricilerin Streamline aracılığıyla oyunlara NVIDIA Gerçek Zamanlı Gürültü Giderici (NRD) ekleyebilmesiyle, süper çözünürlüklü SDK’lar açısından da genişletilebiliyor.

 

NVIDIA, genellikle değişen entegrasyon noktaları ve uyumluluk ile birden fazla SDK’yı desteklemek için geliştiricilerin karşılaştığı yoğunluğun farkında. Streamline, açık kaynaklı, bütün donanım üreticileriyle uyumlu çerçevesiyle bu yükü hafifletiyor. Teknolojinin daha kolay entegrasyonu, daha fazla teknoloji ile daha çok oyun anlamına geliyor. NVIDIA’nın Streamline ile hedefi, yalnızca belirli sayıda donanım üreticisinin teknolojilerinin bir alt kümesiyle birlikte gönderilen belirli oyunlar yerine, her bir donanım üreticisinin sunabileceği en iyi oyunları desteklemektir. Bu, oyuncular ve oyun ekosistemi için önemli bir gelişme anlamına geliyor.

 

NVIDIA Geliştirici ve Performans Teknolojisi Başkan Yardımcısı John Spitzer: “Bugün oyun geliştiricileri, her bir donanım satıcısının farklı API’leriyle yaptıkları işlemler sonrası efektleri desteklemek için ek çalışmalar yapmak durumunda kalıyor. Streamline ile bu iş yükü ortadan kaldırılabilir ve oyunlarda yeni özelliklerin benimsenmesi hızlandırılabilir ve karşılığında kullanıcı deneyimini daha da iyileştirilebilir.”

 

Intel AXG Başkan Yardımcısı ve Oyun Mühendisliği Direktörü Andre Bremer: “Intel, açık ara yüzlerin gücüne kesinlikle inanıyor. Yeni grafik efektleri için açık kaynak, bütün donanım üreticileriyle uyumlu çerçevesi Streamline’ı desteklemekten heyecan duyuyoruz. Bu, oyun geliştiricilerinin entegrasyon çabalarını basitleştirecek ve yeni teknolojinin benimsenmesini hızlandıracaktır.”

 

Kickstart RT – Işın İzleme Eklemek için Başlangıç Kiti

NVIDIA Kickstart RT, oyun motorlarına gerçek zamanlı ışın izleme eklemeyi her zamankinden daha kolay hale getirerek gerçekçi yansımalar, gölgeler, ortam oklüzyonu ve genel aydınlatma üretiyor. 

 

Kickstart RT, geliştiricilerin karmaşık sahnelerin gerçekçi dinamik aydınlatmasını, oyun motorlarına geleneksel yöntemlerden çok daha kısa bir sürede hızlı ve kolay bir şekilde dahil etmelerini sağlayan uygun bir başlangıç noktası sağlıyor. Ayrıca, motorlarını DirectX12 API’sine yükseltmekte zorlanan geliştiriciler için de destekleyicidir.

 

Kickstarter RT artık kullanımda. Kickstart RT hakkında daha fazla bilgi için NVIDIA Geliştirici sitesi incelenebilir. 

 

GeForce NOW Cloud Playtest – Bulut Üzerinde Her Yerden Bağlanılabilen Oynatma Testi 

Oynatma testi, bir oyun tasarımcısının yeni bir oyunu piyasaya sürmeden önce hatalar ve tasarım kusurları için test ettiği süreçtir. Tasarımcılar, oyun geliştirmenin bu hayati bölümünü güvenli ve tehlikesiz bir şekilde gerçekleştirmek için yenilikçi yöntemlere ihtiyaç duyarlar. Tüm bunlar GeForce NOW Developer Platform’daki Cloud Playtest ile mümkün.

 

30’dan fazla veri merkezi ve 80 ülkeden oluşan bir ağ ile GeForce NOW, GeForce PC oyun deneyimini herhangi bir cihaza taşımak için bulutun gücünü kullanıyor. Bu genişletilmiş altyapı, stüdyoların ve yayıncıların oyun geliştirmelerini oynatma testi aşamasından başlayarak sanal olarak gerçekleştirmeleri için bir geliştirici platformu sağlıyor.

 

GeForce NOW Cloud Playtest ile oyuncular ve gözlemciler dünyanın herhangi bir yerinden bağlanabilirler. Oyun geliştiricileri, buluta bir yapı yükleyebilir, oyuncuların ve gözlemcilerin takvimlerinde yönettiği bir oynatma testi planlayabilir. 

 

Bir oynatma testi oturumu sırasında, bir oyuncu, kamerasını ve mikrofonunu aktarırken hedeflenen oyunu oynamak için GFN uygulamasını kullanabilir. Gözlemciler, buluttan oyunu ve web kamerası yayınlarını izleyebilirler.

 

Güncellenmiş RTX SDK’ları ve Oyun Geliştirme Araçları 

NVIDIA, GDC 2022’de ayrıca NVIDIA RTX Global Illumination, RTX Direct Illumination, Reflex ve Real-time Denoisers için SDK güncellemelerini duyurdu.

 

NVIDIA Insight ve NVIDIA Virtual Reality Capture and Reply gibi önemli oyun geliştirme araçlarına da güncellemeler geldi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com