Yönetim kurulu onayladı: Elon Musk’ın Twitter’ı devralması onaylandı – Teknoloji – Ulusal24.com

Yönetim kurulu onayladı: Elon Musk’ın Twitter’ı devralması onaylandı – Teknoloji – Ulusal24.com

SpaceX ve Tesla’nın CEO’su Elon Musk, 25 Nisan itibarıyla Twitter’ı 44 milyar dolara satın almak için anlaşmıştı. Elon Musk’ın Twitter’ı devralması, Twitter yönetim kurulu tarafından oy birliğiyle onaylandı.

KULLANICIYI 1 MİLYAR ÜZERİNE ÇIKARMAK İSTİYOR
Musk geçtiğimiz hafta, Twitter’ın çalışanlarıyla ilk defa sanal ortamda bir araya gelerek soruları cevaplamıştı. Elon Musk,”Twitter’ın gerçekliğin doğasını daha iyi anladığımız, uzun ömürlü bir medeniyete katkıda bulunmasını istiyorum.” demişti.

ABD’li iş insanı Musk, Twitter’ın Baş Pazarlama Sorumlusu Leslie Berland tarafından yönetilen sohbette, sosyal medya platformunun üye sayısını, mevcut sayısının yaklaşık 4 katı olan 1 milyarın üzerine çıkarmak istediğine değinmişti.

NE OLMUŞTU?
İş insanı Elon Musk, 13 Mayıs’ta sosyal medya şirketi Twitter’ı yaklaşık 44 milyar dolara satın alma anlaşmasının “spam ve sahte hesapların toplam kullanıcıların yüzde 5’inden azını oluşturduğu hesaplamasına dair beklenen detaylar nedeniyle” geçici olarak askıya alındığını duyurmuştu.

Daha önce Twitter’da yüzde 9,2’lik hisse satın alan Musk, 14 Nisan’da SEC’e yaptığı bildirimde, Twitter’ın tamamı için hisse başına 54,2 dolarlık teklifte bulunmuştu. Twitter’dan 25 Nisan’da yapılan açıklamada, şirketin hisse başına 54,2 dolara Musk’a satılmasına yönelik anlaşmanın sağlandığı bildirilmişti.

Musk, Twitter’ı satın almaktan vazgeçmesi durumunda, daha önce varılan anlaşma gereği 1 milyar dolar ödemek zorunda kalacak.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

İnsan dışkısı uçaklara yakıt olacak

İnsan dışkısı uçaklara yakıt olacak

Birleşik Krallık (BK) merkezli biyoyakıt şirketi Firefly, insan dışkısını uçak yakıtına dönüştürmeye hazırlanıyor.

BK’nin Essex bölgesine kurulacak rafineri, 2028’de Londra’daki havalimanlarına hizmet vermek üzere ticari amaçlı SAF tedarikine başlayabilecek. Fakat Firefly’ın ürettiği SAF, hâlâ yasal denetim sürecinden geçiyor. 

Biyoyakıt şirketi ürünlerinin, jet yakıtından “kimyasal açıdan ayırt edilemediğini” öne sürüyor. Firefly CEO’su James Hygate “Kanalizasyon atıklarını jet yakıtına dönüştürüyoruz. Bundan daha havalı pek bir şey düşünemiyorum” diyor. 

Düşük maliyetli havayolu şirketi Wizz, Firefly’ın atık bazlı yakıtından gelecek 15 yıl için 525 bin tona kadar sipariş vererek yatırım yaptığını açıkladı.

SAF üretmenin çeşitli yolları olsa da bunların çoğu normal jet yakıtı kerosenden çok daha pahalı ve kullanılmış yemeklik yağ gibi atık hammaddelerin tedariki sınırlı. Firefly Baş İşletme Görevlisi Paul Hilditch, kanalizasyon atığından dönüştürülen SAF’in daha ucuza ve daha çok miktarda üretileceğini iddia ediyor. 

Wizz Air’ın çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim sorumlusu Yvonne Moynihan şöyle diyor:

SAF, filo yenileme ve operasyonel verimlilikle birlikte, havacılıktan kaynaklanan karbon salımlarının azaltılmasında kritik rol oynuyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’ne göre SAF, 2050’de net sıfır karbondioksit salımına ulaşmak için havacılığın azaltması gereken emisyonların yaklaşık yüzde 65’inin azaltılmasını sağlayabilir. Uluslararası Enerji Ajansı, küresel çaptaki enerji kaynaklı karbon salımlarının yüzde 2’sini havacılığın oluşturduğunu ve bu oranın diğer taşımacılık sektörlerinden daha hızlı arttığını belirtiyor.

Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Yeni Intel Core Ultra – Ulusal24 Haber Merkezi

Yeni Intel Core Ultra – Ulusal24 Haber Merkezi

Acer, yeni Swift Go 14 ile ince ve hafif bir dizüstü bilgisayar tasarımını geniş iş hacmi ve benzersiz bir kullanım deneyimi sunan yapay zeka desteğiyle buluşturuyor.

Öğrencilerin, profesyonellerin ve içerik üreticilerinin kişiselleştirilmiş kullanım deneyimlerine katkı sağlamak ve ihtiyaç duydukları işlem performansını sağlamak üzere satışa sunulan Acer Swift Go 14 (SFG14-72), gücünü Intel® Core™ Ultra 7 işlemciden alıyor. Cihaz ayrıca, Intel Arc grafik işleme birimi (GPU) ve entegre sinir işleme birimi (NPU) Intel AI Boost özellikleri sayesinde yapay zeka iş yükleri için etkili bilgi işlem yetenekleri sağlayarak kullanıcı deneyimini daha sürükleyici bir hale getiriyor. Cihazın yapay zeka destekli yetenekleri arasında video konferans ve özelleştirme araçları için Acer PurifiedVoice™ ve Acer PurifiedView™ gibi bir dizi seçenek bulunuyor. Öte yandan Windows 11’de yer alan Microsoft Copilot uygulaması da dizüstü bilgisayarda görevlerin ve iş akışlarının tamamlanmasını kolaylaştırıyor.

Yeni Nesil Hız: Intel Core Ultra 7 ile Kesintisiz İşlem Gücü 

Intel Core Ultra 7 155H işlemci ile donatılmış olan ve Intel Evo Edition platformunu destekleyen Acer Swift Go 14, özel bir yapay zeka motoru olarak görev yapan Intel AI Boost ve yerleşik Intel Arc GPU sayesinde performans optimizasyonu, oyun veya içerik oluşturma için sürükleyici deneyimler sunuyor. Olağanüstü güç verimliliği ile yapay zeka destekli kaynakların da kilidini açan cihaz, anında uyanma, hızlı şarj ve 13 saatlik pil ömrü gibi gelişmiş performans ihtiyaçlarına cevap verebiliyor. Intel Unison ile Windows 11 işletim sistemli olarak gelen dizüstü bilgisayar, tek bir ekranda dosya aktarımı, arama, mesajlaşma ve cihaz yönetimi için sorunsuz bir entegre deneyim oluşturmaya ilişkin Android veya iOS cihazlarla da eşleştirilebiliyor.

Yenilikçi Yapay Zeka Özellikleriyle Zenginleştirilmiş Kullanıcı Deneyimi

Acer Swift Go 14’ün 1440p QHD web kamerası, cihazın sunduğu yapay zeka destekli teknolojilerle bir araya gelerek özellikle video konferanslar sırasında kullanıcıların en çok ihtiyaç duyduğu özellikleri kullanıma sunuyor. Acer PurifiedVoice teknolojisi istenmeyen arka plan gürültüleri ortadan kaldırılırken, Acer PurifiedView ile ise arka plan bulanıklaştırma, otomatik çerçeveleme ve bakış düzeltme özellikleriyle ekranda istenilen iyi görüntülerin elde edilmesi sağlanıyor. Cihazda kamera veya mikrofon kullanımı algılandığında, kendiliğinden açılan yeni Acer QuickPanel sayesinde video konferans çözümlerinin hızlı ve kolay bir şekilde yapılandırılması da sağlanıyor. Buna ek olarak, yeni Acer AlterView, iki boyutlu (2D) görüntüleri birden fazla açıdan görüntülenebilen üç boyutlu (3D) efektlere sahip animasyonlu duvar kağıtlarına dönüştürmek için yapay zeka tarafından oluşturulan derinlik haritalarını kullanıyor. Üstelik de tüm bunları daha düşük güç tüketimi ile gerçekleştiren Swift Go 14, içerik üreticilerinin yayın kalitesini artırırken video konferansların daha iyi sonuç vermesini de sağlıyor. 

Windows’ta yer alan Copilot uygulaması çalışma, oluşturma ve oyun oynama süreçlerine yardımcı olma amacıyla yapay zekanın eşsiz potansiyelinden yararlanıyor. Görevleri hızlandırmak, sorunları azaltmak ve zamandan tasarruf etmek için tasarlanan Copilot, kişiselleştirilmiş yanıtlar, yeni fikirler ve görev yardımı da sağlayabiliyor. Copilot; Paint, Ekran Alıntısı Aracı, Fotoğraflar ve benzeri uygulamalarda sunulan diğer heyecan verici yapay zeka özelliklerinin yanı sıra bir web sayfasının özetlenmesine, e-posta oluşturulmasına, bilgisayar ayarlarının değiştirilmesine veya bir görüntü oluşturulmasına yardımcı olabiliyor.

Hafif ve İnce Tasarım OLED Ekranla Buluşuyor 

Şık, hafif ve güçlü Acer Swift Go, sürekli hareket halinde olan ve mobil deneyimini çok yönlü özelliklerle güçlendirmeye odaklanan dinamik kullanıcılar için ideal bir dizüstü bilgisayar olarak öne çıkıyor. 1,32 kg ağırlığında ve 14,9 mm kalınlığındaki alüminyum kasası çantada veya elde taşımayı kolaylaştırıyor. Okyanusa bağlı geri dönüştürülmüş plastikten üretilen ve önceki nesillere kıyasla yüzde 44 daha fazla alan sağlayan çevre dostu OceanGlass™ dokunmatik yüzey, kullanıcıların daha geniş bir kaydırma alanının keyfini çıkarmasını sağlıyor.

Kullanıcılar 14 inç dizüstü bilgisayarda film izlerken veya proje oluştururken yüzde 100 DCI-P3 renk gamıyla, VESA Display HDR™ True Black 500 sertifikası ve 90 Hz yenileme hızına sahip 2,8K çözünürlüklü (2880×1800) OLED panel ekran ile canlı görüntüler ve renkler elde ediyor. 

Tek Tuşla Yapay Zeka Özelliklerine Erişim ve Güncelleme: AcerSense

Dizüstü bilgisayar üzerinde ayrıca, cihazın performansı, bakım ve kişiselleştirme deneyimleri gibi seçenekleri sorunsuz bir şekilde yönetebilmek için tek bir AcerSense tuşu ile erişilebilen bir arayüz mevcut. Bu uygulama üzerinde yer alan Acer AI Zone sekmesi, kullanıcıların cihazın yapay zeka özelliklerini görüntüleyebiliyor ve var olan güncellemeleri hızlıca alabiliyor. Swift Go 14, toplam 4 adet USB bağlantı noktası ve bir adet HDMI çıkışı sunarken kablosuz ağ bağlantısı için Intel Wi-Fi 6E kablosuz ağ ve yüksek kaliteli ses bağlantısı için Intel Bluetooth LE Audio teknolojilerini içeriyor.

Fiyat ve bulunabilirlik

Acer Swift Go 14 (SFG14-72) Türkiye’de 39.999 TL’lik satış fiyatıyla Vatan Bilgisayar’da satışa sunuldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Xiaomi 14 Ultra;nın Türkiye Ön Satışı Başladı!

Xiaomi 14 Ultra;nın Türkiye Ön Satışı Başladı!

Küresel teknoloji lideri Xiaomi’nin bir süre önce duyurduğu Xiaomi 14 Serisinin heyecanla beklenen modeli Xiaomi 14 Ultra’nın ön satışları başladı. 74,999 TL tavsiye edilen son kullanıcı fiyatıyla ön satışa sunulan Xiaomi 14 Ultra’nın satışı 4 Nisan tarihinde başlayacak.

Kullanıcılar Xiaomi 14 Ultra satın alımlarında Photography Kit, Xiaomi 80W Adaptive Wireless Charging Stand ve Xiaomi Watch 2 gibi 15 farklı hediye seçeneklerinden de faydalanabilecek. 

Küresel teknoloji lideri Xiaomi’nin fotoğrafçılık alanında çığır açan modeli Xiaomi 14 Ultra Türkiye’de ön satışa sunuldu. 4 Nisan’da satışı başlayacak olan Xiaomi 14 Ultra, grubun stratejik ortaklıklarını 2022 yılında resmileştirdiği Leica ile, mobil görüntüleme sektöründe devrim yaratmaya devam ediyor. Xiaomi, durmak bilmeyen mükemmellik arayışıyla sunduğu her ürün neslinde sektör standartlarını sürekli olarak yeniden tanımlıyor. Leica Summilux optik özelliklerini bünyesinde barındıran Xiaomi 14 Ultra, iş birliğinin zirvesini temsil ediyor. Yapılan kombinasyon, en gelişmiş optik konseptleri ve ürün tasarımlarını gözler önüne sererek Xiaomi’nin mobil görüntüleme inovasyonunda küresel bir lider olarak konumunu sağlamlaştırıyor.

Profesyonel görüntüleme alanının amiral gemisi Xiaomi 14 Ultra, eşsiz performans ve yenilikçi tasarım sunuyor

Geleneksel kamera estetiğinden ilham alan Xiaomi 14 Ultra, aerodinamik düz arka tasarıma sahip kendine özgü dairesel bir kamera modülü sergiliyor ve uluslararası pazarlarda Siyah ve Beyaz olmak üzere iki klasik renkte sunuluyor.1

Xiaomi 14 Ultra’nın tasarımı, yüksek mukavemetli alüminyum çerçeve, Xiaomi nano teknoloji vegan deri ve Xiaomi Shield Glass’tan oluşan sağlam Xiaomi Guardian Structure etrafında şekilleniyor. Tek bir alüminyum bloktan üretilen Xiaomi 14 Ultra, 1,38 kat daha iyi çerçeve gücü sunuyor. Yeni geliştirilen bir formüle sahip olan Xiaomi nano teknoloji vegan deri, 6 kat daha iyi aşınma direnciyle daha ince ve daha hafif bir yüzey sağlıyor.1 Xiaomi Shield Glass kullanan Xiaomi 14 Ultra’nın yenilikçi “All Around Liquid” ekranı, tüm kenarlarda ve köşelerde tutarlı bir kavis oluşturarak ekranı yeniden tanımlıyor ve düz bir ekranın görsel çekiciliğini kavisli bir kenarın dokunsal etkileşimiyle kusursuz bir şekilde harmanlıyor. Ayrıca çarpıcı WQHD+ (3200 x 1440) çözünürlük, 522 ppi piksel yoğunluk ve değişken 1-120Hz yenileme hızına sahip olan Xiaomi’ye özel C8 WQHD+ 6,73 inç AMOLED ekran sürükleyici bir deneyim sunarken 3000 nit gibi etkileyici bir tepe parlaklığı ile destekleniyor.

Xiaomi 14 Ultra, 12 mm’den 120 mm’ye kadar uzanan kayda değer bir odak uzaklığı aralığına sahip dört kameradan oluşan profesyonel bir kurulum içeriyor. ƒ/1.63-ƒ/4.0 kademesiz değişken diyafram açıklığı ile donatılan ana kamerası, çeşitli senaryolarda kusursuz pozlama ayarları sunuyor. 14EV’ye kadar dinamik aralığa sahip ultra büyük entegre 1 inç LYT-900 görüntü sensörü, zorlu ortamlarda bile olağanüstü görüntü kalitesi sağlıyor. Dörtlü kamera kurulumunu Leica 75 mm hareketli bileşenlere sahip telefoto kamera, Leica 120 mm periskop kamera ve Leica 12 mm ultra geniş kamera tamamlıyor.

Xiaomi 14 Ultra, dört kameranın tamamında 8K 30fps çekim desteği ile mobil görüntüleme alanına öncülük ediyor. Leica optik özellikleri ve 50 MP sensörüyle 8K videolarda benzersiz netlik yakalayarak profesyonel post prodüksiyon düzenlemelerini kolaylaştırıyor. Ana kamerası 4K 120 fps çekim desteği sunuyor ve 5x ağır çekim efektlerine uyum sağlayabiliyor. Ayrıca 4K çözünürlükte, 60 fps’de tam aralıklı yakınlaştırma özelliği içeriyor. Cihaz ayrıca 4K 60 fps’de Dolby Vision®️ destekli çekim imkanı sunuyor ve akıcı videolar için sabitleme özelliğini bünyesinde barındırıyor. Hem çevreleyen hem de yönlü ses kaydı sağlayan 4 mikrofon içeren bir dizi oluşturmak için cihaza bir mikrofon daha eklendi.

Yeni Film modu, 2,39:1 en boy oranı ve 180° deklanşör kuralı gibi sinema sektörüne özgü uygulamalarla otantik bir sinema görünümüne ve hareket bulanıklığına sahip çekimlere imkan tanıyor ve profesyonel bir videografi deneyimi sunuyor. Tamamen yeni MasterCinema, özellikle HDR ekranlarda önceki 8 bit BT.709 standardını aşarak daha zengin ayrıntılar, vurgular ve gölgeler elde etmek için HDR videoları 10 bit Rec.2020’de kodluyor. Yönetmen modu, gelişmiş parametre kontrolleri ve esnek post prodüksiyon için Log formatında kayıt ile profesyonel düzeyde arayüz sunuyor. Xiaomi 14 Ultra sürükleyici bir prodüksiyon deneyimi için harici monitörler olarak diğer Xiaomi cihazlarıyla entegre edilebiliyor.

Xiaomi 14 Ultra ile birlikte tanıtılan ve fotoğraf ve videografi meraklıları için tasarlanan Xiaomi 14 Ultra Photography Kit, özel tutacak ve kılıfıyla daha fazla özellik sunuyor. İki kademeli deklanşör düğmesi, yakınlaştırma kolu, özelleştirilebilir video kayıt düğmesi ve ek bir özel kadran içeriyor. Ayrıca 1500 mAh pil ömrü sağlayan harici bir güç kaynağı olarak da işlev görüyor. Bu aksesuar, Xiaomi 14 Ultra satın alımıyla beraber sınırlı sayıda gelen hediye seçeneklerinden biri olarak kullanıcılara sunuluyor.

Maksimum performans kapasitesini ortaya çıkaran ödünsüz donanım 

Xiaomi 14 Serisi, son teknoloji işlemcileri, soğutma teknolojisindeki önemli gelişmeleri ve uzun pil ömrünü bir araya getirerek kusursuz bir şekilde optimize edilen akıllı telefon deneyimi sunuyor

Xiaomi 14 ve Xiaomi 14 Ultra, önceki nesle kıyasla2 %32’lik etkileyici bir CPU performans artışı ve %34’lük güç tüketimi düşüşü ile birlikte %34’lük olağanüstü bir GPU performans artışı ve %38’lik güç tüketimi düşüşüne sahip olan lider Snapdragon®️ 8 Gen 3 Mobil Platformu ile destekleniyor. Xiaomi 14 Serisi ayrıca, 320MHz bant genişliğiyle dikkat çekici Wi-Fi 73 özellikleri sunan Qualcomm FastConnect 7800 ile donatıldı. Xiaomi 14 Ultra, High Band Simultaneous (HBS) Multi-Link teknolojisiyle bir adım öteye geçerek mevcut en geniş kanal sayısını ve en düşük gecikme süresini sağlayarak yüksek hızlı çoklu cihaz bağlantısında devrim yaratıyor.

Xiaomi IceLoop soğutma sistemi ile desteklenen her iki cihaz da video kaydı, hesaplamalı fotoğrafçılık, gerçek zamanlı yapay zeka ve yoğun oyun oynama gibi zorlu senaryolarda benzersiz bir akıcılık seviyesi sergiliyor. Xiaomi 14 Ultra, daha akıcı fotoğrafçılık ve videografi için kamera modülüne özel ikinci bir termal kanal ekleyen yeni Xiaomi Dual-Channel IceLoop sistemi ile çıtayı bir üst seviyeye taşıyor.

Pil ve şarj açısından, Xiaomi Surge pil yönetim sistemi ile donatılan cihaz gün boyu uzun süreli performansı garanti ediyor. Xiaomi 14 Ultra en yeni 80W kablosuz HyperCharge teknolojisinin yanı sıra 90W HyperCharge özellikli daha büyük bir 5000mAh pil içeriyor.4

Xiaomi HyperOS akıllı ekosistemin geleceğini şekillendiriyor 

Xiaomi 14 Serisi, Xiaomi’nin yedi yıllık özel geliştirme çalışmalarının bir sonucu olan son teknoloji Xiaomi HyperOS işletim sistemini içeriyor. Dört ana hedefe odaklanan bu insan merkezli sistem, “İnsan X Araba X Ev” akıllı ekosistemi dahilinde kapsamlı yeniden yapılandırma, cihazlar arası akıllı bağlantı, proaktif zeka ve uçtan uca güvenlik olarak tasarlandı. Xiaomi HyperOS ile Xiaomi 14 Serisi kullanıcıları, gelişmiş dosya ve bellek yönetimi özellikleri, grafik alt sistemiyle zenginleştirilen yenilenmiş bir kullanıcı arayüzü, cihazlar arasında sorunsuz ve güvenli bağlantılı bir deneyim sağlayan kapsamlı güvenlik ve gizlilik özellikleriyle maksimum sistem performansı deneyimliyor.

Google Fotoğraflar ile yeni entegrasyon, kullanıcıların fotoğraflarını ve videolarını Xiaomi Galeri üzerinden Google Fotoğraflar’a güvenli bir şekilde yedeklemelerine olanak tanıyacak. Kullanıcılar ayrıca Google Fotoğraflar’da yedeklenen içerikleri doğrudan Xiaomi Galeri’den sorunsuz bir şekilde görüntüleyebilecek, düzenleyebilecek ve paylaşabilecek. Bu özellik, 2024 İlkbaharından itibaren dünya genelinde tüm Xiaomi cihazlarında kullanılabilir olacak.

Xiaomi 14 Serisi, kullanıcılara daha akıllı bir yaşam sunmak için Xiaomi HyperOS tarafından desteklenen en son yapay zeka teknolojilerini içeriyor. Çeşitli sistem uygulamalarına entegre edilen büyük yapay zeka modelleri, daha akıcı ve akıllı özellikler sağlıyor. AI Subtitles (yapay zeka destekli altyazılar), video konferanslar sırasında konuşulan içeriğin gerçek zamanlı olarak yazıya dökülmesini sağlıyor. Doğal dil işleme yöntemini kullanan AI Album Search (yapay zeka ile albüm arama), kullanıcıların aradıklarını tarif ederek fotoğraf koleksiyonlarındaki belirli görüntüleri bulmalarına olanak tanıyor. AI Portraits (yapay zeka portreleri), önceden var olan görüntülerden türetilen yeni portre kompozisyonları oluşturmak için gelişmiş algoritmalar kullanıyor. Ayrıca AI Expansion (yapay zeka ile genişletme), mevcut görüntü içeriğinin gerçekçi şekilde genişletilmesini kolaylaştırarak yeni yaratıcı olasılıklar sağlıyor.

Proaktif Zeka, cihazların kullanıcı ihtiyaçlarını proaktif olarak anlamasını ve buna göre hareket etmesini sağlayan Xiaomi HyperMind ile elde ediliyor. Xiaomi HyperMind, kullanıcı tercihlerini öğrenmek ve cihazları kullanıcıların ihtiyaçlarına göre otomatik olarak uyarlamak için cihazların dört algısal yeteneğini (çevre, görüş, ses ve davranış) kullanıyor. Örneğin, bir kullanıcı akıllı kapı kilidini açtıktan sonra oturma odasının ışığını açmayı alışkanlık haline getirmişse, Xiaomi HyperMind, kullanıcının onayını aldıktan sonra bu kalıbı öğrenerek odayı otomatik olarak aydınlatıyor.

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında Xiaomi, grup stratejisinde kapsamlı bir güncelleme yaparak “Akıllı Telefon x AIoT “den “İnsan x Araba x Ev” akıllı ekosistemine geçtiğini ve otomobillerin Xiaomi’nin stratejik odağının yeni ve önemli bir bileşeni haline geldiğini açıklamıştı. Xiaomi HyperOS tarafından desteklenen ve bağlantılı hale getirilen Xiaomi 14 Serisi, yeni IoT cihazlar ve Xiaomi SU7’nin küresel lansmanıyla şirketin teknolojik inovasyondaki öncü rolünü daha da pekiştiriyor. Bu portföydeki yenilikler, Xiaomi’nin inovasyon ve olağanüstü kullanıcı deneyimine olan kararlı bağlılığının altını çiziyor.

Ürün bulunabilirliği

Siyah ve Beyaz seçenekleriyle gelen Xiaomi 14 Ultra’nın 16 GB+512 GB versiyonu 74,999 TL tavsiye edilen son kullancıyı fiyatıyla 4 Nisan itibarıyla Türkiye’de satışa sunulacak. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Siber tehditler seçimlere zarar verebilir mi?

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar seçmen bu yıl tercih ettikleri temsilcilerine oy verecek. Aralarında Türkiye, ABD, İngiltere ve Hindistan’ın da bulunduğu çok sayıda ülkede hatta Avrupa Parlamentosu’nda seçimler yapılacak. 

Gerçek insanların sahte görüntüleri, ses ve video klipleri yaygınlaştıkça yapay zeka destekli bir dezenformasyon ihtimali giderek artan bir endişeye neden oluyor. Dijital güvenlik şirketi ESET, artık oldukça sık karşılaştığımız Deepfake’in yanı sıra hangi siber tehditlerle karşı karşıya olabileceğimizi inceledi. Oylama sistemlerinin bütünlüğünü sağlamak için ne tür önlemler var ve seçmenler olarak ne kadar endişelenmeliyiz sorularına cevap aradı.  

Kâğıt üzerinde, ulus devletler, hacktivistler ve hatta finansal olarak motive olmuş suçlular, oyları değiştirmek için çevrimiçi seçim altyapısını hedef alabilir veya bireylerin haklarını toplu olarak ellerinden almak için seçmen kayıt veri tabanlarına müdahale edebilirler. Çevrimiçi makineleri veya insanların dışarı çıkıp oy kullanmasını zorlaştırabilecek diğer altyapı gereçlerini hedef alarak seçim günü faaliyetleri aksatmaya çalışabilirler. Bir diğer senaryo ise sonuçlara şüphe düşürmek amacıyla sonuçların raporlanmasını hedef alan saldırılar olabilir.  Dış güçlerin istedikleri adayın seçilmesini sağlamak için seçim sonuçlarını değiştirme ya da etkileme potansiyeli açısından tehlikede olan çok şey var. Ancak iyi haberler de var. 

ABD’de 2020 seçimlerinin çalındığı yönündeki bazı iddialara rağmen bunu destekleyecek hiçbir kanıt bulunmuyor. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) seçimlere müdahaleyle ilgili en yaygın söylentilerden bazılarını çürüten uzun bir liste yayımladı. Bu iddialar arasında şunlar yer alıyor: 

Seçim yetkilileri, seçmen kayıt listelerinin mümkün olduğunca doğru ve güncel olmasını sağlamak için düzenli olarak günceller. 
Postayla gönderilen oy pusulalarının bütünlüğünü korumak için seçmen kimlik kontrolleri de dahil olmak üzere çeşitli güvenlik önlemleri mevcuttur. 
Kurcalamaya karşı sağlam önlemler alınmış olup, oy pusulaları posta kutusu aracılığıyla iade edilmektedir. 
Federal, eyalet ve/veya yerel seçim yetkilileri oylama makinelerini ve ekipmanlarını güvenlik açıklarına karşı titizlikle test eder ve onaylar.
İmza eşleştirme, bilgi kontrolleri ve diğer önlemler, seçmen kimliğine bürünme ve uygun olmayan seçmenlerin oy kullanmasına karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır. 

Seçimlerin dürüstlüğünden emin olmak için başka bir neden daha var: ABD gibi ülkelerde farklı türde oylama makineleri ve kayıt teknolojileri mevcut. Bunlar, seçim döngüsünün tüm aşamalarındaki faaliyetleri ele alıyor: 

Seçim öncesi faaliyetler: Seçmen kaydı ve devamsız oyların işlenmesi. 
Seçim günü: Doğrudan Kayıt Elektronik (DRE) oylama makinelerini (kullanıcıların doğrudan oy kullandığı) ve kâğıt oy pusulalarının tarandığı ve oyların sayıldığı Optik Tarama Oylamasını içerir. Sonuçlar daha sonra elektronik olarak sunulur ve merkezileştirilir. 
Seçim sonrası faaliyetler: Seçim sonrası denetimler ve resmi olmayan seçim gecesi sonuçlarının halka açık web sayfalarında yayımlanması gibi. 

DRE makinelerinin uzaktan tehlikeye atılabileceği konusunda bazı endişeler bulunmaktadır. Öte yandan diğer pek çok ülkede olduğu gibi ABD’de de oyların kullanılmasının ana yolu bu değildir. Genel olarak teknoloji kullanımı ülke genelinde o kadar merkezi olmayan ve çeşitlilik arz eden bir yapıdadır ki, tek bir kuruluşun bir seçimi etkileyecek kadar sonuçları hacklemesi ve değiştirmesi son derece zor olacaktır.  

Ana tehditler nerede? 

Bununla birlikte kötü niyetli aktörlerin birkaç kararsız eyalette bir bölgeyi ya da şehri tek başına seçebileceğine dair hala geçerli endişeler var. Sonuçları değiştiremeseler bile, bireylerin oy kullanmalarını zorlaştırarak veya sonuçların raporlanmasına müdahale ederek teorik olarak sonuçlara olan güveni sarsabilirler.  CISA üç temel siber tehdit tanımlamaktadır: 

Fidye yazılımı: Seçmen kayıt verilerini çalmak ve sızdırmak veya hassas seçmen ve seçim sonuçları bilgilerine erişimi engellemek için kullanılabilir. Ayrıca kayıt ve aday dosyalama gibi temel operasyonel süreçleri aksatmak için de kullanılabilir. 

Kimlik Avı: Günlük işleri sırasında e-posta eklerini açmaları gereken seçim görevlileri için özel bir tehdittir. Tehdit aktörleri, seçim temalarından yararlanan sosyal mühendislik yemleriyle kötü amaçlı yükleri kolayca gizleyebilir. Sonuç, fidye yazılımı, bilgi çalan kötü amaçlı yazılım veya diğer kötü amaçlı kodların gizli bir şekilde indirilmesi olabilir. 

Hizmet Reddi (DoS): Dağıtık Hizmet Engelleme (DDoS) saldırıları, seçmenlerin kendilerine en yakın oy verme merkezinin yeri veya başlıca adaylar hakkındaki bilgiler gibi oy kullanmalarına yardımcı olacak kilit bilgilere erişimini engelleyebilir. Endonezya Genel Seçim Komisyonu, yakın zamanda ulusal seçimler sırasında kendi sitelerine ve diğer sitelere yönelik “olağanüstü” sayıda bu tür saldırılar yaşadığını söyledi. 

Seçimler nasıl güvende tutulur? 

Seçim güvenliği konusu geniş kitlelerce önemseniyor. CISA seçim kurumlarına diğer ülkelerdeki yöneticilerin de faydalanabileceği çok sayıda kaynak sunuyor. Oy kullanmanın en güvenli şekli elbette kâğıt kullanmaktır. Birleşik Krallık, AB ve ABD de dahil olmak üzere pek çok ülkede oyların çoğu bu şekilde kullanılmaktadır. Ancak seçmen kayıtları ve seçim altyapısı hedef alındığı sürece endişeler devam edecektir. 

Kimlik avı, fidye yazılımı ve DoS tehdidini azaltmaya yönelik en iyi uygulamalar bu bağlamda hala geçerli olacaktır. Bunlar arasında düzenli sızma testi ve güvenlik açığı, yama yönetimi programları, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve ağ segmentasyonu yer almaktadır. Neyse ki piyasada bulut tabanlı DDoS azaltma, kimlik avı tespiti ve fidye yazılımlarına hızlı müdahale sunan çok sayıda sağlayıcı da bulunmaktadır. Birçok açıdan seçim dürüstlüğüne yönelik en büyük tehdit, deepfake’ler de dahil olmak üzere dezenformasyon kampanyalarından kaynaklanacaktır.

Bir de 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde olduğu gibi oy verme günü öncesinde kamuoyunu etkilemeye yönelik “hack-and-leak” girişimleri. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Turkcell ve Ericsson 5G şebeke dilimleme otomasyonunu başarılı bir şekilde test etti

Turkcell ve Ericsson 5G şebeke dilimleme otomasyonunu başarılı bir şekilde test etti

Şebeke dilimleme çözümünün başarıyla test edilmesi, Türkiye’deki kurumsal ve bireysel kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik 5G Bağımsız iletişim hizmetleri için Ericsson ve Turkcell iş birliğinde önemli bir kilometre taşıdır.

 Bu başarı ile tek bir cihaz üzerinde birden fazla kullanıcı profili ve uygulamaya hizmet veren şebeke dilimlerinin desteği ticari bir 5G cihazında test edilmiş oldu.  

Ericsson (NASDAQ: ERIC) ve Turkcell (NYSE: TKC; BIST: TCELL), başarılı bir 5G Bağımsız (SA- Standalone)  şebekesi testi (PoC) gerçekleştirerek şebeke dilimleme çözümü oluşturmaya yönelik ortak çalışmalarında önemli bir dönüm noktasına imza attılar. Şirketler birlikte, müşterilerin iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için isteğe göre uyarlanmış 5G şebeke dilimlerinin nasıl oluşturulabileceğini, birden fazla dilimin hem kurumsal hem de bireysel kullanıcı profilleriyle tek bir 5G cihazına nasıl hizmet verebileceğini ve  ücretlendirmelerin farklı şebeke dilimleri arasında nasıl farklılaştırılabileceğini gösterdi.

Bu test kapsamında, 5G cihazındaki (cep telefonu gibi) ‘iş’ ve ‘kişisel’ uygulamaların, her biri özel şebeke dilimlerine bağlanan farklı profillerle nasıl ilişkilendirilebileceği gösterildi. Bu yetenek, Turkcell’in uygulama geliştiricileri ile kurumsal ve bireysel  müşterilerinin, 5G ile mümkün olacak farklı kullanım senaryoları için çok daha fazla esnekliğe ve performansa sahip olabileceklerini ve 5G bağımsız şebekesine (5G SA- Standalone) sahip olmanın değerini güçlü bir şekilde kanıtlıyor.

Bu testler, Turkcell’in laboratuvar ortamında konuşlandırılan Turkcell’e ait Merkezi Bulut Altyapısı üzerinde çalışan 5G Çekirdek Şebeke test ortamında  gerçekleştirildi. Bu çalışma kapsamında, Ericsson’un Çift Modlu 5G Çekirdek şebekesi, Dinamik radyo kaynakları bölümleme ve 5G Radio erişim şebekesi dilimleme yetenekleri bulunan Ericsson Radyo Sistemi ürünleri kullanıldı. Şebeke dilimleme Otomasyonu ise Ericsson Orchestrator aracılığıyla sağlandı. Ek olarak dilim özelliklerine göre farklılaştırılmış ücretlendirme modelleri için ise Ericsson 5G Ücretlendirme ürün ve çözümleri kullanıldı. 

Bu konsept ayrıca, tek bir cihazın aynı anda birden fazla şebeke dilimine bağlanmasını sağlayan ve hizmetlerin esnek bir şekilde ayrılmasını ve deneyim kalitesini en üst düzeye çıkarmak için gelişmiş trafik yönlendirmesini sağlayan bir özellik olan Kullanıcı Ekipmanı Rota Seçim Politikası (URSP-UE Route Selecetion Policy) fonksiyonalitesini uygulayan Ericsson Dinamik Şebeke Dilim Seçimi çözümüne de  dayanıyor. Bu demoda piyasada bulunabilen 5G özellikli mobil telefonlar kullanıldı.

Ericsson Orchestrator, Sanal Makine veya Konteyner bazlı şebeke fonksiyonları (VNF’ler ve CNF’ler) dahil olmak üzere hibrit altyapının otomasyonunu sağlayarak, hem telekom sektörü  hem de kurumsal ortamlar için şebeke kaynaklarının yönetimi, konteyner ve sanal şebeke fonksiyonlarının yaşam döngüsü yönetimi ve servis orkestrasyonu yoluyla gelişmiş 5G SA kullanım senaryolarını desteklemektedir.

Ericsson ile yapılan bu test, Turkcell’in Türkiye’deki kurumsal ve bireysel kullanıcıların gelişen iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için ülke çapında güçlü bir 5G  bağımsız (5G SA) şebekesi hazırlama yolculuğundaki bir başka önemli adımdır.

Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Vehbi Çağrı Güngör: “En ileri teknolojilerin uygulanmasında ortaklarımızla iş birliği yapmanın heyecanı ve kararlılığı içindeyiz. Bu test ile sergilenen şebeke dilimleme fonksiyonu, gelecekte yeni 5G hizmet tekliflerine öncülük etmek için potansiyel olarak temel yapı taşı olmaya hazırlanıyor. Ericsson ile gerçekleştirdiğimiz  başarılı 5G şebeke dilimleme testimiz, özelleştirilmiş servis kalitesi ve özel bağlantı gereksinimi duyan kurumların ve bireysel kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya bizi bir adım daha yaklaştırdı. 5G şebekelerinde dilimleme fonksiyonlarınınkullanılması , inovasyonu teşvik etme, yeni iş modellerini mümkün kılma ve gelecekteki servis tekliflerinin genel yeteneklerini geliştirme potansiyeline sahiptir.”

Şebeke dilimleme, özellikle kurumsal segmentte birçok fırsat ve olası pazara giriş yolları sunduğundan, iletişim servis sağlayıcıları (CSP-Communication Service Provider) için muazzam bir iş potansiyeline sahiptir. Ericsson, iletişim servis sağlayıcıları için dilimleme etkin gelir değerinin 2025 yılına kadar 45 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor.

Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın: “Ericsson olarak şebeke dilimlemenin, İletişim Servis Sağlayıcısının geniş bir kullanıcı yelpazesinden gelen talepleri aşan bir şebeke oluşturma ve yönetme konusunda en iyi yanıtı olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, şebeke dilimleme otomasyonu testini gerçekleştirmek, Turkcell ile uzun süredir devam eden işbirliğimizin doğal bir adımıydı. Şirketin 5G hedeflerini gerçeğe dönüştürmesine ve hem bireyler hem de kurumlar için değer yaratmasına destek olmaya kararlıyız.”

İki şirket birlikte 5G  bağımsız (5G SA) teknolojisini ve 5G bağlantılı otonom mobil robotlar, sensör ağı, özel 5G ağı, gelişmiş mobil geniş bant (eMBB-enhanced Mobile Broadband) ve sabit kablosuz erişim (FWA-Fixed wireless Access) için şebeke dilimleme gibi bireysel ve kurumsal kullanıcılar için birçok önemli kilometre taşının elde edildiği yenilikçi 5G kullanım senaryolarını denemektedir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Dell Technologies, Yenı̇ Yapay Zekâ Deneyı̇mlerı̇yle Modern İş Gücünü Destekliyor

Dell Technologies, Yenı̇ Yapay Zekâ Deneyı̇mlerı̇yle Modern İş Gücünü Destekliyor

Dell Technologies’in tanıttığı sektörün en geniş yapay zekâ bilgisayarı portföyü, kuruluşların yapay zekâ stratejilerini uygulamalarına ve geleceğe hazırlanmalarına yardımcı oluyor 

Dell Technologies, kuruluşları ve çalışan verimliliğini yapay zekâ çağına taşımak üzere tasarlanmış sektörün en geniş yapay zekâ bilgisayar yelpazesini piyasaya sürüyor. Yeni Latitude dizüstü bilgisayarlar ve Precision mobil iş istasyonları serisiyle Dell, müşterilerine giriş seviyesinden ultra premium PC’lere ve iş istasyonu seçeneklerine kadar sektördeki en geniş AI PC yelpazesini sunuyor. Intel vPro® özellikli Intel Core Ultra işlemcilere sahip Dell ticari bilgisayarlar, yepyeni üretkenlik ve verimlilik seviyeleri sağlıyor. Bu sayede çalışanların elde ettiği avantajların başında şunlar geliyor:

Daha etkili iş birliği yapma: Otomatik çerçeveleme, arka plan bulanıklaştırma ve göz izleme gibi yapay zekâlı video konferans özellikleriyle çalışanlar, NPU aktarımı sayesinde Zoom araması yaparken yüzde 38’e kadar daha az güç tüketiyor.

Hibrit bir çalışma ortamında güvenle çalışma: Dell, güvenlik işlevlerini NPU aracılığıyla cihaza yüklemek için CrowdStrike ve Intel ile birlikte çalışıyor. Bu sayede daha kapsamlı tehdit tespiti sağlayarak müşterilerin kötü amaçlı siteleri ve güvenlik açıklarını bulut tabanlı çözümlere kıyasla daha az gecikmeyle hızlı bir şekilde tespit etmelerine yardımcı oluyor.
Daha hızlı içerik oluşturma: Yapay zekâ işlemlerini CPU, GPU ve NPU arasında dağıtarak kullanıcılar, Stable Diffusion ile beş katı hızda üretken yapay zekâ görüntüleri oluşturabiliyor. 
İş akışının içinde kalma: Yeni cihazlar, Windows 11’deki Copilot ve tek bir düğmeye dokunarak işleri daha kolay ve daha hızlı halletmeyi sağlayan özel bir Copilot tuşu ile birlikte geliyor.

 

 Hibrit çalışma çağı için yapay zekâlı bilgisayarlar 

Sinirsel işlem birimi (NPU) donanımlı yapay zekâ bilgisayar pazarının 2024’te yaklaşık 50 milyon adetten 2027’de 167 milyonun üzerine çıkması ve dünya çapında dağıtılan tüm bilgisayarların yaklaşık yüzde 60’ını oluşturması bekleniyor. Dell ise dünyanın en akıllı, yönetilebilir ve güvenli ticari bilgisayarlarını üreterek bu alanda öne çıkıyor

Dell Technologies Müşteri Çözümleri Grubu Başkanı Sam Burd Dell’in yeni portföyüyle ilgili olarak, “Kuruluşlar için artık bilgisayarlarını güncelleme zamanı. Yapay zekâ bilgisayarları çalışanlara en iyi teknolojiyi sunarak onları geleceğe hazırlıyor. Yapay zekâ iş yükleri sürekli artarken, yapay zekâ için yerel bilgi işlemin gücü bilgisayarlar için oldukça önemli. Dell’in çevre birimleri, yazılım ve hizmetlerden oluşan kapsamlı ekosistemi ile birlikte kuruluşlar çalışanlarına, kuruluşlarını sektörlerinde lider olarak konumlandırmak için ihtiyaç duydukları araçları ve deneyimleri sağlayabiliyor” diyor. 

Moor Insights & Strategy’nin Kurucusu ve CEO’su Patrick Moorhead ise “Yapay zekâlı bilgisayar sadece bir cihaz değil. Zamanın değerli ve inovasyonun önemli olduğu bir dünyada kuruluşlar, bu cihazları daha akıllı, daha verimli bir geleceğe giden yolu açan önemli yatırımlar olarak görüyor. Dell’in avantajı, en başından itibaren ticari portföyünde çok çeşitli yapay zekâ bilgisayarları sunmasıyla başlıyor. Buna uçtan uca ekosistem yetenekleri de eklendiğinde, Dell’in yapay zekânın ilerlemesi ve kurumlar için başarıyı artırma konusundaki kararlılığını görmek oldukça kolay” değerlendirmesinde bulunuyor.

 

Yapay zekâ destekli otomatik hizmetler 

Dell’in PC’ler için ProSupport Suite aracılığıyla sunduğu yeni kendi kendini iyileştirme özellikleri, kullanıcıların PC çalışma süresini en üst düzeye çıkarmasına ve üretkenliği artırmasına yardımcı oluyor. Dell’in SupportAssist teknolojisine bağlanan kullanıcılar, insan müdahalesi olmadan PC sorunlarını çözmek için telemetri ve yapay zekâdan yararlanabiliyor. IT çalışanları/yöneticileri, filolarında bulunan bilgisayarların mavi ekran hataları, termal sorunlar vb. sorunlarını otomatik olarak düzeltmek için Dell tarafından yazılan komut dosyalarını etkinleştirebiliyor. 

Dell ayrıca GenAI için Dijital Çalışan Deneyimi Hizmetleri sunarak GenAI geliştiricilerine, bilgi işçilerine ve uzman kullanıcılara kendi rollerine göre özelleştirilmiş araçlar ve teknolojiler sağlıyor. Bu hizmetler, kuruluşların GenAI çözümlerini tam olarak benimsemelerine yardımcı olarak bu yenilikçi teknolojiye yaptıkları yatırımların değerini en üst düzeye çıkarıyor.

Kullanıcıların yeni cihazlara ihtiyaç duyması hâlinde Dell’in yönetilen hizmetleri, farklı satıcılı cihazların dağıtımlarını zamanında yapmak için ayrıntılı planlama, tahmin ve tedarik zinciri yönetimi sağlıyor. Bu, kuruluşların filo yenilemelerini programa uygun ve bütçe dâhilinde, cihaz başına öngörülebilir bir maliyetle sürdürebilmelerini sağlıyor.

 

Ürün özellikleri

Dell’in en yeni Latitude portföyünde, dünyanın en iş birlikçi ticari çıkarılabilir cihazı Latitude 7350 Detachable bulunuyor. Bu cihaz profesyonellere, masalarında tam takılı olarak veya hareket hâlindeyken tablet veya dizüstü bilgisayar olarak çalışma esnekliği sunuyor. Zorlu aydınlatma koşullarında yüksek kaliteli görüntü sunmak amacıyla kullanıcıya dönük en iyi 8MP HDR kameraya sahip.

Dell’in yeni mobil ve sabit Precision iş istasyonları, uzman kullanıcıların, geliştiricilerin vb. kullanıcıların performans ihtiyaçlarını karşılıyor. İş istasyonlarında dünya lideri olan Precision, karmaşık yapay zekâ iş yüklerini bilgisayar üzerinde güvenli ve uygun maliyetli bir şekilde çalıştırabiliyor. NVIDIA RTX™ 500 ve 1000 Ada Nesil Dizüstü Bilgisayar GPU’lara sahip Precision mobil iş istasyonları, her yerden çalışmak için yapay zekâ yetenekleri ve kurumsal güvenilirlik sağlıyor. Precision 3280 Kompakt Form Faktörü (CFF – Compact Form Factor) ise hafif yapay zekâ geliştirme ve yaratıcı uygulamalar için tasarlanmış, yerden tasarruf sağlayan yeni bir form faktörü.

Dell’in, kendi sınıfının en akıllısı olan kulaklık portföyü beş adet yeni kulaklıktan oluşuyor. Dell Premier Wireless ANC Headset (WL7024), insan konuşma sinyallerini hem kullanıcıdan hem de kullanıcının karşısındaki taraftan gelen arka plan seslerinden ayıran ve gürültü engelleme düzeyini kullanıcının ortamına göre ayarlayan yapay zekâ tabanlı gürültü önleyici mikrofonlara sahip. Gelişmiş akıllı sensör, kulaklıklardan herhangi biri kaldırıldığında sessize alma/sesi açma, duraklatma/oynatma gibi görevleri akıllıca gerçekleştirirken, sezgisel dokunmatik kontroller ses deneyimini kişiselleştiriyor.

 

Döngüsel ekonomiyi hızlandırmaya devam ediyor

Döngüsel tasarımda öncü olan Dell, bu cihazlarda geri dönüştürülmüş metal ve mineral kullanımını artırdı. Yeni Latitude cihazları, pillerinde geri dönüştürülmüş kobalt kullanılan dünyanın ilk ticari bilgisayarları olarak öne çıkıyor. Concept Luna’dan ilham alan Latitude 7350 Detachable, onarımı kolaylaştıran ve kullanım ömrünü uzatan değiştirilebilir bir ekran paneline sahip, dünyanın bakımı en kolay ticari çıkarılabilir cihazı.

Kuruluşlar, yapay zekâ yeteneklerini optimize etmek için cihazlarını yenilemeyi düşünürken, Dell’in kurtarma ve geri dönüşüm hizmetleri, müşterilerin BT ekipmanlarını uygun şekilde kullanımdan kaldırmalarına yardımcı oluyor. Bu, e-atıkların çöp alanlarından uzaklaştırılmasına yardımcı olarak ürün ve malzemelerin daha uzun süre dolaşımda kalmasını sağlıyor.

Satışa Sunulma Tarihi

Latitude 7350 Detachable 2024 2. çeyrekte satışa sunulacak.
Precision 3280 CFF (Kompakt Form Faktörü) 12 Mart 2024’te satışa sunulacak.
Precision mobil iş istasyonları 12 Mart 2024 tarihinde satışa sunulacak.
Dell Premier Wireless ANC Headset (WL7024), 29 Mart’ta Çin’de, 14 Nisan’da ise dünya çapında satışa sunulacak.
Kendi kendini onarma özelliğine sahip PC’ler için ProSupport Suite, Nisan sonu itibarıyla tüm dünyada kullanımda olacak.
GenAI için Dijital Çalışan Deneyimi Hizmetleri dünya çapında kullanıma sunuldu.
Cihaz yenilemeye yönelik Yönetilen Hizmetler, 15 Mart’tan itibaren ABD ve EMEA’da kullanıma sunulacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Mükemmel dijital temizlik için Kaspersky den 5 ipucu

Mükemmel dijital temizlik için Kaspersky den 5 ipucu

Yeni bir yıla hazırlanırken dijital izlerinizi temizlemenin tam zamanı geldi. Bu temizlik size sadece yeni bir yıl için “taze” bir başlangıç sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda daha verimli olmanıza da olanak tanıyacak. İşte Kaspersky uzmanlarından dijital hijyeninizi artırmak için ipuçları:

Gereksiz dosyaları silin

Oldukça basit adım. Ancak, artık ihtiyacınız olmayan dosyaları silmek şaşırtıcı derecede uzun zaman alabilir. Özellikle binlerce dosyanız varsa ve göz korkutucu olsa da, günde 20 ila 50 dosya silerek başlamak iyi bir fikir olabilir. Masaüstünüzü artık ihtiyaç duymadığınız tüm kısayollardan ve klasörlerden temizleyin. Bunu bilgisayarınızın performansını artıracak ve size daha düzenli hale getirecek bir taktik olarak görün. İnternet’te gezinirken maalesef birçok gereksiz dosya biriktiği için bir sonraki adım, bu dosyaları indirme klasöründen kaldırmak olabilir. Bir İnternet güvenlik uygulamasının performans sekmesi (örneğin, Kaspersky tarafından sunulan bir uygulama gibi) sayesinde işletim sisteminizin daha derin katmanlarında depolanan büyük dosyaları, yinelenen dosyaları ve geçici dosyaları kontrol etmenize yardımcı olabilir. Gereksiz dosyaları kaldırmayı bitirdikten sonra “geri dönüşüm kutusunu” boşaltmayı unutmayın.

2. E-posta ve mesajlaşma uygulamalarınızı temizleyin

Günümüz dünyasında hemen hemen herkes e-postalara boğuluyor. İlk adım olarak, hiçbir zaman okuma fırsatı bulamadığınız tüm bülten aboneliklerinden çıkma gibi temel şeylere odaklanabilirsiniz. Bir diğer ‘kolay’ görev de aylar veya yıllar öncesine ait okunmamış mesajlardan kurtulmak olacaktır. Eğer henüz bu mailleri okumadıysanız, muhtemelen hiçbir zaman okumayacaksınız demek oluyor. Sürücünüzü düzenlemenin harika bir yolu da eski mesaj sohbetlerini silmek. Eğer işinizle ilgili değillerse veya kişisel yaşamınızda önemli değillerse, onlardan kurtulun. Tabii ki spam klasörünü temizlemeyi unutmayın. Çoğu e-posta programı bunu otomatik olarak yapar, ancak belirli bir süre veya boyut eşiği aşıldıktan sonra bu mümkün oluyor. Haftada bir kez burayı kontrol edin ve spam mesajlarını silin. Bu aynı zamanda spam klasörüne yanlışlıkla girmiş herhangi önemli mesaj olup olmadığını kontrol etmek için de harika bir yol olabilir. Ayrıca, e-posta mesajlarından abonelikten çıkarken, giriş bilgilerinizi girmek gerekiyorsa, tarayıcınızdaki URL’nin isteğinizle örtüştüğünden emin olun. Bu, olası bir phishing saldırısının bilgilerinizi çalmasını önlemek için de yardımcı olabilir.

3. Kullanılmayan uygulamaları kaldırın

Akıllı telefonunuzda veya dizüstü bilgisayarınızda, muhtemelen uzun süredir kullanmadığınız uygulamalar bulunuyor. Özellikle akıllı telefon tarafında, cihazınızı aldığınızdan beri belki hiç açmadığınız uygulamalar olabilir. Bu uygulamalar depolama alanını ve belleği işgal ederek güncellenmemiş olduklarında güvenlik riski oluşturabiliyor. Her gün bir kullanılmayan uygulamayı silerek işe başlayın. Kısa sürede cihazınız, boşa çıkan depolama alanı sayesinde daha “taze” bir hale gelecek. Ayrıca, bazı uygulamaların dosyalarınıza ve/veya cihaz konumunuza sahip oldukları izin seviyesine şaşıracaksınız.

4. Gereksiz bildirimleri kapatın

Günümüz dünyasında karşı karşıya kaldığımız bir diğer zorluk ise aldığımız dijital bildirim sayısı denilebilir. Bir fitness uygulamasından veya doğum günü hatırlatıcısından gelen bildirimlerle işler hızla kontrolden çıkabilir. Tüm bildirimleri devre dışı bırakmaya da karar verebilirsiniz, ancak bu, en başta onları alma amacını ortadan kaldırabilir. Bunun yerine, bildirimleri kötüye kullanan uygulamaları belirleyin ve bunları devre dışı bırakın. Unutmayın birçok cihaz, bir toplantıya katılırken veya belirli bir göreve odaklanmanız gerektiğinde geçici olarak bildirimleri devre dışı bırakmanıza izin veren bir odak modu sunuyor. 

5. Şifrelerinizi kontrol edin

Bu muhtemelen insanların en çok korktuğu şeylerden biri. Çok az kişi iyi parola yönetimi uygulamalarına uyuyor ve genellikle tüm dijital hesapları için aynı parolayı kullanmayı seçiyor. Ancak şimdi bu kötü alışkanlığı bırakma ve Kaspersky Password Manager gibi bir araç kullanmaya başlama zamanı geldi. Bu uygulama hangi parolalarınızın güvenli olmayabileceğini gösterir ve rastgele karakterler kullanarak güvenli ve benzersiz parolalar oluşturmanıza yardımcı oluyor. Parolaları şifrelenmiş biçimde saklayarak tüm cihazlarınızda otomatik olarak senkronize ediyor.

Kaspersky Global Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) Güvenlik Araştırmacısı Mert Değirmenci ‘Dijitalleşmiş ve bağlantılı bir dünyada, dijital cihazların düzenli kullanıcıları çevrimiçi güvenliklerini artırmak ve sistem sağlıklarını korumak için her zaman siber hijyenlerini özen göstermelidir. Siber hijyenin temel prensibi, günlük rutinin bir parçası haline gelmesidir. Kaspersky Premium gibi güvenilir bir güvenlik çözümü kullanmak ve bilgi teknolojileri etrafında iyi alışkanlıklar edinmeye çalışmak, sizi korunmuş ve üretken tutmaya yardımcı olacaktır’” diyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

SASA üretim süreçlerinde yapay zekaya hazırlanıyor

SASA üretim süreçlerinde yapay zekaya hazırlanıyor

Türkiye’nin lider, dünyanın önde gelen polyester üreticisi SASA Polyester, dünyanın en büyükleri arasında yer alan Adana’daki tesislerindeki üretim süreçlerinde yapay zeka uygulamalarından faydalanmaya hazırlanıyor.
Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu ve SASA Polyester Genel Müdürü Dr Mustafa Kemal Öz’ün de aralarında olduğu SASA yönetimi, dünyanın önde gelen yapay zeka araştırma kurumlarından biri olan Berlin merkezli ZEKI’yi ziyaret ederek bilim insanlarından brifing aldı. 
Türk asıllı Alman bilim insanı Prof Dr Şahin Albayrak tarafından kurulan Somut Yapay Zeka ve Dijitalizasyon Merkezi ZEKI (Almanca adıyla ‘Zentrum für erlebbare Künstliche Intelligenz und Digitalisierung’), Alman devletinin 3 ayrı bakanlığının yanı sıra hepsi dünya çapında önde gelen Alman özel sektör şirketlerinin desteğini almış bir yapay zeka Ar-Ge merkezi. 
SASA Polyester Genel Müdürü Dr Mustafa Kemal Öz: “SASA üretim süreçlerine, yapay zeka katkısı ile ileri seviye süreç kontrolü, en güncel otomasyon sistemleri ve bilgi teknolojilerini entegre edeceğiz. Üretimin her aşamasında gerçek zamanlı veri analizi yaparak üretim verimliliğimizi arttıracağız.”

 

İstanbul, 25 Ocak 2024 – Türkiye’nin lider, dünyanın önde gelen polyester üreticilerinden olan SASA Polyester, Adana’daki üretim tesislerinde pek çok farklı alanda yapay zeka uygulamalarından faydalanmaya hazırlanıyor. Türk bilim insanı Prof Dr Şahin Albayrak tarafından kurulan ve yapay zekanın somut uygulamaları alanında dünyanın önde gelen merkezlerinden bir tanesi olan Berlin’deki Somut Yapay Zeka ve Dijitalizasyon Merkezi ZEKI’yi ziyaret eden SASA yönetimi, yapay zeka alanındaki son gelişmeler hakkında brifing aldı, SASA üretim süreçlerinde yapay zekanın potansiyel kullanım alanları konusunda fikir alışverişinde bulundu.

Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu ve SASA Genel Müdürü Mustafa Kemal Öz’ün de aralarında olduğu SASA heyeti, 15-16 Ocak 2024 tarihlerinde ZEKI’nin Berlin’deki merkezinde 2 günlük bir çalıştaya katıldı. İlk gün yapay zeka alanındaki en son gelişmeler ve ZEKI’nin halihazırda üzerinde çalıştığı somut yapay zeka ve dijitalleşme projeleri hakkında bilgiler alan SASA heyeti, merkezin kurucusu Prof Dr Şahin Albayrak ve Berlin Teknik Üniversitesi’nden bilim insanı Fikret Sivrikaya’nın detaylı sunumlarını dinledi. Çalıştayın ikinci gününde ise SASA Genel Müdürü Dr Mustafa Kemal Öz başta olmak üzere SASA yöneticileri, şirketin üretim süreçleri ve potansiyel yapay zeka kullanım alanları konusunda ZEKI bilim heyetini bilgilendirdi, görüş alışverişinde bulundu.

ZEKI, yapay zeka ile ilgili dünyadaki en önde gelen merkezlerden bir tanesi olarak, özellikle de yapay zekanın somut kullanım alanları konusunda yaptığı çalışmalarla öne çıkıyor. Türk asıllı Alman bilim insanı Prof Dr Şahin Albayrak tarafından kurulan merkez, Alman devletinin 3 farklı bakanlığının yanı sıra, özellikle otomotiv ve kimya alanında dünyanın devleri arasında bulunan Alman şirketlerinden de destek alıyor.  Merkez, gerçek zamanlı veri analizi kapasitesinin arttırılmasına, bu sayede gündelik yaşamın insan hayatını kolaylaştıracak ve daha da verimli kılacak şekilde dijitalleşmesine yönelik çalışmalar yapıyor.

Genel Müdür Öz: Yapay zeka ile SASA sadece üretici değil, aynı zamanda teknoloji öncüsü olacak

Ziyaret sırasında SASA üretim süreçleri hakkında detaylı bir sunum yapan Genel Müdür Dr Mustafa Kemal Öz, yapay zeka uygulamalarından faydalanarak üretim süreçlerinin yanı sıra yönetim, sürdürülebilirlik ve genel iş süreçlerini tam dijitalleşmeye hazırlamayı planladıklarını belirtti. Öz, konuya ilişkin şunları söyledi:

“SASA üretim süreçlerine, yapay zeka katkısı ile ileri seviye süreç kontrolü, en güncel otomasyon sistemleri ve bilgi teknolojilerini entegre edeceğiz. Üretimin her aşamasında gerçek zamanlı veri analizi yaparak üretim verimliliğimizi arttıracağız. Bu sayede maliyetlerimizi etkin bir şekilde kontrol altına alacağız.

Üretim süreçlerimizin yanı sıra, yönetim, sürdürülebilirlik, insan ve süreç güvenliği ve çevre yönetimi konularında da yapay zeka uygulamalarının şirketimize ciddi katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bir bütün olarak yapay zeka uygulamaları şirketimizin rekabetçi gücünü arttırmada kritik rol oynayacak, daha akıllı ve daha hızlı kararlar almamızı sağlayarak küresel arenadaki öncü pozisyonumuzu güçlendirecektir. Yapay zeka ile SASA sadece bir üretici değil, aynı zamanda teknoloji öncüsü olacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması yayımlandı

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması yayımlandı

EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre; kuruluşlar her geçen gün siber güvenlik alanına yönelik yatırımlarını artırıyor ve siber savunma sistemlerini güçlendiriyor. Ancak araştırma siber saldırganların ileri teknolojilerden yararlandıkça, saldırı çeşitliliğinin yoğunlaştığını ve siber saldırı sayısında son beş yılda yaklaşık %75 artış olduğunu gösteriyor.

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, artan siber saldırı tehditlerine karşı bu alanda yapılan düzenli yatırımlara rağmen, bilgi güvenliği liderleri (CISO’lar) ve üst düzey yöneticilerden sadece beşte biri, yaklaşımlarının bugünün ve yarının zorluklarına karşı etkili olduğunu düşünüyor.

Araştırma; kuruluşların yılda ortalama 44 önemli siber vakayla karşı karşıya kaldığını ve bilinen siber saldırı sayısının son beş yılda yaklaşık %75 arttığını gösteriyor. Kuruluşların dörtte üçünün bir vakayı tespit etmesi ve müdahale etmesi ortalama 6 ay veya daha uzun sürüyor. Fidye yazılımı saldırılarının şirketlere maliyetleri 2021’de 20 milyar ABD dolarıyken, 2031 yılına kadar 265 milyar ABD doları seviyesine ulaşacağı öngörülüyor.

Siber güvenliği benimsemek şirketleri hem koruyor hem de değer yaratıyor

EY araştırmasına göre; en etkili siber güvenliğe sahip şirketler daha düşük performans gösterenlere göre daha az siber vakayla karşılaşıyor. Vakaları tespit etme ve yanıt verme konusunda da daha hızlı aksiyon alıyorlar. Ayrıca, günümüz siber güvenlik yaklaşımlarından memnun olma (%51’e karşı %36) ve yarının tehditlerine karşı kendilerini hazırlıklı hissetme olasılıkları daha yüksek (%53’e karşı %41). Bunun yanı sıra şirketlerin etkili bir siber güvenlik yaklaşımını benimsemesi, kuruluşlara koruma sağlarken aynı zamanda değer katıyor. Pazar fırsatlarına yanıt verme becerileri, dönüşüm ve inovasyon hızları önemli ölçüde yükseliyor.

Siber güvenlik için bütünsel bir teknoloji stratejisi geliştirilmesi gerekiyor

Araştırma sonuçlarına göre; 2010 ile 2022 yılları arasında siber güvenlik alanına 1,3 trilyon ABD doları yatırım yapıldı ve bu yatırım yıllık olarak %16,6 oranında arttı. Siber güvenlik araçları ve uygulamaları karmaşıklık, hız ve etkililik bakımından gelişti. Ancak ironik olarak etkili siber güvenliğe yönelik en büyük tehdidi de güvenlik önlemlerinin ölçeği ve karmaşıklığı oluşturuyor. Çünkü teknoloji ortamınızda ne kadar dağınıklık varsa, sinyalleri almak ve sorunlara hızla çözüm bulmak da o kadar zor oluyor. Karmaşıklığı azaltan en etkili yöntem ise donanım otomasyonu. Bu doğrultuda, şirketlerde teknolojiyi tek bir platformda birleştirmek entegrasyonu kolaylaştırıyor ve ilgili ekiplerin siber vakaları daha verimli bir şekilde tespit etmesine yardımcı oluyor.

Siber riskte öne çıkan alanlar; Bulut, IoT ve tedarik zincirleri

Ankete katılan dört kişiden üçü, bulut ve IoT (nesnelerin interneti) konularını önümüzdeki beş yıldaki en büyük teknoloji başlıkları olarak gördüğünü belirtiyor. Araştırmaya göre; bulut teknolojisinin benimsenmesiyle siber saldırı alanları da katlanarak arttı. Değişimin hızı ise artmaya devam ediyor ve şirketler buna ayak uydurmaya çalışıyor. Bu hızlı değişimler, bulut arayüzleri ve ortamı etrafında yeterli analiz ve planlama yapılmadan bulut ve IoT sistemlerine geçiş yapıldığında, şirketleri veri kaybına, ihlallerine ve kesintilerine maruz bırakma potansiyeline sahiptir. Bu riskleri önlemek ve zorlukların üstesinden gelmek için şirketlerin otomasyon teknolojisinden faydalanması gerekiyor. En etkili siber güvenliğe sahip şirketlerin CISO’larının yarısı, kuruluşlarının siber güvenlik yaklaşımlarında bulut düzenlemesini ve otomasyonunu kullandığını belirtiyor.

Araştırmada öne çıkan bir diğer risk faktörü; tedarik zincirleri. Artık tüm kuruluşlar, tedarik zincirlerindeki işletmelere ayrılmaz bir şekilde ve dijital olarak bağlı. Son beş yılda tehdit aktörlerinin en zayıf halka olarak gördükleri tedarik zincirlerini hedef aldığı görünüyor. Bu sebeple CISO’ların, yalnızca bir defaya mahsus değil düzenli olarak kuruluşlarının tedarik zincirlerini kontrol altında tutması gerekiyor. Ayrıca tedarik zincirindeki tüm siber saldırı alanlarının tespit edilebilmesi için operasyon direktörleri (COO’lar) ve diğer operasyon liderleriyle iş birliği içinde olunması kritik önem taşıyor.

CISO’lar yönetim masasında

CISO rolü daha önceden öncelikli olarak operasyonel ve teknik alanı ilgilendirirken, belli bir olgunluğa erişmiş organizasyonlarda artık siber güvenlik başlı başına bir departman olarak faaliyet gösteriyor ve üst yönetim katında da söz sahibi oluyor. EY araştırması, giderek daha fazla öne çıkan rolleri sayesinde, CISO’ların günümüzün yüksek riskli ortamında gerekli kaynakları güvence altına alma konusunda genel olarak başarılı olduklarını ortaya koyuyor. 

EY Türkiye Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri ve Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Ateş Sünbül, ilgili araştırma sonucunda çıkan temel eylem konularını şu şekilde değerlendirdi; 

“EY Küresel Siber Güvenlik Liderliği İçgörüleri araştırması, üst düzey liderlerin mevcut ve beklenen bir dizi tehditle mücadele ettiğine dair çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. Ancak şirketler; teknolojilerinde basitliği ve bütünsel bakış açısını göz önünde bulundurarak siber riskleri minimuma indirebilirler. Bununla birlikte, siber güvenliğin yalnızca varlıkların korunmasıyla ilgili olmadığını unutmamak gerekir. İyi uygulandığında kurum çapında inovasyonu ve katma değeri destekleyip hızlandırabilir. Dolayısıyla siber güvenliğin organizasyonun ve işletim modelinin her parçasına entegre edilmesi, fonksiyonun değer yaratan bir itici güce dönüşmesini sağlayabilir. Belli bir olgunluk seviyesindeki kuruluşlar, personelin siber güvenlik alanında düzenli eğitim almasını sağlayarak, en yeni otomasyon ve önleyici araçlardan yararlanarak daha etkili bir siber güvenlik sistemi elde edebilirler.”

EY araştırmasıyla ilgili olarak detaylara EY web sitesi üzerinden ulaşılabilir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com