Google’dan Chrome kullananlara kritik uyarı: Milyonlarca cihaz tehlikede! – Teknoloji – Ulusal24.com

Google’dan Chrome kullananlara kritik uyarı: Milyonlarca cihaz tehlikede! – Teknoloji – Ulusal24.com

Google tarafından kullanıcılarına yeni bir uyarı geldi. Şirketin güvenlik güncellemesinde Chrome’da 30’dan fazla açık bulunduğ ve bu açıkların yedisinin yüksek risk içerdiği ve halihazırda bazı kullanıcıların etkilendiği bildirildi.

Şirket, etkilenen kullanıcılara ilişkin detay belirtmezken, kısa sürede güvenlik güncellemelerinin yapılacağını söyledi.

30 AÇIK BULUNDU, 7’Sİ YÜKSEK RİSKLİ
Söz konusu paylaşımda Siber Saldırı sonrası 30 güvenlik açığı ortaya çıkarken, bunların 7’sinin ‘yüksek riskli’ olduğu duyuruldu. Siber saldırı sonrası oluşan güvenlik açığının Windows, macOS ve Linus’u etkilediği de gelen bilgiler arasında.

GÜNCELEME NASIL YAPILIYOR?
NTV’de yer alan habere göre; Chrome belirli aralıklarla cihazlar için otomatik güncellemeler yayınlıyor. Kullanıcılar bu süreyi beklemeden de kendileri Chrome servisini güncelleyebiliyor. İşte adım adım güncelleme yöntemi:

1 – Chrome’da sağ üst taraftaki üst üste duran üç noktayı tıklayın (X işaretinin hemen altında)

2- Ardında sırasıyla Ayarlar > Yardım > Google Chrome Hakkında seçeneklerini takip edin.

3- Google’ın son güncellemesini yükleyin ve sistem uyarı verdiğinde Chrome’u yeniden başlatın.

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Enerjisini güneşten alıyor 140 ülkeye çelik ihraç ediyor – Ulusal24.com

Enerjisini güneşten alıyor 140 ülkeye çelik ihraç ediyor – Ulusal24.com

Kocaer Çelik, insana ve doğaya saygı değerleriyle çelik sektörünü geleceğe taşıyor

Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasında yer alan Kocaer Çelik, 6 kıtada 140 ülkeye ihraç ettiği çeliği sürdürülebilir bir çevre için güneşten aldığı temiz enerjiyle üretiyor. Yıllık 800 bin ton üretim kapasitesi olan Kocaer Çelik, insana ve doğaya saygı ilkesiyle İzmir’deki üretim tesislerinin çatılarını güneş enerji sistemiyle kaplattı. 

 

Dört yıldır üst üste Ege Bölgesi çelik profil ihracat şampiyonu olan Kocaer Çelik, uluslararası ticarete yön veren AB Yeşil Mutabakatı’na yönelik yapısal dönüşümüne de hız verdi. Yaptığı yatırımlarla enerji kullanımının yüzde 30’un üzerinde yenilenebilir ve temiz kaynaklardan karşılayan Kocaer Çelik’in Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kocaer, “Amacımız ve hayalimiz sürdürülebilir bir dünya ve geleceğe yaşanabilir bir miras bırakmak” dedi.

 

Demir-çelik sektörünün çelik profil segmentinde faaliyet gösteren, enerji nakil hattı, güneş enerjisi altyapısı, yapısal çelik, ulaşım, madencilik, tünel, gemi inşa, tarım, makine imalat, savunma sanayi sektörlerine yönelik çelik profil üretimi gerçekleştiren, demir-çelik sektöründe ilklerin markası olan ve 60 yılın üzerinde ülkemize değer katan Kocaer Çelik, temiz enerji atılımıyla da sektöre öncülük ediyor. Ülkemizin çelik profil alanında 2018’den bu yana Ege Bölgesi’nde üst üste ihracat şampiyonu olan Kocaer Çelik, 140 ülkeye gönderdiği çelik profilleri temiz enerjiyle üretmenin gururunu yaşıyor. Kocaer Çelik’in en büyük gurur kaynağı ise şirketin sürdürülebilirlik stratejisi. Kocaer Çelik, uzun dönem stratejilerini insana ve dünyaya saygı çerçevesinde belirliyor. 

 

100 bin ağaca eşdeğer çevresel fayda

Kocaer Çelik, kendi değerleriyle sürdürülebilir toplum değerlerini harmanlayarak iş yapış şeklini belirliyor. Doğal kaynaklar ve çevrenin sürdürülebilirliğini sağlamaya odaklanıyor, çözümler üretiyor. Hedef; geleceğe sürdürülebilir bir gezegen ve yaşanabilir yarınlara miras bırakmak. Yeşil enerji ve temiz üretim stratejileri kapsamında Aliağa’da yer alan üç üretim tesisinin çatılarında Güneş Enerji Sistemleri (GES) yatırımı tamamlandı. Galvaniz Fabrikası ve Servis Merkezi’nin çatıları da haziran ayından itibaren devreye alınıp, elektrik üretmeye başlanacak. Toplam 280 bin metrekare alana kurulu olan dört fabrika ve Servis Merkezi’nin 85 bin metrekarelik kapalı alanında, çatılarının tamamı güneş panelleriyle kaplanacak. 

Ekonomimizden sanayimize, finansmana erişimimizden ihracatımıza her şeyi belirleme gücü olan Aralık 2019 tarihinde açıklanan AB Yeşil Mutabakatı’na uyum ve ihracatta rekabetçiliğin korunması için öngörülen dönüşümler kapsamında, karbon ayak izini azaltma ve temiz enerjinin üretim süreçlerindeki payının artırılması büyük önem taşıyor. Kocaer Çelik; T.C. Ticaret Bakanlığı’nın AB Yeşil Mutabakatı’na uyum süreci ile ilgili hazırladığı Eylem Planı doğrultusunda gerekli dönüşümleri sağlamak amacıyla öncü yatırım yapan ilk şirketlerden biri olarak da fark yaratıyor. 

Bölgenin en büyük çatı GES’i

Kocaer Çelik, Çatı Üzeri Güneş Enerji Sistemleri Projesi ile yeşil mutabakat ve karbon ayak izi kapsamında tükettiği enerjinin yüzde 30’unun üzerinde bölümünü yenilenebilir ve temiz enerji ile karşılıyor. Bu yatırım sonucunda yıllık 5 bin ton karbon salınımının önüne geçmekle birlikte, yılda 100 bin ağaç dikimine eşdeğer çevresel fayda sağlanıyor.

Sürdürülebilirlik odaklı çalışmaları kapsamında topluma ve çevreye sürekli değer yaratan Kocaer Çelik, Aliağa’daki fabrikalarına sıfır atık belgesi alarak da sektördeki bir ilki gerçekleştirdi. Karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştiren Kocaer Çelik, tesislerine kurduğu güneş enerji santrali yatırımıyla da örnek şirketler arasında yer alıyor. Bu tesis aynı zamanda 7.7 MW ve haziran ayında devreye alacağı 1.5 MW toplam 9.2 MW kurulu güç ve 85 bin metre karelik alanı ile Ege Bölgesi’nin en büyük çatı GES’i durumunda. 

 

Hedef 2022’de tam yeşil enerji

Kocaer Çelik, 2022 sonu itibarıyla tükettiği tüm enerjiyi üretecek projeleri devreye alarak 45 milyon kwh elektrik üretmeyi ve sektöründe yine bir ilki gerçekleştirmeyi hedefliyor. Doğal kaynak tüketimini ve karbon emisyonunu azaltma amaçlayan şirket, 2022 yılının ocak ayında devreye aldığı Galvaniz Tesisi binasında da yeşil bina sertifikasyon işlemlerine başladı. USDGBC (Amerikan Yeşil Binalar Konseyi) tarafından derecelendirilmek üzere LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifika sistemine başvuru gerçekleştirildi. Kocaer Çelik böylece LEED sertifikalı enerji ve çevre dostu bir üretim tesisini ülkemiz sanayisine kazandırmanın gurunu yaşayacak. Karbon-nötr uygulamaları da hızlı bir şekilde hayata geçiriliyor. Şirket, gelecek yıllarda AB Yeşil Mutabakat anlaşmasına ve buna bağlı olarak mevzuatlara uygun stratejik planlarını oluşturdu.

 

Sürdürülebilirlik felsefesiyle büyüyor

Alanında sadece Ege Bölgesi’nin değil, Türkiye’nin en büyük 100 ihracatçısı ve en büyük 100 sanayi şirketlerinden biri olan Kocaer Çelik için asıl gurur kaynağı ise 60 yılın üzerindeki köklerinden almış olduğu, insana ve dünyaya saygı felsefesi oluyor. Şirkette tüm iş yapış süreçlerine doğaya, insana, geleceğe saygı ilkesi entegre ediliyor. Tüm çalışanlar da bu sürece dâhil ediliyor. Çalışanların isimlerini yazarak onlara özel 1.100 selvi ağacından oluşan bir orman oluşturuldu ve bölgenin havasını iyileştiren ağaçların bakımını da yine şirket çalışanları yapıyor. Şirketteki araçların tamamı çevre dostu hibrit araçlardan oluşuyor. Üretim tesislerinde enerji yöneticileri ve Ar-Ge çalışmaları ile birlikte enerji etütleri ve bunun sonucunda birçok enerji verimliliği projesi gerçekleştiriliyor. Verimlilik Artırıcı Projeler (VAP) ile şirketin verimliliği artırılarak, enerji tüketimini azaltacak çözümler geliştiriliyor. Şirkete en çok gurur ve ilham veren, motivasyonu artıran; hayatın her yerinde var olmak ve hayata değer katan bu girişimlerdir. 

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

50. TÜRKİYE İMSAD GÜNDEM BULUŞMALARI’NDA  “ENERJİDE YOL AYRIMI: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Mİ? MALİYET Mİ?” KONUSU DEĞERLERLENDİRİLDİ

 

Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu: 

“Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmeliyiz”

Türkiye İMSAD’ın sektörle ilgili gelişmeleri tüm yönleriyle ele aldığı ‘Gündem Buluşmaları’nın 50’ncisi, “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlığı altında düzenlendi. Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin’in konuşmacı olduğu toplantıda, 21. yüzyılı şekillendiren mega trendler çerçevesinde dünyadaki mevcut durum, eğilimler ve inşaat malzemesi sektörüne yönelik etkiler değerlendirildi.

 

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 50’nci kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’, 26 Nisan Salı günü Demirdöküm’ün katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. 

 

Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı,  “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı toplantı ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, dünya güç dengelerini, enerji ve yeşil enerji alanlarındaki küresel gelişmeleri ve Türkiye’nin bu çerçevedeki adımlarını anlattı.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, pandeminin etkileri sürerken beklenmedik şekilde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile ekonomi dengelerindeki öngörülemeyen değişimin, enerji konusunu dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin en önemli gündem maddelerinden bir yaptığına işaret etti. Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörümüzün gelişimi ve gelecek planları açısından enerji konusunu dikkatle takip ediyoruz. Bugün büyük bölümünü ithal ettiğimiz enerji, yüksek maliyeti nedeniyle sektörümüzü zorlamaktadır. Öte yandan gelecek için sürdürülebilirlik adımlarını da atmamız gerek. Önümüzde enerjinin maliyeti, sürdürülebilirliği, rekabete etkileri, arz güvenliği ve dönüşümün nasıl gerçekleşeceğine dair öngöremediğimiz pek çok konu var. Orta ve uzun vadeli planlarımızı yapmak için geleceği daha net görmeye ihtiyacımız var. Dünyada değişen ticaret dengelerini görebilmemiz lazım. Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmemiz lazım. AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ülkemizi ve sanayimizi doğrudan etkileyecek düzenlemelerin, son durumdan nasıl etkileneceğini bilmek de gelecek planlarımız açısından önem arz ediyor.”

 

“Planların bir türlü tutmadığı bir dönemdeyiz”

Toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise “Konjonktürün zor olduğu bir dönemde enerji de zor bir konu. Yapılan planların bir türlü tutmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Dünyada ve ülkemizde pandemi başladıktan sonra, eski normal, yeni normal derken anormal bir konjonktürün içine düştük. Ne yeni normal oldu, ne eski normal oldu. Yeşil Mutabakat bir iklim politikası olarak hayata geçerken; AB sınırda karbon vergisi ile bölgesel ticaret rekabetinde kendi sanayi üretimlerini korumaya odaklandı. Enerjiyi tartışmaya başladık, fosile karşı yenilenebilir enerjiyi parlatırken bir anda kömür şaha kalktı. Enerji maliyetine çözüm ararken enerjinin arz güvenliği ön plana çıktı. COP26’da her şey enine boyuna tartışıldı, benim aklımda kalan ise iki F; fosil ve finans oldu. 2053 net sıfır karbon hedefini planlarken, 19 milyar ton rezerv olarak ilan edilen linyit ve taş kömürünü, zeytinlikler dahil çıkartma telaşına girdik. Her evde 4 lambadan 2’sinin kaynağı termik enerji. Her 3 enerji kaynağından 2’si termik. Dünyada GES VE RES yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı yüzde 10 civarındayken, Türkiye’de yüzde 13. Enerji maliyetlerindeki öngörülemeyen artışlar, AB ile başa baş devam ederken bölgesel rekabete uyum sağlamak gittikçe daha zor hale geldi. Bu noktada biz de haklı olarak soruyoruz; sürdürülebilirlik mi, maliyet mi?” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye, riskleri fırsata dönüştürme şansına sahip”

Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, “2 Siyah Kuğunun Gölgesinde; Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı bir sunum eşliğinde açıklamalarını yaptı. 

 

Ekonomi alanında “siyah kuğu” tanımının, gerçekleşme olasılığı göreceli düşük olarak algılanan bir ‘risk’in bir anda gerçekleşmesi ile birlikte, söz konusu riskin dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerinde geri döndürülmesi imkansız değişimlere sebep olması ve küresel ekonomi aktörleri için yepyeni bir dönemin başlamasına sebep olan olaylar için kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşının “siyah kuğu” olarak nitelendirildiğini söyledi. Prof. Dr. Kerem Alkin, “yeşil enerji dönüşümü” ve “sıfır-karbon hedefi” küresel enerji gündeminin en öncelikli gündem maddeleri iken bugün “arz güvenliği” konusunun en üst sıraya çıktığını belirtti.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları dikkate alındığında Türkiye’nin risklere karşı elindeki tüm imkanları koruyup geliştirerek bu riskleri kendisi için fırsata dönüştürme şansına sahip ender ülkelerden biri olduğunu söyledi.

 

21. yüzyılı şekillendiren mega trendleri; Sürdürülebilirlik, Hiperdijitalleşme, Mobilite, İklim ve dekarbonizasyon olarak sıralayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “2020-2030 yılları arasında dört temel dönüşüm öncelik arz edecek. Ülkelerin dayanıklı ekonomiye sahip olmak, şoklara karşı güçlü olmak için dört ödevi var; dijital dönüşüm, enerji dönüşümü, yeşil dönüşüm ve bilgi dönüşümünü gerçekleştirmek” ifadesini kullandı.

 

AB ile Türkiye arasında yeşil mutabakat kapsamında üst düzey temasların gerçekleştiğini hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Önümüzdeki günlerde yeşil yakıt ve yeşil hidrojen konusunda AB ile bir iş birliği söz konusu olabilir” yorumunu yaptı.

 

“Ticaret dar coğrafyalarda yoğunlaşacak”

Net sıfır karbon ile ilgili hedeflerin gerçekleşmesi adına önemli bir yaklaşımın ülkelerin uzak coğrafyalar yerine mümkün oldukça yakın coğrafyalardan, mümkünse ülke içi kaynaklardan emtia ihtiyaçlarını karşılamaları yönünde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Daha dar coğrafyalarda ticaretin yoğunlaştırılması ve geliştirilmesi artık çok daha fazla konuşuluyor” dedi.

 

Ekonomi çevrelerinin gündemindeki bir başka konunun, ülkelerin bazı ürünler için ihracatlarına getirdikleri sınırlamalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kerem Alkin, “Korumacılığı nasıl yöneteceğiz konusu da önemli hale geldi. Ülkeler ellerindeki kaynakları korumaya aldıklarında bu nasıl yönetilecek? Ülkenin ihtiyacı ne kadardır? Bunu ne kadarı ihraç edilebilir? Ülkemiz açısından da bu hesapları yapmamız, hazırlıklı olmamız gerekir. İhracata getirilecek kısıtlamaları doğru yöneterek ihracat gelirlerini kaybetmememiz gerekir. Bu hesapları hızla yapmamız ve hızlı güncellememiz lazım” vurgusunu yaptı.

 

“Pandemide petrol fiyatları düşünce de endişeler arttı”

Pandemi döneminde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşü ve dünya karbon emisyonundaki azalmayı hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin şunları söyledi: “Covid-19 ve savaş nedeniyle yükselen enerji fiyatları, maliyet mi, yeşil enerji mi tartışmalarına neden oluyor, ancak şöyle bir gerçek de var; pandemideki karantina döneminde dünya ekonomisinde çok ciddi bir yavaşlama gerçekleşti. Fosil yakıt kullanımı büyük ölçüde azaldığından, petrol ve doğal gaz fiyatlarının rekor düzeyde düştüğüne de tanık olduk. BM, OECD, Dünya Ticaret Örgütü ve pek çok uluslararası kuruluş, fosil yakıt maliyetlerindeki düşüş nedeniyle yeşil enerji – yenilenebilir enerji alanındaki çalışmaların aksamasından büyük endişe duyarak, ‘dünya fosil yakıtlarla yoluna devam edemez’ mesajını güçlü şekilde verdi. Benim de bugün gördüğüm, fosil yakıtlarla mücadeleden asla geri kalınmayacağı yönünde. Fosil yakıtlar çağını bitirmeye yönelik tüm çalışmalar ivme kazanarak devam ediyor. Buradan geri dönüş yok. 2030 yılında dünyada kömürle olan birlikteliğin sıfır düzeyine indirilmesi hedefleniyor ve bununla ilgili ciddi düzenlemeler yapılacak. 2040’ta petrol çağı bitecek, dünyanın petrole olan ihtiyacının azaldığı hızlı bir dönüşüm yaşayacak. Doğalgaz göreceli olarak daha düşük karbon emisyonundan dolayı 2060-2070 yılına kadar sürecek gibi görünüyor. Petrolden ve kömürden para kazanan ülkeler bu avantajlarını kaybedecek. Doğalgazdan hızla vazgeçmek çok mümkün değil. Bu doğrultuda güneş ve rüzgâr enerjisine yüklenmek doğru ancak ülkeler sanayide kullanmak için enerji sağlama çalışmalarını sürdürmek durumunda. Bu noktada da sürdürülebilir enerji ekonomisi gündeme geliyor. Bunun üç ayağı var; sürdürülebilir enerji üretimi, sabit pil üniteleri ve batarya sistemleri, elektrikle çalışan çok çeşitli taşıtlar. Bu anlamda pil ve batarya istasyonları süreci değiştirecek derecede büyük önem taşıyor.” 

 

Dünya ticaret dengeleri açısından Rusya’nın AB pazarında boşalttığı alanı doldurmak için büyük bir rekabetin yaşanacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, sıvılaştırılmış doğal gaz ve boru hatlarının gündeme geleceğini söyledi. Nükleer enerji konusunda da bir belirsizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Nükleer enerji olmadan iklim değişikliğini durdurmak çok kolay görünmüyor. Öte yandan AB’nin uranyum ihtiyacının büyük kısmı da Rusya ve Ukrayna’dan karşılanıyor. Bunlar da tartışılıyor” dedi.

 

“AB’de yenileme ve yalıtım pazarı önemli fırsat”

AB’nin doğalgaza bağımlığının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Bugün enerji verimliliğine yönelik tedbirler daha da fazla gündemde yer alıyor. Türk inşaat malzemeleri sektörü açısından AB’de yenileme ve yalıtım pazarları önemli fırsat olacak. Küresel olarak iklimlendirmeyi minimum maliyetle destekleyecek yalıtım kampanyaları geliştirmek, sürdürülebilirlik anlayışına sahip bina yapımını hayata geçirmek, binaların enerji verimliliğine odaklanmak, mevcut yapı stokunu sil baştan yenilemek gibi çözümler üzerinde duruluyor. OECD çatısı altında bu konuyla ilgili, ‘akıllı binalarla dünyayı nasıl koruruz?’ ana ekseninde kapsamlı çalışmalar yapılıyor” dedi.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında üzerinde çalıştığı karbon fiyatlama mekanizmasının da tartışmalı olduğuna, ticari dengeler ve rekabet açısından tüm dünyada geçerli olacak bir karbon fiyatlama mekanizması oluşturulması fikrinin tartışıldığına işaret etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Microsoft Türkiye, yeni start-up destek programı Founders Hub’ı tanıttı – Ulusal24.com

Microsoft Türkiye, yeni start-up destek programı Founders Hub’ı tanıttı – Ulusal24.com

Microsoft’un girişim inisiyatifi Microsoft for Startups’ın en yeni destek programı Founders Hub’ın lansmanı Microsoft Türkiye ve Microsoft Orta Doğu ve Avrupa (MEA) Bölgesi’nin üst düzey yöneticilerinin, start-up’ların ve melek yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirildi. Founders Hub, hem sermayeye erişim imkanını hem de mentorluğu bir arada sunarak teknoloji alanında faaliyet gösteren start-up’ların yolundaki engelleri kaldırıyor; şirketlere özel yol haritaları geliştirerek uçtan uca destek sağlıyor. Founders Hub’a dahil olan start-up’lar GitHub ve Teams gibi güvenilir iş geliştirme ve iş birliği araçlarına ücretsiz erişebildikleri gibi aynı zamanda 150 bin dolarlık Azure kredisi alma fırsatına da sahip oluyor.

 

Microsoft’un girişim inisiyatifi Microsoft for Startups’ın start-up’lara yönelik yeni destek programı Founders Hub’ın lansmanı Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin’in ev sahipliğinde; Microsoft Orta Doğu ve Afrika Bölgesi (MEA) Başkanı Samer Abu Ltaif, Microsoft Orta Doğu ve Afrika Bölgesi (MEA) Start-up’lar ve Yüksek Teknoloji Direktörü İdit Gazit Berger, Microsoft Türkiye Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Münir Kundakçı, start-up’lar ve melek yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirildi. 

 

Levent Özbilgin, yaptığı açılış konuşmasının ardından Samer Abu Ltaif ve İdit Gazit Berger ile üçlü bir soru cevap seansı gerçekleştirdi. Türkiye’nin inovatif ve dinamik yapısıyla MEA Bölgesi’nde örnek teşkil ettiğini ve Microsoft’un Türkiye’deki start-up ekosistemine yatırım yapma arzusunu ateşlediğini dile getiren Abu Ltaif, “Türkiye’deki genç girişimcileri desteklemek ve başarılı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlamak amacıyla yola çıkan Founders Hub’ın start-up’lar için büyük vaatleri var. Start-up’ları, yaratıcılıkları ve taze fikirleriyle Türkiye’deki tüm sektörler için gelişimi teşvik eden, inovasyon ekosisteminin can damarları olarak görüyoruz. İnovatörlerin Türkiye’de etki yaratabilmek adına ihtiyaç duydukları tüm araç ve kaynaklara erişebilmeleri için onlara destek sunmayı sürdüreceğiz” dedi.  

 

Start-up’lara maddi ve teknik destek mentorlukla buluşuyor: “Founders Hub”

 

Ölçeklerinden bağımsız şekilde tüm girişimleri ihtiyaç duydukları kaynaklarla buluşturmak üzere yola çıkmış bir Microsoft inisiyatifi olan Microsoft for Startups; Azure, Teams ve GitHub gibi Microsoft bulutlarına erişim fırsatı sunmanın yanı sıra, derin bir teknik destek ve mentorluk da veriyor.  Microsoft for Startups tarafından geliştirilen en yeni program olan Founders Hub ise hem sermayeye ulaşma imkanını hem de mentorluğu bir arada sunarak teknoloji alanında faaliyet gösteren start-up’ların yolundaki engelleri kaldırıyor; her işletmeye özel bir yol haritası geliştirerek uçtan uca destek sağlıyor. Programa dahil olan start-up’lar dakikalar içinde platformdaki yerlerini alarak Microsoft teknolojilerine ve teknik desteğe ücretsiz şekilde erişiyor ve hayallerini gerçeğe dönüştürme yolunda ilk adımı atmış oluyorlar. Founders Hub; GitHub ve Teams gibi güvenilir iş geliştirme ve iş birliği araçlarına ek olarak 150 bin dolara kadar Azure kredisi de sunuyor.

 

Lansmanda yaptığı konuşmada, kendilerine özel tasarlanmış öğrenme araçlarına ihtiyaç duydukları her an erişebilmenin, uzmanlardan teknik destek ve mentorluk alabilmenin start-up’lar için büyük önem taşıdığını dile getiren Microsoft Genel Müdürü Özbilgin, Microsoft’un sağladığı katma değerin bunlarla sınırlı kalmadığını da sözlerine ekledi. Özbilgin, “Founders Hub’ın start-up’lara sağladığı en büyük faydanın onları Microsoft’un kanalları ve pazarlarıyla buluşturarak çözümlerini satma potansiyellerini artırmak olduğunu düşünüyorum. Microsoft Türkiye Genel Müdürü olarak göreve geldiğimden bu yana ekibimle birlikte teknolojiyi Türkiye’deki girişimlere fayda sağlayacak şekilde nasıl kullanabiliriz sorusuna cevap bulmaya odaklandık. Founders Hub’ın bu doğrultuda attığımız en büyük ve en etkili adım olacağına inanıyorum” dedi. 

 

Yaptığı sunumda Founders Hub’ın start-up’lara vereceği desteklerle ilgili detaylı bilgi paylaşan Microsoft Türkiye Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Münir Kundakçı ise, “Ana hedefimiz bir fikrin ürüne dönüşmesinden o ürünün pazarda yer bulmasına ve yaygınlaşmasına kadar start-up’ların içinden geçtiği sürecin tamamında onlara destek olmak. Azure kredilerini, Microsoft’un lisanslı iş uygulamalarını, iş geliştirme araçlarını ve her biri alanında uzman isimler tarafından verilen mentorluk desteğini sunduğumuz kapsamlı pakete dahil ederek start-up’ların nitelikli büyümelerine katkı sağlıyoruz” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Ekomaxi, Teknoloji Transferi ile Türkiye’de Bir İlke İmza Attı! – Ulusal24.com

Ekomaxi, Teknoloji Transferi ile Türkiye’de Bir İlke İmza Attı! – Ulusal24.com

Su depolama sistemlerinin öncü markası Ekomaxi, Güney Kore’den yaptığı teknoloji transferi ile suyun kalitesini bozmadan muhafaza eden “Modüler GRP su depolama sistemleri”ni, artık yüzde 100’e yakın yerlilik oranı ile Türkiye’de üretiyor. 

 

Şirket bu kapsamda Malatya’da bulunan üretim tesisinde yaklaşık 10 milyon dolar tutarındaki “Kompozit – GRP Panel üretim bandı” yatırımını tamamladı.

 

 

Ekomaxi, Güney Kore’den ithal ettiği Modüler GRP Su Deposu teknolojisini, know-how transferi ile artık Türkiye’de üretmeye başladı.

 

Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, konuyla ilgili yaptığı açıklamada: 

Ekomaxi olarak “Modüler GRP Su Depolama Sistemlerini” ülkemize kazandırmak amacıyla kompozit panel teknolojisinde dünyada standartları belirleyen Güney Kore’den know-how transferi gerçekleştirerek, yüzde 100 yerli üretime geçmeyi başardık. Bu kapsamda Malatya’da bulunan ve 30 bin metrekare üretim alanına sahip olan tesisimizde 10 milyon dolar tutarındaki yatırımla “Kompozit – GRP Panel üretim bandını” hayata geçirdik. 

 

“Tesisimiz, Avrupa’da ve Ortadoğu’da lider konuma ulaştı”

SMC – Kompozit hammadde üretim bandı, hidrolik baskı presleri, izolasyonlu su deposu panel üretimi ve robotik delme – paketleme istasyonu gibi gerekli otomasyon yazılımlarına sahip güçlü makine parkurumuz ile tesisimiz, SMC – Kompozit Panel üretiminde Avrupa’da ve Ortadoğu’da lider konuma ulaştı. 

 

“Modüler su depolama sistemlerinde global bir üretim üssü olmayı hedefliyoruz”

GRP Su Deposu’nu yüzde 100 yerli teknolojilerle üretmek, artan hammadde ve nakliye fiyatlarından önemli ölçüde tasarruf sağlıyor.  Böylece iş ortaklarımıza çok daha kısa termin süreleri ile birlikte rekabetçi fiyatlar sunabiliyoruz. Ayrıca daha önce ithal ettiğimiz bu teknolojiyi, ülkemizde üretmekten ve bu sayede dış ticaret açığının azaltılmasına katkı sağlayacak olmaktan dolayı da mutluyuz. Bundan sonraki süreçte ihracatımızı artırmayı ve dünyada GRP Modüler Su Depolama sistemlerinde ülkemizin adının daha çok duyulmasını sağlayarak, küresel bir lokomotif üretim üssü olmasını hedefliyoruz” dedi. 

 

İnsanın yaşam kalite endeksini arttıran bir yatırım

GRP Modüler Su Depolama sistemlerinin aynı zamanda insan sağlığına yapılan bir yatırım  olduğunu vurgulayan Osman Yağız, şunları kaydetti: 

 

“Ülkemizde oldukça yaygın olarak kullanılan plastik ve betonarme su depoları insan sağlığını tehdit ediyor. Aşırı sıcak ve aşırı soğuklarda dış ortam şartlarından etkilenen bu sistemlerde depolanan suyun kimyasal yapısı bozulabiliyor, suyun sıcaklığı değişebiliyor.  UV ışınlarına dayanımı olmayan, güneşin zararlarından ve ortamdaki nemden etkilenen plastik ve betonarme su depolarında zaman içerisinde; pas, yosun ve bakteri oluşabiliyor. Suyun kimyasını bozan bakteriler, insan sağlığını tehdit edebilecek kolera ve tifo gibi hastalıklara neden olabiliyor. 

 

 “Suyun kalitesinin korunmasında önemli rol oynuyoruz”

Üretim yatırımını tamamladığımız GRP su deposu teknolojisi ile depolanan suyun kalitesinin korunması noktasında önemli rol oynuyoruz. Ortadoğu’da ve Avrupa’da oldukça yaygın olan fakat ülkemiz için henüz yeni olan GRP Su Deposu teknolojisini, geleceğin mühendislik malzemesi olarak bilinen SMC veya Cam Elyaf Takviyeli Kompozit malzeme ile üretiyoruz. Mukavemeti ve yalıtım katsayısı oldukça yüksek olan GRP su depoları, aşırı sıcak ve aşırı soğuk dış ortam şartlarından etkilenmiyor. +5 0C ile +50 0C sıcaklık aralığında depolanan suyun içim kalitesinde hiç bir değişiklik veya bozulma olmuyor. 

 

Ayrıca GRP depo panellerinin pürüzsüz yüzey yapısı, cam elyaf içeriği ve UV ışınlarının geçirgenliği sıfıra yakın olduğu için su içerisinde; yosun, mantar, bakteri oluşumunu önlüyor ve suyu kalitesini bozmadan muhafaza edilebiliyor. 

 

“Uluslararası standartlara uygun üretim yapan sayılı firmalardan biriyiz”

Ekomaxi olarak, uluslararası standartlara uygun üretim yapan sayılı firmalardan biriyiz. Dünyada içme suyu kalitesinin ölçüm ve kontrol standartlarını belirleyen en önemli kalite yönetim kuruluşu olan WRAS (Water Regulations Advisory Scheme) tarafından almaya hak kazandığımız kalite sertifikası ile suyun kalitesini koruduğumuzu uluslararası standartlarla belgelendiriyor ve kanıtlıyoruz. Ayrıca kompozit panel ürünlerinde 50 °C’ye kadar WRAS belgesi alan ilk Türk şirketi olma unvanını da taşıyoruz. Ürünlerimizin sağlamış olduğu bu değerle de Ortadoğu’nun ve Avrupa’nın prestijli projelerinin çözüm ortağı konumundayız” dedi.

 

 5 kıtada 50’den fazla ülkeye ihracat

Ekomaxi’nin yüksek üretim kapasitesi ve stok kabiliyeti ile Türkiye’deki ve Dünyanın birçok ülkesindeki prestijli projelerin çözüm ortağı olduğunu belirten Osman Yağız: “Bugün, dünyada 5 kıtada ve 50’den fazla ülkeye modüler su depo sistemleri ihraç ediyoruz. Sektörde daima ilklere imza atan Ekomaxi olarak, önümüzdeki dönemde de daha fazla yatırım, istihdam ve ihracatla, ülkemizin ekonomisine katkı sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

POCO, yeni akıllı telefonu POCO F4 GT ile çıtayı yükseltiyor – Ulusal24.com

POCO, yeni akıllı telefonu POCO F4 GT ile çıtayı yükseltiyor – Ulusal24.com

POCO, Mayıs ayında Türkiye’de satışa sunulacak yeni amiral gemisi akıllı telefonu POCO F4 GT’nin yanı sıra POCO Buds Genshin Impact Editon kulaklığı ve POCO Watch akıllı saati tanıttı.

 

Dünya genelinde teknoloji meraklısı gençler arasında en popüler teknoloji markalarından biri olan POCO, yeni akıllı telefonu POCO F4 GT’nin yanı sıra ilk akıllı AIoT ürünleri POCO Buds Pro Genshin Impact Edition ve POCO Watch’ı gözler önüne serdi.

 

POCO’nun yeni amiral gemisi akıllı telefonu POCO F4 GT, LiquidCool Technology 3.0, 4nm Snapdragon® 8 Gen 1 işlemci, 120Hz yenileme hızıyla AMOLED düz ekran, açılır tetikleyiciler, 120W HyperCharge gibi gelişmiş özellikleriyle son derece üstün bir performans sunuyor. POCO Buds Pro Genshin Impact Edition, yapay zeka destekli gürültü engelleme ve 28 saatlik ultra uzun pil ömrü ile özellikle Genshin Impact fanı ve mobil oyun meraklısı kullanıcılar için etkileyici bir deneyim sunuyor . POCO Watch ise 100’den fazla fitness modu, 24 saat kalp atış hızı takibi ve 14 güne kadar kullanım sağlayan uzun pil ömrü ile kişisel sağlığına önem veren kullanıcılar için özel olarak tasarlandı .

 

POCO Küresel Ürün Pazarlama Müdürü Angus Ng, “Yeni akıllı telefonumuz POCO F4 GT’yi piyasaya sürmekten büyük heyecan duyuyoruz. Şaşırtıcı derecede uygun fiyatı ve ödün vermeyen kullanıcı deneyimiyle özellikle oyuncuların günlük hayatlarının vazgeçilmez bir parçası olacağına inanıyoruz. Ayrıca, AIoT serimizin ilk ürünleri POCO Buds Pro Genshin Impact Edition ve POCO Watch’ı sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Farklı ürün teklifleriyle farklı tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak her zaman en büyük önceliğimiz olmaya devam edecek” dedi.

 

POCO F4 GT: Eşsiz performans sunan, olağanüstü bir amiral gemisi akıllı telefon

POCO F4 GT, 3.0GHz hızında çalışan 8 çekirdekli amiral gemisi 4nm Snapdragon® 8 Gen 1 işlemcisiyle teknoloji meraklısı gençlerin ve sıkı oyuncuların büyük beğenisini kazanacak. Güçlü Android çipseti, işlemci performansını yüzde 20, GPU performansını yüzde 50’ye kadar artırıyor. Ayrıca yükseltilen UFS 3.1 ROM ve daha kısa yükleme süreleri için 6400 Mbps’ye kadar destekleyen üst düzey LPDDR5 RAM sunuyor.

 

Oyun telefonlarında en önemli şeylerden biri ısı yönetimidir. Küçük boyutlu bir cihazın uzun süreler boyunca çalışması performansta düşüşe yol açabilir. Bu nedenle POCO F4 GT, sektörün en gelişmiş soğutma sistemlerinden biri olan LiquidCool Technology 3.0 ile donatıldı. 4.860 mm²’lik çift VC soğutma sistemi, yüksek güç gerektiren oyunlarda cihazın ısısını düşürmeyi başarıyor .

 

POCO F4 GT, POCO’nun 120W HyperCharge teknolojisiyle 17 dakikada tamamen şarj olan 4.700mAh yüksek kapasiteli pile sahip. Oyun sırasında şarjın azalması durumunda POCO F4 GT’nin pili yalnızca 27 dakikada yüzde 100 şarj düzeyine ulaşabiliyor . Cihaz yalnızca hızlı şarj süreleri sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda AdaptiveCharge özelliği sayesinde pil ömrünü ve sağlığını da koruyor. Bu özellik, telefonun gece boyunca yüzde 80 ve yüzde 100 şarj aralığında aşırı şarj olmasını önlüyor.

 

Cihazın açılır tetikleyicileri, oyunlarda mücadeleye hazır olunması için mükemmel bir kurulum sağlıyor. 1,5 milyon kez basılmayı kaldırabilen benzersiz levitasyonuyla bu tetikleyiciler 100’ün üzerinde popüler oyunda test edildi . Bu da modele rakipsiz bir stabilite ve eşsiz bir kararlılık sağlıyor. Android akıllı telefonlarda bulunan en iyi lineer motorlardan biri olan CyberEngine, üstün oyun deneyimi için daha fazla titreşim aralığı sunuyor. Cihaz, yalnızca uzun süren mobil oyun oturumları için değil, günlük kullanımda kullanıcıların karşısına çıkabilecek her şeye hazır. Tetikleyiciler, oyun modu haricinde hızlı erişim amaçlı kısayol olarak da kullanılabiliyor. Örneğin tetikleyiciler kullanılarak kamera, ekran kaydı veya el feneri kolay ve hızlı bir şekilde aktif hale getirilebiliyor.

 

Kullanıcılar tek bir düğmeye basarak POCO’nun 480Hz dokunmatik örnekleme hızı ve 120Hz yenileme hızını bir araya getiren en son 6,67 inç AMOLED ve 10-bit TrueColor düz ekranını aktif hale getirebiliyor. Bu sayede kullanıcılar ekranın dışına taşacakmış gibi gerçeğe en yakın renklerle oyun oynama ve film ya da dizi izleme fırsatı buluyor. POCO F4 GT, uzun süren oyunlarda kullanıcıların gözlerini korumak için yüksek frekanslı PWM karartmayı kullanıyor ve düşük ışık ayarlarında renk doğruluğunu koruyor. Display Mate’in 15 ekran performans rekorunu egale eden ve kıran cihazın ekranı A+ olarak derecelendirildi.

 

POCO Buds Pro Genshin Impact Edition: Sıradışı müzik keyfi 

Genshin Impact hayranları için özel olarak tasarlanan POCO Buds Pro Genshin Impact Edition ile kullanıcılar, kulaklığı ilk açtıkları andan itibaren tanıdık bir ses olan Klee’nin sesli bildirimlerini duyacak. Kullanıcılar, kulaklığı Klee’nın sırt çantasından ilham alan taşıma kutusundan çıkarıp kulaklarına takar takmaz müthiş bir ses deneyimi yaşayacak.

 

POCO’nun ilk AIoT ürünlerinden biri olan POCO Buds Pro Genshin Impact Edition, çevredeki gürültü düzeyine ve kullanıcının günlük rutinine göre gürültü engelleme ayarlarını yapay zeka kullanarak otomatik olarak ayarlıyor. Cihaz, müzik dinlerken, telefon görüşmesi yaparken ya da sanal bir toplantıdayken kullanıcılara en iyi ses kalitesini ve en uygun ANC modunu sunuyor. Telefon görüşmelerinde gelişmiş yapay zeka algoritması sayesinde en gürültülü ortamlarda dahi sesin net olmasını sağlıyor.

 

Daha güçlü bir ses performansı için tüm sesler dinamik bir deneyim yaratmak için ses uzmanları tarafından ince ayar yapılarak mükemmelleştirildi. Sesli kitaplardan rock operaya kadar tüm sesler keskin ve net bir şekilde sunuluyor. 9mm kopmozit dinamik sürücü, kullanıcıların hem en profesyonel düzeyde ses işlemeye hem de en özgün ve ayrıntılı seslere erişebilmesine olanak tanıyor. Hiçbir ritmin kaçırılmaması için kulaklıklarda bulunan kulak içi algılama özelliği, kulaklık çıkarıldığında müziği duraklatıyor. Kulaklık aynı zamanda IPX4 özelliği sayesinde suya karşı dayanıklı. Bu, cihazın yağmur, ter ve su sıçramalarından kaynaklanabilecek hasarlara karşı dayanıklı olması anlamına geliyor.

 

Kesintisiz bir dinleme deneyimi için geliştirilen POCO Buds Pro Genshin Impact Edition’ın şarj kutusu 28 saate kadar dayanabiliyor, ve kulaklıkları 10 dakikada şarj edebiliyor. Şarj kutusu ve kulaklıklar da kablosuz şekilde bir saat içinde şarj edilebiliyor. Kulaklıklar aynı anda iki farklı cihaza bağlanabiliyor ve kullanıcıların ses kaynakları arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapabilmelerine olanak tanıyor. Örneğin kullanıcılar bir toplantıya katılmak için akıllı telefondan dizüstü bilgisayara kolayca geçiş yapabiliyor.

 

POCO Watch: Modaya uygun, her şeye gücü yeten günlük fitness arkadaşı

Tarzlarını ve kişiliklerini ortaya çıkarmak isteyen fitness tutkunlarının ilk tercihi olan POCO Watch, kullanıcıların hem şık olmalarına hem de sağlık durumlarını izlemelerine olanak tanıyor. 1,6 inç AMOLED dokunmatik ekranı ve ultra ince çerçevesiyle net bir görüntü sağlıyor. Kullanıcılar 100’ün üzerinde özelleştirilebilir saat görünümünden birini seçebiliyor. POCO Watch, modaya uygun şık bir görünümün yanı sıra sağlık ve fitness ile ilgili birçok özelliğiyle öne çıkıyor.

Koşarken ya da tırmanış yaparken ilerlemenizi daha iyi takip etmek için yükü 100’ün üzerinde egzersiz modundan birini kullanırken Çok Sistemli GPS özelliği sayesinde daha fazla doğru sonuç elde etmenizi sağlıyor. Saat aynı zamanda kullanıcıların koşu bandında koşmaktan dışarıda yürüyüşe kadar yaptığı egzersizi algılayabiliyor. POCO Watch, uyku izleme özelliği kapsamında uyku sırasında kandaki oksijen seviyesini izliyor. Kullanıcılar POCO Watch ile rutinlerini yaşam tarzlarına göre en iyi şekilde nasıl ayarlayacaklarını öğrenebiliyor.

 

POCO Watch’ın pili 14 güne kadar dayanabiliyor. Bu, parkta yapılan koşuları veya öğleden sonra yapılan kısa uykuları kaldırabileceği anlamına geliyor. POCO Watch’ın pili azaldığında kullanıcılar taşıması kolay manyetik şarj cihazına takarak kolayca bir sonraki maceraya hazır olabiliyor.

 

Ürün Erişebilirliği

POCO F4 GT’nin Hayalet Siyahı (Stealth Black), Şövalye Gümüşü (Knight Silver) ve Siber Sarı (Cyber Yellow) olmak üzere üç farklı rengi bulunuyor. Mayıs ayının sonunda 12GB+256GB varyantı Türkiye’de satışa sunulacak.

 

Sorumluluk Reddi

[1] Pil ömrü test koşulları: Kulaklıkların pil seviyesi 100, kulaklıkların ses seviyesi 50’ye ayarlanmış, Bluetooth kodlama modu AAC ve MIUI ayarından ANC özelliği ve şeffaflık modu kapatılmıştır. Gerçek kullanım süresi kullanım durumuna, şarj düzeyine ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişebilir.

 

[2] Veriler dahili laboratuvar tarafından sağlanmıştır. Gerçek özellikler önceden haber verilmeden değiştirilebilir.

 

Kandaki Oksijenin Ölçümü (SpO₂) özelliği, teşhis, önleme, izleme, tahmin, herhangi bir hastalığın prognozu, fizyolojik süreçlerin araştırılması veya başka herhangi bir tıbbi amaç için tasarlanmamıştır. Tüm veriler ve izleme, yalnızca sağlık ve kişisel referans için kullanılmalıdır. Kendinizi rahatsız hissediyorsanız, lütfen profesyonel tıbbi cihazlara güvenin veya yardım için bir doktora danışın.

 

Genel kullanım modu şu koşullar altında ölçülmüştür: Etkin varsayılan ayarlar, varsayılan 30 dakikalık aralıklarla kalp atış hızını izleme, uyku izleme özelliği açık (gelişmiş izleme kapalı), tüm gün stres izleme özelliği açık, günde 2 kez kan oksijen ölçümü, 24 saat kesintisiz adım izleme açık, her gün 50 bildirim görüntüleme, günlük olarak ayarlanmış 2 alarm, her gün ekranı kontrol etmek için 100 kez uyandırma-açma, her gün bir kez telefonla veri senkronizasyonu, her hafta (GPS açık) 35 dakikalık açık hava spor aktivitesi. 

 

[3] Veriler dahili laboratuvar tarafından sağlanmıştır.

 

[4] Veriler, Mobile Legends: Bang Bang oyununu performans modu ve şarj desteği açıkken oynarken şarj seviyesinin 2’den 100’e kadar çıkarılırken yapılan dahili testlere dayanmaktadır. Gerçek sonuçlar değişiklik gösterebilir.

 

[5] Veriler dahili testlere dayalıdır. Gerçek sonuçlar değişiklik gösterebilir. 

 

[6] Veriler dahili testlere dayalıdır.

 

[7] Gürültü engelleme kapalı, ses seviyesi 50, AAC kodlamalı şarj kutusuyla birlikte genel pil ömrü.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Yeni Laptoplar Studio Serisine katılıyor ve Yeni Özelliklere Sahip 3D Tasarımcı Geliyor – Ulusal24.com

Yeni Laptoplar Studio Serisine katılıyor ve Yeni Özelliklere Sahip 3D Tasarımcı Geliyor – Ulusal24.com

Öncü 3D Mekân Tasarımcısı Andrew Averkin NVIDIA Omniverse ve Autodesk 3ds kullanarak çocukluk anılarını paylaşıyor

 

Nisan Studio Driver güncellemesi, arasında Unreal Engine 5’in de bulunduğu en son yaratıcı uygulama güncellemeleri getiriyor. RTX GPU’lar UE geliştiricilerine birçok avantaj sağlıyor:

 

• UE5’in yeni, tamamen dinamik küresel aydınlatma sistemi Lumen için donanım ve yazılım ray tracing.

• Nanite ağlarından source geometry dışa aktarma özelliğini içeren güncellenmiş bir NVIDIA Omniverse connector

• Gerçek zamanlı görseller için UE5 görünüm alanında RTX hızlandırmalı ray tracing ve DLSS

• Aynı teknolojilerle bitmiş üründe daha güzel ray tracing grafikler ve daha yüksek kare hızları.

• Gerçek zamanlı performansa sahip, NVIDIA gerçek zamanlı gürültü gidericiler.

 

Yeni driver ayrıca Maxon Cinema 4D (OpenColorIO adaptasyonu dahil), Chaos Vantage, Omniverse ve daha fazlasına yönelik son güncellemeleri de destekliyor.

 

Lenovo’nun en yeni mobil iş istasyonu ThinkPad P1, Studio Laptop Serisi’ne katılıyor ve yeni RTX A5500 Dizüstü Bilgisayar kadar hem GeForce RTX hem de NVIDIA RTX GPU’larla yapılandırılabiliyor. Yeni Stüdyo Laptop bilgisayarlar, yakın zamanda duyurulan Asus ProArt Studiobook 16, MSI Creator Pro Z16 ve Z17’yi de içeriyor.

 

Andrew Averkin’le Anılara Yolculuk

Son olarak, bu haftanın NVIDIA Studio Sanatçı çalışması bölümünde, NVIDIA’nın önde gelen 3D Mekan Sanatçısı (3D Environment Artist), Ukraynalı Andrew Averkin, nostaljik tasarımlarıyla geçmiş anılarına götürüyor. “When We Were Kids” isimli çalışmasını, RTX GPU ve Omniverse ile RTX hızlandırmalı UE5 gürültü gidericiden yararlanarak yalnızca saniyelere içinde hazırladı. Andrew Averkin şu bilgileri veriyor: “Çocukluğumuzu hatırlıyorum. Bu hikâye görüntülerle doğdu. Görüntüler için üç RTX A6000 GPU ve UE5 gürültü giderici kullandım. Bir görüntünün oluşturma süresinin birkaç saniyeye düşmesi, tamamen sanata odaklanmama yardım ediyor. Objelerin çoğunu Epic marketten temin ettim. Asıl amacım ışıkla, senaryoyla, kompozisyon ve modlarla oynamaktı.”

 

Averkin, “When We Were Kids”i ilk olarak Autodesk 3ds Max’te modelledi. Burada RTX GPU hızlandırmalı görüntü alanı ve RTX hızlandırmalı AI gürültü giderme, devasa dosya boyutuna rağmen akıcı etkileşimi mümkün kıldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Çınar Karşılama Robotu Teknofest Elemelerini Geçti – Ulusal24.com

Çınar Karşılama Robotu Teknofest Elemelerini Geçti – Ulusal24.com

Teknofest 2022 için hazırlıklarını sürdüren İnegöl Belediyesi Proje Takımları, bu yıl da iddialı. Baykoca Çınar Teknoloji Takımının geliştirdiği Turizm 5.0 odaklı “Çınar Karşılama Robotu” projesi, Teknofest 2022 elemelerini başarı ile geçti.

 

İnegöl Belediyesi, 2020 yılında kurulan Baykoca Proje Takımları ile geçtiğimiz yıl Teknofest’te önemli başarılara imza attı. Birden fazla projenin son aşamalara kaldığı Teknofest 2021’de, İnsanlık Yararına Teknoloji kategorisinde “Drone İle Otonom Kaçak Yapı Tespiti” projesi ile Baykoca Fezakadı Drone Takımı 1’inci olmuştu. Baykoca Proje Takımları, Teknofest 2022 için de iddialı şekilde hazırlıklarını sürdürüyor. Bu yıl da bewnzer bir başarı için hedefe kilitlenen İnegöl Belediyesi Proje Takımlarından, güzel haberler gelmeye başladı.

 

ÇINAR KARŞILAMA ROBOTU ELEMELERİ GEÇTİ

Şubat ayında DOSTUM tesislerinde 3 günlük kamp gerçekleştirerek Teknofest 2022 için yol haritasını belirleyen ve bu doğrultuda çalışmalarını sürdüren Baykoca Proje Takımları, 8 ayrı takım ile 10 proje üzerinde hazırlıklarını sürdürüyor. Proje takımlarından ilk güzel haber geldi. Baykoca Çınar Teknoloji Takımının geliştirdiği Turizm 5.0 odaklı “Çınar Karşılama Robotu” projesinin Teknofest 2022 elemelerini başarı ile geçtiği açıklandı.

 

10 PROJE ÜZERİNDE ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

Öte yandan; Baykoca Gözcü, Baykoca Rehber, Baykoca İleri Dönüşüm, Baykoca Çınar, Baykoca ZİHA, Baykoca Model Uydu, Baykoca Planör Bulmaca, Baykoca Alçak İrtifa Roket, Baykoca Yüksek İrtifa Roket ve Baykoca Sağlıkta Yapay Zeka projeleri ile proje takımlarında görevli ortaokul, lise, üniversite ve üzeri 60 genç, Teknofest 2022 için hazırlıklarını sürdürüyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

OPPO Gezegene Yeşil Bir Dokunuşla Katkı Sunuyor – Ulusal24.com

OPPO Gezegene Yeşil Bir Dokunuşla Katkı Sunuyor – Ulusal24.com

OPPO, ürün tasarımından sürdürülebilirlik konularında kamuoyunu bilinçlendirmeye kadar, gezegenimize daha yeşil bir gelecek sunmayı teşvik etmek için teknolojiyi ve marka gücünü kesintisiz kullanıyor.

 

 

Dünyada her yıl 22 Nisan’da gezegenimizin korunması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla ‘Dünya Günü’ kutlanıyor. Teknolojideki uzmanlığıyla yaşamı iyileştirmeyi hedefleyen, dünyanın önde gelen lider akıllı ürün markası OPPO, sürdürülebilirliğe olan uzun vadeli taahhüdüyle, global bir kurumsal vatandaş olma sorumluluğuna öncelik veriyor. OPPO, ürün tasarımından sürdürülebilirlik konularında kamuoyunu bilinçlendirmeye kadar, gezegenimize daha yeşil bir gelecek sunmayı teşvik etmek için teknolojiyi ve marka gücünü kesintisiz kullanıyor.

 

OPPO, ambalajlarında kullandığı plastik miktarını 95 oranında azalttı

Plastik atıklar günümüzde çevre kirliliğinin büyük bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı verilerine göre her yıl denizlere yaklaşık 11 milyon ton plastik atık bırakılıyor. Düzgün bir şekilde atılmayan plastikler sıklıkla toprağı, suyu kirletiyor ve nihai olarak yediğimiz yiyecekler yoluyla insan vücuduna giriyor. Bu mikroplastikler, sağlığımız için şu anda hakkında çok az şey bildiğimiz gizli tehlikelere neden oluyor.

 

Ambalajında kullanılan plastik miktarını düşürmek için OPPO, uluslararası düzeyde kabul gören ‘3R+1D’ sürdürülebilir ambalaj ilkelerini uygulamayı, ambalaj ağırlığının azaltılması hedefine bağlı kalmayı, geri dönüştürülmüş malzemeleri yeniden kullanmayı ve ambalajlarında geri dönüştürülebilir, biyolojik olarak parçalanabilen malzemeler kullanmayı taahhüt ediyor. Bu yaklaşım sayesinde OPPO, 2019’dan bu yana Avrupa’daki ambalajlarında kullandığı plastik miktarını büyük bir başarıyla 95 oranında azalttı. Şirket, geleneksel plastiklerin yerine biyolojik olarak parçalanabilen polilaktik asit malzemesini kullanmayı tercih ediyor.

 

Bu yılın başlarında piyasaya sürülen OPPO 5G CPE T2 modeli, bir kısmı tüketicilerin kullandığı ürünlerden elde edilen PCR’den (Tüketici Sonrası Geri Dönüştürülmüş Plastikler) üretildi.

 

Find X5 serisi ambalajı 45 oranında geri dönüştürülmüş liften üretildi

Ormanlar, hayatta kalmak için insanlara güven veren birçok doğal kaynağa ev sahipliği yapıyor. Ancak Amazon yağmur ormanları, aşırı ağaç kesimi nedeniyle, son 50 yılda ormanlık alanlarının 17’sini kaybetti. Ağaç kesimi ile orman arazilerinin azaltılması, dünyadaki biyolojik çeşitliliğe doğrudan tehdit oluşturuyor ve aynı zamanda küresel ısınmayı hızlandırıyor.

 

OPPO, ahşap kaynaklı lif tüketimini azaltmak için mümkün olduğunca geri dönüştürülmüş malzemeler kullanıyor. Örneğin, Avrupa’da satışa sunulan OPPO Find X5 serisinin ambalajı yaklaşık 45 oranında geri dönüştürülmüş liften üretildi. Bu malzeme, geri dönüştürülmüş kâğıttan veya şeker kamışı ve bambu gibi diğer organik atıklardan oluşuyor.

 

Pil Sağlığı Motoru pillerin 80’inden fazlasını korumaya yardımcı oluyor

Tüm dünyada meydana gelen elektronik atık hacmi son 5 yılda 21 arttı ve bu kalem en hızlı büyüyen evsel atık kategorisi haline geldi. Buna rağmen elektronik atıkların sadece 17,4’ü geri dönüştürülüyor. Elektronik atıkların çevre üzerinde oluşturduğu uzun vadeli tehdidin bilinciyle OPPO, ürünlerini daha dayanıklı hale getiriyor. Şirket ayrıca, çevreye olumsuz etkisini en aza indirmek için elektronik ürün atıklarına yönelik geri dönüşüm programları oluşturdu.

 

Örneğin, pazara yeni sunulan OPPO Find X5 serisi, OPPO’nun kendi geliştirdiği Pil Sağlığı Motoru teknolojisiyle donatıldı. OPPO’nun 80W SuperVOOC hızlı şarj teknolojisini kullanan bu çözüm, 1.600’e kadar tam şarj döngüsünden sonra bile akıllı telefon pillerinin kendi kapasitelerinin 80’inden fazlasını korumaya yardımcı oluyor. Bu da sektör ortalamasının iki katından fazla bir süreye denk geliyor ve bu teknolojiden güç alan her pilin daha uzun kullanılmasını sağlıyor.

 

OPPO, kullanılmış cep telefonlarının geri dönüşümünü ve yeniden kullanımını teşvik etmek için yerel ve uluslararası pazarlarda takas hizmetleri sunan bir ürün geri dönüşüm sistemi de kurdu. Çin’de bu program aracılığıyla bugüne kadar 1,2 milyondan fazla akıllı telefon geri dönüşüme dahil oldu. Bu, 216 tondan fazla elektronik atığın önüne geçmek anlamına geliyor.

 

OPPO ayrıca sektörel ve sivil toplum kuruluşları ortaklıkları aracılığıyla atık haldeki elektronik ürünlerin geri dönüşümünü teşvik etmeye de yardımcı oluyor. Avrupa’da yerel geri dönüşüm sistemlerine mali destekler sağlayan OPPO, elektronik atıklara yönelik bir geri dönüşüm programını hayata geçirmek için geri dönüşüm kuruluşlarıyla iş ortaklıkları gerçekleştiriyor. OPPO, Avustralya’da ise insanları elektronik atıklarını doğru bir şekilde geri dönüştürmeye ve çöpe giden e-atık miktarını azaltmaya teşvik etmek için Taronga Conservation Society/Taronga Koruma Derneği ile çalışmalar yürütüyor.

 

OPPO ayrıca, cep telefonlarının tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel performansını değerlendirmek için Avrupa’nın önde gelen birkaç operatörü tarafından oluşturulmuş Eco Rating etiketleme planına dahil olan ilk akıllı telefon üreticilerinden biri oldu. Programa katılarak sürdürülebilir dönüşüme destek veren OPPO, sektördeki diğer oyuncularla iş birliği içinde çalışıyor. 

 

OPPO, sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklıklar kuruyor

Yalnızca kendi teknolojisini kullanarak çevre ve sürdürülebilirlik sorunlarına çözümler sunmakla kalmayan OPPO, bu sorunların aşılmasına yardımcı olmak için dünyanın her yerinden insanları bir araya getiren sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklık kuruyor. Şirket, 2021 yılında İtalya’nın 5 şehrinde plastik atık toplama faaliyetleri düzenlemek için, yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Free Plastic Odv Onlus ile ortaklık başlattı. Program kapsamında, 1.000’den fazla gönüllünün yardımıyla, 10 tonun üzerinde plastik atık geri dönüştürüldü.

 

Avustralya’da ise şirket, Great Barrier Reef’in karşı karşıya olduğu çevresel krizle ilgili farkındalığı artırmak ve halkı bu yönde harekete geçmek için Reef Restoration Foundation (RRF) ile ortaklık kurarak Artırılmış Gerçeklik uygulamasını kullanıma sundu. OPPO yine 2021 yılında, bu fonun 2026 yılına kadar Great Barrier Reef’de 1.000.000 yeni mercan üretme misyonunu gerçekleştirmesine yardımcı olmak için, 52.000 doların üzerinde bağış yaptı.

 

OPPO nesli tükenmekte olan hayvanların renk çeşitliliğini koruyor

Dünyadaki doğal alanların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir konu… Şu anda yok olma tehdidi altında olan 1 milyona yakın tür bulunuyor ve OPPO, bu türlerin doğaya kattığı renk çeşitliliğini ve güzelliği korumaya yardımcı olmak için teknolojiyi kullanıyor. OPPO’nun National Geographic ile yürüttüğü Tehlike Altındaki Renkler projesi, üst üste ikinci kez, nesli tükenmekte olan ve risk altındaki hayvanların ilgi çekici görüntülerini kullanarak gezegenin biyolojik çeşitliliğini korumak için daha fazla insana ilham veriyor. Kampanya aynı zamanda kâr amacı gütmeyen National Geographic Society’nin vahşi yaşamı koruma çabalarına yönelik destekler de sunuyor.  

 

Dünyayı korumak hepimizin ortak sorumluluğu… OPPO, teknolojik yeniliklerle ve herkesin katılacağı ortak hareketle dünyanın doğal alanlarının korunmasına yardımcı olabileceğimize karşı inancını koruyor ve daha yeşil bir gelecek için çalışmaya devam ediyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Depolama yenilemesi için 5 ipucu! – Ulusal24.com

Depolama yenilemesi için 5 ipucu! – Ulusal24.com

Telefonlarımızı ve dizüstü bilgisayarlarımızı düzenli olarak yenilemekten evdeki WiFi’mızı tekrar değerlendirmeye kadar, teknoloji yenilemeleri günlük hayatımızın önemli bir parçası oldu. Ne var ki piyasada mevcut olanın en yenisini ararken bunları genellikle içgüdüsel olarak, fazla düşünmeden yapıyoruz. Üstelik bir iş ortamında da durum çok farklı değil. Donanımın özellikleri ve türü, karar vermede genellikle ilk öncelikli husus. Ancak bir kuruluşun veri merkezindeki depolama sistemlerinin yenilenmesi gerektiğinde karar vericiler, çoğu zaman değişime dirençle karşılaşabiliyor. Oysa verinin artık yeni sermaye olmasıyla depolama donanımları, kuruluşların hızla değişen bir iş ortamında başarılı olmalarında kritik öneme sahip. Bir depolama sisteminin yenilemesinin başarısını etkileyebilecek birçok faktör bulunduğunu  söyleyen Dell Technologies Satış Öncesi Kıdemli Yöneticisi Emin Çalıklı, her CIO’yu yakından ilgilendiren depolama yenilemesi için beş kritik ipucu paylaştı.

 

 

1. Mevcut engelleri belirleyin 

Son dönemde yapılan bir Forrester araştırmasında, karar vericilerin 83’ü verileri ayrıştırma, analiz etme ve sonuçlara göre hareket etme konusunda; “Yüksek depolama maliyetleri, Optimize edilmemiş veri ambarı, eski BT altyapısı ve ihtiyaçlarını karşılamak için fazla sayıda manuel süreçler” gibi engeller olduğunu bildirdi. Dolayısıyla başlıca engellerinizi bilmek, mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlara en uygun depolama platformunu belirlemenize ve tasarlamanıza yardımcı olacaktır.

 

2. Mevcut depolama teknolojinizi en üst düzeye çıkarın

BT yöneticilerinin dikkate alması gereken bir diğer önemli konu da mevcut donanımlarının optimize edilip edilmediğidir. Kuruluşların, mevcut depolama sistemlerini yıl boyunca en yüksek performans için optimize edilmiş ve yapılandırılmış hâlde tutmalarına yardımcı olmak için sürekli analiz sağlayabilecek çözümlerden yararlanmaları gerekiyor. Sistemlerin en yüksek verimlilik sağlayacak şekilde kurulmaması sebebi ile boşta duran ve yeterince kullanılmayan bir depolama sistemi ile karşı karşıya kalıyoruz.

 

3. Doğru yöntem ve iş modelini belirleyin

Genel bulut ve şirket içi bulut bölgede geniş çapta kabul görürken bazı verilerin, oluşturulduğu ve tüketildiği yere yakın yerlerde tutulmasının daha iyi olabileceğini dikkate almak önemlidir. Bu hem uçta hem de veri merkezinde geçerlidir. Depolama yöntemini değerlendirirken güvenlik de önemli bir etkendir. Verilere erişime izin verilirken ne kadar denetim gereklidir ve ne kadar risk alınabilir? Mutlaka belirlenmelidir. Maliyet, uygun çözümü seçerken göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus olup bulut benzeri bir deneyim için hem geleneksel depolama ürünleri hem de veri depolama hizmetleri sunan bir teknoloji sağlayıcısı belirlemek yararlı olacaktır.

 

4. Verileriniz inovasyona uygunluğundan emin olun

Forrester araştırmasına göre Orta Doğu’daki veri karar vericilerinin 70’i, analiz etmek ve kullanmak için geçen süreye kıyasla verileri daha hızlı bir şekilde topluyor. Teknolojiyi yenilemek, veriye dayalı iş sonuçlarına ulaşmanın yalnızca ilk adımıdır. Yeni depolama çözümlerini devreye almak, iş yüklerinin ve verilerin ilk seferde doğru ve verimli şekilde kategorize anlamına gelir. Veri taşıma hizmetlerini kullanmak daha fazla denetim, güvenlik ve değer sağlar. Bu hizmetler, sorunsuz bir geçişi planlamak ve yürütmek için uzmanlardan yararlanılarak süreci basitleştirmenin ve hızlandırmanın en iyi  yoludur.

 

5. Güvenli geri dönüşüme öncelik verin 

BT karar vericilerinin 72’si, BT güvenliği ve risk gereksinimlerini karşıladıklarından emin olmak için dışarıdan yardım almaya ihtiyaç duyduklarını söylüyor. BT yöneticilerinin herhangi bir altyapıyı yenilemek ve tekrar düzenlemek veya emekliye ayırmayı istediklerinde, yaşam döngülerinin sonunda varlıkların güvenli ve tutarlı bir şekilde yönetilmesine yardımcı olabilecek bir teknoloji ortağı olması gerekiyor. Varlıkları verimli bir şekilde yönetmek oldukça önemli husustur. Öncelik her zaman yeniden kullanım olmalı, yeniden kullanım gibi bir seçenek olmadığında ise güvenli geri dönüşüm olmalıdır.

 Her adımda destek alın

Teknoloji yenilemesi için atılacak adımlarda hata payının en aza indirilmesi için profesyonel destek alınması gerektiğine de dikkat çeken Emin Çalıklı, “Herhangi bir teknoloji yenilemesinin amacı, güvenliği sürdürmek, müşterilere ve iş gücüne karşı oluşabilecek ve iş operasyonlarında meydana gelebilecek kesintileri en aza indirmek ve gelecekteki iş ihtiyaçlarını karşılamak üzere gelişmek ve dönüşmektir. Dell Technologies Services, bir kuruluşun depolama varlıklarının planlanmasından kullanım dışına alınmasına kadarki süreçte en iyi uygulamaları sunmak için yenilik yapmaya devam ediyor. Depolama ihtiyaçları geliştikçe ve arttıkça, mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlara en uygun olanı sağlamak için depolama platformlarını yenilemek bir zorunluluktur. Bu çok fazla planlama, test etme ve koordinasyon gerektiren önemli bir süreçtir. Aynı zamanda performansı artırmak, maliyetleri düşürmek ve platformun geleceğe hazır olmasını sağlamak için de büyük bir fırsattır” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com