Bosch, iklim nötr teknolojiye milyarlarca Avro yatırım yapacak – Ulusal24.com

Bosch, iklim nötr teknolojiye milyarlarca Avro yatırım yapacak – Ulusal24.com

yılın görünümünü bulanıklaştırıyor

 

2021 satış: 78,7 milyar Avro / FVÖK: 3,2 milyar Avro.

Hidrojen elektrolizi için 14 milyar Avro’luk pazara giriş – Bosch, 2030 yılına kadar bu yeni iş alanına yaklaşık 500 milyon Avro yatırım yapacak.

Elektromobilite siparişleri ilk kez 10 milyar Avro’yu aştı.

 

Stefan Hartung: “Elektrifikasyon, iklim nötrlüğe giden en hızlı yoldur.”

 

Dr. Markus Forschner: “Bosch Grubu, 2021’in zorluklarının üstesinden başarıyla geldi, ancak sonuç üzerindeki baskı yoğunlaşıyor.”

 

Filiz Albrecht: “Değişim zamanlarında, sosyal sorumluluk, bizimle mümkün olduğunca çok sayıda çalışanı yeni iş alanlarına almak anlamına gelir.”

 

Dr. Christian Fischer: “Bosch, 2025 yılına kadar ısı pompası işine 300 milyon Avro yatırım yapacak.”

 

Rolf Najork: “Ağa bağlı enerji yönetimi, fabrikalarda enerji verimliliğinin kapılarını açıyor.”

 

Dr. Markus Heyn: “Bosch, yollardaki elektrikli güç aktarma sistemlerinde bir numaralı tedarikçidir.”

 

Stuttgart ve Renningen, Almanya – 2021 mali yılında Bosch, zorlu bir ortama rağmen satışlarda ve sonuçlarda önemli bir büyüme elde etti. Teknoloji ve servis tedarikçisi tarafından elde edilen satış geliri yüzde 10,1 artarak 78,7 milyar Avro’ya, faaliyet sonucu (operasyonlardan elde edilen FVÖK) yarıdan fazla artarak 3,2 milyar Avro’ya ulaştı. Önceki yıl yüzde 2,8 olan faaliyetlerden elde edilen FVÖK marjı yüzde 4’e yükseldi. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Stefan Hartung, şirketin yıllık rakamları ile ilgili yaptığı sunumunda, “2021 mali yılının başarılı sonucu, mevcut yılın zorlu ortamıyla mücadele ederken güvenimizi güçlendiriyor.” dedi.
 

Önemli belirsizliklerden biri, Ukrayna’daki savaş ve tüm sonuçlarıdır. Şirket, çalışanlarına karşı sorumluluğunu çok ciddiye alıyor. Aynı zamanda, özellikle mültecilerin acılarını dindirmek için ilk günden bu yana kapsamlı insani yardım sağlıyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, “İnsanların hayatta kalmak için savaştığı yerlerde, aklımız onlarda kalıyor ve korkularını paylaşıyoruz.” dedi. Savaşın siyasi çatışmayı çözemeyeceğini de sözlerine ekledi. Hartung’a göre mevcut durum, politika yapıcılar ve toplum üzerindeki fosil yakıtlara daha az bağımlı hale gelme ve yeni enerji kaynaklarının geliştirilmesini şiddetle takip etme baskısını vurgulamaktadır. Bu nedenle Bosch Grubu’nun, zorlu ekonomik ortama rağmen küresel ısınmayı azaltmak için sistematik olarak çalışmalarını sürdürdüğünü sözlerine ekledi. Ayrıca Hartung, Bosch’un elektrifikasyon ve hidrojen gibi iklim nötr teknolojilere üç yıl içinde 3 milyar Avro yatırım yapacağını duyurdu.

 

Hartung, savaşın kısa vadede karbon emisyonlarını azaltmadaki ilerlemeyi yavaşlatacağına inanıyor. Ancak uzun vadede Avrupa’daki teknolojik dönüşümü hızlandıracak. Hartung, “Politika yapıcılar, ister mevcut binaları daha enerji verimli hale getirmek için teşvikler sağlamada, isterse büyük ölçüde genişleyen yenilenebilir enerji üretiminde olsun, bunu daha fazla kararlılıkla hareket etmek için ipucu olarak alabilirler.” dedi. Yeşil elektriğe dayanması koşuluyla, elektrifikasyonun iklim nötrlüğe giden en hızlı yol olduğuna inanıyor. Bu nedenle Bosch, sürdürülebilir mobiliteyi ileriye taşıyor: 2021’de şirketin elektromobilite ile ilgili siparişleri ilk kez 10 milyar Avro’yu aştı. Ancak Hartung, hidrojenin de gerekli olduğunu vurguladı. Hartung, “Sanayi politikası, ekonominin tüm sektörlerini hidrojene hazır hale getirmeye odaklanmalı. Elektrik tabanlı çözümler önceliğe sahip, ancak hidrojen tabanlı çözümlerin de daha fazla ivme kazanması gerekiyor. Mavi gezegenimizde sürdürülebilir bir şekilde yaşamak istiyorsak her ikisine de ihtiyacımız olacak.” dedi. Aynı zamanda Bosch Yönetim Kurulu Başkanı, önümüzdeki üç yıl içinde şirketin işini dijital olarak dönüştürmek için 10 milyar Avro daha yatırım yapacağını duyurdu. Hartung, “Sürdürülebilirlikte dijitalleşmenin de özel bir rolü var ve çözümlerimiz bu önermeden yola çıkıyor.” dedi. Bosch portföyündeki bu tür çözümlerin örnekleri arasında akıllı ev enerji yöneticisi ve ağa bağlı üretim enerji platformu sayılabilir.

 

2022 yılı genel görünümü: Zorlu bir ortamda yüksek düzeyde belirsizlik

Bosch Grubu, ilk çeyrekte satışlarını yüzde 5,2 artırdı. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Finans Genel Müdürü Dr. Markus Forschner, “2022’ye sağlam bir başlangıç yaptık. Şu anda, faaliyet raporumuzda yer alan yüzde 6’lık satış büyüme tahminini aşmayı bekliyoruz. Ancak, karşılaştığımız önemli belirsizlikler, bir bütün olarak mevcut yıl için daha doğru bir tahminde bulunmanın hala zor olduğu anlamına geliyor.” dedi. Forschner’a göre şirket, geçen yılki FVÖK marjını yakalama hedefine tam olarak ulaşamayacak. Satışlarda beklenen bir artışa rağmen, bu yüzde 3 ila 4 aralığında olacak. “Enerji, hammadde ve lojistik maliyetlerindeki hızlı artışlar nedeniyle mali sonucumuz üzerindeki yük önemli ölçüde artıyor.” Özellikle Mobilite Çözümleri iş sektöründe, maliyet baskısı şu anda çok yüksek. Bazı hammaddelerin fiyatları 2020’den bu yana yaklaşık üç katına çıktı. Forschner, “Devam eden yüksek fiyatlara ve çok değişken piyasalara hazırlanmamız gerekiyor. Sadece otomobil üreticileri değil, tedarikçiler de fiyat artışlarını yansıtmak zorunda.” dedi.

 

Mevcut durum ışığında Bosch, küresel ekonomiye ilişkin beklentilerini şimdiden önemli ölçüde revize etti. Şirket, bu yıl yüzde 3½’nin biraz altında büyümesini bekliyor. Yılın başında bu beklenti yüzde 4 civarında bir büyümeydi. Yaklaşık 88 milyon araçlık otomotiv üretimi için önceki tahmini ve beklenen yıllık yüzde 9’luk artış da muhtemelen karşılanmayacak. Forschner bunun nedenlerinin, Çin’deki koronavirüs pandemisinin olumsuz etkilerinin yeniden canlanması ve devam eden çip kıtlığı olduğunu düşünüyor. Ancak genel olarak şundan emin: “Yine de şirket olarak Bosch bu zorlu aşamanın üstesinden gelecek. Burada önemli olan, öncü ürünlere ve net bir uzun vadeli stratejik odağa sahip olmak ve biz ikisine de sahibiz.”

 

Hidrojen elektrolizi: 14 milyar Avro’luk pazara giriş

Etkili iklim eylemi adına Bosch, hidrojen elektrolizine yönelik bileşen işine giriyor. Şirket, yarısı 2025 için planlanan pazara çıkış tarihine kadar olmak üzere bu alana, yaklaşık 500 milyon Avro’luk yatırım yapmayı planlıyor. Hartung, “Hidrojen teknolojilerini geliştirmek için geniş bir temelimiz var ve Avrupa’da hidrojen üretimini ilerletmek istiyoruz. Elektrolizör bileşenlerine yönelik küresel pazarın 2030 yılına kadar yaklaşık 14 milyar Avro’ya ulaşmasını bekliyoruz.” dedi. Bosch, akıllı bir modül oluşturmak için güç elektroniği, sensörler ve kontrol ünitesi ile birleşen, hidrojen elektroliz sisteminin temeli olan yığını tedarik edecek. H2 nesline yönelik yığınların 2025 gibi erken bir tarihte üretime girmesi bekleniyor.

 

Sürdürülebilirlik: Yeni enerji kaynaklarına geçişte sosyal sorumluluk

Bosch, Avrupa Birliği’nin Yeşil Anlaşması’nı destekliyor ve kendisini sürdürülebilirlik konusunda özel bir sorumluluk taşıyor olarak görüyor: Bosch, dünya genelindeki 400 şirket lokasyonuyla 2020’den beri karbon nötr. Karbon nötrlüğünün kalitesine gelince, şirket beklenenden daha iyi ilerleme kaydediyor. Bosch, 2020’lerin sonunda elde etmeyi hedeflediği enerji tasarrufunun üçte birini şimdiden gerçekleştirdi. Bosch Yönetim Kurulu Üyesi ve Endüstriyel İlişkiler Direktörü Filiz Albrecht, ““Sürdürülebilirlik artık ikincil bir konu değil. Bu, her şirketin ana işinin bir parçası olmalıdır.” dedi. Bosch’un kurumsal sosyal sorumluluğu ekonomik, sosyal ve ekolojik kaygılar üçlüsünü kapsıyor. “Bu üç konuyu dengede tutmak kolay değil. Değişim zamanlarında, sosyal sorumluluk, bizimle mümkün olduğunca çok sayıda çalışanı yeni iş alanlarına almak anlamına gelir.” Albrecht’in belirttiği gibi Bosch, öncelikle daha önce içten yanmalı sistemleri üreten lokasyonlarda iklime zarar vermeyen teknolojiler geliştiriyor. Yeniden beceri kazandırma programları ve şirket içi işe yerleştirme platformu, güç aktarma sistemi operasyonlarında çalışan tam 1.400 çalışanın yazılım ve elektromobilite gibi alanlarda yeni işler üstlendiği anlamına geliyor. Albrecht, “Yıl sonuna kadar, neredeyse tamamı şirket içinde istihdam edilen yaklaşık 2.300 çalışan mobil ve sabit yakıt hücreleri üzerinde çalışacak.” dedi ve ekledi: “Bu, Bosch tarafından gerçekleştirilen bir dönüşümdür.” Ayrıca şirketin bu yıl dünya genelinde 10.000 yeni yazılım mühendisi almayı planladığını da bildirdi.

 

Termoteknoloji: Isı pompası işine 300 milyon Avro

Dr. Christian Fischer, “Karbon emisyonlarının üçte birinden fazlasının binalardan kaynaklanıyor. Bu nedenle iklim eyleminin insanların evlerinde de gerçekleşmesi gerekiyor.” dedi. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Fischer, tüketim ürünleri ve enerji ve bina teknolojisinden de sorumlu. “Alternatif ısıtmaya geçişin ideal olarak yeşil elektrikle çalışan ısı pompasıyla başlar.” Dünya genelinde yeni binalara yönelik yasal gereklilikler bunu giderek daha fazla yansıtıyor: Yalnızca Almanya’da, örneğin, 2024 yılına kadar yeni ısıtma sistemlerinin yüzde 65’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmesi gerekecek. Fischer, “Bosch, önümüzdeki yıllarda ısı pompası işine 300 milyon Avro daha yatırım yapacak.” dedi ve ekledi: “Pazar, bugün ile 2025 arasında yıllık yüzde 15 ila 20 oranında büyüyecek. “Pazardan iki kat daha hızlı büyümeyi hedefliyoruz.” Bosch, mevcut binalarda da üzerine düşeni yapmak istiyor: hidrojene hazır gaz yakıtlı kazanlarıyla şirket, doğal gazlı ısıtma sistemlerinden hidrojenli ısıtma sistemlerine geçişi kolaylaştırıyor. Ayrıca, bina sistemlerini birbirine bağlayarak ve entegre ederek Bosch, aynı anda hizmetlerden sürekli gelirden daha fazla pay elde etme hedefine daha da yaklaşıyor. Fischer, “Bina sistemleri işinde, hizmetler zaten tüm satışların neredeyse yarısını oluşturuyor. Teknolojiyle iklim eylemini şekillendirmeye yardımcı olmak ve hizmet işimizi genişletmek olan stratejik hedeflerimiz birbirini tamamlıyor.” dedi.

 

Sanayi Teknolojiler: Dijitalleşme yoluyla enerji verimliliği

Endüstriyel üretimde Bosch, fabrikalarında enerji ve maliyet verimliliğini iyileştirme çabalarını hızlandırıyor. Robert Bosch GmbH’nin Endüstriyel Teknoloji iş sektörünü denetlemekten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Rolf Najork, “Endüstriyel üretimin dijitalleştirilmesi iklim eylemine katkıda bulunuyor. “Sadece ağa bağlı enerji yönetimi sayesinde, üretim operasyonlarımızın yıllık enerji tüketimini ortalama yüzde 5 azaltıyoruz.” Endüstri 4.0 portöfyündeki Enerji Platformu, halihazırda 80 müşteri projesinde ve 120 Bosch lokasyonunda kullanılıyor. Najork, aynı zamanda Bosch Grubu’nun endüstriyel teknolojisinde elektrifikasyonu benimsediğini de sözlerine ekledi. Şirket, mobil makinelerin yüzde 30’unun 2030 yılına kadar elektriklendirilmesini bekliyor. Bu, yüksek voltajlı sistemler için 1,5 milyar Avro değerinde ek bir pazar hacmi anlamına geliyor. Bosch ayrıca endüstriyel teknolojisiyle elektrikli sürüşü ilerletmek istiyor. Najork, “VW ile bir proje biriminde, Avrupa’daki batarya hücresi fabrikalarını donatacak bir şirket kurmak için çalışıyoruz. Ortak hedefimiz, batarya teknolojisinin yüksek hacimli üretiminde maliyet lideri olmaktır.” dedi. Uzmanlar, batarya hücreli üretim teknolojisinin 2030 yılına kadar dünya genelinde 50 milyar Avro’luk kümülatif pazar hacmine ulaşmasını bekliyor.

 

Alternatif mobiliteye geçiş: Batarya ve yakıt hücreli güç aktarım sistemleri ile elektrifikasyon

Bosch, AB’nin Yeşil Anlaşması’nın karayolu trafiğinin elektrifikasyonuna kesin bir destek sağlamasını bekliyor. Robert Bosch GmbH Yönetim Kurulu Üyesi ve Mobilite Çözümleri iş sektörünün başkanı Dr. Markus Heyn, “Bütün otomobil üreticileri, büyüyen elektrikli araç pazarından mümkün olan en büyük payı elde etmeye hevesli. Bosch, kendisini yollardaki elektrikli güç aktarım sistemlerinde bir numaralı tedarikçi olarak görüyor.” dedi. Heyn, ana teknik görevin, batarya da dahil olmak üzere güç aktarım sistemini doğru sıcaklıkta tutmak ve yolcu bölmesinde gerekli iklim konforunu sağlamak olduğunu söyledi. Heyn, akıllı termal yönetimin tek başına elektrikli sürüş menzilini yüzde 25 artırabileceğine dikkat çekti. Bu amaçla Bosch, önceden entegre edilen bir çözüm geliştirdi: esnek termal birim veya FTU. FTU ile Bosch, 2020’lerin sonunda 3.5 milyar Avro’luk bir hacme ulaşacak bir pazara giriyor. Yakıt hücrelerine dayalı elektrikli mobilite için Bosch, bu yıl kamyonlar için yakıt hücreli güç aktarım sistemlerinin üretimine başlayacak. Heyn, “Bamberg tesisinde, en geç 2020’lerin ortasında gigawatt çıkışlı yığınlar üretmeyi hedefliyoruz. 2030’a kadar, yakıt hücreli bir kamyonu kullanmak dizelden daha pahalı olmayacak. Hedefimiz bu.” dedi. Bosch, mobil yakıt hücreleri için sermaye harcamasını bir kez daha artırarak 2021 ile 2024 arasında neredeyse 1 milyar Avro’ya çıkardı.

 

2021 iş yılı: Maliyet baskısına rağmen zorlukların üstesinden geliniyor

Forschner, “Genel olarak Bosch Grubu, 2021’deki zorlukları iyi bir şekilde aştı. Satışlarımızı yüzde 10,1, operasyonlardan elde ettiğimiz FVÖK’ümüzü de yüzde 50’den fazla artırdık.” dedi. Bosch tüm bunları, devam eden koronavirüs pandemisine, yarı iletkenlerde devam eden arz darboğazlarına ve zaten önemli ölçüde yüksek olan hammadde fiyatlarına rağmen başardı. Forschner, “İyi satış rakamlarımıza ek olarak, kapsamlı maliyet düşürücü önlemlerimiz de meyvelerini verdi. Geleceğe yönelimimiz, sağlam mali sonucumuza da yansıyor.” dedi. Bosch Grubu’nun araştırma ve geliştirme maliyeti 6,1 milyar (2020: 5,9 milyar Avro) Avro’ya ulaştı. Araştırma ve geliştirme maliyeti, elektromobilite ve sürücü destek sistemlerinin yanı sıra endüstri ve ısıtma teknolojisinde elektrifikasyona odaklandı. 

 

2021 iş yılı: İş sektörlerine göre gelişmeler

Tüm iş sektörleri, bu olumlu gelişmeye katkıda bulundu. En yüksek satışı gerçekleştiren Mobilite Çözümleri iş sektörü, satışlarda yüzde 7,6 artış kaydederek 45,3 milyar Avro’ya ulaştı. Kur etkilerinin ayarlanmasının ardından, büyüme yüzde 7,9 oldu. Geçen yılki zararın ardından iş sektörü, faaliyetlerinden yüzde 0,7’lik bir FVÖK marjı ile biraz daha olumlu bir sonuç elde etti. Forschner ekledi, “Mobilite Çözümleri, özellikle çip sıkıntısına maruz kalıyor ve mobilitede köklü değişikliklere hazırlanmak zorunda. Aynı zamanda sektör, elektromobilite ve otonom sürüşe önemli ön yatırımlar yapıyor ve şimdiden hammadde ve lojistik için önemli ölçüde daha yüksek maliyetler üstlenmek zorunda kaldı.” Forschner, Endüstriyel Teknoloji iş sektörünün önemli makine mühendisliği pazarlarının toparlanmasından fayda sağladığını ve satışları yüzde 18,9 artırarak 6,1 milyar Avro’ya çıkarabildiğini söyledi. Kur etkilerinin ayarlanmasının ardından, büyüme yüzde 19,4 oldu. FVÖK marjı yüzde 8,4 oldu. Geçen yılki güçlü performansın ardından, Dayanıklı Tüketim Malları iş sektörü satışlarını yeniden yüzde 12,7 artırarak (kur etkisi ayarlandıktan sonra yüzde 14,4) 21 milyar Avro’ya çıkardı. Sektör, operasyonlardan yine çift haneli (yüzde 10,2) FVÖK marjı elde etti. Enerji ve Bina Teknolojisi iş sektörü, satışlarını yüzde 7,8 veya kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 8,8 oldu artırdı. 5,9 milyar Avro’luk toplam satışla iş sektörünün FVÖK marjı yüzde 5,1’e ulaştı. Forschner, “İklim dostu ısıtma teknolojimiz bu başarılı rakamlara büyük katkı sağladı.” dedi. 

 

2021 iş yılı: Bölgeye göre gelişmeler

Bosch Grubu, tüm bölgelerde satış gelirlerinde artış kaydetti. Avrupa’da satışlar bir önceki yıla göre yüzde 8,9 artışla 41,3 milyar Avro olarak gerçekleşti. Kur etkilerine göre ayarlandığında, bu artış yüzde 10 oldu. Kuzey Amerika’da satış gelirleri, yüzde 6,5’lik (kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 9,3) artışla 11,4 milyar Avro’ya yükseldi. Güney Amerika’da satışlar yüzde 32 veya kur oranı etkilerinin düzenlenmesinin ardından yüzde 45,1 artışla 1,4 milyar Avro’ya çıktı. Asya Pasifik’te, diğer bölgeler de dahil olmak üzere, satışlar 24,5 milyar Avro’ya ulaştı. Önceki seneye göre artık yüzde 13,1 ya da kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 11,7 oldu. 

 

2021’deki çalışan sayısı: Tüm bölgelerde artış

31 Aralık 2021 itibarıyla Bosch Grubu dünya çapında 402.614 kişiyi istihdam etti. Bu rakam, bir önceki yıla göre 7.580 kişi daha fazla. Bu artış, Avrupa, Amerika ve Asya olmak üzere üç bölgede de görüldü:   Almanya’daki çalışan sayısı 131.652’de sabit kaldı. Araştırma ve geliştirmede çalışan sayısı 2.949 kişi artarak 76.121 çalışana ulaştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

Türkiye İMSAD: “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” – Ulusal24.com

50. TÜRKİYE İMSAD GÜNDEM BULUŞMALARI’NDA  “ENERJİDE YOL AYRIMI: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Mİ? MALİYET Mİ?” KONUSU DEĞERLERLENDİRİLDİ

 

Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu: 

“Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmeliyiz”

Türkiye İMSAD’ın sektörle ilgili gelişmeleri tüm yönleriyle ele aldığı ‘Gündem Buluşmaları’nın 50’ncisi, “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlığı altında düzenlendi. Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin’in konuşmacı olduğu toplantıda, 21. yüzyılı şekillendiren mega trendler çerçevesinde dünyadaki mevcut durum, eğilimler ve inşaat malzemesi sektörüne yönelik etkiler değerlendirildi.

 

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 50’nci kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’, 26 Nisan Salı günü Demirdöküm’ün katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. 

 

Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı,  “Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı toplantı ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, dünya güç dengelerini, enerji ve yeşil enerji alanlarındaki küresel gelişmeleri ve Türkiye’nin bu çerçevedeki adımlarını anlattı.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, pandeminin etkileri sürerken beklenmedik şekilde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile ekonomi dengelerindeki öngörülemeyen değişimin, enerji konusunu dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin en önemli gündem maddelerinden bir yaptığına işaret etti. Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörümüzün gelişimi ve gelecek planları açısından enerji konusunu dikkatle takip ediyoruz. Bugün büyük bölümünü ithal ettiğimiz enerji, yüksek maliyeti nedeniyle sektörümüzü zorlamaktadır. Öte yandan gelecek için sürdürülebilirlik adımlarını da atmamız gerek. Önümüzde enerjinin maliyeti, sürdürülebilirliği, rekabete etkileri, arz güvenliği ve dönüşümün nasıl gerçekleşeceğine dair öngöremediğimiz pek çok konu var. Orta ve uzun vadeli planlarımızı yapmak için geleceği daha net görmeye ihtiyacımız var. Dünyada değişen ticaret dengelerini görebilmemiz lazım. Oyunun kuralları değişirken, yeni kuralları keşfedebilmemiz lazım. AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ülkemizi ve sanayimizi doğrudan etkileyecek düzenlemelerin, son durumdan nasıl etkileneceğini bilmek de gelecek planlarımız açısından önem arz ediyor.”

 

“Planların bir türlü tutmadığı bir dönemdeyiz”

Toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise “Konjonktürün zor olduğu bir dönemde enerji de zor bir konu. Yapılan planların bir türlü tutmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Dünyada ve ülkemizde pandemi başladıktan sonra, eski normal, yeni normal derken anormal bir konjonktürün içine düştük. Ne yeni normal oldu, ne eski normal oldu. Yeşil Mutabakat bir iklim politikası olarak hayata geçerken; AB sınırda karbon vergisi ile bölgesel ticaret rekabetinde kendi sanayi üretimlerini korumaya odaklandı. Enerjiyi tartışmaya başladık, fosile karşı yenilenebilir enerjiyi parlatırken bir anda kömür şaha kalktı. Enerji maliyetine çözüm ararken enerjinin arz güvenliği ön plana çıktı. COP26’da her şey enine boyuna tartışıldı, benim aklımda kalan ise iki F; fosil ve finans oldu. 2053 net sıfır karbon hedefini planlarken, 19 milyar ton rezerv olarak ilan edilen linyit ve taş kömürünü, zeytinlikler dahil çıkartma telaşına girdik. Her evde 4 lambadan 2’sinin kaynağı termik enerji. Her 3 enerji kaynağından 2’si termik. Dünyada GES VE RES yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı yüzde 10 civarındayken, Türkiye’de yüzde 13. Enerji maliyetlerindeki öngörülemeyen artışlar, AB ile başa baş devam ederken bölgesel rekabete uyum sağlamak gittikçe daha zor hale geldi. Bu noktada biz de haklı olarak soruyoruz; sürdürülebilirlik mi, maliyet mi?” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye, riskleri fırsata dönüştürme şansına sahip”

Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin, “2 Siyah Kuğunun Gölgesinde; Enerjide Yol Ayrımı: Sürdürülebilirlik mi? Maliyet mi?” başlıklı bir sunum eşliğinde açıklamalarını yaptı. 

 

Ekonomi alanında “siyah kuğu” tanımının, gerçekleşme olasılığı göreceli düşük olarak algılanan bir ‘risk’in bir anda gerçekleşmesi ile birlikte, söz konusu riskin dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerinde geri döndürülmesi imkansız değişimlere sebep olması ve küresel ekonomi aktörleri için yepyeni bir dönemin başlamasına sebep olan olaylar için kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşının “siyah kuğu” olarak nitelendirildiğini söyledi. Prof. Dr. Kerem Alkin, “yeşil enerji dönüşümü” ve “sıfır-karbon hedefi” küresel enerji gündeminin en öncelikli gündem maddeleri iken bugün “arz güvenliği” konusunun en üst sıraya çıktığını belirtti.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları dikkate alındığında Türkiye’nin risklere karşı elindeki tüm imkanları koruyup geliştirerek bu riskleri kendisi için fırsata dönüştürme şansına sahip ender ülkelerden biri olduğunu söyledi.

 

21. yüzyılı şekillendiren mega trendleri; Sürdürülebilirlik, Hiperdijitalleşme, Mobilite, İklim ve dekarbonizasyon olarak sıralayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “2020-2030 yılları arasında dört temel dönüşüm öncelik arz edecek. Ülkelerin dayanıklı ekonomiye sahip olmak, şoklara karşı güçlü olmak için dört ödevi var; dijital dönüşüm, enerji dönüşümü, yeşil dönüşüm ve bilgi dönüşümünü gerçekleştirmek” ifadesini kullandı.

 

AB ile Türkiye arasında yeşil mutabakat kapsamında üst düzey temasların gerçekleştiğini hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Önümüzdeki günlerde yeşil yakıt ve yeşil hidrojen konusunda AB ile bir iş birliği söz konusu olabilir” yorumunu yaptı.

 

“Ticaret dar coğrafyalarda yoğunlaşacak”

Net sıfır karbon ile ilgili hedeflerin gerçekleşmesi adına önemli bir yaklaşımın ülkelerin uzak coğrafyalar yerine mümkün oldukça yakın coğrafyalardan, mümkünse ülke içi kaynaklardan emtia ihtiyaçlarını karşılamaları yönünde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Daha dar coğrafyalarda ticaretin yoğunlaştırılması ve geliştirilmesi artık çok daha fazla konuşuluyor” dedi.

 

Ekonomi çevrelerinin gündemindeki bir başka konunun, ülkelerin bazı ürünler için ihracatlarına getirdikleri sınırlamalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kerem Alkin, “Korumacılığı nasıl yöneteceğiz konusu da önemli hale geldi. Ülkeler ellerindeki kaynakları korumaya aldıklarında bu nasıl yönetilecek? Ülkenin ihtiyacı ne kadardır? Bunu ne kadarı ihraç edilebilir? Ülkemiz açısından da bu hesapları yapmamız, hazırlıklı olmamız gerekir. İhracata getirilecek kısıtlamaları doğru yöneterek ihracat gelirlerini kaybetmememiz gerekir. Bu hesapları hızla yapmamız ve hızlı güncellememiz lazım” vurgusunu yaptı.

 

“Pandemide petrol fiyatları düşünce de endişeler arttı”

Pandemi döneminde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşü ve dünya karbon emisyonundaki azalmayı hatırlatan Prof. Dr. Kerem Alkin şunları söyledi: “Covid-19 ve savaş nedeniyle yükselen enerji fiyatları, maliyet mi, yeşil enerji mi tartışmalarına neden oluyor, ancak şöyle bir gerçek de var; pandemideki karantina döneminde dünya ekonomisinde çok ciddi bir yavaşlama gerçekleşti. Fosil yakıt kullanımı büyük ölçüde azaldığından, petrol ve doğal gaz fiyatlarının rekor düzeyde düştüğüne de tanık olduk. BM, OECD, Dünya Ticaret Örgütü ve pek çok uluslararası kuruluş, fosil yakıt maliyetlerindeki düşüş nedeniyle yeşil enerji – yenilenebilir enerji alanındaki çalışmaların aksamasından büyük endişe duyarak, ‘dünya fosil yakıtlarla yoluna devam edemez’ mesajını güçlü şekilde verdi. Benim de bugün gördüğüm, fosil yakıtlarla mücadeleden asla geri kalınmayacağı yönünde. Fosil yakıtlar çağını bitirmeye yönelik tüm çalışmalar ivme kazanarak devam ediyor. Buradan geri dönüş yok. 2030 yılında dünyada kömürle olan birlikteliğin sıfır düzeyine indirilmesi hedefleniyor ve bununla ilgili ciddi düzenlemeler yapılacak. 2040’ta petrol çağı bitecek, dünyanın petrole olan ihtiyacının azaldığı hızlı bir dönüşüm yaşayacak. Doğalgaz göreceli olarak daha düşük karbon emisyonundan dolayı 2060-2070 yılına kadar sürecek gibi görünüyor. Petrolden ve kömürden para kazanan ülkeler bu avantajlarını kaybedecek. Doğalgazdan hızla vazgeçmek çok mümkün değil. Bu doğrultuda güneş ve rüzgâr enerjisine yüklenmek doğru ancak ülkeler sanayide kullanmak için enerji sağlama çalışmalarını sürdürmek durumunda. Bu noktada da sürdürülebilir enerji ekonomisi gündeme geliyor. Bunun üç ayağı var; sürdürülebilir enerji üretimi, sabit pil üniteleri ve batarya sistemleri, elektrikle çalışan çok çeşitli taşıtlar. Bu anlamda pil ve batarya istasyonları süreci değiştirecek derecede büyük önem taşıyor.” 

 

Dünya ticaret dengeleri açısından Rusya’nın AB pazarında boşalttığı alanı doldurmak için büyük bir rekabetin yaşanacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, sıvılaştırılmış doğal gaz ve boru hatlarının gündeme geleceğini söyledi. Nükleer enerji konusunda da bir belirsizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Nükleer enerji olmadan iklim değişikliğini durdurmak çok kolay görünmüyor. Öte yandan AB’nin uranyum ihtiyacının büyük kısmı da Rusya ve Ukrayna’dan karşılanıyor. Bunlar da tartışılıyor” dedi.

 

“AB’de yenileme ve yalıtım pazarı önemli fırsat”

AB’nin doğalgaza bağımlığının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Bugün enerji verimliliğine yönelik tedbirler daha da fazla gündemde yer alıyor. Türk inşaat malzemeleri sektörü açısından AB’de yenileme ve yalıtım pazarları önemli fırsat olacak. Küresel olarak iklimlendirmeyi minimum maliyetle destekleyecek yalıtım kampanyaları geliştirmek, sürdürülebilirlik anlayışına sahip bina yapımını hayata geçirmek, binaların enerji verimliliğine odaklanmak, mevcut yapı stokunu sil baştan yenilemek gibi çözümler üzerinde duruluyor. OECD çatısı altında bu konuyla ilgili, ‘akıllı binalarla dünyayı nasıl koruruz?’ ana ekseninde kapsamlı çalışmalar yapılıyor” dedi.

 

Prof. Dr. Kerem Alkin, AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında üzerinde çalıştığı karbon fiyatlama mekanizmasının da tartışmalı olduğuna, ticari dengeler ve rekabet açısından tüm dünyada geçerli olacak bir karbon fiyatlama mekanizması oluşturulması fikrinin tartışıldığına işaret etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Yapay zekâ müşteri hizmetlerini ele mi geçiriyor? – Ulusal24.com

Yapay zekâ müşteri hizmetlerini ele mi geçiriyor? – Ulusal24.com

CRM’in dijital yakalı uzmanı, müşteri taleplerine çözüm yaratıyor

 

Dijitalleşmenin ve yapay zekanın toplumsal yaşamımızda yaygınlaşmasıyla, insan ve teknoloji iş birliğini hedefleyen bir toplum modeli olan Toplum 5.0 uygulamalarını iş ve günlük hayatta daha fazla görüyoruz. Artık sonuna geldiğimiz pandemi ile yaşanan kapanma ve insanların her şeyi online olarak gerçekleştirme eğilimi tüm dünyayı hızla dijitalleştirerek Toplum 5.0 modeline birkaç adım daha yaklaştırdı. Tüketici davranışlarına yansıyan değişikliklerle birlikte hız, kalite ve hizmet standardı üst seviyelere taşınırken, maliyetlerin de düşük olmasına artık daha fazla dikkat ediliyor.

 

Müşterinin problemini “insan-gücü” tek başına çözmeye yetişemiyor

 

Satış, satın alma gibi süreçler ne kadar baş döndürücü bir hıza ulaşmış olsa da müşteri hizmetleri yönetimi alanında; müşterinin derdini tam olarak anlayabilmek ve problemi bütünüyle kavrayarak kalıcı çözüm yaratabilmek hala başlı başına sorun olmaya devam ediyor. Özellikle müşteri deneyimini yönetmek ve bu süreçte yaşanan problemlerin çözüme ulaşması yönünde ilgili aşamaların, doğru kurgulanmış sistemler ve senaryolarla yürütülmesi, ayrıca sürekli güncellenmesi gerekiyor. Bu noktada, insanın yapay zekayla birlikte yönettiği, süreç temelli müşteri hizmetleri sistemleri yüksek müşteri deneyimi skorları yaratıyor.

 

Finans, sigorta, e-ticaret, telekom, enerji, perakende, otomotiv, havayolları, lojistik, imalat, kamu yönetimi gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren 400’ü aşkın lider kurumda, 150 binden fazla çalışan tarafından kullanılan Next4biz CRM’in Ar-Ge ekibi, tam bu bakış açısıyla bir ilke imza atarak süreç temelli müşteri hizmetleri yönetimi modülüne yapay zekâ destekli özellikler ekledi.

 

Yapay zekâ ile müşteri hizmetlerine ne katıyor?

 

Next4biz CRM yazılımı, tüm iletişim kanallarından bütünleşik ve eş zamanlı olarak müşteri bildirimlerini topluyor ve bu bildirimlerin konularına göre kategorize edilerek süreçlerle uçtan uca çözümlenmesini sağlıyor. Ve işte tam da bu noktada yapay zekâ ve insan işbirliği karşımıza çıkıyor. Derin öğrenme teknolojisiyle geliştirilmiş Next4biz yapay zeka modülü, kullanıcıların davranışlarını izleyerek müşteri bildirimlerinin konularını ve kategorilerini adım adım kendisi belirlemeye başlıyor. Kullanıcı deneyiminden aldığı verilerle kendini sürekli eğiten yapay zeka, kategorizasyon için insan desteği ihtiyacını zaman içinde tamamen ortadan kaldırıyor. Next4biz’in yapay zekâsı kategori önermeleriyle kalmayarak; iş kurallarıyla inisiyatif alıyor, hatta belli konulardaki bildirimleri kendi çözerek kapatıyor. Çözemediği bildirimleri ise iş akışları başlatarak ilgili birimlere yönlendiriyor ve takip ediyor.

 

CRM’in dijital yakalı uzmanı müşteri bildirimlerini anlayarak çözüyor

 

Next4biz CRM, müşteri hizmetlerinin gizli kahramanı olarak problemlerin çözüm sürecini kısaltıyor, insani hataların önüne geçiyor ve bildirimleri adım adım izleyerek sonuca ulaşmasını sağlıyor. CRM’in dijital yakalı uzmanı Next4biz yapay zekâsı, kullanıcıları ve müşterileri e-posta ve SMS ile bilgilendirerek bildirimlerde gecikme olması halinde bildirimin çözüm sorumluluğunu bir üst yöneticiye eskale ediyor. Böylece hiçbir müşteri sorunu çözümsüz kalmadığı gibi dakikada on binlerce bildirim çözümlenmiş oluyor.

 

Next4biz Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Platin, müşteri hizmetleri modülüne entegre ettikleri yapay zekâ ile ilgili şunları söyledi, “Next4biz’in CRM’in dijital yakalı uzmanı olarak adlandırdığımız yapay zekâ modülünü uygulamaya aldığımız kurumlarda, doğru kategori belirleme oranı ilk 6 aylık öğrenme dönemi sonrasında yüzde 90’ın üzerine çıkıyor. Yapay zekânın otomatik çözümleme oranı ise tüm bildirimlerin yaklaşık yüzde 30’una kadar ulaşıyor. Özetle, hayatın her yerine entegre olan yapay zekâ, müşteri hizmetlerinde de kendini göstermeye başladı. Yapay zeka, sanattan ekonomiye, pazarlamadan eğitime kadar her alanda insanın işini kolaylaştıran ve verimliliği yükselten bir yazılım teknolojisi. Next4biz olarak yapay zeka uygulamalarını platformumuzdaki konumunu sürekli güçlendirerek CRM ve BPM alanlarında önemli çalışmalara imza atmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Vodafone Paydaş Çalıştayı Düzenledi – Ulusal24.com

Vodafone Paydaş Çalıştayı Düzenledi – Ulusal24.com

VODAFONE “ÇEVRESEL, SOSYAL, YÖNETİŞİM” FAALİYETLERİNİ PAYDAŞLARIYLA ŞEKİLLENDİRİYOR 

 

Vodafone Türkiye, “Çevresel, Sosyal, Yönetişim” (ÇSY) performansını paydaşlarına aktarmak ve faaliyetlerine yönelik görüşlerini almak üzere Paydaş Çalıştayı düzenledi. Çalıştaya sivil toplum kuruluşları, kamu temsilcileri, akademisyenler, medya mensupları, Vodafone çalışanları, tedarikçileri ve iş ortaklarından oluşan 27 kişilik bir paydaş grubu katıldı. Vodafone’un sürdürülebilir iş stratejisini oluşturan “Amaç Odaklı Vodafone” yaklaşımının da aktarıldığı çalıştayda, Dijital Toplum, Kapsayıcılık ve Çevre değer alanlarında paydaşlardan görüşleri alındı. 

 

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, paydaş ekosistemine yönelik iletişim çalışmalarına devam ediyor. Vodafone, farklı paydaşların beklenti, ihtiyaç ve önceliklerini dinlemek ve paydaşları ile uzun vadeli etkin ilişki kurmak üzere düzenlediği Paydaş Çalıştaylarına bir yenisini daha ekledi. Vodafone’un amaç odaklı çalışmalarının aktarıldığı ve geleceğe yönelik hedefleri hakkında paydaş görüşlerinin alındığı çalıştaya sivil toplum kuruluşları, kamu temsilcileri, akademisyenler, medya mensupları, tedarikçiler, iş ortakları ve Vodafone çalışanlarından oluşan 27 kişilik bir paydaş grubu katıldı. 

 

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları söyledi:

 

“Şirketlerin uzun vadede var olabilmesini sağlayacak ana etmenlerden biri paydaşlarıyla olan ilişkileri. Sürdürülebilir başarı için, tüm paydaşları kapsayan, ortak değer yaratan politikalar izlenmesi gerekiyor. Vodafone olarak, paydaşlarımızın geri bildirimlerini almayı, beklentilerini dinlemeyi ve bu beklentileri karşılayacak aksiyonlar gerçekleştirmeyi önemsiyoruz. Amaç odaklı vizyonumuz doğrultusunda Dijital Toplum, Kapsayıcılık ve Çevre alanlarında paydaşlarımız için değer yaratmaya odaklanıyoruz. Bu süreçte çoğulcu bakış açısı ile çok paydaşlı hareket etmenin ve birlikte çözüm geliştirmenin önemine inanıyoruz. Bu düşüncelerle düzenlediğimiz Paydaş Çalıştayı ile bir kez daha paydaşlarımıza Çevresel, Sosyal, Yönetişim performansımızı aktardık ve faaliyetlerimize yönelik görüşlerini aldık. Çalıştayımıza katılan tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Vodafone olarak, önümüzdeki dönemde de paydaşlarımızla birlikte kapsayıcı ve bütüncül bir bakış açısı geliştirmeye devam edeceğiz.”

 

Paydaş görüşleri ÇSY raporuna girdi sağlayacak

 

Vodafone Türkiye Paydaş Çalıştayı’nda 6 moderatörün yönetiminde 2 saat boyunca paydaş beklentileri ve çözüm önerileri tartışıldı. Çalıştayda dijital dönüşüm, dijital uçurumun kapatılması, kadın istihdamı ve kadınların ekonomiye katılımı, genç istihdamı ve gençlerin iyi olma halleri, bireysel ve kurumsal müşterilerin karbon salımı kaynaklı çevresel etkilerini azaltarak iklim krizi ile mücadele, elektronik atıkların toplanması ve yeniden kazanımı gibi konularda paydaşlar fikir geliştirdiler. Çalıştayın çıktıları Vodafone’un bir sonraki Çevresel, Sosyal, Yönetişim Raporu’na girdi sağlarken, aynı zamanda yıl boyunca paydaş beklentilerini ne yönde karşılaması gerektiğine dair Vodafone’a yol gösterecek. 

 

Amaç odaklı Vodafone

 

Vodafone, tüm dünyada “amaç odaklı şirket olma” hedefiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Amacı daha iyi bir gelecek için insanları birbirine bağlamak olan Vodafone, Dijital Toplum, Kapsayıcılık ve Çevre olarak belirlediği odak alanlarında paydaşları için değer yaratıyor. Buna göre, teknolojinin gücünü kullanarak toplumun dijitalleşmesi için çalışıyor, herkes için kapsayıcı olma ve toplumda kimseyi geride bırakmadan çalışma anlayışını benimsiyor, çevresel sürdürülebilirliğe odaklanarak gezegenimizi korumaya yönelik çalışmalar yürütüyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Yapay Zekânın Türkiye’deki Lideri CBOT, 1 Milyar Konuşmaya İmza Atacak – Ulusal24.com

Yapay Zekânın Türkiye’deki Lideri CBOT, 1 Milyar Konuşmaya İmza Atacak – Ulusal24.com

Türkiye’nin uçtan uca müşteri hizmetleri otomasyonunda lider yapay zekâ şirketi CBOT, geliştirdiği teknoloji ve imza attığı sanal asistan projeleriyle geçtiğimiz yıl global çapta başarı listelerine girerek alanında 13 önemli ödül kazandı. Türkiye’deki büyük bankalar, sigorta şirketleri, e-ticaret devleri, bakanlıklar ve holdinglerin yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri dönüşümüne destek veren CBOT, ülkemizde sürdürdüğü projelerin yanında bu yıl teknoloji ihracatını artırmak üzere yurt dışı pazarlara daha fazla odaklanıyor. CBOT CEO’su Mete Aktaş, “Türk mühendislerinin yetkinlikleriyle global rekabette üst seviyede teknoloji geliştiriyoruz. Bu doğrultuda Türkiye pazarında sektöründe lider kurumların tercihi oluyoruz. Daha önce global arenada ses getiren projeler gerçekleştirdik. 2022’de Türkiye’deki büyümemizi katlarken, EMEA bölgeleri özelinde kurduğumuz güçlü iş ortaklıklarıyla yeni başarı hikayelerine imza atarak yurt dışında daha fazla büyümeyi ve sanal asistanlarımızla 1 milyar konuşmaya imza atmayı hedefliyoruz” dedi.

 

Türkiye’nin uçtan uca müşteri hizmetleri otomasyonunda lider yapay zekâ şirketi CBOT, Türkiye’de ve yurt dışında hem kamu sektöründe hem de özel sektörde önemli projelere imza atmaya devam ediyor. Perakendeden otomotive, bankacılıktan kamuya kadar birçok alanda yapay zekâ tabanlı asistanlarıyla değer yaratan şirket, geçtiğimiz yıl büyümesini sürdürürken geliştirdiği teknoloji, uçtan uca bir müşteri hizmetleri otomasyon platformu olan ürünü CBOT Platform ve imza attığı başarılı projelerle 13 önemli ödülün sahibi oldu. 2021 yılı itibariyle pek çok değerli firma ve kurumu iş ortakları arasına katarak Türkiye’de pazar liderliğini pekiştiren şirket, 2022 yılında farklı dillerde geliştirdiği projeler ile globalde de alanında başarılı pek çok firmayla çalışarak büyüme ivmesini daha da artırmayı hedefliyor.

 

Diyaloğa dayalı yapay zeka pazarı 2030’da 32,6 milyar dolara ulaşacak

Gartner verilerine göre pandemi etkisi altında geçen iki yıl içerisinde pandemi öncesinde 1500 olan sanal asistanlar üzerine çalışan şirket sayısı 2022 itibariyle 2500’ün üzerine çıktı. Gartner verilerine bakıldığında 2023 yılına kadar müşteri hizmetlerinin yüzde 60’dan fazlasının dijital ve self-servis kanallar ile verileceği öngörülüyor. 2021’de dünya genelinde 6,8 milyar dolar olan diyaloğa dayalı yapay zeka pazar büyüklüğünün, 2026’ya kadar 18,4 milyar dolara, 2030’da ise 32,6 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Gartner verileri ayrıca dünya üzerindeki sanal asistanlar üzerine çalışan şirketlerin yalnızca yüzde 5’inin kurumsal seviyedeki projeleri başarıyla hayata geçirebildiğini gösteriyor. Bu doğrultuda global başarı listelerinde önemli bir yere sahip olan CBOT hizmet verdiği kurumlar özelinde bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 100’lük bir büyüme ile 2021 yılında 700 milyon mesaj karşıladı. Avrupa ve Orta Doğu’yu hedefine alan yenilikçi şirket, 2022 yılında da çok sayıda farklı dilde hizmet veren sanal asistanlarıyla yurtdışı pazarında büyümeyi hedefliyor.

 

CBOT’un sanal asistanları aynı anda birden fazla dil konuşabiliyor 

CBOT, Türkiye’nin 81 ilinde ve 8 ülkede hizmet veren Getir ve yurtdışındaki diğer iş ortakları ile gerçekleştirdiği iş birliği ile dil skalasını genişletmeye devam ediyor. 2021 yılında, çok sayıda Avrupa dilinde hizmet vermeye başlayan CBOT, bu dillere Rusça, Sırpça ve Arnavutça’yı da ekledi.  Geçen yıl, Türkiye, Orta Doğu ve BDT bölgesinde faaliyet gösteren uluslararası bir asistans şirketi için sunduğu başarılı çok dilli sanal asistan çözümü sayesinde müşteriler, PCR testi ve sağlık sigortası bildirim süreçlerinde CBOT çözümlerinden İngilizce ve Rusça yararlanıyor. Doğu Avrupa’da faaliyet gösteren bir elektrik dağıtım firması için oluşturduğu sanal asistan ile CBOT ayrıca, burada da İngilizce, Sırpça ve Arnavutça olarak müşteri hizmetlerine destek oluyor. 

 

Sorun çözme sürelerini 7,5 kat düşürdü, çağrı karşılama maliyetlerini 5 kat azalttı

Pandeminin devam etmesiyle beraber süregelen dijitalleşme ile 2021 yılında CBOT, 700 milyon gibi rekor sayıda mesajı karşıladı. Yeni yılda bu rakamı 1 milyara çıkarmak istediklerini söyleyen CBOT CEO’su Mete Aktaş, pazardaki durumu şöyle anlatıyor; “Sanal asistanlara en çok rağbeti gösteren kamu, perakende ve bankacılık sektörleri. Pandemi ile hayatımıza giren uzaktan çalışmayla birlikte, özellikle büyük kurumlar tarafında, çalışanlara IT ve İK alanlarında destek olan sanal asistanlara talepte artış gözlemlesek de projelerimizin çok büyük bir kısmı hem yazılı hem de sesli kanallardaki müşteri hizmetlerinin otomasyonunu hedefliyor. Tüm projelere bakıldığında CBOT’un tercih edilme sebeplerinden birkaçını da gerçek verilerle paylaşmak isterim.  Şirketimiz sunmuş olduğu çözümler sayesinde, müşteri sorgularının yüzde 80’e varan oranlarda canlı desteğe aktarılmadan çözülmesini sağladı. Sorun çözme sürelerini 7,5 kat azalttık, 200 saniye ve üzerinde olan canlı desteğe bağlanmak için bekleme sürelerini 15 saniyeye kadar indirdik ve çağrı karşılama maliyetlerini de ortalamada 5 kat düşürdük” dedi.  

 

Global iş birlikleri ve AR-GE ile büyümeyi sürdüreceğiz

Gerçekleştirilen anlaşmayla bir süre önce WhatsApp’ın Türkiye’de ve globalde İşletme Çözüm Sağlayıcısı (BSP) olduklarını da hatırlatan Aktaş, “CBOT ortaya koyduğu bakış açısı ve vizyonla dünyada teknolojiye yön verenler şirketlerle de iş birlikleri kurmayı sürdürüyor. WhatsApp’ın Türkiye’de ve globalde lider İş Çözümü Sağlayıcısı (BSP) olmamız ile 2 milyardan fazla kullanıcı için müşteri hizmetleri ve satışın gerçekleşmesine olanak sağlanırken, sayısız şirket hesap aktivasyonlarını CBOT ile gerçekleştiriyor. Müşteriler aktivasyon sonrasında da CBOT’un canlı destek ekranları ile tüm mesajlarını yönetebiliyorlar. İstedikleri takdirde kullanıma hazır satış ve destek sanal asistanlarını kendi CRM, e-ticaret gibi sistemleri ile entegre bir şekilde devreye alarak 7/24 WhatsApp üzerinden hizmet verebiliyorlar. Bu durum kullanıcılar için uzun bekleme sürelerini kısaltıyor, işletmelerin ise maliyeterini daha iyi yöneterek müşteri hizmetlerini iyileştirmesini sağlıyor. Bu alanda da hem büyük kurumlarda hem de küçük ve orta ölçekli işletmelerde büyüme hedefimiz oldukça yüksek” dedi. 

 

CBOT artık uçtan uca müşteri hizmetleri otomasyonu platformu haline geldi

CBOT Platform’da bulunan ses ve metin yapay zeka modülleri ile artık bütünleşik bir yapı kurgulanabildiğini söyleyen Aktaş, bu entegre otomasyon sisteminin kurumlarda daha verimli ve etkin bir rol oynayacağını belirterek açıklamasını şöyle sürdürüyor: “Kurumların yazılı kanallarına entegre olan sanal asistanlar ve IVR sistemlerine entegre olan sesli asistanlar, çağrı otomasyonu ile hem kullanıcı tarafında işleri çok kolaylaştırıyor hem de şirketin maliyetlerini düşürüyor. Bu bakış açısı ile önemli AR-GE yatırımlarımız sayesinde CBOT artık uçtan uca müşteri hizmetleri otomasyonu platformu haline geldi. CBOT’un bu entegre yapısına devamlı yeni özellik ve teknolojik yetkinlikler eklemeye devam ediyoruz. Çağrı merkezlerinde bulunan yazılı kanallar ve sesli yanıt sistemleri (IVR) de dahil olmak üzere tüm çağrılarda da otomasyon sağlayabiliyoruz. Çağrı merkezine herhangi bir kanaldan ulaşmaya çalışan bir müşteri CBOT’un yapay zeka teknolojisi ile karşılanıyor. Devamında ise canlı bir insan ile konuşurken veya yazışırken yaşanan deneyime benzer şekilde, yapay zeka ile otomatik yanıtlanıp çağrılar sonlandırılabiliyor. Böylece kurumların müşteri hizmetleri operasyonlarında insan+yapay zeka çözümleri konumlandırılarak söz konusu hizmet daha verimli ve etkin hale getiriliyor”.

 

Teknolojisini ve başarısını ödüllerle perçinledi

Birçok başarılı iş geliştiren yapay zekâ şirketi, geçen yılı global ve ulusal 13 ödül ile kapattı. Fast Company En Yenilikçi Şirketler, Fast Company Kadın Kurucular 100, IDC tarafından düzenlenen Geleceğin En İyisi Dijital İnovasyon Ödülü, Fast Company Dijital 100, Yazılım Şirketleri – Yılın Şirketi dalında Silver Stevie, Globee CEO World Awards’da Yılın Startup’ı, Benzinga Fintech Ödüllerinde “En İyi Ürün” finalistliği, 4. CX Türkiye Ödülleri’nde “Büyük Düşünce Ödülü” kategorisinde “En İyi Teknoloji” ve aynı kategoride “Dijital Müşteri Deneyimi” gibi değerli ödülleri kazandı. Ödüllü projelere bakıldığında; pandeminin ilk aylarında Milli Eğitim Bakanlığı ile gerçekleştirilen EBA Asistan projesi dikkat çekti. Bu önemli proje şirkete, İngiltere merkezli CogX tarafından verilen “Devlet için Geliştirilen En İyi Yapay Zekâ Ürünü” ve global bir araştırma şirketi olan Tech Breakthrough tarafından verilen AI Breakthrough Awards’ta “Eğitim için En İyi Yapay Zekâ Tabanlı Çözüm” ödüllerini getirdi.

 

Ödüllerinin yanında, 2019 yılında Google’ın dünyadaki ilk 20 RCS (Zenginleştirilmiş Mesaj Servisi) iş ortağından biri olan CBOT, 2020 yılında Gartner tarafından dünyanın önde gelen 16 sanal asistan şirketi arasında gösterildi ve 2021 yılında WhatsApp Business Çözüm Sağlayıcı (Business Solution Provider) oldu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Vestel, Schneider Electric çözümleri ile geleceğe hazırlanıyor – Ulusal24.com

Vestel, Schneider Electric çözümleri ile geleceğe hazırlanıyor – Ulusal24.com

Vestel City Schneider Electric dijital çözümleri ile önümüzdeki dönem içinde gerçekleştireceği genişlemelere şimdiden hazır hale geldi. 
Schneider Electric EcoStruxure çözüm mimarisi ile fabrika operasyonlarında verimlilik sağlarken, enerji tüketimini de azaltacak.  
EcoStruxure Asset Advisor yazılımı ile fabrikanın performansı sürekli olarak takip edilerek olası arızalar henüz oluşmadan önlenebilecek.  

 

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman Schneider Electric, Avrupa’nın tek alana kurulu en büyük endüstriyel tesislerinden biri olan Vestel City’i gerçek zamanlı izleme ve kontrol sistemleri ile daha verimli hale getirdi.  

 

Vestel City Schneider Electric Power Monitoring Expert ve Power Scada Expert enerji yönetim yazılımlarının yanısıra, KNX Aydınlatma Otomasyonu ve EcoStruxure Asset Advisor varlık yönetim yazılımları ile önümüzdeki dönemlerde gerçekleştireceği genişlemelere şimdiden hazır hale geldi. Vestel’in bina ve fabrika altyapı yönetimlerini birleştiren projede yeni nesil sensör teknolojileri ve yazılımlar ile donatılmış SM6-36 orta gerilim hücreleri ve akıllı alçak gerilim panoları kullanıldı. 

 

Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi Servisler Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Dede yaptığı açıklamada “EcoStruxure mimarimiz ile Vestel Fabrikası operasyonel verimlilik sağlarken, enerji tüketimi de önemli ölçüde azalacak. Asset Advisor varlık yönetim yazılımları sayesinde fabrika performansının gerçek zamanlı ölçümü sağlanacak ve toplanan veriler ileri seviye algoritmalar ile analiz edilerek, olası arızalar henüz meydana gelmeden tespit edilecek ve önleyici aksiyonlar hemen devreye alınacak” şeklinde konuştu.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Havacılıkta Girişimlerin Yeni Merkezi ”İGA Hub” Açılıyor – Ulusal24.com

Havacılıkta Girişimlerin Yeni Merkezi ”İGA Hub” Açılıyor – Ulusal24.com

İTÜ ARI Teknokent ve İGA Güçlerini Birleştirdi:

 

Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı, bölgenin en önemli küresel aktarma merkezi olan İGA İstanbul Havalimanı, Türkiye’nin girişimcilik, inovasyon üssü İTÜ ARI Teknokent ile iş birliği yaparak sektörde yenilikçi fikirlerin gelişmesi ve ülke ekonomisine değer oluşturması adına “İGA Hub” girişimcilik programını hayata geçiriyor.

 

İGA Hub girişimcilik programı kapsamında “Sivil Havacılık ve Havalimanı İşletmeciliği” dikeyinde akıllı havalimanı, robotik, sürdürülebilirlik, dijitalleşme, IoT, güvenlik, mobilite alanlarındaki girişimlerin olgunlaşması için girişim ekosistemi oluşturulacak. Bu odak alanları ile İGA’nın tüm kurumsal gücünü havacılığın tüm bileşenlerini de yanına alarak, havacılıkla etkileşen diğer tüm sektörleri de kapsayacak bütüncül bir şekilde; yolcular, çalışanlar, iş ortakları ve otoriteler için daha kaliteli, hızlı, ekonomik çözümler sağlayacak projelerin desteklenmesi hedeflendi.

“Sivil Havacılık ve Havalimanı İşletmeciliği” dikeyinde yenilikçi proje geliştiren girişimler başta olmak üzere İGA İstanbul Havalimanı çalışanları ve İstanbul Havalimanı ekosistemi içerisindeki tüm paydaşların da yenilikçi ve teknolojik tabanlı iş fikirleri ile İGA Hub girişimcilik programına başvuru yapabilecek.

Altyapı oluşturuldu ve İGA Hub faaliyetlerine başladı…

Havalimanı işletmeciliğinde küresel bir marka olma hedefi olan İGA İstanbul Havalimanı, yenilikçi ve teknolojik girişimlerin “Sivil Havacılık ve Havalimanı İşletmeciliği” dikeyinde yükseliş göstermesi adına Türkiye’nin önde gelen teknoparkı, İTÜ ARI Teknokent ile yoğun iş birliği görüşmeleri sonucunda İGA Hub hayata geçti.

Bu doğrultuda girişimlerin eğitim, mentörlük, prototipleme, network, yatırım gibi alanlarda gelişim göstermeleri için İTÜ ARI Teknokent’in dünyada ilk 5’te yer alan Kuluçka Merkezi İTÜ Çekirdek’in deneyiminden faydalanarak, girişimlere destek olunacak. İGA Hub, sektörün kalbinde yer alarak, sektör paydaşlarıyla girişimciler arasında bir köprü olacak. Bu kapsamda ilk çözüm ortağı ise Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kalyon Garaj Prototipleme ve Girişimcilik Merkezi oldu.

 

Sivil Havacılık ve Havalimanı İşletmeciliği alanında yenilikçi teknolojik girişimler bekleniyor!

 

Girişimlere 800 bin TL ödül!

 

İGA Hub girişim programına kabul edilen girişimlere ihtiyaç duyacakları tüm desteklerin sunulmasının yanı sıra; girişimciler, İTÜ Çekirdek’in her yıl düzenlediği bölgenin en büyük girişimcilik etkinliği olan Big Bang Start-up Challenge’ta toplam 800 bin TL’lik İGA ödül havuzundan pay alma şansı yakalayacaklar. 

 

İGA CEO’su Kadri Samsunlu’dan girişimcilere çağrı…

 

Günümüzde küresel rekabetteki gücü artırmak amacıyla en stratejik alanlardan birisinin teknoloji olduğunu vurgulayan İGA CEO’su Kadri Samsunlu, bunun en önemli kaynağının da yenilikçi, cesur teknolojiler ve bunu geliştiren start-up’lar olduğunu söyledi. Samsunlu, İGA Hub programında hedeflerinin, Sivil Havacılık ve Havalimanı İşletmeciliği alanında inovatif fikirlerin hayata geçirilmesini ve teknolojik girişimlerin desteklenmesini sağlamak olduğunu kaydetti.  Sivil havacılık odağında inovatif bir çözümü olan girişimcileri İGA’ya ulaşarak girişimini geliştirmeyi hızlandırmaya; İGA’nın gücü ve desteğini arkalarına almaya davet eden Samsunlu sözlerine şöyle devam etti;  “İGA Hub ile küresel bir marka olma yolunda hem Türk ve dünya sivil havacılığına katkı sağlamayı hem de İGA İstanbul Havalimanı’nda geliştirilen bu projelerin havacılık sektörüne olduğu kadar diğer sektörlere de fayda sağlamasını amaçlıyoruz” 

 

Gerçekleştirilecek iş birliği, başarı hikâyelerinin ilk adımı olacak!

 

İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş, kuluçka merkezleri İTÜ Çekirdek’te bugüne kadar 7 bin 600 girişimciye destek olduklarını; bu girişimlerin 760 milyon TL yatırım aldıklarını ve ekosistemlerinin sadece son iki yılda 5 kat büyüdüğünü belirtti. Dikbaş, “10 yıldır İTÜ Çekirdek, teknolojinin her alanından girişimi destekliyor olsa da belli sektörler özelinde o alanın uzmanı bir paydaşla güç birliği yapmanın, çok daha büyük başarıları beraberinde getirdiğini deneyimleyerek gördük. Bu doğrultuda İGA’nın çağrısı hem havacılık sektörünün gelişmesi hem de teknoloji girişimciliği açısından çok büyük önem taşıyor. Yapılan bu iş birliği, önümüzdeki yıllarda bu alanda uluslararası programlarımız ve diğer dikey alanlarımızda yapacağımız disiplinler arası iş birliklerimizle birçok başarı hikâyesinin doğmasına da katkı sunacak; ‘teknolojiye dayalı milli kalkınma seferberliğinde önemli bir çarpan etki yaratacak” ifadelerini kullandı.

 

Başvuru ve Detaylı Bilgi

 

İGA, küresel rekabetteki gücü artırmanın en stratejik alanlarından birisinin teknoloji olduğuna; bunun en önemli kaynağının da “yenilikçi, cesur teknolojiler ve bunu geliştiren girişimler” ile artırılabileceğine inanmaktadır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com

Samsung, benzersiz ve bağlantılı teknolojileri bir araya getiren yeni ‘Neo QLED 8K’ ekran serisini tanıttı – Ulusal24.com

Samsung, benzersiz ve bağlantılı teknolojileri bir araya getiren yeni ‘Neo QLED 8K’ ekran serisini tanıttı – Ulusal24.com

Teknoloji devi Samsung, ‘Unbox & Discover’ etkinliğinde, benzersiz bağlantılı teknolojileri ve üst düzey görüntü kalitesiyle yeni bir çağın başlangıcını temsil eden ‘2022 Neo QLED 8K’ ekran serisini tüm dünyada ilk kez tanıttı. Şirket, ayrıca 2022 ürün serisi sound bar’lar ve aksesuarlar ile sürdürülebilirlik girişimleri hakkında da bilgi verdi.

 

Samsung, ‘Unbox & Discover’ etkinliğinde ilk kez tanıttığı ‘2022 Neo QLED 8K’ son teknoloji ekran serisiyle televizyonun yaşamlarımızdaki rolünü yeniden tanımlıyor. Bu yılın ürün ve özellikleri, eğlence, bağlantı, iş ve daha fazlasının tek bir merkezden yönetilebildiği ekran kavramını yeni bir boyuta taşıyor.

 

Televizyonların günlük yaşantımızdaki önemini ve kullanım alanlarını odağına alan Samsung, ‘2022 Neo QLED 8K’ ekran serisini “Ekranlar her yerde, herkes için” vizyonu çerçevesinde geliştirdi. Bu vizyon doğrultusunda her duruma ve yaşam tarzına uygun bir ekran sunmayı amaçlayan Samsung, ayrıntılı kişiselleştirme özellikleri ile sorunsuz bağlantı sunan cihazlar geliştiriyor. 

 

Yeni Neo QLED 8K: “En iyinin de daha iyisi”

Samsung, 2022 model Neo QLED 8K ekran serisini, geniş ekran deneyimini başka bir boyuta taşımak için yeni özelliklerle harmanladı. 2022 Neo QLED 8K ekranın ana bileşeni yeni 8K Nöral Quantum İşlemci olurken, en yeni özelliklere sahip bu işlemci, kaynağı ne olursa olsun optimum görüntüleme için her bir içeriğin özelliklerini ve görüntü kalitesini analiz eden 20 bağımsız yapay zeka ağına sahip.

 

8K Nöral Quantum İşlemci aynı zamanda, ‘Gerçek Derinlik Arttırıcısı’ adı verilen yeni bir teknolojiyi de destekliyor. Bu teknoloji ekranı tarayarak, arka planı işlenmeden sabit tutarken, nesneyi geliştirerek nesnenin arka planla olan kontrastını en üst düzeye çıkarıyor. İnsan gözünün gerçek hayatta görüntüleri algılama biçimine benzer şekilde çalışan bu teknoloji, bu sayede ekrandaki nesneyi arka plan üzerinde öne çıkarabiliyor.

 

Güçlü Quantum Mini LED’lerle birlikte çalışan bu işlemci, hassas ve kontrollü bir aydınlatma sunarken parlak olması gereken alanlar parlak kalıyor, onları çevreleyen karanlık alanlar ise karanlık kalabiliyor. Bu da ‘Nesneye Uyarlanabilen Işık Kontrolü’ adı verilen bir özellik sayesinde oluyor. Örnek vermek gerekirse, bu özellik sayesinde bir dolunay sahnesi, gecenin siyah rengiyle karşıtlık oluşturarak daha parlak ve gerçekçi görünebiliyor.

Samsung’un yepyeni 2022 QLED ekran serisi, ayrıca renk konusunda küresel uzmanlığıyla bilinen, Pantone Eşleştirme Sisteminin (PMS) yaratıcısı Pantone’dan dünyanın ilk ‘Pantone Onaylı’ sertifikasını aldı. Buna göre serideki modeller, yeni 110 cilt tonunun yanı sıra Pantone’un yönergelerinde bulunan 2.000’den fazla rengi orijinal olarak yeniden üretebiliyor. Bu parlak renkler kullanıcıların ekranına yansırken, yeni ‘EyeComfort’ Modu sayesinde kullanıcıların hem göz sağlığı hem de izleme konforuna katkı sunuluyor. Bu özellik, daha rahat bir izleme deneyimini optimize etmek amacıyla gün batımı/gün doğumu bilgileriyle ortamın aydınlık seviyesine bağlı olarak ekranın parlaklığını ve renk sıcaklığını otomatik olarak ayarlayabilen yapay zeka teknolojisi kullanıyor.

 

 

Sürükleyici ‘Dolby Atmos’ ses teknolojisi ve akıllı özellikler

Neo QLED 8K’nin sahip olduğu ‘8K Nöral Kuantum İşlemci’, yapay zekâ özellikleri sayesinde ekranda görünen nesneleri gerçek zamanlı analiz edebiliyor. ‘Uyarlanabilir Ses’ özelliği ise ekrandaki hareketi izleyerek sesle eşleştirebilmesini ve hoparlörler arasında otomatik geçiş yapılabilmesini sağlıyor.

 

Samsung’un yeni amiral gemisi Neo QLED 8K modeli QN900B’deki tüm sesler, yeni üst kanal hoparlörleriyle ‘Nesne Takipli Profesyonel Ses’ özellikli Dolby Atmos özelliğine sahip 90W’luk 6.2.4 kanal ses sistemine bağlanıyor. Bu teknoloji, ‘Konuşma Takipli Ses’ özelliği sayesinde seslerin tanınması için uygulanırken, ses efektleri ve sesler ekrandaki hareketi gerçek zamanlı olarak takip edebiliyor.

 

Yeni Neo QLED 4K ve 8K TV’lere Kablosuz Dolby Atmos özelliğini ekleyen Samsung, bu sayede HDMI kabloları ile uğraşmadan, kusursuz ses kalitesinin keyfini çıkarmaya imkan sunuyor. Kablosuz Dolby Atmos özelliği, Samsung’un daha estetik bir görünümle, sürükleyici bir ses deneyimi sunmak için tasarladığı en yeni 2022 Ultra İnce Soundbar’ında da kullanılabiliyor.

 

İçerik, oyun, egzersiz ve daha fazlası tek bir merkezde 

Samsung 2022 ürün serisi, mümkün olan en kusursuz deneyimi sunmak amacıyla yeni ve daha akıllı özellikler ile donatılırken, kullanıcı ara yüzüyle destekleniyor. Böylece Samsung TV ve ekranlar, içerik izlemek, diğer cihazları ekran üzerinden kullanmak, oyun oynamak, egzersiz yapmak ve daha fazlası için tek bir merkez haline geliyor.

 

Yeni Smart Hub: Samsung, Tizen tarafından desteklenen yeni kullanıcı arayüzü Smart Hub’ı bu yıl ilk kez tanıttı. Yepyeni Samsung Smart Hub, akıllı cihaz deneyiminin tüm özelliklerini, son derece kolay bir gezintiye olanak sağlayan tek bir ana ekranda topluyor. Sorunsuz bir kullanıcı deneyimi için özellikler, ayarlar ve içerik; ‘Medya’ ve ‘Ambiyans’ olarak iki kategoride, tek bir sekme üzerinde sınıflandırılıyor.

Medya: Medya ekranı, isteğe bağlı video, akış hizmetleri gibi eğlence tercihlerini bir araya getirebiliyor. Tüm platformlar ve hizmetler için akıllı önerilerde bulunmak üzere makine öğrenimi üzerinden kullanıcıların tercihlerini kendiliğinden öğreniyor.

Ambiyans özelliği ise ekranın görüntüsünü evin dekorasyonuna uygun hale getirmek, göz alıcı sanat eserleriyle evinize şıklık katmak için kullanılabiliyor, tüm evlere estetik kazandırıyor. 

 

SmartThings sayesinde diğer ev cihazlarını tek bir noktadan kolayca denetleyin

Bağlantılı deneyimin en önemli bileşenlerinden biri de Samsung’un SmartThings uygulaması. SmartThings sayesinde kullanıcılar ekranını, diğer ev cihazlarını tek bir noktadan kolayca denetleyebileceği bir merkez haline getirebiliyor. Samsung TV’lerde bulunan bu özellik, kullanıcıların cihazları bir bakışta bulabilmelerini, görüntülemelerini ve kontrol edebilmelerini sağlamak üzere geniş ekranın avantajlarını bir arada sunuyor.

 

Samsung’dan Nifty Gateway iş birliğiyle ‘NFT Platform’

Samsung’un son olarak 2022’de sunduğu bir diğer yenilik de alanında öncü Nifty Gateway ile ortak olan NFT Platformu oldu. 2022 Neo QLED ve QLED’lerde ‘Ambiyans’ modu, sanat eseri koleksiyonu yapmanın ve ekrana yansıtmanın yeni bir yolu olarak kullanılabiliyor. Ayrıca Samsung, NFT ve dijital sanatı keşfetmek ve sergilemek üzere tek istasyonlu bir NFT platformuna da erişim sunacak.

 

Çevreci adımlarla sürdürülebilirlik her zaman odak noktası

Samsung, ürünlerinin üretim ve kullanım süreçlerinin dünyayı ve çevreyi ne şekilde etkilediğini göz önünde bulunduruyor, çevresel ayak izini azaltmanın ve daha iyi bir gelecek inşa etmenin yollarını arıyor. Şirket bunun için birtakım önlemler alırken, teknolojiyi de kullanıyor.
 

Çevreci Ambalajlar: Üretim esnasında zımba teli kullanımını devre dışı bırakan Samsung, çevreye duyarlı ambalaj yaklaşımı sayesinde 90 daha az mürekkep kullanıyor. Böylece hem atıkların azalmasına hem de geri dönüşüm merkezlerine katkıda bulunuyor.

SolarCell Kumanda: SolarCell uzaktan kumanda ürününü, yeni özelliklerle iyileştiren Samsung, artık uzaktan kumandaların tamamen pilsiz çalışmasına imkan sunuyor, kumandalar Wi-Fi yönlendiriciler tarafından yayılan yedek enerjiden güç alarak 2.4GHz Radyo Frekansı Toplama teknolojisiyle şarj edilebiliyor. Böylece SolarCell kumandalar, 2020 modellere kıyasla 88 daha verimli hale geliyor.

Geri dönüştürülmüş malzemeler: Samsung’un 2022 TV ve monitörlerinde, dijital ürünler ve uzaktan kumandalarında geri dönüştürülmüş reçine kullanılıyor. Özellikle yüksek çözünürlüklü monitörlerde, kıyı bölgelerinde tehlikeli atık haline gelmeden önce geri kazanılan ‘okyanusa bağlı plastikten’ geri dönüştürülmüş reçine kullanılıyor.

‘Carbon Trust’ sertifikası: Carbon Trust’ın ‘CO2 Azaltımı’ sertifikasını alan Samsung Neo QLED 8K/4K TV’ler, Neo QLED serisinde karbon ayak izinin giderek azaldığını bir defa daha kanıtladı.

 

Aksesuarlar sayesinde artık daha fazla kişiselleştirme mümkün

TV’ler söz konusu olduğunda her tüketicinin kendine has zevki ve ihtiyaçları olabiliyor. Bu nedenle Samsung, 2022 model TV’lerde yepyeni aksesuarlarla TV deneyimini daha konforlu hale getiriyor. Ekranını duvara monte etmek isteyenler için ‘Slim Fit Duvar’ montajı, izleyiciler nerede oturursa otursun mükemmel açının yakalanabilmesi için yukarı, aşağı ve yana döndürme özelliği sunarken, televizyonun duvara en yakından sabitlenmesini sağlıyor. Televizyon standının tercih edilmesi halinde ise ‘Stüdyo Standı’, Neo QLED 8K’yı sanatsal bir biçimde yerleştirmenin özgün ve zarif bir yolunu sunuyor. Yeni aksesuar sayesinde Neo QLED TV deneyimini, ister yatay ister dikey yaşamaya imkan sunan The Sero’nun manevra yetenekleri Neo QLED 8K için de kullanılabilir hale geliyor. ‘Otomatik Döndürme’, mobil deneyimleri büyük ekrana, portre sanatını tam ekrana taşırken, ‘Çoklu Ekran’ deneyimlerini yeni ekran yerleşimlerine getiriyor. 

 

Samsung Başkan Yardımcısı, Cihaz Deneyimi Bölümü Başkanı ve CEO’su Jong-Hee(JH) Han, yeni Neo QLED 8K ekran serisiyle ilgili şunları söyledi: “Kullanıcıların, ürünlerimizin tüm avantajlarından zahmetsizce faydalanmasını sağlayan kusursuz bir kullanıcı deneyimi sunmaya odaklanıyoruz. 2022 Neo QLED 8K ekran serisi de tüketicilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak ve tutkularını desteklemek amacıyla tasarlandı. Sunduğumuz yenilikler de onların deneyimleri üzerinden şekillendi. Yeni Neo QLED 8K, evin merkezine yerleşerek gerçekten de yeni deneyimlerin kapısını aralayacak güçte bir cihaz.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

İlgili

Haber Kaynağı www.ulusal24.com