Yapay zeka destekli yerelleştirme, şirketlerin başarılarına yeni bir boyut katıyor

Yapay zeka destekli yerelleştirme, şirketlerin başarılarına yeni bir boyut katıyor

 

Çeviri ve yerelleştirme, benzer görünseler de farklı amaçlara hizmet eden iki farklı unsur. Sözkonusu süreçler, birlikte çalıştığında iş dünyasında verimli sonuçlar elde ediliyor. Bu noktada yapay zeka çeviri aracı DeepL; yerelleştirme sürecini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için önemli bir araç olarak kendini geliştiriyor.

Çeviri, metnin bir dilden diğerine aktarılması anlamına geliyor. Yerelleştirmeyse çevirinin de ötesinde; aktarıldığı dilin kültürel, dilbilgisel ve yapısal gereksinimlerine göre uyarlanmasını hedefleyen daha kapsamlı bir süreç olarak tanımlanıyor. Burada çeviri sadece bir adım olarak yer alıyor. Devamında aktarılan metnin yerel gereksinimlere uygun hale getirilmesi; o dilin ve kültürün inceliklerini göz önünde bulundurulması ve bölgedeki insanlara hitap edecek şekilde uyarlanması gerekiyor. Özetle çeviri, daha uzun ve karmaşık olan yerelleştirme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır ve iki kavram birlikte çok iyi çalışır. Özellikle de yapay zeka çevirisi kullanıldığında.  

Yapay zeka çevirisi anında sonuç veren otomatik bir makine öğrenimi sürecidir. Hızları ve doğrulukları sayesinde, yapay zeka çeviri araçları yerelleştirme sürecine çok iyi uyum sağlar ve hatta iş akışlarını kolaylaştırmak ve verimliliği artırmak için kullanılabilir. 

İş dünyasında yapay zeka destekli yerelleştirme 

Yerelleştirme günümüzde iş dünyasının en önemli ögelerinden biri haline geldi. Bu sayede küresel kuruluşlar, hedef kitleleriyle kendi ana dillerinde buluşabiliyor ve onların kültürel tercihlerine uygun ürün ve hizmetler sunabiliyor. Bağımsız araştırma şirketi CSA Research’ün yayınladığı sonuçlara göre online alışveriş yapanların yüzde 76’sı, kendi ana dillerinde bilgi içeren ürünleri satın almayı tercih ediyor. Aynı araştırmaya göre bu grubun yüzde 75’i de müşteri hizmetlerinin kendi dillerinde olmasının tekrar alışveriş yapma olasılıklarını yükselttiğini söylüyor.[1] 

Dolayısıyla hem yeni pazarlara ulaşmak isteyen, hem de müşteri memnuniyetini artırmakla ilgilenen kuruluşlar için yerelleştirme; müşterileriyle en rahat oldukları yerde, kendi ana dillerinde buluşmasını sağlıyor. Bu konuda DeepL, kullandığı yapay zeka ve makine öğrenme yetenekleriyle yerelleştirme  süreçlerinde destek sunuyor.

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Kafein Teknoloji den global atak

Kafein Teknoloji den global atak

Kafein Teknoloji’nin kurumların veri yönetimini güçlendiren yeni çözümü Data Touch OpenText’in global satış kataloğunda yerini aldı.

 Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden Kafein Teknoloji, ileri düzeyde veri yönetimi çözümlerine olan talebi karşılamak amacıyla geliştirdiği son yazılım ürünü Data Touch’ı duyurdu. Türk mühendislik ekibiyle Data Touch’ı geliştiren şirket, hassas verilerini etkili bir şekilde yönetmek isteyen kurumlara global çapta yardımcı olacak bir veri koruma seviyesine ulaşmayı hedefliyor.

Dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte işletmeler, veri yönetimi alanında artan yeni nesil ihtiyaçlarla karşı karşıya kalıyor. Özellikle büyük kurumlar, farklı veri tabanlarında tuttukları binlerce verinin ne olduğunu ve bu verilere hangi uygulamaların nasıl ve ne zaman eriştiklerini bilmiyor ve takip edemiyorlar. Yenilikçi ürünleriyle Türkiye’nin kendi alanında öncü konumunda olan teknoloji şirketi Kafein Teknoloji, yazılım çözümleri ve veri koruma ve uyumluluk (KVKK) alanındaki liderliğiyle, kurumlar içinde hassas verilerin güvenliğini sağlamayı amaçlıyor. Yenilikçi şirket, bu vizyonla sektör bağımsız olarak tüm orta ve büyük işletmelerin kullanabileceği bir yazılım ürünü olan Data Touch’ı sundu.

Data Touch, kurumların veri tabanlarında tuttukları tüm verilerin hangi veri tabanında ve nerede olduğunu takip ederek ve hangi uygulamalar tarafından kullandığını belirleyerek veri envanterini sağlıyor. Kurumların sistemlerine tam entegre ve otomatik bir şekilde erişerek kurumların işleyişlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. Bu sayede kurumlar, veri tabanlarındaki verileri daha iyi yönetebiliyor, veri erişimi ve kullanımını optimize edebiliyor, iş verimliliğini artırabiliyor ve gereksiz maliyetlerin önüne geçebiliyor. Ayrıca Data Touch, kişisel verilerin korunması konusunda da çözümler sunuyor. Kurumlar, hassas verileri kullanan uygulamalara özel güvenlik önlemleri alabiliyor ve veri güvenliğini sağlayabiliyorlar. İş verimliliğini artırmak için, Data Touch kurumların değişiklik analizi ve veri keşfi süreçlerini otomatize ediyor.

Kurumlara %20’ler seviyesinde maliyet ve zaman kazanımı sağlıyor

Kafein Teknoloji Ürün Geliştirme Direktörü Mehmet Ersin Bitirgen, “Kafein Teknoloji olarak, teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve bu gelişmeleri ürün geliştirme sürecimize entegre ediyoruz. Amacımız, müşterilerimize en son teknolojileri kullanarak daha iyi çözümler sunmak. Bu bağlamda hayata geçirdiğimiz ürünlerden Data Touch, kurumlara iş verimliliği ve maliyet konusunda ciddi avantajlar sağlıyor. Rakamlarla ifade etmek gerekirse, Data Touch, kurumlara değişlik analizinde ve veri keşfinde %20’ler seviyesinde maliyet ve zaman kazanımı sağlıyor. Kurumlar, bir değişiklik yaparken hangi verilerin etkileneceğini, bu verilere hangi uygulamaların eriştiğini ve değişikliklerin nasıl bir etki yaratacağını daha iyi anlayabiliyorlar. Bu sayede, hatalı değişikliklerin önüne geçebiliyor, veri uyumluluğunu sağlayabiliyor ve iş süreçlerini daha hızlı ve verimli bir şekilde yönetilebiliyorlar” şeklinde bilgi verdi.

OpenText iş birliği, Data Touch’un kullanıcı dostu bir hale gelmesini sağladı

Kafein Teknoloji bu yeni ürün özelinde OpenText  ile gerçekleştirdiği iş birliği kapsamında Data Touch ürününü, OpenText  ürünleri ile entegre olacak şekilde geliştirdi. Bu sayede Kafein Teknoloji, OpenText’in güçlü teknolojik altyapısını, veri yönetimi ve güvenlik çözümleri ile bir araya getirerek müşterilerine daha kapsamlı bir çözüm sunuyor. Bu iş birliğinin sonucu olarak Data Touch, müşterilere daha kolay ve etkili bir kullanım deneyimi sunarak daha kullanıcı dostu bir ürün haline geldi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Google, Android telefonlar için uyardı: Bu uygulamaları silin, banka şifrelerinizi değiştirin! – Teknoloji

Google, Android telefonlar için uyardı: Bu uygulamaları silin, banka şifrelerinizi değiştirin! – Teknoloji





İber güvenlik araştırmacıları, Android kullanıcılarını hedef alan tehlikeli zararlı uygulamaların varlığını tespit etti. Bu zararlı yazılımlar, Google Play ve üçüncü taraf mağazalarda dağıtıldı ve farklı kategorilerde yer alan uygulamaları içeriyordu; fotoğrafçılıktan e-ticarete kadar geniş bir yelpazede bulunuyorlardı.

Bu kötü amaçlı yazılımların iki ayrı aileden geldiği belirtildi ve isimleri CherryBlos ve FakeTrade olarak açıklandı. Araştırmacılar, Google Play ve diğer mağazalarda toplamda yaklaşık 30 zararlı uygulama keşfettiklerini rapor etti.

CherryBlos saldırıları, kullanıcıları sahte web sitelerine yönlendirerek virüslü uygulamaları indirmeye yönlendiriyor. Bu zararlı yazılımlar, finansal kimlik bilgilerini çalmak ve kişisel bilgileri kopyalamak gibi tehlikeli yeteneklere sahip olduğundan ciddi güvenlik tehdidi oluşturuyorlar.

Diğer yandan FakeTrade içeren tehlikeli uygulamalar, kullanıcılara sözde para kazandıran yazılımlar olarak sunuluyor. Ancak asıl amacı, kullanıcıları belirli miktarda para yatırmaya teşvik etmek ve daha sonra bu paralarını çekmelerini engelliyor.

Shiftdelete.net’te yer alan habere göre; Hemen aşağıda Google Play’de dağıtılan zararlı uygulamalar yer alıyor. Eğer bu uygulamalardan birini yüklediyseniz acilen silmenizi ve bankacılık uygulaması gibi finansal hesapların şifresini değiştirmeniz tavsiye ediliyor. 

CherryPicker ve FakeTrade bulaşmış uygulamalar şunlar:

CryptoTalker

Happy Extractor

Robot 2000

NeuralLink

AMA

BBShop

Canyon

Domo

Envoy

Fair

FIRETOSS

Gobuy

GoDo

Goshop

Huge

Koofire

Leefire

Moshop

NtBuy

Onefire

Papaya

Saya

Smartz

Upwork

WebFx

Youtech


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Canon Colorado serisi, 3M™ MCS™ Garanti Programı tarafından onaylandı!

Canon Colorado serisi, 3M™ MCS™ Garanti Programı tarafından onaylandı!

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon’un bu yılın başında başarıyla piyasaya sunduğu Colorado M serisi ve UVgel 460 beyaz mürekkebi, 3M™ MCS™ Garanti Programı tarafından onaylandı.

Bu yılın başında kullanıma sunulan Canon Colorado M serisi, grafik tasarımcıların ihtiyaçlarına göre yapılandırılabilen tamamen modüler bir platform olarak tasarlandı. Çıktı hızı ve bir modelden diğerine yükseltme seçeneği sunan iki temel modeli (M3 ve M5) içeren Colorado serisinin kullandığı UVgel mürekkepler kokusuz, ultra sağlam çıktılar üretirken, iç mekân kullanımı için tam sertifikalı, dış mekân kullanımı için ise çok dayanıklı olmasıyla öne çıkıyor. 

Güvenilir bir sektör standardı olarak tanınan ve grafikler için en kapsamlı, “her şey dahil” garantiyi temsil eden 3M MCS Garanti Programı; solma, çatlama, soyulma, kabarma, renk değişikliği ve grafik performansının diğer birçok yönüne karşı, grafiğin amaçlanan ömrü boyunca koruma sunuyor. 

Yeni, beyaz mürekkebi de dahil olmak üzere Colorado M serisi ve serinin UVgel 460 mürekkepleri, 3M MCS Garanti Programı’nın sıkı değerlendirme koşulları altında gerçekleştirilen zorlu testlerinden başarıyla geçti. Beyaz UVgel mürekkebinin 3M MCS Garanti programına dahil edilmesi; müşterilerin pencere grafikleri, etiketler, iç dekor ve birçok çok katmanlı uygulama dahil olmak üzere tüm birinci sınıf grafik yelpazesinde UVgel’in ünlü performans avantajlarından yararlanma kapsamını en üst düzeye çıkarıyor. 

3M Ticari Marka ve Ulaşım Bölümü, Grafik ve Kişisel Otomobil İşi Başkan Yardımcısı Woonsik Shim: “3M olarak grafik üreticilerine en geniş yelpazede birinci sınıf baskı çözümleri sunmaktan gurur duyuyoruz. Canon ile ortaklığımız ve büyüyen UVgel portföyü sayesinde garantinin uzatılması, kaliteye ve müşterilerimizin başarısına olan bağlılığımızı sağlamlaştırıyor” sözleriyle düşüncelerini dile getirdi. 

Canon Europe Geniş Formatlı Baskı Grubu, EMEA Pazarlama ve İnovasyon Müdürü Mathew Faulkner: “Üretimlerini geliştirmek ve yeni büyüme fırsatlarından yararlanmalarını sağlamak üzere geniş formatlı grafik üreticileriyle birlikte çalışmaya kararlıyız. Canon’un UVgel teknolojisini temel alan yeni Colorado M serisi ile yüksek değerli, beyaz mürekkep uygulamalarını kolayca işleyebilen tamamen modüler bir yazıcı platformu sunuyoruz. 3M gibi önemli ortaklarla iş birliği yaparak ve M serisi için son derece saygın 3M MCS Garantisini alarak; baskı hizmeti sağlayıcılarının en yüksek kalite standartlarını karşılamalarını, sınırsız yaratıcılık elde etmelerini, verimliliklerini ve kârlılıklarını artırmalarını sağlıyoruz. Bu kapsamda her zamankinden daha donanımlı hale geldik” diyerek konu hakkındaki görüşlerini paylaştı. 

Colorado platformunun ve patentli UVgel teknolojisinin kullanımında hızlı bir büyüme gören Canon; 2020 yılında Hollanda’nın Venlo kentindeki genel merkezinde şu anda tam kapasitede çalışan ve talebi karşılamak için üretim kapasitesini sürekli artıran yeni, son teknolojili bir mürekkep fabrikasına da yatırım yaptı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

iPhone’lara ‘Oyun Modu’ özelliği yolda – Teknoloji

iPhone’lara ‘Oyun Modu’ özelliği yolda – Teknoloji





Apple, Nisan ayında MAC bilgisayarlar için yeni işletim sistemi macOS Sonoma’yı tanıtarak kullanıcıların beğenisini kazanmıştı. Bu işletim sisteminde öne çıkan ‘Oyun Modu’ özelliği, oyun oynarken performansı artırmak için sistem ayarlarını otomatik olarak düzenliyor.

Son gelen bilgilere göre, Apple’ın bu popüler özelliği iOS 17 ile birlikte iPhone cihazlara da getireceği belirtiliyor. 9to5Mac haberine göre, salı günü geliştiricilere sunulan iOS 17’nin dördüncü beta sürümünde, ‘Oyun Modu’ ile ilgili bazı gizlenmiş ayrıntılar keşfedildi. macOS Sonoma’da kullanılan çerçevelerin iOS 17 beta 4’e eklenmesi, mobil cihazlara da benzer bir modun gelebileceği iddialarını güçlendirdi.

‘Oyun Modu’, oyunlar için donanım kaynaklarına öncelik vererek oyunların daha sorunsuz çalışmasını sağlarken, Bluetooth gecikmesini de önemli ölçüde azaltıyor.Ancak, iOS’ta Oyun Modu’nun yalnızca iPad için mi yoksa hem iPhone hem de iPad için mi kullanılabileceği henüz belirsizliğini koruyor.


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Elon Musk, Twitter’ın ismini neden değiştirdiğini anlattı – Teknoloji

Elon Musk, Twitter’ın ismini neden değiştirdiğini anlattı – Teknoloji





Eylül 2022 tarihinde Elon Musk tarafından satın alınan Twitter, 24 Temmuz’da önemli bir dönüşüm yaşadı ve yeni bir logoya ve isme kavuştu.

Elon Musk, Twitter’ı satın almadan önce zaten bu sosyal medya platformuna rakip olacak yeni bir platform kurma isteğini dile getirmişti. Hatta 1999 yılında satın aldığı “x.com” alan adını da bu amaçla kullanabileceğini açıklamıştı. Ancak Twitter’ın markasal dönüşümü ikinci gününde resmi olarak başladı ve bu süreçte Elon Musk, asıl satın alma amacını ve isim değişikliği nedenini açıkladı.

Elon Musk’ın paylaşımı şu şekilde:

“Twitter, hem ifade özgürlüğünü sağlamak hem de her şey uygulaması olan X için ‘hızlandırıcı’ olarak X Corp tarafından satın alındı. Bu, sadece adını değiştiren bir şirket değil, aynı şeyi yapan bir şirket.

Twitter adı, kuşların cıvıltısı gibi, 140 karakterlik mesajlar olduğunda mantıklıydı ancak şimdi birkaç saatlik video da dahil olmak üzere hemen hemen her şeyi gönderebilirsiniz.

Önümüzdeki aylarda, kapsamlı iletişim ve tüm finansal dünyanızı yönetme imkânı ekleyeceğiz. Twitter adı bu bağlamda bir anlam ifade etmiyor, bu yüzden kuşa veda etmeliyiz.”


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

 Siber güvenliğe öncelik vermesi gereken 4 sektör 

 Siber güvenliğe öncelik vermesi gereken 4 sektör 

HACKERLERİN HEDEF TAHTASINDAKİ 4 SEKTÖR

Pandemi sonrası dünyaya uyum sağlamaya çalışan sektörler, dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandırarak uzaktan çalışmaya olan bağlılıklarını artırdı. Bu süreçte bulut tabanlı hizmetlerden daha büyük ölçekte yararlanan şirketler, beraberinde gelen yeni zorluklar ve risklerle karşılaşmaya devam ediyor. Yeni komplikasyonlar göz önüne alındığında bazı sektörlerin daha fazla tehdit altında olduğunu ifade eden Bitdefender Antivirüs Türkiye distribütörü Laykon Bilişim’in Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, siber güvenliğe öncelik vermesi gereken 4 sektörü sıralıyor.

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandıran şirketler, uzaktan çalışma modelini benimseyerek bulut tabanlı hizmetlerden daha fazla yararlanmaya başladı. Yaşanan hızlı değişim ve gelecekle ilgili süregelen belirsizlikler sonucu güvenlik zafiyeti yaşayan bazı sektörler, tehdit temelli, şirket içi ve dış etkenli saldırılara karşı kötü niyetli aktörlerin yeni hedeflemesine açık hale geliyor. Birçok şirket için, artan karşılıklı bağlantı ve küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılık, henüz ele alınmamış ek güvenlik açıkları yaratıyor. Bitdefender Antivirüs Türkiye distribütörü Laykon Bilişim’in Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, ‘’Dijital dönüşümün getirdiği yeni komplikasyonlar göz önüne alındığında bazı sektörler siber saldırılara daha açık hale geliyor.’’ açıklamasında bulunarak siber güvenliğe öncelik vermesi gereken 4 sektörü sıralıyor.

1. Sağlık: Siber Tehditler için Öncelikli Hedef

Hastaneler, klinikler ve diğer sağlık hizmeti sağlayıcıları hasta verilerini, tıbbi kayıtları ve diğer kritik bilgileri yönetmek için genellikle birbirine bağlı sistemlere güveniyor. Sağlık sektörü hizmetleri kolaylaştırma çabası ve pandeminin yarattığı küresel etki nedeniyle dijital girişimlerde, tele-sağlık hizmetlerinde ve IoT cihazlarının kullanımında artışa yönelerek çarpıcı bir dijital dönüşüm yaşadı. Ancak yaşanan gelişmeler saldırı düzeyinin daha da artmasına neden olarak, kesinti süresini ya da veri kaybını göze alamayan kuruluşlardan para sızdırmak isteyen siber suçluların güvenlik açıklarından yararlanmak için sağlık sektörünün birincil hedef haline geldiği bir ortam yarattı. 2016’dan 2021’e kadar yıllık saldırılar iki katına çıktı ve PHI (özel sağlık bilgileri) riski 11 kat arttı. Hasta bakımı ve tıbbi hizmetlere erişim genişlerken, yeni dijital sistemlerin güvensiz bir şekilde entegre edilmesi de uyumsuzluk sorunları yaratarak yeni güvenlik açıklarına yol açabiliyor. 

2. Finans: Yüksek Riskliler ve Hassas Bilgiler

Bankalar, yatırım firmaları ve diğer finans kuruluşları, büyük ölçüde işledikleri veriler, hassas finansal varlıkların korunmasıyla ilgili riskler ve çok sayıda finansal işlemi kolaylaştırmaları nedeniyle, siber güvenlik olaylarından kaynaklanabilecek çok çeşitli riskler, tehditler ve regülasyonlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Yüksek profilli bankaların dahil olduğu piyasa gelişmeleri, operasyonları durdurabilen ve finansal sistemlerde hasara yol açabilen fidye yazılımı saldırıları için daha riskli bir ortam yaratıyor. Ayrıca iş e-postalarının ele geçirilmesi (BEC) saldırılarına da çok fazla maruz kalan sektör, genellikle siber suçluların yöneticileri veya diğer yüksek rütbeli kişileri taklit ederek çalışanları para transferi yapmaları veya hassas bilgileri ifşa etmeleri için kandırmalarını içeriyor.

3. SaaS ve Yazılım: Dijital İnovasyon ve Siber Riskte Ön Cephe

Yazılım tedarik zinciri olarak dijital inovasyonun ön saflarında yer alan SaaS ve yazılım endüstrisi, siber suçluların ve devlet destekli saldırganların hedefinde yer alıyor. SaaS ve yazılım şirketlerinin risk altında olmasının bir diğer sebebi ise, bulut tabanlı hizmetler ve yapay zeka uygulamaları gibi genellikle yeni teknolojileri ilk benimseyen sektör olmasından kaynaklanıyor. İnovasyon dürtüsü ile hareket eden sektör, rekabet avantajı ve gelişmiş hizmetlere erişim sağlarken, henüz iyi anlaşılamamış yeni tehditlere ve güvenlik açıklarına da maruz kalabiliyor. Büyük oranda yeni katılımcı ve startupa sahip sektör, siber güvenlik çözümleri için yetkin personel açığı yaşarken, kaynak kısıtlamaları ve azalan bütçelerle karşılaşabiliyor. 

4. Üretim: Dijital Dönüşüm ve Ortaya Çıkan Riskler

Üretim sektörü şu anda büyük ölçüde dijital dönüşüm ve bulut tabanlı hizmet, ürün ve sistemlerin benimsenmesi yoluyla tedarik zinciri ve üretim süreçlerini modernize ediyor. Ancak, yeni dijital genişleme sürecinde olan üretim sektörü, sağlık hizmetlerinde görüldüğü gibi siber güvenlik ve risk yönetimine dikkat etmediği takdirde, bir şirketin güvenlik duruşunu azaltan ve onları siber saldırılara, güvenlik açıklarına ve kazara meydana gelen olaylara karşı daha duyarlı hale getiren yüksek miktarda risk de taşıyabiliyor.

Üretim, yalnızca finansal kazanç elde etmek isteyen kötü niyetli saldırganlar için bir hedef değil, aynı zamanda kritik altyapıyı bozmayı ve fikri mülkiyeti çalmayı amaçlayan ulus-devlet düşmanları tarafından da saldırıya uğrayabiliyor. 2021’den 2022’ye kadar üretim tesislerine yönelik saldırılar %100’ün üzerinde olarak kaydedilirken, fidye yazılımı saldırganları ise %92 oranında artış gösteriyor. Son zamanlarda birçok sektörde siber güvenliğin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar göz önüne alındığında üretime gösterilen ilgi daha sağlam siber güvenlik önlemleri gerektirebiliyor. Bu da sektörün siber güvenliğe çok daha fazla yatırım yapması gerektiği anlamına geliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Eski bir Microsoft Office güvenlik açığı 2. çeyrekte altı kat daha fazla istismar edildi

Eski bir Microsoft Office güvenlik açığı 2. çeyrekte altı kat daha fazla istismar edildi

Kaspersky, Microsoft Office’teki eski bir güvenlik açığının kullanıcıları ve şirketleri hedef alan saldırganlar arasında giderek popülerlik kazandığını tespit etti. Bu yılın başından bu yana CVE-2017-11882’nin istismarı yaklaşık yüzde 500 artarak binlerce kişiyi etkiledi. Bir başka eski güvenlik açığı olan CVE-2018-0802 de siber suçluların en yaygın “silahı” olarak ortaya çıktı ve 130 binden fazla kullanıcıyı hedef aldı. Microsoft yazılımlarının eski sürümleri popülerliğini sürdürdüğünden saldırganlar için hala oldukça cazip bir hedef olmaya devam ediyor. Bu nedenle güvenilir bir güvenlik çözümü yüklemek ve yazılımınızı düzenli olarak güncellemek oldukça önemli.

Kaspersky araştırmacıları, 2023’ün ikinci çeyreği boyunca 11 binden fazla kullanıcının Microsoft Office yazılımında CVE-2017-11882 olarak bilinen eski bir güvenlik açığını istismar eden saldırılarla karşılaştığını tespit etti. Bu güvenlik açığı, saldırganların Microsoft Office belgelerindeki denklem düzenleyicisinden yararlanarak hedeflenen cihazda kötü amaçlı kodlar çalıştırmasına olanak tanıyor. Sonuç olarak kullanıcının bilgisi olmadan kötü amaçlı yazılım istenmeyen yazılımlar sisteme yüklenebiliyor. Güvenlik açığından faydalanmak için saldırganların potansiyel kurbana ya kötü amaçlı bir dosya göndermesi, ya da aynı türde dosya içeren bir web sitesi oluşturması ve ardından sosyal mühendislik tekniklerini kullanarak insanları bu dosyayı açmaya ikna etme yönünde kandırması gerekiyor.

Söz konusu güvenlik açığı uzun zaman önce tespit edilmiş ve yamanmış olmasına rağmen, bu yılın ilk çeyreğine kıyasla ikinci çeyrekte bu açığın istismarında yüzde 483’lük bir artış yaşandı. Bu endişe verici eğilim, eski güvenlik açıklarının bile hem tüketici cihazlarına hem de kuruluşların altyapılarına saldırmak için etkili bir yöntem olmaya devam ettiğini gösteriyor.

Kaspersky Kötü Amaçlı Yazılım Analisti Ekip Lideri Alexander Kolesnikov, şunları söylüyor: “Saldırganlar son zamanlarda bu açığı tekrar kullanmaya başladılar. Bunu yaparken tespit edilmekten kaçınmak için yeni gizleme teknikleri uygulamaya çalışıyor olmaları kuvvetle muhtemel. Örneğin Microsoft Office belgelerine yeni kötü amaçlı veri türleri eklemeye çalışabilirler. Ancak evrensel tespit için tasarlanmış kanıtlanmış güvenlik çözümleri bu gibi saldırıları önleyecek ve kullanıcıları koruyacaktır. Yazılım güncellemelerini ve yamaları zamanında yüklemek de aynı derecede önemlidir.” 

Exploits for vulnerabilities

The number of attacked users

CVE-2018-0802

130126

CVE-2010-2568

31091

CVE-2017-0199

13537

CVE-2017-11882

11394

CVE-2011-0105

10646

Saldırıya uğrayan kullanıcı sayısına göre belirli güvenlik açıklarına yönelik istismar tespitleri, 2023 ikinci çeyrek verileri

Saldırganlar birincil araç olarak Microsoft yazılımındaki eski güvenlik açıklarını kullanmaya devam ederken, bu yerleşik eğilimi içinde bulunduğumuz dönemde de sürdürdüler. Bunu yaparken de en fazla CVE-2018-0802 açığından yararlandılar ve 130 binden fazla kişi bununla ilgili saldırılarla karşılaştı. Bu güvenlik açığının istismarı tipik olarak, bir saldırganın özel olarak hazırlanmış bir dosya kullanarak sistemin kontrolünü ele geçirebileceği bellek bozulmasını içeren ve yukarıda bahsedilen CVE-2017-11882 ile aynı modeli takip ediyor.

CVE-2010-2568, CVE-2017-0199 ve CVE-2011-0105 de ikinci çeyrekte en sık tespit edilen açıklar listesine girdi. Bunlardan ilki özel olarak hazırlanmış bir LNK dosyası aracılığıyla kod çalıştırmayı içerirken, son ikisi Microsoft Office paketiyle ilgili.

Kaspersky uzmanları, çeşitli güvenlik açıklarının istismarıyla ilgili tehditlerden korunmak için şunları öneriyor:

Yeni güvenlik açıklarından etkilenmemek için yamaları mümkün olan en kısa sürede yükleyin. İndirildikten sonra, tehdit aktörleri artık güvenlik açığını kötüye kullanamaz. 
Tıklamadan önce bağlantıları kontrol edin. URL’yi ön izlemek için üzerine gelin ve yazım hataları veya diğer düzensizlikler olup olmadığına bakın. Bazen sahte e-postalar ve web siteleri gerçek gibi görünebilir. Bu, suçluların işlerini ne kadar iyi yaptıklarına bağlıdır. Ancak bağlantılar büyük olasılıkla yanlış olacaktır. Yazım hataları içerebilir veya sizi farklı bir yere yönlendirebilir.
Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını azaltmak için uç nokta ve e-posta sunucuları için kimlik avı önleme özelliklerine sahip bir koruma çözümü kullanın. 
Şirketler için, kapsamlı bir güvenlik görünümü sunmanın yanı sıra mevcut tehditleri anında tespit etmek ve otomatik olarak yanıtlamak için uç nokta, ağ ve bulut verileri dahil olmak üzere çeşitli veri kaynaklarından telemetri toplayan Genişletilmiş Tespit ve Yanıt çözümlerini uygulayarak siber güvenlik araçlarının kullanımını optimize edin.
Kaspersky Incident Response, Kaspersky Endpoint Detection and Response Expert ve Kaspersky Managed Detection and Response gibi hizmet ve çözümleri kullanarak siber suçlular nihai hedeflerine ulaşmadan önce saldırıyı erken aşamalarda tespit edip durdurun.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

Emre Özpeynirci: “Otomotivde zor günler başlıyor.” – Teknoloji

Emre Özpeynirci: “Otomotivde zor günler başlıyor.” – Teknoloji





Seçim sonrası kurdaki rekor artışlar otomobil fiyatlarında zam fırtınasına neden oldu. Otomotiv sektöründen gelişmeleri duyuran gazeteci Emre Özpeynirci, sektörde sıfır ve ikinci el satışlarıyla ilgili dikkan çeken bir yazı kaleme aldı.

Peynirci, “Türkiye’de sıfır otomotiv pazarı rekor üstüne rekor kırmaya devam ederken, 2.el cephesinde ise işler tersine dönmeye başladı” dedi.

 

Peynirci, gazete Pencere’deki yazısında şu ifadeleri kullandı: 

 

“Haziran ayında 9 günlük bayram tatiline rağmen sıfır otomotiv pazarı yüzde 35,6 artarak 115 bin adetlik rekor satışa ulaşırken, 2.el otomotiv pazarında ise 6 ay sonra ilk kayıp yaşandı.

 

Kuşkusuz 2.el pazarının daralmasında haziran ayındaki uzun bayram tatilin etkisi vardır ama Ticaret Bakanlığı’nın önlemlerinden önce böyle bir düşüş yaşanması önümüzdeki günlere ilişkin pek de olumlu sinyaller vermiyor. 

 

Aslında 2.el pazarında daralma beklentisi haziran başından başlamıştı ve temmuz ayında da aynen devam ettiği görülüyor.

 

Yani artık piyasada ticaret veya yatırım amaçlı sıfır araç alanların, satmak için zorlanacağı, belki de liste fiyatı üstüne satamayacağı bir döneme girdik. 

 

Sonuçta kurlardaki artışa ve tüm araçların yüzde 80’lik ÖTV dilimine girmesiyle en ucuz otomobillerin fiyatının bile 1 milyon TL’den başlaması, alacak kişi sayısını da doğrudan etkiliyor.

 

Sektör yetkilileri de bu sonuçlar sonrası, “2.el pazarı ciddi bir şekilde duruldu. Satıyoruz ama zorlanıyoruz” açıklamasını yapıyorlar. Otomotiv pazarındaki yüksek temponun Eylül ayı ile birlikte eski düzene dönmesi yani düşüşe geçmesi bekleniyor. Zaten son günlerde bayilerin müşteri aramaya başlaması da bunun göstergesi gibi.”


Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com

 Siber tehdit ve izleme istihbaratı olmadan siber koruma mümkün değil 

 Siber tehdit ve izleme istihbaratı olmadan siber koruma mümkün değil 

Siber tehdit istihbaratı ve izleme, modern bir siber saldırıya karşı kuruluşların hazırlıklı olma, eyleme geçirilebilir bilgi toplama ve durdurma aşamalarında kritik önem taşıyor. Birçok kuruluş, konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmamakla birlikte, saldırıları önlemek için gereken personele ya da uzmanlığa bütçe ayırmadığı için saldırılara karşı savunmasız kalıyor. Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, kuruluşların siber tehdit istihbaratı ve izleme çözümleri hakkında bilmesi gerekenleri paylaşıyor.

Siber saldırılar artık sadece kişi ve kuruluşlar için değil, devletleri de kapsayan küresel bir tehdit haline geldi. Uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla, korumasız ağların kullanılması ve çalışanların kendi cihazlarıyla şirket ağına bağlanması, siber tehdit istihbaratı ve izleme çözümlerine duyulan ihtiyacı her geçen gün daha fazla ortaya koyuyor. Stratejik zeka tabanlı siber tehdit istihbaratı ve izleme çözümleri, kötü amaçlı yazılım saldırılarına karşı kuruluşların güvenlik açıklarını daha iyi anlamalarına, saldırı halinde uygun önlemlerin alınmasına, şirketin ağını ve uç noktalarını gelecekteki saldırılara karşı korumalarına yardımcı oluyor. Aynı işlemlerin gerçekleştirilmesi için 8 bin 774 analistin bir yıl boyunca tam zamanlı çalışması gerekiyor. Doğru bir güvenlik duvarı oluşturmak amacıyla yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi ile çalışan siber tehdit istihbaratı ve izleme çözümleri en etkili yöntemler arasında. Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, siber tehdit istihbaratı ve izleme çözümleri hakkında bilinmesi gerekenleri paylaşıyor.

Siber Tehdit İstihbaratı Yaşam Döngüsü ve Süreci 

Sektör uzmanları, ham verileri istihbarata dönüştüren siber tehdit istihbaratı yaşam döngüsünün beş veya altı yinelemeli süreç adımı olduğunu belirtiyor. CIA ilk önce altı adımlı bir yaşam döngüsü süreci geliştirirken, diğer güvenlik uzmanları yaşam döngüsü sürecini aşağıdaki gibi birleştirerek 5 adıma indiriyor.

1. Planlama ve yön: CISO veya CSO, siber tehdit istihbarat programının amaçlarını ve hedeflerini belirliyor. Bu aşama, korunması gereken hassas bilgilerin ve iş süreçlerinin tanımlanmasını, verileri ve iş süreçlerini korumak için gereken güvenlik operasyonlarını ve neyin korunacağına öncelik verilmesini içeriyor.

2. Koleksiyon: Veriler, açık kaynak aktarımları, şirket içi tehdit istihbaratı, dikey topluluklar, ticari hizmetler ve karanlık web istihbaratı gibi birden çok kaynaktan toplanıyor.

3. İşleme: Toplanan veriler daha sonra daha fazla analiz için uygun bir formatta işleniyor.

4. Analiz: Veriler farklı kaynaklardan birleştirilerek, analistlerin kalıpları belirleyebilmesi ve bilinçli kararlar alabilmesi için eyleme geçirilebilir istihbarata dönüştürülüyor.

5. Yaygınlaştırma: Tehdit verileri analizi daha sonra uygun şekilde yayınlanıyor ve şirketin paydaşlarına veya müşterilerine dağıtılıyor.

Siber tehdit istihbarat ve yaşam döngüsü, dijital saldırılarla mücadele için tek seferlik bir süreç değil, her siber deneyimi alıp bir sonrakine uygulayan döngüsel bir süreç olarak kuruluşlara destek veriyor.

Siber Güvenlikte Tehdit Modelleme İle İlgili Yanılgılar Neler?

“Tehdit modelleme” terimi birçok kullanıcı için çeşitli yanlış anlamalara yol açabiliyor.   Bazıları bu yaklaşımın yalnızca bir uygulama tasarlanırken uygulanabileceğini ya da kod incelemesi ve sızma testi ile kolayca çözülebilen, isteğe bağlı bir görev olarak görüyor. Süreci aşırı karmaşık gereksiz bir faaliyet olarak gören kuruluşlar da bulunuyor. Acronis, genel kanı olarak yerleşen, doğru bilinen yanlışları aşağıdaki şekilde sıralıyor. 

1. Kod incelemesi ve sızma testi, tehdit modellemenin yerini tutmaz. Kod incelemesi ve sızma testi, herhangi bir uygulama geliştirme sürecinin temel bir parçası olarak koddaki hataları bulmada etkili oluyor. Ancak tehdit modellemesi ile başlatılan özel güvenlik değerlendirmeleri düzeltilmediği takdirde güvenlik ihlali yaratan karmaşık tasarım kusurlarını beraberinde getirebiliyor.

2. Tehdit modellemesi dağıtımdan sonra da yapılabilir. Tehdit modellemesini tasarım aşamasının başında başlatmak en iyi yöntem olarak görülüyor. Bu işlem, dağıtım sonrasında da ilgili yaklaşıma başvurulması gerektiği anlamına geliyor. Uygulama dağıtımdan sonra daha erişilebilir hale geldikçe yeni siber tehditler ortaya çıkabiliyor. Uygulamaya yönelik mevcut tüm tehditlerin değerlendirmesi olmadan, onu tüm olası risklere karşı güvence altına alınamıyor. Dağıtım sonrası aşamadaki zayıflıkların izlenerek uygulama için daha hızlı ve daha etkili iyileştirme sağlanabiliyor.

3. Tehdit modelleme, makul bir şekilde yaklaşılırsa karmaşık bir süreç değildir. Mevcut süreç, bir plan yapılmadan önce incelendiğinde zaman alıcı ve yorucu görünebiliyor. Ancak sistematik adımlar halinde sınıflandırıldığında uygulanabilir görevlere bölünebiliyor. Her görev bir öncekini takip ediyor. Bu nedenle “komut dosyasına” uyulduğu sürece tehdit modelleme fazla güçlük çekmeden tamamlanabiliyor.

Siber koruma, araştırma ve tehdit izleme özelliklerini tek bir çatı altında birleştiren Acronis, geliştirdiği Acronis Cyber Protect ürünü ile tüm verileri, uygulamaları ve sistemleri korumak için yedekleme ve siber güvenlik yeteneklerini tek bir çözümde birleştiriyor. Acronis, sektörde ilk kez geliştirdiği bu çözümle siber suçlara karşı mücadele ediyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı www.sektorel.com.tr

Haber Kaynağı ulusal24.com